![]() |
|
Aşk - Şiir Dünyası kategorisinde açılmış olan Cemal Süreya Sözleri Şiirleri - Cemal Süreya Sözleri - Cemal Süreyya konusu , ...
![]() ![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
![]() | #1 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Cemal Süreya Sözleri Şiirleri - Cemal Süreya Sözleri - Cemal Süreyya cemal süreya, cemal süreya şiirleri, cemal süreya aşk şiiri, aşk şiirleri, cemal süreya aşk, aşk şiiri, aşk ![]() Yağmurun Yağması İyidir Sonra o gider sesini yıkardı Telefonda saatlerce seviştiğinden O diye biri vardı galiba Ağzı da iyice vardı galiba Gece çiçeklerinden bir orman Pejmürde atlar pahasına Bira içerken saçları uzun Parmakları korkunç ve kalabalık Bir gece Aksaray`da hiç unutmam Yüzümü ellemisti galiba Denize doğru gittikçe artan Bu yüz benim yüzümdü olsa olsa Yakasında kocaman bir düğme Sevinci bitiştiren acıya Ayıran kuşkuyu inançtan Yağmurun yağması iyidir Bir çerkez mızıkası gibi rengarenk İki adet kuş çantasında
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() Konu EbruLi tarafından (11.12.2015 Saat 23:26 ) değiştirilmiştir. |
![]() | ![]() |
![]() | #2 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() İşte Tam Bu Saatlerde İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında. Senin o güneş sarnıcı gözlerin Ölüm yası içindeki bir evde Olmaması gereken birşey gibi,kırılan bir ayna gibi. Bu saatlerde. Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu kuşu ne kadar Sen ne seviyorsun sen zaten sevince Alnınla ayıklarsın yeryüzünü, Çardaklar binaların ağızlarında Aşar gider kendi sınırlarını Köpekler gizli bir dağı havlar. Bunlar iyidir diyorum bunlar senden haberli, Yoksa nerden bilecekler Korbon sınırlarında yaşayan balıklar Kovadan sızan hiçret gününü, Peygamberin parmaklarına asıp paltolarını Nasıl girecekler tanrıevine Mucizesever müslümanlar, Ve On Binlerin Dönüşü sırasında Grek keçilerinin çiftleştiği Dağ yolları neyle donacak? Yine de sevişirken Kullandığımız her kelime Hırsızın devirdiği eşya. Minibüsleri morarmış sokaklar Buğdayın parayla değişildiği Paranın ekmekle değişildiği Ekmeğin tütünle değişildiği Tütünün acıyla değişildiği Ve artık hiçbirşeyle değişilmediği acının. O sokaklarda. Saatler yağmuru gösteriyor, Bugün bu küçük salı günü Herşeyi eksik İstanbul`un, tepedekilerden başka Yalnız Galata Galata Gecenin bodrumlarında beslediği O tükenmez paslanmaz tutkusu Bir ağız mızıkası halinde Denize yediriyor yavaş yavaş
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #3 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Arka Güneş Yabansı sesiyle doldurup bardağımı Boşaltır sonra belirsizliğe - Elleri var ellerim gibi - Çekip götürdüğü kadın Getirip getirip rastlantının. Kuşlar dal değiştirdikçe Kıyıya uzanan düzlük Kurtarır karnındaki arıyı Yitirir uçlarını çatılar Ay çakıllara bölünür Bir daldır uykusuzluk Sallanır sürekli gecede Deniz seyrelir ayaklarında Şehir kaçağı çocukların Tükenir askerlerden kışla Söner Kış sapar telefon Unutur otomobiller. Denize aralık çocukların Yabansı sesiyle belirsizliğe Boşaltır göğü dalgın dalgın Sallanan ışıldaklar. Kuşlar dal değiştirdikçe Balıklar elbirliğiyle Derindeki durumlarını Savunurlar huni şeklinde Bir kan salkımıdır şarkısı Dağılır incelir belledikçe Evlerle bacalarla karışık Karaağaçların üstüne yükselir Oradan yönetir korkuyu O beyaz o erken o ilk O yapışkan uğultu Acının tekniğini öğretir Dört Yön birbirini yokladıkça İki tanrı çeker arabasını Ölümün, dağlara doğru. Yaprak yaprak suçsuzluğunu Soyduğum serin bıldırcın Kuşlar dal değiştirdikçe Savunur kendini solgun, Aracısız bir ses gibi Sallanan aralık kadın Kuşlar dal değiştirdikçe Sokağı dönen gözleri Çalar çiniye çiniye Susunca bir ağaçtır Otağı sessizliğin, Loncaların bakırı Konuşunca da Ve ay Devşirir ensesindeki Ihlamur çiçeğini, Ay, Arka güneş.
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #4 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Göçebe Sen sık sık gülen gülerken de Sevecen bir Akdeniz çizgisini Sol yanına ağzının İliştiren çocuk özenle Yabana mı atıyorum yani seni Yabana mı atıyorum saat altı buçukları Çocuk ve Allah'ın en eski baskısını Değil, değil bunların biri Gözlerimin gemileri kuş istiyor Açılıp kapandıkça sevdam Kapanıp açılıyor bir mavi Şahmaran süt istiyor kefeninden Üç aylık ölmüş çocukların Kerem ile Arzu geliyor Aslı ile Kanber Ay kana kana batıyor Ay kana kana batıyor Eşkiyalar gecenin yangınını izliyor uzakta Kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir otobüsteyim Jandarma daima nesirde kalacaktır Eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine Ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça Patronun karısını zimmetine geçirip Amasya'dan Kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla Alevilikten konuşuyoruz uzun süre Yanımdaki hep bir gazetede Marilym Monroe'nun resimlerine bakıyor Marilyn Monroe öldü diyorum ona Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi Şimdiyse Cennette Nietzsche'nin metresi olması gerekir Bunları diyorum daha ne varsa diyorum İşte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu Belki de bir günler bunun için Aydın'da bulunduğumu Zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu olduğumu İşte eflatun kakalı çocuklar olduğunu Kütahya'da Ankara'da dokunak Yozgat'ta becerik olduğunu Van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları İstanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse dialektik Acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı gibi Bu şarkıyı ne zaman duysam aklıma Sinirli bir elin uysal bir bardağa Çok yukardan döktüğü bir içki gelir Sonsuz ve olağanüstü bir bira Köpüklene köpüklene biçimlendirir Soyunarak ağlayan bir kadını Acı bilincinde sonrasızlığın Ama bırakalım bırakalım bunları Yoldan piyade erleri geçiyor tahta bavullarıyla ve büyük yakalarıyla Ve faytoncular görüyorum Yere basışlarındaki ağırlığı azaltmak için Tanrısal bıyıklarıyla durumlarını paraşütlendiren Kars'tayım bu ne biçim Kars bir kenarda Pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin üstünde Kars kalesi yükseliyor Gökyüzünü Ankara kalesine göre daha soyut ve daha elverişli bir şekilde Hırpalayan bu kale de olmasa N'olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa Kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası Bir de yine sevgili çocuk Biliyorsun kişi tutkularıyla Yalnızlığını adlandırıyor o kadar Arkada bir su devrile devrile akıyor Rastgele bir ağaca soruyorum Bir şey var sanki onu soruyorum Değil orda diyor belki biraz daha ilerde Tanrı meleğini ağırlamaya çalışan Ataerkil bir aile gözümü alıyor Dedelerin yüzlerinde erozyon Silip götürmüş bütün evetleri Annelerinse ağızlarında hiyeroglif Babalarınsa ağustoslar atasözleri Amcalarınsa avdan boş dönüyor elleri Teyzelerse elleriyle yargılıyor gök güzelliğini Ablalarınsa boyunları soru işareti Ağabeylerse utançlarından emrah Sıralanmışlar su boylarına Bıçakla soyuyorlar kelimeleri Ya suya giden küçük kızlar Onlar Tıpkı o kuşlar gibi Uçan daha bir süre Sonra da vurulduktan Bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur Anadolu şiiri Ey şiir arayıcısı ey esrik kişi Şu son dönemecini de aşınca gecenin Doğacak gün artık gündüze ilişkin değil Bu ağartı ancak yürekle karşılabilir Bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil Tutsaksan ellerini sıvışır gibi zincirlerinden Ve balyozla vursalar mısralarına Soylu bir demir sesi yükselir Soylu büyük ve mavi bir demir sesi Ellerim egece yatısına çağrılmış Ve Teleşsız görünmeye çalışan bir Kafka gibi Yüzüm giyotine abone
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #5 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Bir Kentin Dışardan Görünüşü Bütün bir gün derin suları kolladı şunun için Bir çoban mevsimini geçirmek için saçının billûrundan Üç kulesi altı şairi sayısız minareleri Ve yer yer uçuklamış kıyılarıyla Bu kent bütün bir gün. Hadi gidelim. O senin bir türlü belleyemediğin Kuştur. Bir türkünün hallacında dağılmış Keçedir. Onu Doğuda nehirlerin kaynaklarına basıyorlar Balkondur. En bencil sarmaşığa çekilidir tetiği Lekedir. Eski Frikya üzümünden inansız menekşeden Taştır. Bizansın yıkılışını kibirle sürdürmektedir Çocuktur. Babasınınkine benzer annesinin yüzü Çünkü mutlu İstanbul kadını alır erkeğinin yüzünü Çünkü daha dün dört tarafından çekiştirilmiş utancınla Şiirime güvenli bir barınak aramıştın İnce parmaklarıyla Aralamaya çalışırken kederini Sen yitip giden aşkta Senin kahkahanın boğumunda Söz temiz değil İklim. Devrik tezgahı güneşin Sokaklardan kadınsı bir seccade gibi akıyor iklim Gözlerimiz bozuluyor kanımızın gürültüsünden Kırmızılar bitişiyor hiçbir şey kesin değil Tenteler gökyüzüne bir folklor kazandırıyor Yeni yapıların kekemeliği ve akasya Ve çınar. Yelesinin içinde tükenmiş bir aslan Ve sütunlar başıbozuk devriyeleri Ne kuşatmalar ne dostluklar pahasına Büyük bir mutfak yaratmış bir imparatorluğun, Yalnız sütunlar savunuyor serinliği Saatler uzun günler kısa Fenikelileşememek. Ben bu sözü söylüyorum Bu sözü sana söylüyorum bir gün gerekir nasıl olsa Serhas’ın askerlerine gümüş zincirlerle döğdürdüğü Öbür ucuna da gittim ben bu suyun, Buradan taa peygamberler kıyısına kadar Büyük suları sadece karpuz soğutmada kullanıyorlar Fatih Sultan Mehmed gemilerini karadan yürüttü ya Deniz kaçkını bir ulusun çocuklarıyız biz o gün bugün Toprakçıl bir çapadır Denizyollarının arması bile, Ama dilimizde yine de en ürpertili kelime deniz Yine de sokaklarda bir kanal eğilimi Dondurmacılarda bir ikinci kaptan tavrı Teneşirlerde bir tekne beğenisi Bir kazazede takısı bulunur sarhoşların yüzlerinde Yine de faizcinin sesindeki hasır Yelken olmaya özeniyor Şoför edebiyatına önsöz olarak geçse yeridir Yeni Cami’nin caddeye dadanmış dirsekleri Ve Bitişiğindeki gri gökkuşağının altından Agop’un ülkesine bir anda geçilir Orada işte orada Kibrit bilekli kızların anahtar burunlu sekreterlerin Lastik mühürle para basanların eğeyle tabanca üretenlerin Cüzamlı işhanlarının çiçekbozuğu basımevlerinin Önlerinden dalgın dalgın yürüyorsun Sen ki bu şehrin eski tutarsızlarındansın Kök bitkilerin heterogüllerin Çin yakılarının arasından Bir güz sonu duygusunu ancak bir kez duyulabilecek bir sığınma eğilimini Kuytulardan aldığın bir çiçek gibi yukarı semtlere doğru sürüklüyorsun Sen ki Ayı Hugo’dan zararsız Mallarme’ye, kaçık Artaud’ya kadar Bir şeyler okudun biraz. İyi. İngilizlerden de saymayı öğrendin biraz. O da iyi. Ağzında bir tatil gevezeliği Alnında bir ayazma serinliği taşıyan Bir kadını sevdin çok. O belki daha da iyi. Ama ne yap biliyor musun? Şu eski adresini değiştir artık On yıldır bilgeliğini tüketti. Saatler uzun, günler…
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #6 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Kişne Kirazını ve Göç Mevsim bir kadın canıma mercan sokuyor dayamış ağzıma bir memesini; bir tel uzayıp gidiyor saçından damağına muhabbetle gömülmüş dişleri. bir mıknatıs tutkusunda ufuk, acıyoncam, çocuğum, bozkır çiçeği, bak şehla parmaklarının arasında şaşırıyor akrep eski trafiğini. bir kan halkasından geçiyor ısınarak boğazımdan dökülen sevda sözleri, güzel olan her şeye sinmiş o kederden özür mü zafer sesi mi teşekkürler mi? ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi, firavun'un ekinlerini yöneten yusuf da arkadan yırtılmış gömleğiyle kanatları dökülmüş kuşa benzerdi. muhammed dermiş ki hediyeler veriniz. cinsel tarafı düşün hediyelerdeki beş duyunun birliğini görmek istersen yaklaştır şurama usulca bas hançerini. sonra su içtik ve uyuduk uzakta duru kurtlar, çakal lekeleri, dilsiz olandan karşılanmaz olana çözüldü damar damar doğanın belleği. gündoğusu ensekökümüz sırtımız açlıkla aşkın sarsılmaz köşebendi ve sonra günbatıdan - nasıl anlatsam bir küçük yusufçuk geldi. ikili, diyordu bir ses, ikili olsun; ikişer ikişer yan yana getirdik sevdiğimiz adları: hasan ile hüseyin'i, üsküdar ile kadıköy'ü, nazım ile hikmet'i, harp ve sulh ile kelile ve dimne'yi, kızılırmak ve yeşilırmak'ı, oğlak ve yengeç'i, adilcevaz'daki usta ile stradivardiyüs'ü, baston yapar bu usta; yaptığı bastonlar uğultulu ve serindir, ardıç kokulu ve ezgilidir değme kemanlar gibi; ve çok beğenilmiştir; ben o yıllarda... adilcevaz'ın nüfusu sekiz yüz doksan dörttür (kaymakamla birlikte); tanrıları bile yoktur, öyle yoksuldur ki insanları, delikanlılar çakmaktaşıyla traş olur, yüksek tütün içer ermişler; bir mıknatıs tutkusundadır ufuk; uçurumlar tazeliğini yitirmemiştir; ferit ile tanyeri'yi; yakışıklı süphan ile gizemli ağrı'yı; dört mevsim ile 365 günü; karaköse'deki boynu karışık tülü atlarla bunların sessiz binicilerini; bohçacı adapazarı ile izlenimci bursa'yı; 1847 ile 1916'yı; zakkumun verdiği deli bal ile batı bağlarının lepiska bilgeliğini; muhacir nehirler ile kurumuş sukentlerini. konuşsun diyor... konuşsun diyor bir ses konuşsun ve yağsın ve terlesin ve yansın konuş akkavakkızı dereden tepeden yağmursa da karsa da yağ içindekini düzmece töreler arasından dağların büyük uğultusuna doğru terle iliğindeki o en eski, o en etkin, o en uyarıcı zambak vahşetini ve sen, kıyı, yan! alart çevremizi. kent, kibar ve ****** sıfatlarla kus barsaklarında tembelleştirdiğin ilkeyi. ve öteden gelen sarı tef sesi işte onbir taze başak dizdik bir sapa kargışla bizi. gözlerim. gözlerim yanıyor. kişne kirazını ve göç, mevsim.
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #7 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Beni Öp Sonra Doğur Beni Şimdi utançtır tanelenen sarışın çocukların başaklarında. Ovadan gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan çeviriyor o küçücük güneşimizi. Taşarak evlerden taraçalardan gelip sesime yerleşiyor. Sesimin esnek baldıranı sesimin alaca baldıranı. Ve kuşlara doğru fildişi: rüzgarın tavrı. Dağ: güneş iskeleti. Tahta heykeller arasında denizin yavrusu kocaman. Kan görüyorum taş görüyorum bütün heykeller arasında karabasan ılık acemi - uykusuzluğun sütlü inciri - kovanlara sızmıyor. Annem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni.
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #8 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Sımsıcak Çok Yakın Kirli Damakta serçe gibi seken bir şarap şimdi Ustamın üzüme attığı enfes düğüm; Ve gözetimi altında çarkıfeleklerin Uzak buzulların soluğuna yatırılmış Binlerce saptan çekilen şu narin rakı Kumaşı çürütüyor lâcivert-beyaz hışmıyla, Nicedir içimde taşımakta olduğum Uçuk Minerva’ya göktaşları gönderiyor; Bir çözülme dilimde sulardan yıldızlardan, Diyorum; nerede olursa olsun Bir ısırganı bile koynuna alıp yatabilir insan, Bu lebi deryanın, Bu gelinciklerin, Bu işin ve eylemin, Bu hayatın, ölülerin ve kahramanların, Reçinenin ve kök bitkilerin, Amberin ve keman telinin, Kokuların ve tüylerin, Boğucu yapağının, Bu gündüzlük taslayan, Bu şakayıklarla yumuşamış, Yine de gücü eksilmemiş, Bu seslerle değil Kelimelerle saptırılmış, Bu çiçek tozlarıyla Işığın tutkusuyla karılmış Çamurun ortalık yerinde bu gök talaşıyla tıkabasa Bu bir ilk ayinin hüznünü ve çoskusunu, Kabil’in genç sığırını, öbürünün başağını Bir ateşin içinden geçiren Bu ince duman Tanrım! tanrım! Neler öğrenmiyor ki çetrefil güz Deneysiz bahardan, Yabancım, diyorum birden, yabancım Sevgili arkadaşım Şimdi ben burdayım ya Olmayabilirim az sonra Her şeyi yüzüstü bırakabilirim Bırakabilir miyim dersin Bırakabilirsin Sarışındır benim yabancım İstesem ingiliz diyebilirim ona Sarışındır Saçları ikindiyle kırkılmıştır Esmerdir Kuşluk vaktini bir sancı gibi sokar göğsüne Ağzının şafağında volkan gülleri İstesem arap diyebilirim Ve kumraldır Ben istesemde istemesem de Derin mırıltısı içinde teninin İki çığlık halinde yükselir memeleri Bacaklarının daraçısında Bir yumak Bir kırlangıç yuvası Bir söğüt yaprağı susuz ve erkenci Bir mermi yatağı derin ve pusuda Bir saat kapağı tık diye açılır Bir tünek dalgın güvercinler için Yabancım diyorum ona Geriye kalan bütün kelimeleri de Kamulaştırıyorum böylece, Hadi sevgilim Bir yudum süt koy yuvaya Ve içiçe iki hilâl Sımsıcak, çok yakın, kirli Unutma ki İnsanlarımız gibi aşkımız da Kazılarla bulacak kendi güneşini Vakit ilerliyor Anadolu güneşi Peleponez güneşi olacak az sonra Boşa dönen bir çıkrık uzakta Avcumda Belkıs’ın delik incisi
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #9 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Yırtılan İpek Sesiyle Sen bir çocuksun, annen sinirden bir de sevinçten doğurdu seni yırtılan ipek sesiyle; Bir çocuksun sen, bedeviler gibi ezberindeki şiirlerle bulmak zorundasın çölde yitirdiğin yolu; yeryüzü şenliğinin azımsanamaz bir parçasıdır yaktığın ateş, kıvrıldığın dönemeç, açtığın şemsiye, kucakladığın yaşlı ağaç; iyi bir çocuksun; tuhaf çocuksun; ağzını burnunu tıkasalar gözlerinle soluk alırsın; gözlerini bağlamaya kalksalar el ve ayak tırnaklarınla; kalsiyum ve kalker destekler seni, yeraltı suları destekler seni yırtılan ipek sesiyle; Bütün evler boşaltılmış, herkes dışarı dökülmüş; taşıtlar adam almıyor, sinemalar tıklım tıklım, sokaklarda insan başlarından bir nehir; meydanlarda insani tabaka görülmemiş bir çiçeğin taçyaprakları gibi yırtılan ipek sesiyle; Sen ve seninkiler ovalarda değil, denizlerde değil, durgun ve çalkantısız ve bulanık ve ılık göllerin dibinde büyüdünüz, sıkış sıkış, en yalın, en ilkel, birbirinizi yiyerek. Arada sırada güvercin kanadı bir aydınlıkla taranıyordu bakışlarınız, o kadar. Bu yüzden seni başarı hanesine yazmıştır mavi oksijen; desteklemiştir seni yırtılan ipek sesiyle; şimdi hınçla ve karışık dülüncelerle üflenmiş camdan burkulmuş altın halini görüyorsun güneşin yırtılan ipek sesiyle; bir arkadaşın vardı ki neşeliydi el ilanları kadar ve gözlerinde küçük bir çayır sesi; biri de vardı ki on yıl kadar önce Yenikapı'dan kesilmiş odun yığınları arasından geçerken ne gelirse söylerdi ağzına her şeyi öperdi; hep alçak sesle konuşan biri de vardı ki kederini soylu kılmak için yüreğindeki kurşun yarasına aşktandır derdi yırtılan ipek sesiyle; Biri de vardı ki operetlerde harcadı seni Yeraltı suları bir sebzelikten geçer gibi tatla geçiyor cesetler arasından; alaca bir çabayla maden damarları arasından; boğazlanmış hazine şehirlerinden;akasyaların, başı-bağlı söğütlerin, telaşlı katırtırnakların, mis keçilerinin, ağırlıklı merinosların altından. Serinliğim duyurmayın anama. Hep "ateş,tutuş, yan" diye bildi bizi; karışmasın aklı fikri. "Diyordu peder" yırtılan ipek sesiyle; ve şehir. Ve Galata Kulesi (1514 yılında Bizanslılar zamanında şapkası uçmuştu, 1967'de Türkler tarafından sünnet edildi), binalarını çevresinde toplamış, yaklaşmakta olan bir fırtınaya rahatça göğüs germenin yollarını arıyor, görüşmeler yapıyor: kavminin başında, ve en önde, Cehennemin kapısını çalmaya hazırlanan Firavun gibi yırtılan ipek sesiyle; evet, işte tıpkı öyle, Zurayk destekler seni Evet sevgilim, vücutlarımızın arasında binbir titizlikle kurduğumuz berzah, coğrafya anlamından taşmakta ve mimari bir olanak halinde uzanmakta şimdi yarının çocuklarına, yırtılan ipek sesiyle
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #10 (permalink) |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() Burkulmuş Altın Hali Güneşin Sen bir çocuksun, annen sinirden bir de sevinçten doğurdu seni yırtılan ipek sesiyle; Bir çocuksun sen, bedeviler gibi ezberindeki şiirlerle bulmak zorundasın çölde yitirdiğin yolu; yeryüzü şenliğinin azımsanamaz bir parçasıdır yaktığın ateş, kıvrıldığın dönemeç, açtığın şemsiye, kucakladığın yaşlı ağaç; iyi bir çocuksun; tuhaf çocuksun; ağzını burnunu tıkasalar gözlerinle soluk alırsın; gözlerini bağlamaya kalksalar el ve ayak tırnaklarınla; kalsiyum ve kalker destekler seni, yeraltı suları destekler seni yırtılan ipek sesiyle; Bütün evler boşaltılmış, herkes dışarı dökülmüş; taşıtlar adam almıyor, sinemalar tıklım tıklım, sokaklarda insan başlarından bir nehir; meydanlarda insani tabaka görülmemiş bir çiçeğin taçyaprakları gibi yırtılan ipek sesiyle; Sen ve seninkiler ovalarda değil, denizlerde değil, durgun ve çalkantısız ve bulanık ve ılık göllerin dibinde büyüdünüz, sıkış sıkış, en yalın, en ilkel, birbirinizi yiyerek. Arada sırada güvercin kanadı bir aydınlıkla taranıyordu bakışlarınız, o kadar. Bu yüzden seni başarı hanesine yazmıştır mavi oksijen; desteklemiştir seni yırtılan ipek sesiyle; şimdi hınçla ve karışık dülüncelerle üflenmiş camdan burkulmuş altın halini görüyorsun güneşin yırtılan ipek sesiyle; bir arkadaşın vardı ki neşeliydi el ilanları kadar ve gözlerinde küçük bir çayır sesi; biri de vardı ki on yıl kadar önce Yenikapı´dan kesilmiş odun yığınları arasından geçerken ne gelirse söylerdi ağzına her şeyi öperdi; hep alçak sesle konuşan biri de vardı ki kederini soylu kılmak için yüreğindeki kurşun yarasına aşktandır derdi yırtılan ipek sesiyle; Biri de vardı ki operetlerde harcadı seni Yeraltı suları bir sebzelikten geçer gibi tatla geçiyor cesetler arasından; alaca bir çabayla maden damarları arasından; boğazlanmış hazine şehirlerinden; akasyaların, başı-bağlı söğütlerin, telaşlı katırtırnakların, mis keçilerinin, ağırlıklı merinosların altından. Serinliğim duyurmayın anama. Hep ´ateş, tutuş, yan´ diye bildi bizi; karışmasın aklı fikri. ´Diyordu peder´ yırtılan ipek sesiyle; ve şehir. Ve Galata Kulesi (1514 yılında Bizanslılar zamanında şapkası uçmuştu,1967´de Türkler tarafından sünnet edildi) , binalarını çevresinde toplamış, yaklaşmakta olan bir fırtınaya rahatça göğüs germenin yollarını arıyor, görüşmeler yapıyor: kavminin başında, ve en önde, Cehennemin kapısını çalmaya hazırlanan Firavun gibi yırtılan ipek sesiyle; evet, işte tıpkı öyle, Zurayk destekler seni Evet sevgilim, vücutlarımızın arasında binbir titizlikle kurduğumuz berzah, coğrafya anlamından taşmakta ve mimari bir olanak halinde uzanmakta şimdi yarının çocuklarına, yırtılan ipek sesiyle
__________________ Kadının gücünü Hafife Alma. ![]() ![]() Her Yol Sana Çıkar Galatasaray ! ![]() ![]() |
![]() | ![]() |
![]() |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |