Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11.04.2016, 14:19   #3 (permalink)
YeşiL6

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

3 Ünite ( Milli Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası’nın Yapılışı Ve Başlıca Özellikleri)
45_ Anayasa Düzeni Hakkında Kanun’un benimsenen ilkeler nedir?
 “Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Millet Meclisi’ne ve Cumhuriyet Senatosu’na ait olduğu
belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren geçici olarak Millî Güvenlik
Konseyi’nce ve Cumhurbaşkanı’na ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler de Millî Güvenlik
Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı’nca yerine getirilir ve kullanılır”.
“Millî Güvenlik Konseyi’nin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle Konsey’ce kabul
edilerek yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların 9 Temmuz 1961 tarihli Anayasa hükümlerine
uymayanları anayasa değişikliği olarak ve yürürlükteki kanunlara uymayanları da kanun değişikliği olarak
yayımlandıkları tarihte veya metinlerinde gösterilen tarihlerde yürürlüğe girer”
 “Millî Güvenlik Konseyi’nce kabul edilerek yayımlanan bildiri ve karar hükümleri ile yayımlanan ve
yayımlanacak olan kanunların anayasaya aykırılığı iddiası ileri sürülemez”.  “Millî Güvenlik Konseyi’nin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle 12 Eylül 1980
tarihinden sonra çıkarılan ve çıkarılacak olan Bakanlar Kurulu kararnamelerinin ve üçlü kararnamelerin
yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemi ileri sürülemez”.  “12 Eylül 1980 tarihinden sonra, bakanlar ile bakanların yet ki verdiği görevlilerce kamu personeli hakkında
uygulanan ve uygulanacak olan işlemlerin ve alınan kararların yürütülmesinin durdurulması istemi ileri
sürülemez”
46_ Kanunun 2. maddesine göre Kurucu Meclis’in görevleri:  “Yeni Anayasa’yı ve Anayasa’nın Halkoyuna Sunuluş Kanunu’nu hazırlamak;  Halkoyuna sunulan ve milletçe kabul edilince kesinleşerek, geçici hükümlerine göre yürürlüğe girecek olan
Anayasa’nın ilkelerine uygun Siyasi Partiler Kanunu’nu hazırlamak;  Yeni Anayasa’nın ve Siyasi Partiler Kanunu’nun hükümlerini göz önünde tutarak Seçim Kanunu’nu hazırlamak;  Millî Güvenlik Konseyi’nce kararlaştırılacak tarihte yapılacak genel seçimlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulup
fiilen göreve başlayıncaya kadar, kanun koyma, değiştirme ve kaldırma suretiyle yasama görevlerini yerine
getirmektir”.
47_ 1982 Anayasası’nın başlıca özelliklerini tespit edebilmek.
 1982 Anayasası, bir tepki anayasası olması ne- deniyle aşırı düzenleyici bir yöntemle hazırlanmıştır;
 1961 Anayasası’ndan daha katı niteliktedir;
 Otorite - hürriyet dengesinde, otoritenin ağırlığını arttırmıştır;
 Siyasal sistemde görülen tıkanmaları giderici ve bunalım olasılıklarını azaltıcı hükümler ön- görmüştür;
 1961 Anayasası’na oranla daha az katılmacı bir demokrasi modeli benimsemiştir.
48_ 1961 ve 1982 Anayasası’nın yapım süreçlerinin farklarını açıklayabilmek. Konsey’ce çıkarılan Kurucu
Meclis Hakkında Kanun’a göre, yeni anayasanın yapılması için bir kanadı Millî Güvenlik Konseyi’nden, diğer
kanadı da onun atadığı Danışma Meclisi’nden oluşan bir Kurucu Meclis kurulmuştur. 1982 Anayasası’nın
yapım süreci, 1961 Anayasası’na oranla daha az temsilî ve demokratik bir süreç olmuş, Millî Güvenlik Konseyi
bu konuda son sözü söylemiştir.
49_ 1982 Anayasası’nın hazırlanma süreci 1961 Anayasası’nınki ile karşılaştırıldığında, aralarında başlıca şu benzerlikler ve
farklar göze çarpmaktadır.
Benzerlikler
 Her iki Anayasa, askeri müdahaleler sonucu oluşmuştur.
 Her iki Anayasa, bir kanadı askeri harekatın liderliğini yapan kuruldan (MBK ve Millî Güvenlik Konseyi) diğer kanadı ise
sivillerden (Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi) oluşan Kurucu Meclis’ler tarafından hazırlanmıştır.
 Her iki durumda da Kurucu Meclis, daha doğrusu bu Meclis’in sivil kanadı seçimle oluşmamıştır.
 Her iki durumda da Kurucu Meclisçe hazırlanan Anayasa, halkoyuna sunulmak suretiyle kesinleşmiştir.
 Her iki durumda da sivil kanadın, Bakanlar Kurulu’nun kurulması ve düşürülmesine ilişkin yetkileri yoktur.
Farklar
 Gerek Temsilciler Meclisi gerek Danışma Meclisi, genel seçim sonucunda oluşmamakla beraber, 1961 Temsilciler
Meclisi’nin daha temsilî nitelik taşıdığı görülmektedir. Bu meclisin üyelerinin aşağı yukarı üçte biri dolaylı bir seçimle
üyelik sıfatını kazanmış, önemli bir bölümü de kooptasyon, yani çeşitli meslek kuruluşlarının kendi temsilcilerini
belirlemesi yoluyla oluşmuştur. Buna karşılık Danışma Meclisi üyelerinin tümü Millî Güvenlik Konseyi tarafından
atanmıştır.

Temsilciler Meclisi’nde, kapatılan DP dışında, günün diğer iki partisi olan CHP ve CKMP gerek doğrudan doğruya
kendilerine ayrılan kontenjanlar, gerek iller ve meslek kuruluşları temsilcileri arasındaki parti üyeleri kanalıyla,
Anayasa’nın hazırlanmasında büyük ölçüde etkili oldukları hâlde, Danışma Meclisi tümüyle partisiz bir meclistir.
 Bu iki fark, Danışma Meclisi’nin Temsilciler Meclisi’ne oranla, sosyal kompozisyon bakımından çok daha fazla
bürokrasi ağırlıklı bir kuruluş olması sonucunu doğurmuştur.
 Temsilciler Meclisi MBK karşısında, Danışma Meclisi’nin Millî Güvenlik Konseyi karşısındaki durumuna oranla daha
geniş yetkili bir kuruluştur. 1961 sisteminde Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen metin MBK tarafından aynen
kabul edilmediği, Temsilciler Meclisi de MBK tarafından yapılan değişiklikleri benimsemediği takdirde, iki meclisin
üyelerinden oluşan bir Karma Komisyon kurulması ve Karma Komisyon metninin Kurucu Meclis birleşik toplantısında
oylanması öngörülmüştü. Bu durum, sayıca daha kalabalık olan Temsilciler Meclisi’ne bir üstünlük sağlıyordu. 198183
sisteminde ise Millî Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisi’nce kabul edilen metinde dilediği değişikliği yapma veya bunu
tümüyle reddetme yetkisini kendisinde saklı tutmuştur. Millî Güvenlik Konseyi’nce değiştirilerek kabul edilen metnin
tekrar Danışma Meclisi’ne gönderilmesi gibi bir yöntem öngörülmemiştir. Bu anlamda Anayasa’nın yapımında nihai
söz, Millî Güvenlik Konseyi’ndedir. Danışma Meclisi, nihayet bir danışma veya ön çalışma organıdır.
 1961 sisteminde, halkoyuna sunulan anayasa tasarısının kabul edilmemesi hâlinde ne yapılacağı açıkça belirtilmiştir.
Bu durumda, yeni Seçim Kanunu’na göre yapılacak genel seçimle yeni bir Temsilciler Meclisi kurulacak ve bu meclis,
anayasa çalışmalarına yeniden başlayacaktır. 198183 sisteminde ise, Anayasa tasarısının halkoylamasında reddi
durumunda ne yapılacağı konusunda bir açıklık yoktur. Bu durum, tasarı reddedildiği takdirde askerî idarenin belirsiz
bir süre daha devam edebileceği düşüncesini akla getirebilecek niteliktedir.
 1961 Halkoylaması’nda siyasal partiler kamuoyu oluşturmakta aktif bir roloynadıkları, hatta Anayasa’nın kabulüne
karşı olan görüşler nisbî bir rahatlık içinde ifade edilebildiği hâlde, 1982 Halkoylaması’na ilişkin 70 sayılı Millî Güvenlik
Konseyi kararında, Anayasa üzerindeki görüş ve önerilerin açıklanmasında “münhasıran Anayasa taslağının
geliştirilmesi maksadı içinde” kalınacağı, “Anayasanın halkoylamasında, halkın vereceği reyin nasıl olması gerekeceği
hususunda etki yapacak herhangi bir telkinde” bulunulamayacağı belirtilmiştir. Benzer şekilde, 71 sayılı Millî Güvenlik
Konseyi kararında da “Anayasanın geçici maddeleri ile Devlet Başkanı’nın radyo televizyonda ve yurt gezilerinde
yapacakları anayasayı tanıtma konuşmaları hiç bir suretle eleştirilemez ve bunlara karşı yazılı veya sözlü herhangi bir
beyanda bulunulamaz” denilmek suretiyle, halkoylaması öncesinde anayasa üzerindeki tartışmalar sınırlandırılmıştır.
 1961 Halkoylaması’nın aksine, 1982 Halkoylaması’nda Anayasanın kabulü, Cumhurbaşkanı’nın seçimiyle
birleştirilmiştir. Anayasanın geçici birinci maddesine göre, “Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte halkoylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve
Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan
görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. 18 Eylül 1980 tarihinde Devlet Başkanı olarak içtiği and yürürlükte kalır”.
50_ Kooptasyon nedir? Kuruluşların kendi temsilcilerini kendilerinin belirlemesi yoludur
51_ Çerçeve Anayasa nedir? Genel ilkeleri düzenleyen ve bunların uygulanma biçimlerini kanunlara bırakan anayasa tipidir.
52_ Unutmamak gerekir ki tarihte en uzun ömürlü olmuş anayasalar, ABD Anayasası gibi kısa, çerçeve anayasalardır.
53_ Katı Anayasa nedir? Değiştirilmesi olağan kanunlardan daha güç koşullara bağlanan anayasa tipidir.
54_ Bu geçiş dönemi, anayasanın aşağıdaki hükümlerinde gözlemlenmektedir:  Anayasanın geçici 1/1. maddesine göre “Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak
kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Millî Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı,
Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan görevleri yerine
getirir ve yetkileri kullanır. 18 Eylül 1980 tarihinde Devlet Başkanı olarak içtiği and yürürlükte kalır. Yedi yıllık sürenin
sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasada öngörülen hükümlere göre yapılır”. Bu hükümle, Cumhurbaşkanı’nın
seçiminde Anayasa’nın belirlemiş olduğu yöntemden bir kere için ayrılınmış ve Anayasa hakkındaki halkoylaması ile
birlikte Cumhurbaşkanı’nın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Böylece, General Kenan
Evren’e, yedi yıllık bir süre için, yeni anayasanın Cumhurbaşkanı’na tanıdığı geniş yetkilerden yararlanarak, oluşan
sivil iktidarı bir ölçüde yönlendirmek ve denetlemek imkânı verilmiştir.

Anayasa’nın geçici 2/3. maddesine göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp göreve başladıktan sonra, Millî
Güvenlik Konseyi, altı yıllık bir süre için Cumhurbaşkanlığı Konseyi haline dönüşür ve Millî Güvenlik Konseyi üyeleri,
Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi sıfatını alırlar. Millî Güvenlik Konseyi Üyesi olarak 18 Eylül 1980 tarihinde içtikleri
and yürürlükte kalır. Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyeleri, Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin haiz
bulundukları özlük hakları ile dokunulmazlığına sahip olurlar. Altı yıllık süre sonunda Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin
hukuki varlığı sona erer.” maddenin son fıkrası da Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin görevlerini düzenlemiştir.  Geçici 9. madde, gene altı yıllık bir süre için, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişiklikleri üzerindeki denetim yetkisini
daha geniş tutmuştur. Bu maddeye göre, “ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
Başkanlık Divanı kurulduktan sonra altı yıllık süre içinde yapılacak Anayasa değişikliklerini Cumhurbaşkanı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderebilir. Bu takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geri gönderilen Anayasa
değişikliği hakkındaki kanunu, aynen kabul edip tekrar Cumhurbaşkanı’na gönderebilmesi, üye tamsayısının dörtte üç
çoğunluğunun oyu ile mümkün olabilir”.  Anayasa’nın geçici 4. maddesi, 12 Eylül öncesi siyasal partilerin bazı yöneticileri ve parlamenterleri hakkında beş ve
on yıllık olmak üzere iki çeşit siyasal faaliyet yasağı getirmiştir. Bu yasaklar, 6 Eylül 1987 tarihli halkoylamasıyla
kaldırılmıştır.
55_ Rasyonelleştirilmiş Parlamentarizm nedir? Parlamenter sisteme daha işlerlik kazandırmak, gereksiz tıkanma ve
bunalımları aşmak amacıyla bazı kurum ve kuralların öngörüldüğü bir modeldir
56_ Dolayısıyla anayasa, sivil siyasetin alanını, mümkün olduğunca daraltan, seçilmiş iktidarların hareket serbestliğini
bürokratik denetim mekanizmaları ile alabildiğine kısıtlayan bir anlayışı temsil etmektedir. Bu mekanizmalar şöyle
özetlenebilir:
 Cumhurbaşkanlığı makamı, 1961 Anayasası’ndaki ile kıyaslanamayacak derecede güçlendirilmiş ve gerçek bir vesayet
makamı hâline getirilmiştir. 1982 Anayasası’na ilişkin halkoylamasının, Millî Güvenlik Konseyi başkanı General
Evren’in tek aday olarak katıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birleştirilmesi sonucu, General Evren, sivil yönetime
geçilmesinden sonra da hayli uzun bir süre bu vesayet yetkilerini kullanma imkânına kavuşmuştur. Nitekim kendisi,
1982 Anayasası’nın “kefili” olduğunu defalarca ifade etmiştir. Muhtemelen, Evren’in döneminin bitiminden sonra da
bu makama ancak devlet elitlerinin onayını sağlamış kişilerin seçilebileceği varsayılmıştır.
 Anayasa Mahkemesi üyelerinin ve diğer bazı yüksek yargı mensuplarının (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri,
Danıştay üyelerinin dörtte biri, Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek idare Mahkemesi üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı ve Başsavcı vekili) seçiminde Cumhurbaşkanı’na belirleyici bir rol tanınmak suretiyle, bu organların,
özellikle Anayasa Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanı’nın görüşleri paralelinde ek vesayet organları olarak çalışmaları
sağlanmak istenmiştir.
 Benzer şekilde, Yükseköğretim Kurulu’nun başkan ve üyeleri ile üniversite rektörlerinin seçiminde Cumhurbaşkanı’na
belirleyici bir rol tanınması (m130,131) suretiyle, Konsey rejiminin hassas telakki ettiği bu alanın Cumhurbaşkanı’nın
vesayeti altında olmasına çalışılmıştır.
 MGK’nin konumu, 1961 Anayasası’ndaki ile kıyaslanamayacak derecede güçlendirilmiş, Kurul kararlarının Bakanlar
Kurulu’nca “öncelikle dikkate alınacağı” hükme bağlanmıştır. Kurulda sivil ve asker üyelerin sayıca eşitliği (eğer
Cumhurbaşkanı asker kökenli ise, asker üyelerin çoğunluğu) öngörülmüştür (m. 118). Bu hükümlerde nisbî bir
iyileştirme, 2001 Anayasa değişikliği ile sağlanmıştır.
 Siyasi partilerin faaliyet alanı sınırlandırılmış, parti yasakları şiddetlendirilmiş, partilerin kapatılmaları kolaylaştırılmış,
kapatma halinde ilgili parti üyelerine siyasi faaliyet yasağı ve milletvekilliğinin düşmesi gibi ek müeyyideler
getirilmiştir. Bu konuda da nisbî iyileştirmeler, 1995 ve 2001 Anayasa değişiklikleri ile sağlanmıştır.

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla