Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22.08.2013, 23:13   #8 (permalink)
KaRaqiZz
BaHaRamaZaN

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kur’an’dan Öğütler 1

ALLAH, ANA-BABAYA BİR ÖMÜR BOYU
İYİLİĞİ EMREDİYOR*

ِ
“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya
iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi
senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf!’ bile deme; onları
azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İsrâ, 17/23)
Yüce Rabbimiz bu ayet-i kerime ile yalnız kendine kulluk etmemizi, O’na şirk
koşmamamızı ve ana-babamıza iyilik etmemizi emretmektedir.Yani yüce Allah kendine kulluktan sonra ana-baba hukukunu dile getirip onlara itaati ve görüp gözetmeyi bizlere emrediyor. Bir başka ayet-i kerimede de aynışekilde;
“Biz insanlara ana-babalarına iyilik etmelerini vasiyet ettik.” (Lokman, 31/14) buyurmaktadır.
Rabbimizin bu konudaki emirleri gayet açık olarak önümüzde bulunmaktadır.
Şüphesiz her bir mümin bu emirlerden nasibi kadarını alacaktır. Anneye, babaya,
akrabaya, komşuya gösterilen veya gösterilmesi istenen bu saygı ve sevgi, İslam’dan
başka hiçbir dinde ve düşünce sisteminde bu kadar öne çıkarılmamıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s), şefkat timsali annelerimiz için;
“Ayağına sarıl, cennet oradadır” (Nesaî, “Cihad”, 6) buyurmuş, ayrıca baba hakkını dile getirirken de “Bir evlat babasını köle olarak bulsa, onu satın alıp hürriyete
kavuştursa, yine de onun hakkını tam olarak ödeyemez” (Müslim, “Itk”, 25) ikazını
yapmıştır. O halde ana-babamızı her zaman başımızın üzerinde taşımayı şeref bilmeliyiz. Yaşlılıklarında onların kadrini daha da iyi takdir etmeli, başımızdan atmak

hizmetlerinden kaçınarak, huzurevlerine göndermek gibi bir yanlışa asla düşmemeliyiz. Çünkü bu onlara en büyük işkence, yıkım ve zulüm, hatta sağ iken mezara
koymaya benzeyen bir harekettir.
Bizim toplumumuzun bünyesine uymayan ve asla olmaması gereken bu tür tutum ve davranışların varlığı maalesef çevremizde duyulmaya başlamıştır. Anne-babayı aileden dışlayan batı toplumları geçmişle gelecek arasındaki kültür köprüsünü
yıktıkları için bu günkü kargaşaya düşmüşlerdir. Bu gibi davranışlardan kaçınarak
“Belirli bir yaşantıdan sonra anne-baba ayak bağı oluyor” fikri yerine, bu konuda
dinimizin görüş ve felsefesine kulak vermemiz, o mutluluk kaynağına yönelmemiz şüphesiz en yerinde hareket olacaktır. Mensubu olduğumuz yüce dinimizin ve
kaynağını yine dinimizden alan örfümüzün ebeveyne muamelede izlediği yol bu
şekildedir.
İnanç ve düşüncesi bu anlayışla yoğrulmuş olan bizler için ana-babalarımıza
davranışımız konusunda aslında başka herhangi bir şeye, senede bir gün hatırlanmak için anneler veya babalar gününe de ihtiyaç yoktur.
Günümüzde, bir yıl boyunca kendisini türlü meşakkatlerle yetiştirip büyüten bir
anne-babası olduğunu dahi hatırlayamayanlar için böyle özel günlerin ortaya konulması, unutulup, bir köşeye atılan ana-babaların gönüllerine acaba gerekli hisleri
yaşatmaya yeterli olabiliyor mu?
Sadece bu günlere özel sevgi tezahürlerinin ortaya konulması kültürümüze ve
insanımıza yakışan bir davranış türü olabilir mi? Ana-babalarımıza karşı görevlerimizi yapmış olmanın hazzını bu sayede ne kadar elde edebiliriz acaba?
Yüce Allah okuduğumuz bu ayette bizleri şu şekilde yönlendiriyor: “Rabbiniz,
yalnız kendisine kulluk etmemizi ve ana-babaya iyilikte bulunmamızı buyurur. Şayet ikisinden biri veya her ikisi yanınızda iken ihtiyarlayacak olurlarsa, onlara ‘öf ‘ bile demeyiniz, onları azarlamayınız. İkisine de hep tatlı söz söyleyiniz. Yumuşaklık ve alçak
gönüllülükle onların üzerine kanatlarınızı geriniz.” Bu uyarıdan sonra Rabbimiz anababalarımız için şöyle dua etmemizi öğütlüyor:
“Allah’ım, küçükken beni şefkatle yetiştirdikleri gibi sen de onlara şefkat ve merhametle muamelede bulun.”
Görüldüğü gibi, hayatlarını bize vakfeden, her hareketlerini bizim iyiliğimizi dü-
şünerek yapan ana-babalarımıza karşı tavırlarımız yüce Yaratıcının ayet-i kerimede
bizlere gösterdiği gibi olmalıdır. İncitip üzmek ve kırmak bize bir şey kazandırmayacağı gibi, Rabbimizin huzuruna, O’nun bu konudaki emir ve yasaklarını dinlememiş bir durumda çıkıp hüsrana uğrama bedbahtlığına düşebiliriz.

__________________
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna; ama bil ki senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna! Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!...
Aşk bilek gücü değil “YÜREKTİR”! Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara!…
KaRaqiZz isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla