Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02.02.2014, 19:08   #1 (permalink)
Jade

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
kalp Sevgilinin En Yakın Kız Arkadaşının Kıskanması Sendromu

Sevgilinin En Yakın Kız Arkadaşının Kıskanması Sendromu




Kız arkadaşı olan her erkek bu sendromu illaki ilişkisi boyunca yaşamıştır. Kısaca tanımlamak gerekirse; Sevgilinizle ilişkiniz çok güzeldir, kız arkadaşınızın en yakın arkadaşı da vardır (hani sizin en romantik anınızda sizi arayan, hasta olduğunu söyleyen ve kız arkadaşınızı sizden alan) onun ya sevgilisi yoktur, ya da ilişkisi sizin kadar güzel değildir ve sürekli kuyunuzu kazar.

Benim en son ilişkim böyle bitti. Hem de bayağı olaylı bir şekilde. Hatta bana en son söylediği cümle; “Soner, 2 hafta başka kızlara git, benim ne kadar iyi olduğumu gör, sonra bana geri dön.”

Ben de kapısına gittim yalvar yakar onu ikna etmeye çalıştım, ayaklarına kapandım... diyeceğimi sanıyorsanız; hayır Gayet de başkalarıyla beraber oldum ve aslında onun benim için ne kadar da uygun olmadığını gördüm. Evet, benim blog yazılarımda yaklaşık 11 ay süren, içerisinde bir dönem aşkın, daha sonra zaafın, tutkunun, küfürlerin, şiddettin ve tabi ki bolca ****** olduğu anılarımı ve düşüncelerimi okuyacaksınız.

Blog yazıları dizime de sondan başlamak istedim. En nihayetinde, başlangıcı olan herşeyin bir de sonu bulunuyor. Bu, ya ölümdür ya da 11 aydır. Birisini, tek bir teni, sonsuza kadar nasıl sevebilirsiniz? Buna ben de inanmıyordum ancak 7. ayın sonunda ağzıma edip terk edince sonun geldiğini ve artık yaşama nedenimi kaybettiğimi düşündüm. Sonra A. ile tanışana kadar. Tanrım, ne güzellikti o. Unutmayın ki, herkesten daha güzel ve daha iyisi her zaman vardır. Herkes değiştirilebilir.

Her neyse, ben yazıma devam edeyim.

Temmuz 2011’de başlayan ilişkim, ilk 2 ay hatunun tatile gitmesiyle (hatunun profilini yazılarım genelinde dağıtarak vereceğim) resmen Eylül’de başladı diyebiliriz.
Öyle bir ilişki düşünün ki; ben, kız arkadaşım aç kalınca, yemeksepeti’nden evine yiyecek birşeyler yollayacak kadar ince düşünüyorum. Ya da sürdüğü otomobilin arka plakalığı düşünce, sanayiye gidip, bir tane alıp, onun haberi olmadan evine gidip, plakalığı takan ve sileceğe not bırakan, kendini kıza adamış bir sevgili düşünün. İşte o mal benim. Mallık evet.

Kızlar kıskanç. Her erkek de bunun farkında. “Şu kıza bak” deseniz en naif halinizle ve hiç bir kötü amaç gütmeden, şu cevabı bile alabilirsiniz “Sktr git onla çık!” (Böyle bir cevap almışlığım var başka bir konuda). Düzgün olanları genelde “beni beğenmiyorsun yani” ya da “benim giydiğimi beğenmedin yani” gibi tepkiler verirler. Ne alakası varsa? Seninle o gün geziyorsam senin o halini beğenmişimdir zaten sevgilim?

Sevgilinizden daha kıskanç olan bir kız daha var dünya üzerinde; en yakın arkadaşı (Hani siz sevişmek üzereyken/sevişirken arayıp da ‘Burcucum regl ağrım var çabuk gel’ diyen). Bu arkadaşın cinsiyeti de doğal olarak kız.
Bir de şunu ekleyeyim; ne kadar birbirlerini sevseler de artık şundan tam olarak eminim; birisi diğerinden daha iyi birşeye sahip olsun, kıskanıyorlar. Net.

Benim hatunun da en yakın kız arkadaşı vardı. Ad veremeyeceğim için E. diyelim. Kız arkadaşım, E. ile 9 yaşından beri tanışıyor. Ama kız, sürekli sevgilimin evinden birşeyleri çalan ve geri getirmeyen, sorumsuz, hafif de kaşar birisi. E.’nin erkek arkadaşıyla olan ilişkisinin kurgusu ayrılmak ve barışmak üzerine. Defalarca. Artık ilişki yalama olmuş. (Yalama demişken, E., bir dönem bana dahi yazmıştı. Sevgilin var, en yakın arkadaşının sevgilisiyim ve bana mı yazıyorsun? Lan?! O zamanlar birşey yapamadım tabi. Aklım Ö.’deydi. Seviyorum ya, mallık işte.)
Hal böyleyken bizim ilişkimiz nasıl? Çok güzel. Benimkine bıktırmayacak şekilde ufak sürprizler, her türlü konuda destek, maddi olarak birşeye ihtiyacı olursa koşa koşa yerine getirme, maneviyat desen gırla. Hal böyleyken, ilişkisi kötü giden kız, neden kıskanmasın ki?

Kız arkadaşım ile genelde kavga etmezdik. Bir ara kavgalarımız yoğunlaştı. Dikkatimi çeken noktaysa, E.’nin, kız arkadaşımı ziyaret ettiği günlerin akşamında biz kavga ediyorduk. Kavga ne konusundaydı tahmin edin; onunla ilgilenmiyormuşum.

Ben halen YTÜ’de lisans eğitimine devam eden, profesyonel olarak bir spor ile ilgilenen ve bir yandan da çalışan birisiyim. Genel olarak 20:00 oldu mu biz buluşuruz kız arkadaşımla. Arada da evine giderim. Sürekli iletişim halindeyiz. Sürekli konuşuyoruz. Aksama olmayan bir ilişki. Aslında sorun çıkartılabilecek bir nokta bulunmuyor. Hatun milleti işte, nasıl buluyorsunuz birader, olmayan problemi nasıl yaratıyorsunuz?

Ö., psikiyatrik problemleri olan birisiydi ve çoğu konuda benimle konuşamazdı. Bundan da yakınırdı bana; beni anlamıyorsun diye. Peki sevgili hemcinslerim bu sorum size; bize birşey anlatılmadan ve belli edilmeden bir sorunun olduğunu nasıl kavrayabiliriz? Gerçekten, biz ne tanrıyız ne de akıl okuyabiliyoruz. Nerden bilelim? Ö., son konuşmamızda bunu anlattı ve terk etti: “Sana herşeyi anlatamıyorum. Ya anlamıyorsun ya geçiştiriyorsun ya da trip atıyorsun.” Orada bi’ dakka durucan hacım: Ben değil miyim her dakika yanında olan, seni her zaman destekleyen ve hata yapsan dahi Orhan Gencebay’ın söylemiyle ‘Hatasız kul olmaz, ben seni hatanla da seviyorum’ diyebilen, arkanı toplayan ben değil miyim? Neyi söylemeye cesaret edememe bu?

Hatun, o gece de E. ileydi. Karşı komşusu zaten. 2 saat boyunca ondaydı ve “ne yapıyorsunuz cicim?” türü mesajlarıma sadece “oturuyoruz.” gibi soğuk bir cevap verebiliyordu. Sonuç olarak terk etti. Giderken de o cümleyi söyledi işte. Yaklaşık 2 hafta oldu bu olay geçeli. Ben şimdi ne mi yapıyorum?

Daha güzel, daha mantıklı düşünebilen ve daha serbest bir hatun kişiyleyim. En azından ona 2 dakika geç cevap verdiğimde “benden daha önemli ne işin olabilir?” demiyor.

Not olarak da şunu eklemek istiyorum: Kızdan çok erkek arkadaşı olan karşı cinslerden pek korkmayın. Sürekli kıskanan dedikodu yapan vs. hemcinslerinden bıkmış olabilirler.

Tamer

__________________



Jade isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla