Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10.09.2013, 17:50   #2 (permalink)
FifiVePirtik
Tecrübeli Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Yedigöller sonbaharı

Yedigöller sonbaharı





Bir Doğa Klasiği; Yedigöller
Sonbahar ve kış mevsiminin en güzel yaşandığı yerlerin başında, hiç kuşkusuz Bolu, Yedigöller geliyor. Doğa severlerin yorgunluklarından sıyrılıp, doğayla başbaşa kalabilecekleri dinlendirici ortam, birçok güzelliği gözler önüne seriyor.
Batı Karadeniz Bölgesi’nde, dere, ırmak ve vadiler arasında yer alan Yedigöller Milli Parkı, çeşit çeşit ağaç bezeli, ortasında yüzük taşı gibi göllerin yer aldığı bir yöremiz. Yeşilin her türünün görülebildiği ortamda, pırıl pırıl, oksijeni bol, soğuk sularda yaşayan alabalıklar, yaban hayatının parçası. Geyikler, karacalar, tilki, sincap, tavşan ve kuşlar da cabası.











Renk Anatomisi
Yedigöller’e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş.
Karadeniz suyunun yardımıyla oluşan heyelan gölleri, Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl isimleri ile anılıyorlar. Göller çevrelerinde oluşan bitki yapısı itibariyle her biri ayrı karakter taşıyor. 2900 hektarlık Yedigöller Milli Parkı içinde kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, karaağaç, karaçam, dişbudak, sarıçam, köknar, ıhlamur gibi ağaçlar var. Fındık, alıç, üvez türü bodur bitkileri, eğrelti otlarını ve rengarenk çiçekleri de unutmamak gerek. Her mevsim değişen renk tonlarına sahip 200′ü aşkın çeşidiyle bitki örtüsü, sabah ve akşam saatlerinde ormanın derinliklerine süzülen asil ışıklarla olağanüstü güzellikte bir renk armonisi sergiliyor. Dinlenme, gezi, piknik amaçlı gelenler olduğu kadar, botanikçiler, hatta fotoğraf tutkunlarına da rastlanan Yedigöller de doğa, ziyaretçilerine mükemmel bir görsel şölen sunuyor. Kademeli vadide yer alan yedi gölün aralarındaki çağlayanlar, seyir terasları ile görsel lezzet yöreye has özelliklerle bütünleşiyor.





Göllerin arasında
Dört mevsimde dört ayrı güzellik taşıyan yörede, şüphesiz en şiirsel ortam sonbaharda yaşanıyor.
Sık çam ağaçları arasından Yedigöller’in kalbine Bolu yönünden inenleri, önce küçük bir kulübe karşılıyor. Arazi düzleşince Orman Bölge müdürlüğünün konaklama üniteleri karşınızda yer alırken, solunuzda tarifi kelimelerle ifade etmenin oldukça zor olduğu iç içe girmiş iki şirin göl, görenleri tam manasıyla büyülüyor. Birinci gölün kıyısında yürümeye başladığınızda uzun boylu ağaçlar etrafınızı sararken doğanın gizli, saklı ikinci sürprizi yansıyan ışıkları ile sizi teslim alıyor. Bu bölümde doğa yapısı göle güçlü bir akustik sağlıyor. Konuşmalarınız, çevredeki kuşların seslerine karışan suses efektleri bile, ekolu ve farklı duyuluyor.! Göl yüzeyinin bir kısmını yeşil bitki örtüsü örterken gölün uzak kıyısı yosunsu bitkiler, bodur çalılıklarla son buluyor. Ayrılmak istemiyorsunuz fakat, gezi parkuru kuytu bölümleriyle ziyaretçileri daha bir çok kez şaşırtmaya devam ediyor. Konaklama üniteleri önünden göl isimleri veyerlerinin gösterildiği harita panoya paralel ilerlediğinizde araçların park edildiği alan bitiminde daha büyükçe bir göl ile,küçük çaplı şelalelerin oluştuğu bölüm sağınızda kalırken, solunuzda beliren panoramik tablo karşısında ifade zorluğu yaşıyorsunuz. Bu bölüm piknik masaları ile düzenlenmiş, kıyıda bir de ağaç masalı teras barındırıyor. Tartışmasız Yedigöller’in en keyifli bakış açısına sahip teras ve çevresi, her mevsimde suya vuran farklı renklerle başkalaşan kocaman göl yüzeyinde, ayna misali gördüklerinizi ikiye katlıyor. Zamanın durduğu hissine kapılmanıza neden olan durgunlukta, tüm kaslarınız gevşiyor, eğer varsa kafanızı kurcalayan sorunları unutabiliyorsunuz. Tek tük kapı çalınır gibi duyacağınız tak tak sesinin nereden geldiğini merak ederseniz başınızı ağaçların uç kısımlarına doğru bakarak bu merakınızı giderebilirsiniz.! Gri renkli gövdeleri, güçlü gagaları ve kuvvetli boyun yapısına sahip ağaçkakanlar, bıkıp usanmadan çıkardıkları seslerle varlıklarını hissettiriyorlar.
Sonbaharın lütfu, kızarıp dökülen yapraklarla adeta kırmızı halı döşenmiş gibi uzanan zemin üzerinde yürürken bazen ilginç şekilli, melon şapkalı oldukça iri mantarlar fotoğraf severlere kompozisyon olabiliyor. Büyük gölün en süslü yerini kolye misali ahşap bir köprü tamamlarken, kıyı yamaçları ağaç masalar ters ışıkla yıkanıp renkleniyor. Özellikle Güneşin dik geldiği öğle saatlerinde aydınlanıp, sihirli renklere boyanan Büyük Göl ve diğerler göller, günün ilerleyen saatlerinde ışık huzmelerini çabuk kaybedip, akşama da erken veda ediyorlar.





NASIL GİDİLİR?
1965 yılında milli park statüsüne alınan Yedigöller’e giriş için her iki yön den de alternatifiniz bulunuyor. İstanbul-Ankara yolunun Bolu il sınırları içindeki Yeniçağa Kavşağı’nı döndükten sonra karşınıza çıkanyol, sizi cennete götürüyor. Yaz, kış açık olmasına rağmen, 42 kilometrelik manzaralı orman yolunun ilk
kilometreleri asfalt, sonraları virajlı ve stabilize durumda. Bolu kent merkezinden başlamak üzere orman içi yolculuğunuza yön tabelaları ile devam ediyorsunuz. Bir tarafı dağ diğer tarafı yamaç olan iki şeritli orman içi yol boyunca kış mevsiminde seyredenler, mümkün olabildiğince yolu ortalamalı, yol kenarlarında oluşan zemini sulu, alçak seviyeli çukur bölüme düşmemeye özen göstermeliler.42 km lik parkurun ilk 15-20 kilometresinde yol karlı ve buzlu olsa da göller bölgesinde nispeten karsız bir ortam bulunuyor. Aracınızın yakıt deposunu doldurabileceğiniz son istasyon, Bolu Dağı, Koru Motel yanı Petrol Ofisi olabilir. Yedigöller Milli Parkına gitmek için, eğer kış aylarının yoğun hissedildiği bir zamanı seçtiyseniz ve dozerle yolaçma çalışmasına rağmen ilerlemekte güçlük çekiyorsanız, aynı yere Devrek yönünden gelmek de mümkün. Araçlar bu güzergahla daha düşük bir kot seviyesinde yol aldıkları için, hiç karlı zemin görmeden aynı noktaya ulaşabiliyorlar. Bu hatta yol boyunca akan dere, size paralelinizde eşlik ederken, yatağında yer alan ve suyun yüksek zamanlarında etkisinde kalarak deforme olmuş oldukça ilginç gövdeli ulu çınar ağaçları da görmenize olanak tanıyor. Gezinizin devamında yol ikiye ayrılıyor. Devrek, Mengen, Bartın ve sayısız tünel geçilerek ulaşılan Yenice-Karabük yolu sonrasında Safranbolu, Yörük Köyü, Pınarbaşı kendine has özellikleri ile sizleri bekliyor.














__________________
Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız.
FifiVePirtik isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla