Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22.09.2013, 17:42   #1 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trabzon Sevdası ve Sevdalıları

Trabzon Sevdası ve Sevdalıları

Mavi ile yeşilin eşsiz rekabetine asırlardır tanık olan ve bağrından orman fışkıran şehir Trabzon..Üç tarafı denizlerle çevrili şirin ülkemin kuzeydoğusunda Karadeniz sahiline boylu boyunca uzanmış yorgun koca bir tarih..Zirveleri karlı heybetli Karadeniz Dağlarına yaslanmış olan bu şehir dar bir sahil şeridine sıkıştırılmış olduğu için önce boğuluyor gibi oluyor insan; ancak yukarılara doğru çıkdıkca genişliyor görüş alanı ve manzara sunuyor kendini insanın önüne bütün ihtişamıyla.Önünüzde gökyüzünün mavisiyle yarış eden engin bir deniz ve arkanızda yeşilin bin bir tonu..Yeşil bir başka bu şehirde ve yeşil bambaşka hemşerimin gözlerinde...Eskiyle yeniyi mucizevi bir şekilde sentezlemiş şehirlerden biri Trabzon.Renk yönünden sıkıntısı olmayan şehre yine de renk katıyor koca alışveriş merkezlerine dayanan asırlık yorgun konaklar..

Rize ve Giresun arasına sıkışmış çimen ve tuz kokan nemli havası ak köpüklü öfkeli denizi ve bereketli yeşiliyle hafızalarda yer edinmiş böyle bir şehir Trabzon..Eğri büğrü belki tabiri caizse..Ancak sevdası yakıcı sevdalıları azımsanamayacak kadar çok!Lacivert gökyüzü ve küskün kaçak güneşin bütün bir yıl boyunca üzerinde kovalamaca oynadığı bu minik şehri bu kadar büyülü yapan ve aşka kılan bütün türkülerini ne?..

“Kaçuracağum seni
Yaşun kuçuktur kuçuk
Çay filizi gibisun
Her yanun iki buçuk.”

Davetsizce ufuklardan ufuklara esen en tatlı ve bereketli rüzgarların konakladığı bu sarp şehre sevda derin olsa da ayna misali yansır hırçın yeryüzü şekillerine duyulan sitem atma türkülerine.Koca mazisine şahit kamburu ve bastonuyla yokuşu tırmanan yetmişlik ninem duruverince bir taşın üzerinde soluklanmak için dökülüverir kurumuş dudaklarından sitemi inci misali:

“Yorgundum çikamadum
Surmene bayirini
E kız seni alanlar
Gormesun hayiruni..”

Taş değil ya koca şehir duyarsız kalmamış bu sitemlere...En güzel yaylalarını sunmuş birazcık da olsa affedilmek dileğiyle.Mısır ekmeği kokusunun dumanı üstünde raks eden dibi tutmuş kuymak kokusu ile birleştiği ferah yaylalar..Tezek kokulu teyzeler ve amcalar yanık kaval sesleri semiz inekler....


“ Sen yemedun yemedun
Kuymağun tavasini
Çıkalum yaylalara
Alalum havasini..”

Tabiatı insanın yüreğine işlenmiştir şehrimin ilmek ilmek.Çiçeğe duran dallar altında horon eden çiçeğimsi insanlar...Günün bereketli ışıkları saplansa da yeryüzüne inse de gecenin tülü coşku aynı enerji aynı..Horonun eşlik ettiği kemençe sesi yüreklere yerleşmeye sevdalı nağmeler salarak daha bir güzelleştiriyor vuslata ermeyi;

“Kemençemun telini
Kesup ekleyeyim mi
Bekledum yedi sene
Daha bekleyeyim mi?”

Günün bereketli ışıklarının değdiği ilkbahar sürgünlerine ev sahibi ağaçların altına oturan koyun kokan çobanın kavalından çıkan nağmeler daha bir farklı kavrıyor yüreği kemneçeden:

“Çal kavali kavali
Çal havali havali
Yeniden bir yar sevdum
O da çıktı davalı!”

İnsanımın gönlüyle yarış etmesi söz konusu bile olamaz ancak kendi çapında mutfağı da zengin şehrimin.Tavasından pilavına kadar pek çok çeşidiyle hamsisi lahanası kuymağı mısır ekmeği ve dahası...Yalnız en önemlisi de sanırım insanın içtikçe içesi gelen ve damakta farklı bir aroma bırakan eşsiz çayı..Kaynayan sadece çay değildir isli demliklerde sevdadır fokurdayan kıvam tutan demle birlikte ve dökülen ince belli bardaklara...Saçlarını nazlı nazlı yumuşak yastıklara seren bir sevdalı akla düşünce ve kalbe çökünce siyah gece daha bir tatlanır bardaktaki çay ve dolup boşalır davetsizce bardaklar tıpkı buğulu gözlerden boşalan damlalar gibi:

Yağmur yağdi ıslandi
Çay filizinun dibi
Olmadı karagözlüm
Konuştuğumuz gibi”

İşte böyle bir sevda Trabzon..Ne bir anda bastıran yağmurdan kaçmak için daldasına sığındım saçaklarından su sızan evin buğulu penceresinden bakan ve “Uşağum ne ararsun purada?Islanma gel içeri.” diyen o sevimli ninemin dudaklarından dökülen manilerle anlatılır Trabzon ve ne de küçük ajandama teyzemin hızına yetişmekte zorlandığım için kargacık burgacık bir yazıyla aktarmaya çalıştığım anılarla..Trabzon sevdası yaşanır ancakyaşatılır yediden yetmişe gönüllerde.Bize düşen dostlar yabana yaban olduğunu asla hissettirmeyen nine ve dedelerimizden almış olduğumuz Trabzon sevgisini gönlümüzde demlendirerek bırakıvermek çocuklarmızın avuçlarına...Bu bağlamda öyle çok da büyük bir yük binmiyor omuzlarımıza sadece bilinç..Tıpkı bu toprağın bağrından çıkmış Nazan Bekiroğlu’nun satırlarındaki gibi:


“Oysa sevmek en fazla neyi sevdiğini fark etmek demektir
Ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir!..”


Cumhuriyet Lisesi İngilizce Öğretmeni
ŞAKİRE ERBAY

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla