Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17.02.2014, 15:21   #1 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Halk Adamı Atatürk


Halk Adamı Atatürk


Atatürk halkın içinden gelmiş gerçek bir halk adamdır. Zaman zaman halkın önünde zaman zaman halkın yanında, ama hep halkla birlikte hareket etmiştir. Emperyalizmi halkla birlikte dize getirmiş, yoksul, yarı bağımlı, geri kalmış bir ümmet imparatorluğunun enkazından halkın yardımıyla çağdaş ve bağımsız bir ulus devlet yaratmıştır. Dahası Türk Devrimi ile "Dönme devşirme saltanatına", son verip "saltanat putunu" yıkarak halkın iktidarını kurmuştur.

Atatürk halk adamlığını Halkçılık ilkesiyle taçlandırmıştır.Atatürk'ün Halkçılığı öyle sözde kalan halktan kopuk,halkı dinlemeyen, halkın dertlerini, sorunlarını görmezden gelen bir Halkçılık değildir. Atatürk'ün Halkçılığı halkı, ama gerçek halkı, köylüyü, çiftçiyi, üreticiyi, "milletin efendisi" olarak gören, olağanüstü liderliğine rağmen "herşeyi milletimle birlikte yaptım, milletim olmasaydı ben hiçbirşey yapamazdım" diyen bir Halkçılıktır.

Atatürk her zaman hakının dertleriyle dertlenmiştir. Halkı da hep bu gerçeğin farkında olarak dertlerini sorunlarını onunla paylaşmıştır. Atatürk yurt gezilerinde halkın dertlerini bizzat dinlemiş, hem yazılı hem sözlü olarak halkın en ufak sorunlarına bile kulak kabartıp çözüm üretmiştir. Atatürk'ün bu halk adamlığı yönünü bilen muhtaç yuttaşlar zaman zaman Atatürk'ten akıl almaz isteklerde bulunmuşlardır. Atatürk bu isteklere karşı bile kayıtsız kalmamış, en azından kendisinden yardım bekleyen yurttaşların gönlünü almıştır.

"Cumhurreisi Mustafa Kemal Eliyle Hz. Allah'a" Mektup

İşte geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Atatürk'ün Berberi" adlı kitapta bu tür bir belgeye rastaldım.(1) Olayın özeti şu: Bir yurttaş 1936 Şubat'ında Atatürk'e bir mektup göndererek kendisine yardım edilmesini istiyor, ancak mektupta kullandığı dil ve üslüp çok şaşırtıcı. Dahası Atatürk'ün bu şaşırtıcı mektuba verdiği yanıt da bir o kadar sarsıcı ve şaşırtıcı. Aynen aktarıyorum:

"Hasan Rıza Soyak, elinde bir mektupla çalışma odasına girdi. Mektubu zarfından çıkardı, Atatürk'e verdi. Bir çırpıda okuduktan sonra, "Gereken yapılsın. İvedi olsun" diye de ekledi. Mektup iş isteğinde bulunan bir yurttaştan geliyordu.

Günün çoğunluğunu yurttaşların sorunlarını düşünerek geçirmeye başlamıştı. Kendisinin gezileri sırasında yanına ulaşıp da yardım isteyenlerya da köşke ve saraya gelen her arzuyu yerine getirmeye çabalıyordu.

Cumhurreisliği Hususi Kalem Müdürü gelen evrakla birlikte Atatürk'e, Dörtyol'da haksızlığa uğrayan bir vatandaşın garip bir dilekçesini sunmuştu.
'Cumhurreisi Mustafa Kemal Eliyle Hz. Allah'a Hitaben' diye başlayan dilekçede şunlar yazılıydı:

"Ya Rabbi! Derdimi şimdiye kadar dökmediğim makam kalmadı. Fakat hiçbir çare bulamadım. Şimdi ise vatanın kurtarıcısı büyük bir adamın vasıtasıyla size istida ediyorum. Eğer bu sefer de derdime çare bulunmazsa, o zaman halimi arz etmek üzere huzurunuza varmaya mecbur kalacağım".

Atatürk'ün cevabı gecikmedi:

"Vasıtamla Büyük Tanrı'ya yazılan istidanız (dilekçeniz) tarafımdan okundu.Bizim yapabileceğimiz işler için huzura çıkmanıza lüzum yoktur. Bundan sonra ben hayatta olduğum müddetçe derdinizi ilk olarak bana söyleyiniz. Eğer aciz gösterecek olursam o zaman Büyük Varlığa başvurabilirsiniz. Dileğiniz yerine getirilmiştir."
(2)

İşte halk adamı Atatürk gerçeğinin en somut kanıtlarından biri... İşte halkının dilinden anlayan, halkının diliyle konuşan, halkının dertlerini, sorunlarını dinleyen, dinlemekle de kalmayıp çözüm üreten halk adahmı Atatürk gerçeği...

Atatürk, eline 17 Şubat 1936'da ulaşan bu mektuptaki isteği sadece 21 gün içinde 10 Mart 1936'da yerine getirmiştir.

Atatürk'ün Allah Tanımları: Büyük Tanrı, Huzur, Büyük Varlık

Atatürk'ün kendisinden iş isteyen vatandaşa yazdığı cevabi mektubun satıraralarında çok başka gerçekler de vardır:

Şöyle ki: Atatürk kendisi aracılığıyla Allah'a mektup yazan yurttaşa aynı dille ve üslupla yanıt vermiştir. Hep "dinsiz" olmakla itham edilen Atatürk herşeyden önce yurttaşın dinsel duyarlılığını dikkate alarak yanıt vermiştir. Örneğin en basitinden "Boş ver Allah'ı, Allah sana yardım edemez!" Ya da "Madem Allah'tan istiyorsun o zaman sana o yardım etsin! " dememiştir. "İyi de Atatürk böyle şeyler der mi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet! Bizim Atatürk düşmanı din bezirganlarının anlattıkları "Dinsiz ve halkın değerlerini hiçe sayan Atatürk"ün o yurttaşa aynen böyle yanıt vermesi gerekirdi, ama görüldüğü gibi "gerçek Atatürk" o yurttaşa bizim din bezirganlarını çok şaşırtacak bir yanıt vermiştir. Atatürk kendisi kişisel olarak ne düşünürse düşünsün, neye inanırsa inansın, ya da inanmasın asla yurttaşlarının düşünce ve inanışlarına saygısızlık etmemiştir. Önemli olan da bu değil midir?

Atatürk'ün mektubunda ALLAH için kullandığı "BÜYÜK TANRI", "HUZUR", "BÜYÜK VARLIK" ifadeleri dikkat çekicidir. Bu ifadelerin özenle seçildiği anlaşılmaktadır. Üstelik Atatürk, bu ifadeleri Mart 1936'da kullanmıştır.



Kaynaklar, dipnotlar:
(1) Yaşar Gürsoy, Atatürk'ün Berberi, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2013, s. 335-337
(2) Hilmi Yücebaş, Atatürk'ün Nükteleri, Fıkraları, Hatıraları, Kültür Kitabevi, İstanbul, 1963; Gürsoy, age, s. 337.
Sinan MEYDAN, 4 Mayıs 2013




__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla