Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28.09.2015, 12:42   #1 (permalink)
Mecnun
Sen de mi Brütüs?
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Elma kokusunu sever misiniz?

Ya da şöyle sorayım. Hiç elma yerken aslında boğazınızda bir yanma hissettiniz mi?
Hayır mı? O halde size bir olay anlatayım..
Bundan 26 yıl önce 16 Mart 1988 sabahı elma kokusuyla uyandı Halepçeliler.
Sevinçle mutfağa yöneldiler önce. Kokunun mutfaktan gelmediğini görünce
camlarını açtılar. Baktılar ki koku dışarıdan daha çok hissediliyorhemen dışarı
akın ettiler merak ve heyecanla. Çıktıklarında gördüler ki herkes aynı merak ve
heyecanla dışarı çıkmış. Hızlı hızlı yürümeye başladılar; kokunun kaynağını
aramaya başladılar. Gittikçe şiddetlendi elma kokusu. Ama bir yandan da
derilerinde bir yanma hissettiler sanki. Aldırmadılar ve yürümeye devam ettiler.
Bu sefer daha hızlı koşmaya başladı bir çoğu. Ancak zamanla o yanma gittikçe
şiddetlendi. Koşuyorlardı; ama yanıyorlardı da. Bu sefer de dönüp eve doğru
koşmaya başladılar. Yanma iyice artıyordu. Zamanla derilerinin morarmaya ve
büzülmeye başladığını gördüler korkuyla. Bir an önce suya ulaşmalılardı.
Kendilerini can havliyle suya attıklarında ise bedenleri kavruldu bu sefer asit
dolu bir havuza girmişler gibi. Artık ölmüşlerdi ölümün nereden geldiğini
anlayamadan. Yanarak ölmüşlerdi üstelik ateşsiz ve dumansızdı buyanma
çığlıklarla bağırışlarla çağırışlarla. Bir avuç kül oluvermişlerdi anidenne olduğunu
anlayamadan…
"Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu.”
Kimyasal zehir öyle bir şeydir ki; vücudunuza temas ettiği anda yakar sizi
nefes almak için çırpınırsınız; alamazsınız. Deriniz büzülüp çürür. Yavaş yavaş
acı çeke çeke ölürsünüz. Öyle ki başınıza silah vurularak öldürülmeyi buna
tercih edebilirsiniz.
Bu zehir de elma kokuluydu. Güzel kokulu zehir Zekice planlanmış bir katliamdı.
Hedeflerinde çocuklar vardı geleceği hedeflemişlerdi..
En çok da çocuklar öldü Halepçe’de. Tıpkı diğer katliamlardaki gibi. yıllar sonra
ülkelerine demokrasi getirecek olan o uzak memleketteki adamlarkendi
memleketlerindeki o diktatöre hediye etmişlerdi bu elma kokulu zehri. Ölmeden
önce ölürken yanarken Halepçelilerin attıkları çığlıkları duyamadılar o
özgürlükçü ve demokrat adamlar. Çünkü o sırada başka ülkelerde başka
hayatları mahvetmekle meşgullerdi. Başka soykırım planları vardı.
Onlardı zaten Hiroşima’da küçük gözlü onlarca küçük çocukları yakan. Onlardı
Vietnam’da yüzlercesini binlercesini katleden. Onlardı Ruanda’da 100 gün içinde
800 bin kişinin katledilmesini sessizce destekleyen. Duyamadılar o çığlıkları…
Şimdi Halepçeli çocuklar el ele tutuşmuş Hiroşimalı RuandalıVietnamlı
kardeşleriyle dünyaya barış mesajı veriyorlar insanlığa sesleniyorlar:
Halepçe’de 16 mart 1988’de insanlık nefessiz bırakıldı yakıldı. Hatırlamak
anmak onurumuzdur. İnsanlık için onurdur.

__________________
Dertleri zevk edindim.Neşe bende ne arar.
Mecnun isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla