Işık İçinde Yol Alan Bir Gezgin



Tanrı dedi ki:

Dünyadaki yaşadığınız kısmın küçük olduğunu düşünebilirsiniz. Şehirdeki bir apartmanda yaşıyorsunuz. Az sayıda insan tanıyorsunuz. Her gün kısa bir yol gidiyorsunuz. Dünyanız sizin çalıştığınız, patronun da kral olduğu yer kadar büyük görünüyor anca. Nasıl olup da dünyaya bütün bütün etkide bulunduğunuzu anlamıyorsunuz.
Öncelikle, – dış görünüşe rağmen- dünyanın izole, ayrı bir bölümünde yaşamıyorsunuz. Dünya bir bütündür ve siz de onun bütününde yaşıyorsunuz. Kainatta önemsiz bir zerre değilsiniz. Binlerce kilometre öteden tesirde bulunduğunuz gibi kapı komşunuzu da etkiliyorsunuz. Nerede yaşadığınıza bağlı olarak kapı komşunuzun adını bilmeyebilirsiniz de elbet ve bırakın binlerce kilometre ötesini yanı başınızdaki komşunuza bile nasıl olup da etkide bulunduğunuzu görmeyebilirsiniz.
“Gerçek”te canlarım –ne zaman ne uzay dahilinde olsun- bir mesafe, bir ara yoktur. Yeryüzünde, sizin bilimin desteklediği bir zaman çerçevesi içinde deneyimlediğiniz Sonsuzluk ve Ebediyet vardır. Tüm bunlar bilimsel ve çok güzeldir ama bilimsellik anca Yeryüzünde ilerlemiş olduğu yere kadar erişmektedir.
Yeryüzündeki görünüşünüzden çok daha ötesiniz. Sonsuz ve Ebedisiniz. Tahminlerinizin, hesaplarınızın ötesinde bir Enginliğin dahilinde yaşıyorsunuz. Sadece Enginlik vardır. Bu Enginlik gözünüze pek çarpmaz sadece, anlık bile olsa pek görmezsiniz onu. Vizyonunuz, görüş açınız dardır, miyoptur. Şu an için uzağı göremiyor oluşunuz görmediklerinizin var olmadığı anlamına gelmez. Enginlik hayatınızın, fiziksel duyularınızla temas edebildiklerinizden çok daha muazzam bir yanıdır. Fakat Enginliğin Tamamına olan iştirakınızı kavrayacağınız gün yakındır yine de.
Eğer Tamlık, eğer Bütünlük bir turtaysa siz de bu turtanın diğer tüm dilimleriyle eşit büyüklükte bir parça olursunuz. Farklı lezzetlerde turtalar olmaz. Daha iyi turtalar, daha kıymetli turtalar olmaz. Eğer turtanın her dilimi bir gong olsa hepsi aynı şekilde çalar onların. Her tını, her ses her yere ulaşır. Karınca kolonisinde yaşayan bir işçi arıdan ibaret olduğunuzu düşünmeyin. Hayır, hayır hiç değil, en uzaktaki yıldızlar denli enginsiniz. Ayrılmış, izole olmuş, fark edilmemiş bir varlık değilsiniz. Ekranda tek başına yanıp sönen bir piksel değilsiniz. Her-şeysiniz. Birliğin başka ne anlama geldiğini sanıyorsunuz ki!
Somut, kesif bir dünyada yaşadığınızı algılıyorsunuz ama bu somutluk, bu yoğunluk aslında içinde yaşadığınız bir illüzyon. Kütlesellik, somutluk ve yerçekimi sizi Yeryüzünde dik tuttukları gibi aşağı da çekiyorlar. Farklı yönlerden, farklı açılardan baktığınızı unutmayın. Size yukarı bakmanızı söylerken sizinle ve Yeryüzündeki bu oyunla bağlantı halindeyim, iştirak halindeyim elbette ki; çünkü Ben her yerdeyim ve -illüzyon dünyasındaki o hassas, kati ölçümler haricinde- yönler uzayda da zamanda da mevcut değiller. Enginliği doğru düzgün ölçecek bir şey yok. Enginlik neyle mukayese edilebilir ki? Enginlikten daha muazzam, daha büyük, daha geniş bir şey yok; daha az olan bir şey de yok.
Sadece Yeryüzündeki hayat oyununda böyle bir saptırma vardır. Tabii ki neredeyseniz, nerede olduğunuza inanıyorsanız oradan başlarsınız ve Yeryüzündeyken buna inanır, muhakkak ki son derece ciddiye alır, önemsersiniz. İllüzyonun dışındaymış gibi yapmazsınız. İllüzyon varsa odur işte. Seraplar onları gören kişiler için gerçektir. Ve siz de onları görürsünüz. Kesinlikle görürsünüz. Onlara dokunur, işitirsiniz vb. Kurgunun içine batmış olarak siz bir kurgu-okurusunuzdur.
Hayatınızı yaşayın. Onu gözden çıkarmayın. Yeryüzündeki zamanınızı boşa harcadığınızı düşünmeyin. Hayır, bu çok iyi kullanılan, iyi geçen bir zamandır. Zaten Yeryüzündeyken de her halükarda hayatınızı sürmekten başka ne yapabilirsiniz? Öyleyse sürün hayatınızı. Güzelce yön verin ona ve Yeryüzündeki hayatın tek seçenek olmadığını, rakipsiz olmadığını bilin. Kütlesellik ve yerçekimi ne olursa olsun, siz Işık İçinde Yol Alan Bir Gezginsiniz.
Çeviren: Engin Zeyno Vural