Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.06.2014, 03:03   #7 (permalink)
EbruLi

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Gönderilmemiş Aşk Mektupları

DiLe KoLaydı InsanLara KoLaydı Sana KoLaydı Bir Bana KoLay DeGilDi SevGiLi...

Biliyor musun, hiçbir zaman çözmeye çalışmamıştım seni.
Konuşmalarının arasına sıkıştırdığın cümleleri aldım sadece senden.
Her görüşmemizde “benden yana hiçbir zaman kuşkun ve korkun olmasın” diye başlayan cümlelerini aldım.
Korkuyorum derdim ama sen sürekli sana inanmamı ve güvenmemi isterdin
ve biz oturup saatlerce konuşurduk özlemlerimiz üzerine.
Oturup saatlerce konuşur ve gülerdik.
Gülerken yüreğim kayardı sana doğru ama sende beni yalnız bırakmaz,
bana yüreğini açar, bu küçük sevgi oyunlarına benimle beraber katılırdın.
Ve bu sevda sözlerin beni öyle çok etkilerdi ki,
her telefonu kapatışımızda sana doyamadan sesinden uzaklaşırdım.
Sen görmezdin, ben yanardım.
Sen görmezdin, ben hep yanardım.

Her konuşmamızın bitişinde, ben yüzünü çizmeye çalışır, kilometreler ötesine taşırdım.
Belki de sen başından beri biliyordun sevgili, kısa bir zaman sonra çekip gideceğini.
Benden sana inanmamı istiyordun ama biliyordun.
Herkes biliyordu..
arkadaşlar, dostlar, hayallerim, umutlarım..
Bir ben bilmiyordum.

Dile kolaydı, insanlara kolaydı, sana kolaydı, bir bana kolay değildi sevgili.

Ben senin, bütün bunları bilen ama unutan satırlarından geldim.
Beni her gün biraz daha geleceğimize hazırlayan ama o gelecekten sinsice uzaklaşan satırlarından.
Böylesi bir bitiş yakışmamıştı bize ve sana..
İşte bu yüzden ben senin, bu bitişe yakışmayan veda satırlarından geldim sevgili.
Artık o kadar çok yoksun ki, ben de ne kadar var olduğunu karıştırıyorum bazen.
Yokluğun varlığını geçti.
Benim varlığım ise tarihi eskimiş mektuplarda kaldı nedense.
Basit birer mektup değildi onlar.
Sakın öyle düşünme.
Senin gördüklerinden de fazla, benim gördüğüm.
İşte bu yüzdendir yaşarken öldüğüm....
__________________
reset atsanızda tüm hayatınıza olmadık bir anda hatırlamamanız gerekenler gelir aklınıza.
yürek burkulur, hatırlamaya alışırsınız detaylarıyla. kaybetmişsinizdir büyük bir kısmını
yaşananların. ama kırıntılarından olsun anlarsınız ki unutmak mümkün değil.

sana deli bir vücuttan ne beklenirse
onu yaptım, sarıldım.
kendimde değilsem eğer,suçlusu yok ki
günahsız aşk olmaz, yanıldım.
geldim işte bu hayattan kurtul diye
yardım istemiştin benden.
darılmak yok sevgilim, bu senin hikayense
ister istemez bir parçasıyım bende..


Bakındım.etraf zifiri karanlık, gözüm hiçbir şey görmez, nerede olduğumu bir an için
unuttum.
Beynimin içinde binbir soru, ardı ardına gözümün önüne geliyor.
Sonra hatırladım herşeyi, yaptıgım salaklıkları, unutmak için çabaladığım hergünü tek tek,
ağır ağır sanki o ızdıraplı günleri yasıyormusum gibi...

Şu dünyada hiçbir şey umrumda değildi.
Bir tek şey hariç, beni dünyada tutan belkide tek şey, onu asla aklımdan asla yüreğimden
çıkaramazdım.
Aslında unutmak için herşeyi denedim.

Ben daha ne yapabilirdim ?acıları çektim, hüzünleri yaşadım.
Herşeye inancımı kaybettim, tüm varlıklara...

Benim peşinde olduğum neydi ? sen miydin güzelim, yoksa ben sadece acı çekmekten
hoşlanan acınacak bir mazoşist miydim ?
Hayır, yüreğimin çağrısına kulak vermedim, acıya devam ettim.
Sefil hayatımda hiçbir sorunun cevabını aramadım belki de...

Belki de çıldırmak üzereydim.
Defalarca sözlerini düşündüm,mazimize bakıp -zihnimde her kareyi hatırladığımı gördüm
cep telefonuma düşen her mesajını yüzlerce kez okudum, ezberledim...

Bende bunlar bir tutkuya dönüştü giderek, en son çare neydi biliyor musun?
Herşeyi sonlandıracak birşey.seni yok etmek ,yok saymak ?yok onu da beceremedim,
defalarca o ince çizgiyi geçmeye yeltendim, herşeyi bitirmeye, herşeyin sonuna gelmeye ...

Ama ben onu bile yapamadım, hala ne yapıyorum biliyor musun ?
Yeni mesajlarını ezberliyorum, anılara bir daha bakıyorum, hiç bitmesin bunlar
istiyorum.
Sonsuz acıya ulasıyorum her adımda yavaş yavaş...

Belki de BİZ den herşeyi ardımda bırakıp gitmeliyim.
Yanıma hiç birşey almadan, bırakarak gitmeliyim...

yıllar sonra belki acısı azalır, her deşmede kanamaya hazır yara...

çok can acıtmıştır,
çok üzmüş yıpratmıştır,
durması gerektiğinde gitmiş, konuşması gerektiğinde susmuştur.
sevmiştir, sevilmiştir...yalandır herşey. gerçek; sadece sevdiğidir.
sevdiği için kaplamıştır ruhunu unutulmayan.
yıllar sonra belki acısı azalır, her deşmede kanamaya hazır yaradır...
deşilmedikçe artık kanamayacaktır...

ve seninde dediğin gibi,
BAZI ŞEYLER..ZAMANLA AZALACAKTIR....
BİZ gibi...
***
Hayallerin varsa,kullanırlar...

Zaman alıp başını gider,seyir edenlerle birlikte.
Yanı başının boşluğunda kalırsın vakit azalır herşey durur,aklında onca
düşünceyle..
Eskitemediğin şeyler vardır herzaman yeni kalır sende ve sen uzaklarda..
Düş kırıklıkları batar yüreğine sayıklarsın gecenin 3 - 5 ine ürkülerek uyanırsın
yaşanmışlıkların verdiği pişmanlıklarla..

Kabullenmek ne zor şey seni ararken ben kayıp,üzüntü ufuktaki yorgunluk
seni sana anlatmak kadar basit,beni yıkmak kadar kolay...yazık..
Buhulu camlara adını yazmanın,ardındanda gittiğin yollara bakmanın gafletindeydi
onca zaman bu gözler.
Belki hayallerim sana kırgındı ama biliyorumki yalnız değildim sadece beklemek denilen
bu yol,uzun ve sisliydi...

Ruhumu parçalıyor artık kayıplarım...

Belki varlığının unutturduğu onca şey üstüme geliyor belkide ben öyle
düşünüyorum,kulaklarımda yankılar..yankılar acılar...sana her attığım adımın
izi kalıyor geride ve ben yine ıssız ben yine soğuk...

Seni ararken hep kaybolan belkide bendim...
Artık herkese gülen iyi bir yanım yok,hepsini sen koparıp aldın,giderken bile
o kadar acımasız.. o kadar umursamazdın ben seni o an hiç tanıyamadım,
belkide kendini benden aldığını sandın...

Y.A.N.I.L.D.I.N
***
değişir yönü rüzgarın
solar ansızın yapraklar
şaşırır yolunu denizde gemi,boşuna liman arar..
gülüşü bir yabancının çalmıştır senden sevdiğini
içinde biriken zehir sadece kendini öldürecektir..
ölümdür tek başına yaşanan..

Aşk iki kişiliktir..

bir anı bile kalmamıştır geceler boyu sevişmlerden
binlerce yıl uzaktır binlerce kez dokunduğun ten..
yazabileceğin şiirler...
ölümdür yaşanan tek başına

Aşk iki kişiliktir.

avutmaz olur seni bildiğin şarkılar
boşanır kendi zincirinden..
sular tersin tersin akar..
bir hançer gibi çeksende sevgini onu ancak öldürmeye yarar..
uçarı kuşu sevdanın alıp başını gitmiştir..
ölümdür tek başına yaşanan...

Aşk iki kişiliktir..

yitik bir ezgisin sadece
tüketilmiş ve düşmüş gözden...
düşlerinde bir çocuk hıçkırır gece camlara sürtünürken..
çünkü hiçbir kelebek tek başına yaşayamaz sevdasını..
severken hiçbir böcek,hiçbir kuş yalnız değildir..
ölümdür yaşanan tek başına..

Aşk iki kişiliktir..
O gidecek ve sen bakacaksın.
Kimse olmayacak yanında, acını yalnız yaşayacaksın.
Aşkı tek kişilik yaşamanın mevsimidir şimdi.
Bahar da olsa yaz da, kış hüküm sürecektir sende.
Buz tutacaksın…
Herkesin buram buram terlediği güneşli bir günde üşümenin ne demek olduğuınu öğreneceksin.

Tüm renkler, dönüş tarihinin belli olmadığı bir yolculuğa çıkmıştır.
Baktığın her şey ya gri.
Ya siyahtır.
Hayata dair hiçbir şey ilgi alanına girmez.
Öylece bir köşede, sessizce, gözyaşlarını içine akıta akıta oturup durursun.
Ne dostlarını görmek istersin, ne de söylenecek bir tek sözü bile duymayı.

[ Neden ben? ]
diye bin kere soracaksın kendine.
[ Hak etmedim bunu ]
diye hayıflanacaksın.
Merak etme, her terk edilen hak etmediğini düşünmüştür.
Hiçbir farkın yok onlardan; ama, sen, terk edildiğini de kabul etmiyorsundur.
[ Neden gitti? ]
sorusu gelecek ardından.
Bulduğun yanıtları beğenmeyip gidişine bir başka bahane arayacaksın.
Hiçbir bahane gerçek nedeni anlatmayacak.
Çünkü aslında başından beri gördüğün;ama, bir türlü kabullenemediğin
o gerçeği bir kez dile getirirsen, zaten buz tutmuş bedenin, parça parça dağılacak.
Bunu bildiğin için bahanelerin arkasına saklanacaksın.

Sevmemiştir seni.
Sevmişse de, senin onu sevdiğin kadar sevmemiştir.
Suçlayabilir misin onu?
Sen sevdin diye sevmelimiydi seni?
Şart mı bu?
Değil elbette; ama, gel de bunu yüreğine anlat.
Anlatamayacaksın.
Yürek bunu kabul etmez çünkü.
Sen [Seni benim kadar kimse sevemez] diye sayıklarken ya da
[Benim kıymetimi bilemedin]
diye suçlarken onu, o, senin ne halde olduğunu bilmeden, bilse bile umursamadan,
[ Her seçim bir vazgeçiştir ve her seçim bir başlangıçtır ]
sözünü kanıtlarcasına yeni bir menzile doğru yol almaya başlamıştır bile.

Senin seçiminse kışı yaşamaktır, o zaman yaşayacaksın.
Hiçbir kış, yaşanmadan bitmez.
Kışı atlayıp bahara, ondan sonra da yaza ulaşamazsın.
Birçok kez donarak öleceğini düşünerek, gözyaşların buz kristallerine dönüşerek, soğuğun
verdiği acıdan nefesin kesilerek, ılık bir rüzgarı sarı sıcak güneşi düşleyerek dibine kadar,
titreye titreye yaşayacaksın.

Sonra bir gün pencereden güneşin girdiğini, yanaklarında donan gözyaşlarının eridiğini,
içindeki titremenin hafiflediğini, renklerin gittikleri yerden döndüğünü, susturduğun
tüm dostlarının yeniden konuşmaya başladığını göreceksin.
Bir gülümseme yayılacak yüzüne, oturduğun o köşeden kalkacaksın ve baharın kokusunu
içine çeke çeke, güneşin ve sıcağın keyfini çıkaracaksın…
Bir başka kış-a kadar…

***
Aşk Gibi Hüznün De Sebebi Yoktur Sevgili

Ben hayata yaşamaktan kaçarken tutuldum Sevgili.

Bir intihara koşar gibi kabullendim hayatı.

İnadına ve isyanla yaşadım,

Ölümler çağırmaktan kısıldı sesim,

Beter oldum.

Yaşadım.

Kapanmış bir yarayı dürtüler gibi yaşadım.
Tutup yine de sevmişsem seni, intiharım olan yaşamakta
Aşkın panzehirinin olmayışındandır.
Benim hayatım kaybedişler üzerine kurulmuştur Sevgili.

Eni sonu malum bir cinayetin masum ve meçhul bir maktulüyüm ben.
Ben seni yaraya tuz basar gibi, bütün vuslatları yıkarak sevdim.
Ben seni sadece sevdim.

Dedim sana.

Aşk gibi hüznün de sebebi yoktur Sevgili, tutanağı vardır sadece.
Ben şehirleri nemli bodrum katların kaldırım hizası pencerelerinden tanıdım.
Yokulmuş zamanlar ve imkansız mekanlar gibidir benim sevgim.
Bu yüzden büyük umutlarım olmadı, olamaz benim.

Biliyorum.

Senin gülüşün benim baharımdır.

Ne ki bodrum katların kör odalarında aslolan hüzündür Sevgili
Ben seni hüznüne sevdim, ben seni sadece sevdim

Biliyorum.

Senin gülüşün benim baharımdır.

Oysa benim adım gurbetlere yazılmış, yüreğime hüzün düşürülmüştür.
eylül yorgunu saçlarımla en güzel hüzünleri ben yaşarım.
Ben seni gerekçesiz ve neticesiz sevdim.
Ve nasıl sevmişsem seni böyle dolu dizgin, ulu orta
Öylece hüzne belenmişim işte.

Bazı acılar vardır, tütün gibi işler adamın ciğerine, aşk gibi, yaşamak gibi.
Sevgili, Sevmişsem seni ve yaşıyorsam hala
Tütün çekiyorsam gecenin bir vakti,
Demli bir hüzne çatmışım belle.

Dedim sana.
Aşk gibi hüznün de sebebi yoktur Sevgili, tutanağı vardır sadece.


iki taşın arasında yaşandı bu aşk
iki uçurum boyu, öyle derin ve çıplak
şimdi içim kanatsız bir sarıca
artık hiçbir kovuğa sığmayacak
***
Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım bu günlerde...

Sadece susuyorum ve uzaktan izliyorum bir sevdanın hazin intiharını...

Dirhem dirhem kan damlıyor açık yaralarımdan

ve her damlada bir umut eksiliyor damarlarımdan...

Susmak yakıştı sanırım bana artık kimse yadırgamıyor beni

ve suçlamıyor bir zalimi sevdiğim için...

Beni unutanı unutamadığım için ayıplamıyor kimse...

Yüzümde mutluluk denen maske dilimde yalandan sevda şarkıları ve

hiç gelmeyecek güzel günleri beklermiş gibi yapıyorum...

Ağlamıyorum artık halka açık mekânlarda...

Hiçbir çaba sarf etmiyorum sadece susuyorum...

Herkes bir anlam katıyor susuşuma her kafadan bir ses çıkıyor...

Kimileri “delirmiş bu” diyor kimileri “aklı başına gelmiş” kimileri “unuttu artık” diyor

kimileri “ölsede unutamaz” ben ise sadece susuyorum...

Ne varsa yaşamak istediğim içimde yaşıyorum...

Kimi zaman geceyi bekliyorum maskemi çıkarmak için kimi zaman

bir deniz kıyısına atıyorum kendimi yada adını yolunu bilmediğim caddelere...

Hüzünlerimle baş başa kalıyorum kendim olabilmek için acılarımla yüzleşiyorum...

İçime akıttığım gözyaşlarını denize boşaltıyorum kimseler görmeden...

Yitirdiğim umutlarımın arkasında türküler yakıyorum kimsenin bilmediği...

Giden sevgiliye şiirler okuyorum kafiyesiz beklide anlamsız yada

benden başka kimsenin anlayamayacağı...

Özlemlerimi özgür bırakıyorum salıveriyorum gökyüzüne

belki özlediğime giderler kendilerini gösterirler

ve tarif ederler özlenene nasıl özlendiğini ama

nafile özlemlerimde dilsiz benim gibi onlarda suskun artık...

Eski ve kimsenin bilmediği yerlere sakladığım resimlere bakıyorum

herkesin yaktığımı sandığı hatıralarla baş başa kalıyorum hatıralar da suskun

ve bendeki resmin artık bana bakmıyor...

Hasretlere kafa tutuyorum cesaretim yok aslında

ve güçsüzüm karşısında ama dedim ya kendim olmak için mecburum buna...

Kendime bakıyorum uzaktan isyanlarım bile suspus olmuş kendi halinde...

Hesap bile soramıyorum artık sevgiden...

Birkaç soru var aslında dilimde neden severken onsuz oldum?

Neden o onu sevmeyene gitti? Ölümüne sevilmek varken

neden sevgi dilenmek istedi anlayışsız ellerden?

Pardon ama aşk iki kişilik değimliydi iki kişinin derdi neden bir bana yüklendi?

Peki şimdi nerde neden unuttu her şeyi?

Hanilerle devam eden ve uzayıp giden ama bir türlü sorulamayan sorulsa da

cevaplanmayacak sorularım...

Gece güne dönmek üzereyken takıyorum yine maskemi ve suskunluğumu geçiriyorum bedenime

İnsan içine karışıyorum herkes gibi görünmeye çalışıyorum...

Hüzünleri özlemleri gözyaşlarımı aldanışlarımı

ve düş kırıklarımı saklıyorum kimsenin bilmediği yerlere...

Unutmasam da unutmuş gibi yapıyorum... Ve yine suspus oluyorum...

Bilsin istemiyorum kimse içimde “keşkeler” ile başlayan isyanlar

olduğunu anlasınlar istemiyorum görsünler istemiyorum acılarımı...

Satır aralarına gizliyorum yaşamak isteyip te yaşayamadıklarımı

konuşmak isteyip te anlatamadıklarımı...

Sıradan cümleler kullanmaya dikkat ediyorum anlasın istemiyorum

kimse gerçekte ne anlatmak istediğimi

ne fırtınalar koptuğunu içimde ne hesaplaşmalar yaşadığımı

kendimce bilsinler istemiyorum...

Söylenmemiş ve yaşanmamış o kadar çok şey var ki içimde sana dair

hepsini suskunluğuma hapsediyorum satır aralarına gizliyorum

sana söylemek istediklerimi...

Bir bilsen bir anlayabilsen neler haykırıyor suskunluğum...

Anlamayacak olsan da ben yine susuyorum ve noktalıyorum cümlelerimi...

Maskem yüzümde gece güne dönmek üzereyken

bende kalabalık yalnızlığıma feryatlar içindeki suskunluğuma

ve sahte bana geri dönüyorum...

Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım sadece susuyorum…


Suskunluğum yanıltmasın
içimin haykırışları çehreme vurmuyorsa.
Sorsanız mutlaka söyleyeceğim oysa.

Ruhumun üşüyen yanları üryan biraz.
Kalakaldı işte yine
tam ortasında buz çağının.
Kırıktı aynam,
orada gördüm o çelimsiz çocuğu.
Zamanı gölgesinde büyütüyordu.

__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla