Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08.06.2013, 21:30   #6 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Asrevya / Tuba Özdemir



6



İki dirhemlik an uğruna zamandan kaçıyorum. Rüzgâr çarpıyor yalnızlığımın harf boşluklarına. İmlecim üşüyor… Ve her gözyaşımda bir alt satıra düşüyor. Hangi satırdasın Asrevya? Büründüğün kimliklerin sığınağında mı unuttun adını? Seni bulmak için daha kaç satır düşmeliyim hayatımdan?

Üç noktayla başlayan ömürde çoktan paçalarını sıvayıp giryelere yürüdü yüreğim Asrevya. Çoktan suskuların parantez içlerine gömdü seslerini. Şimdi dar geçitli bir harfsizlik ensemde… Uykusuzluğumu alfabeme yama yapıyorum. Küçük kapılardan geçip büyük mutluluklar ülkesine gitmek istiyorum Asrevya. Zoraki uyuyorum farklı bir diyara göz açmak için; ama yine kâbusundayım Asrevya. Yine haykırarak uyanıyorum satırlardan.

Vakit bizim için hiç tam vakti vurmadı Asrevya. Aynı akreple yelkovanın içine sığmadı hayatımız. Saniyeden başlayıp yıllara yürüyen zaman dilimleri düştü üzerimize. Kesişmez yollar doldurdu sen-ben arası boşlukları. Büyük bir düş muharebesinde aynı tarafı bile paylaşmıyoruz Asrevya. Bir tarafta hüznüyle yok ettiğin hırçınlı ben, diğer yanda masalına defalarca düğüm atıp o masalın tek zerresinde dahi aslını oynamayan sen. Ne yapmalı Asrevya? Kendimi mi savunmalı? Kendimi yok etmek adına seni mi tutmalı?

Kirpiklerim parmaklığa bürünmüş ve göz kapaklarımda büyük bir düş… Satırlarda, ömrümdeki ünlemleri besliyorum Asrevya. Fonda bir acı inletiyor kabuk bağlamış yaralarımı. Daha ne kadar aynı yol üzerinde dikenlere basarak yürüyebilirim Asrevya? Daha ne kadar kalbi bir düşe satılmış failliğimin yakasında iğreti durabilirim?

Yakışmıyordu Asrevya, bir masalın haritasını çizmek avuçlarıma. Çizilmiş masallar bulmalıydım Asrevya. Bir bir sıkıştırıp ceplerime uygun vakitlerde yürürlüğe koymalıydım. Belki o zaman daha az yanardım Asrevya. Belki o zaman silgiler dokunurdu kara damlalarıma. Çalıntı masalların figüranı olurdu kalemim. Baştan sona yazılmış bir düşün uygulayıcısı…

Yok Asrevya… Başka kalemlerin harfleriyle olamam. Başka mürekkeplerde boğulur lisanım. İyisi mi çizmek bu masalı avuçlarıma, kanaya kanaya…

Ben masalların çocuklara anlatıldığı bir öğretinin eşiğinde büyüdüm Asrevya. Okumayı masallarda öğrendim… Hiçbir masalda çıkmadın karşıma Asrevya. Kalemim seni döktü satırlara. Masalları tersine döndürecek bir surette, varlığının ispatını döktürdün hecelere. Bildik bir masalın aynı tadı vermesi olmayacak yazılanlar. Mutlu sonların mutsuzluk iplerindeki asılmışlığı vuracak beyinleri. Sen bile kendine ağlayacaksın belki. Sen bile kendinden bu kadarını ummayacaksın… Her yazıda son bulup yine her yazıda can bulacaksın. Seni yazarak yaşatabilirim ancak…

Asrevya! Cesaretimin harf yüzü… Bu kadar saklanmasaydın düşlerime belki bu kadar içime ağlamazdım. Seni bu denli aforoz etmişken dilimden bin bir ağıtla dönmezdin. Asrevya neye yazdıysam kalemim kırılmak istedi hep. Seni cümlelendirmek için kendimi harfe indirgedim. Şimdi belki de bundan asudeliğim haykırıştır benim…

Yanlış bir zamanın gün doğumundayım. Bakışlarım bile acıyı döküyor ellerime. Kalemim masalında yorgun hissediyor kendini. Yazıyorum, yazdıkça yüreğimi karalıyorum Asrevya. Yazdıkça siperlerime acı sözler düşüyorum. Kaleminden çıkanları aklıma döktüğüm Yitik Umut’tan sözler düşüyor kalem ucuna; “dilimi dikenli tellere sardım, konuşsam senden önce ben kanarım.” Ve daha birçok söz vuruyor dilimin kıyılarına…

Kendi kalemimin yazdıklarından uzak, kaleminin tümcelerine sığınıyorum yazarın. İçim acıyor. Bak Asrevya, masalında yeni kişiler soluk buluyor. Gecenin en koyu renginden, sabahın ilk ışıklarına dek kurulan düşlerin hüzünlerinden, bir yama bulup yamar kalemine benliğim. Öyle vurur ki kelimeler satır canlarımı; satır çizgilerim yok olur gözlerimden. Satırlarım birbiri üstüne yığılır. Düş savaş olur bir an.

Bilenler bilmeyenlere seni anlatmasın Asrevya… Bilenler bilmeyenlerden seni saklasın… Ki sen kendine bile, bilmeyenlerden daha uzaksın… Kalemime pelteklik bulaşıyor Asrevya… Sen dışında her şeye kapatıyorum ağzımı. Kül rengi bir düş yine karargâh kuruyor efsaneme. Yine küllere gömüleceğim Asrevya. Yine yanıp yanıp söneceğim…

Adını ömrüme serlevha yaptım Asrevya… Şimdi kim sorsa beni sana çıkar yol… Kim sorsa seni bana düşen susmak oluyor. Ötesi de yok ki Asrevya. Adımın tezadına düşmüş üç heceden ötesi yok…

Susmuyor dilim Asrevya. Kalem kâğıttan uzak duramıyor. Ne yapayım Asrevya? Nasıl öldüreyim kendi masalımı? Silmeyi denesem izi belli oluyor artık aklımın defterlerinde. Silmesem yazdıkça hüzün işleniyor her bir harfime. Adıma küsüyor kalemim. Yağmurlar hecelerimi yağmalıyor. Yazılacaklar aklımdayken kaleme ihtiyaç mı duyar ellerim Asrevya? Parmaklarım yaslanmışken koca bir masalın ardına, ölüm o parmakları düşten çekince mi olurdu Asrevya?

Biliyorum bitmeyecek… Biliyorum son değil…

Ben noktasını koyamıyorum Asrevya…

Kır kalemimi ötesi yok…



__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla