Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29.01.2014, 20:03   #1 (permalink)
Jade

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
kalp İyi niyet, ihlas ve samimiyet için hadis

İyi niyet, ihlas ve samimiyet için hadis


Halbuki onlara, şirkten uzak olarak yalnız Allah’a ibadet etmeleri, namazı hakkıyla ifa etmeleri, zekatı vermeler emredilmişti. İşte sağlam, dosdoğru din budur. (Beyyine süresi 98 /5)

Kurbanlıkların ne etleri ne de kanları asla Allah’a ulaşacak değildir. Lakin o’na ulaşan tek şey kaplerinizde beslediğiniz takvadır. Allah saygısıdır. (Hac süresi 22/37)

De ki : İçinizdekini gizleseniz de açıklasanız da mutlaka Allah onu bilir. Bütün göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her şeye kadirdir. (Al-i İmran Süresi 3/29)

Hz.Ömer (radıyallahu ahn) demiştir ki: Resuluallah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim. Ameller ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resulü için ise onun hicreti Allah ve Resulü’nedir. Kimin hicreti de elde etmeyi umduğu bir dünyalık veya nikahlanmak istediği bir kadın için ise onun hicreti de hedeflediği şeydir. (Buhari iman 41; Müslim, imare 155)

Müminlerin annesi Aişe (radıyallahu anha) demiştir ki : Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Bir ordu Kabe’ye doğru savaşmaya çıkacak ve Beyda denilen yere vardıklarında baştan sona ordunun tamamı yere batıralacaktır.” buyurduğunda ben “Ey Allah’ın Resulü, onların arasında ticaret maksadıyla yola çıkanlar ve kötü niyetli olmayan kimseler varken niçin hepsi birden yere batsın ki?” diye sordum. Bana şöyle buyurdu: “Onların hepsi birden helak olup, yere batıralacaklar. Sonra niyetlerine göre başredileceklerdir.” (Buhari, Hac 49; Müslim, Fiten 4)

Hz. Aişe (radıyallahu anha) demiştir ki: Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mekke fethinden sonra artık hicret yok; fakat cihat (Rabbimizin adını cihanın dört bir yanına duyurma, Allah ila kulları arasındaki engelleri ortadan kaldırma gayreti) ve niyeti vardır. O halde (bu uğurda) bir nefer olmanız istendiğinde hiç tereddüt etmeden gerekeni yapın.” (Buhari, Cihad 1; Müslim, Hac 445)

Cabir İbn Abdullah el-Ensari (radıyallahu anhuma) demiştir ki: Bir gazvede Resulullah ile beraber bulunuyorduk. Bir ara buyurdular ki : “Medine’de geride kalan öyle kimseler var ki, siz hangi yolu geçseniz, hangi vadiyi aşsanız onlar da (niyetleri sebebiyle) sizinle birlikte gibidirler. Onları sizinle birlikte olmaktan hastalıkları alıkoymuştur.” Bir başka rivayete göre: “Öyle ki onlar da (niyetleri sebebiyle) sizin sevabınıza ortak olurlar” (Müslüm, İmare 159)

Sa’d İbn Ebi Vakka (radıyallahu anh) demiştir ki:Veda Haccının olduğu sene (Mekke’de) yakalandığım şiddetli bir hastalık dolayısıyla Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ziyaretime geldi. Ben : “Ey Allah’ın Resulü’ Gördüğün gibi çok rahatsızım. Ben zengin bir adamım. Bir kızımdan başka mirasçım yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak dağıtayım mı?” diye sordum. Resul-i Ekrem “Hayır” dedi. “Yarısını dağıtayım mı?” dedim. Yine hayır dedi. “Peki ya üçte birine ne buyurursun Ey Allah’ın Resulü?” diye sordum. “Üçte birini dağıt! Hatta o bile çok. Senin geriye zengin varisler bırakman, insanlardan dilenen fakir kimseler bırakmandan daha hayırlıdır. Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara hatta yemek yerken eşinin ağzına koyduğun lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükafatını alacaksın!” buyurdu. Ben kendilerine sordum: “Ey Allah’ın Resulu’ Arkadaşlarım Senin melekut kokan, mübarek iklimin Medine’ye dönerken ben burada kalıp ölecek, bu yüzden de hicretim eksik kalmış olacak diye korkuyorum.” Buyurdular ki : “Hayır, sen burada kalmayacaksın.Allah rızası için güzel işler yaparak yükseleceksin. Allah’tan ümit ediyorum ki, daha uzun yıllar yaşayacaksın. Kimi insanlar senden fayda, kimileri de zarar görecektir. Allahım! Ashabımın hicretini tamamla! Onları gerisin geriye döndürüp hicretlerini yarım bırakma! Üzülünecek birileri varsa o da Sa’d İbn Havle’dir” Bu sözleriyle Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Sa’d İbn Havle’nin Mekke’de ölmesine üzüldüğünü ifade etti. (Buhari, Vesaya 2, Feraiz 6, Müslim, Vasıyyet 5)

Ebu Hureyre Abdurrahman İbn Sahr (radıyallahu ahn) demiştir ki: Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah, sizin suret, şekil ve dış görünüşlerinizle değil; kalplerinize bakar.” (Müslim, Birr 33)

Ebu Musa el-Eş’ari (radıyallahu ahn) demiştir ki: Nebiler Serveri Resulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Biri cesaretini göstermek, diğeri vatanının, milletinin ve ailesinin şerefini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek üzere savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır?” diye soruldu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim Allah’ın adını yüceltmek istikametinde mücadele ediyorsa, işte o Allah yolundadır.” (Buhari, İlim 45, Cihad,15, Tevhid 28; Müslim, İmare 150,151)

__________________



Jade isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla