Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20.12.2013, 21:06   #2 (permalink)
SrKn
ultrAslan

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nasreddin Hoca fıkralarından mesajlar ve içindeki öğütleri

O zamanda ben bulunmadım

Nasreddin Hoca << işlerinin çokluğu dünya
tel''şeleri hastalık sağlık vs gibi >> çeşitli bahanelerle
ibadetten birçok zaman kaytaran birileri ile
sohbet ediyormuş. Mazeretleri de bir sürü imiş. Bir
ara söz yemekten içmekten açılmış.
- Bugünlerde canım bir helva yemek istiyor ki!
bir türlü pişirip de yiyemedik.demiş Nasreddin
Hoca.
- O kadar zor bir şey mi helva pişirmek a
Hoca demişler.
-Ne yapalım demiş Hoca. Şeker ve un bulundu
tere yağı bulunmadı. Tere yağ ve şeker bulundu
un bulunmadı. Un ve tere yağ bulundu şeker bulunmadı.
- Hiç bir araya getiremedin mi bunları? demişler.
- Hepsinin bir araya geldiği de oldu demiş
Hoca. Amma o zaman da ben bulunmadım.

Öğüt : Atalarımız Bu günün işini yarına bırakma
demişler. Söz ancak öğüt dinlemesini bilene
k''r eder.
--------------------------------------------------------------------------
İkinizin arasında gidiyorum

Nasreddin Hoca bir Kadı ile Bir tüccara yoldaş
olmuş. Ortada Hoca sağında Kadı efendi solunda
Tüccar efendi hem konuşuyorlar hem de yürüyorlarmış.
Hoca efendi yeri geldikçe yol arkadaşlarının
yaşamları ve ibadetlerindeki gevşeklikleri
konusunda söz dokundururmuş.
Makamına güvenip kendini çok büyük bir adam
sanan Kadı efendi Hocaya:
- Sana da l''f yetişmez ki demiş İstersen öyle
kurnaz kesilirsin ki en yaman muzırları bile geride
bırakırsın. İstersen yaban öküzünden daha şaşkın
görünürsün.
- Yok canım abartıyorsun bak ben haddimi nasıl
biliyor muzırla yaban öküzünün arasında gidiyorum.
demiş.

Öğüt: Atalarımız Kişi kendin bilmek gibi
irfan olamaz demişler. Ne olduğumuzu ve ne
olacağımızı iyi düşünmemiz gereklidir. Gönül
kırmak çok kolay gönül adamı olmak ise çook
çoook zordur.
Gönül kırmamayı becerenlere ne mutlu !
--------------------------------------------------------------------------

Ördek çorbası

Nasreddin Hoca erkenden yola koyulmuş. Akşam
hava kararmadan gideceği köye varmak için
acele ediyormuş. Öğle vaktine yaklaşırken bir pınarın
başında durup hem namazını kılmak hem de
kuru peksimetten ibaret olan azığını yemek istemiş.
Pınara yaklaşırken yaban ördeklerinin suda oynaştıklarını
görünce Şunlardan bir tanesini yakalayıp
kızartıp yesem diye düşünmüş. Sessizce
ördeklere yaklaşmaya çalışırken ördekler Hoca'yı
fark edip uçmuş kaçmışlar.
Hoca pınarın başına oturmuş çantasından peksimetini
çıkarmış suya batıra batıra yemeye başlamış.
Oradan geçen bir yolcu :
- Afiyet olsun Hocam demiş ne yiyorsun ?
Hoca peksimetini suya batırırken :
- Ördek çorbası demiş.

Öğüt: Konuşurken gereksiz ve anlamsız
konuşmamağa dikkat edelim. Bakıp gördüğümüz
durumların çok belirgin yönlerini fark etmeden
konuşmayalım.
--------------------------------------------------------------------------

Buna değmiş buna değmemiş
Nasreddin Hoca'nın Köylüsü iri yarı bir delikanlı
olan Ali Can sıcak bir yaz gününde ormana gidip
odun hazırlamağa karar vermiş. Gittiği baltalık ormanda
su yokmuş. Herkes heybesine bir testi su
koyar öyle gidermiş. Ali Can “Su testisini taşıyacağıma
iki üç karpuzu taşırım daha iyi olur. Nasıl
olsa dönüşte odunları sırtlayıp getireceğim. Birde
toprak testimi kırmadan geri getirmeye uğraşmayayım”
diye düşünmüş. Torbasına karpuzlarını koyup
ormana gitmiş.
İşe koyulmadan evvel bir karpuz yiyeyim demiş.
Karpuzu kesmiş. Beğenmemiş bir kenara atmış.
Öbür karpuzu kesmiş o karpuz da çok hammış
kaldırmış atmış. Kızmış karpuzların üstüne işemiş.
Ormana gitmekte olan Nasreddin Hoca olayı
görmüş. Yanına yaklaşınca Ali Can'a :
- “Delikanlı ham da olsa o nimete işenmez
tövbe et. Nimeti vereni gücendirirsin !” demişse de
delikanlı öfkesini yenip tövbe edememiş.
Öğlen vaktine doğru hem sıcaklardan hem de
çalışmaktan dolayı iyice susamış. Etrafta su isteyebileceği
hiç kimse yok. Su yok. Varmış ham karpuzların
yanına. “Ona değdi buna değmedi” diye diye
Ş u Bizim Nasreddin Hoca'mız 33
attığı bütün karpuzları yemiş. Son parçalardan birini
yemekteyken ormanda işini bitirip eşeğine odunlarını
yükleyip dönen Nasreddin Hoca ile tekrar
karşılaşmış. Hoca bir yenmiş karpuzların kabuklarına
ve birde Ali Can'a bakmış :
- “Suphanallah bak Ali Can becerip tövbeni
yetiştiremedin. Rabbim ne kadar çabuk senin çişini
sana yedirdi! ...” demiş.

Öğüt: Büyüklerin tecrübelerini ve söylediklerini
yabana atmayalım. Alican'ın edindiği bu
tecrübeler yaşlandıkça çokça artacaktır. O halde her
şeyin tecrübesini üzerimizde yaşayıp birinci yani
ilk kafa olacağımıza akıllı adamların yaptıkları
gibi <bizden evvelkilerin binlercesinin akıllarını
da kullanıp> düşünen bininci kafa olalım.
(Ben yaşlılığı şöyle de tarif ediyorum.
<<yaşlılık: Ömrün bereketli kullanılması hakkında
“hayat tecrübelerini gençlere aktarmak isteyen
kişilerin sözlerini” hiç dikkate almayan gençlerin
Amerika’yı yeniden keşfetmek için harcadıkları
yıllarından sonra ulaştıkları istasyonun adıdır

__________________

Fitness Eğitmeni
SrKn isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla