|
Bunları Biliyor musunuz ? kategorisinde açılmış olan Duygulanım Bozukluğu Nedir? konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
05.12.2013, 20:22 | #1 (permalink) |
| Duygulanım Bozukluğu Nedir? Duygulanım Bozukluğu Nedir? Duygulanım bozuklukları, duygu durumunda önemli değişmeler ya da aşırılıklar biçiminde kendini gösteren ruhsal bozukluklardır. Bu bozukluklarda duygulanım yelpazesinin iki ucunda aşırı ve duruma uygun olmayan duygu düzeyleri görülür. Ayrıca, genel etkinlik düzeyi, bedensel işlevler ve ruhsal süreçlerde de artma ve azalma ortaya çıkar ve bunlar bunaltıya (anksiyete) yol açabilir. Mani denen taşkınlık durumunda aşırı canlılık ve neşelilik, aşırı hareketlilik, özsaygının aşırı ölçüde yükselmesi, çabuk öfkelenme, çok ve zorlanarak konuşma, düşünce akımında hızlanma görülür; gene bu durumda, kişinin dikkati artar, ama dağınıktır. Depresyon da denen ruhsal çöküntü durumunda ise üzüntü, keyifsizlik, yaşama karşı ilginin azalması ve yaşamdan zevk alamama, umutsuzluk, çaresizlik, uykuda ve iştahta azalma ya da artma, hareketlerde ve zihinsel etkinliklerde yavaşlama, enerjide azalma, kendini değersiz bulma ve suçluluk duygusu, ölüm düşüncesi ve intihar girişimleri yer alabilir. Duygulanım bozukluğu olan kişiler, bazı durumlarda varsam (halüsinasyon) ve sanrı (delüzyon) gibi, nesnel gerçeklikten kopukluğu içeren belirtiler de gösterebilirler. Duygulanım bozuklukları, genellikle yine- leyici nitelik gösterirler. Yaşanan çeşitli olaylar ve çevresel streslere bağlı olarak hafif ya da ağır nöbetler gelişebileceği gibi, yineleyici ruhsal çöküntüler de görülebilir. Ayrıca mani ve çöküntünün art arda yer aldığı iki uçlu duygulanım bozukluğu da sık görülen bir türdür. Bunlar dışında yıllar süren, hafif nitelikte kalıcı duygu durumu bozuklukları vardır. Distimi, hafif ve süreğen bir ruhsal çöküntü görünümündedir; siklotimi ise hafif çöküntü ve taşkınlık arasında gidip gelmelerle tanınan bir bozukluktur. Son yıllarda duygulanım bozuklukları ile şizofreni arasında yer alan kimi hastalıklar için de şizoafektif (İngilizce af- fective: “duygulanıma ilişkin”) terimi kullanılmaktadır. Başta ruhsal çöküntü olmak üzere duygulanım bozuklukları, özellikle sanayileşmiş toplumlarda en sık görülen ruhsal rahatsızlıklardır. Bu toplumlarda bir kişide yaşamı boyunca ruhsal çöküntü görülme olasılığı 1/3 – 1/4 arasındadır. Çöküntü, kültürel ve toplumsal özelliklerden ötürü kadınlarda erkeklere oranla iki-üç kat daha fazla görülmektedir. Yapılan biyokimyasal çalışmalar, duygulanım bozukluklarında beynin belirli bölgelerinde önemli iletim görevi yapan maddelerin işlevlerinde birtakım düzensizlikler olduğunu ortaya koymuştur. Bu düzensizliğin kalıtımla aktarılan bir yatkınlığa bağlı olduğu da öne sürülmektedir. Ruhsal çöküntü eski Mısır ve Yunan’dan beri bilinmektedir. İsrailoğulları kralı Süleyman (ü. İÖ 10. yy ortaları) ve Homeros’ un destanlarındaki bazı kahramanlar taşkınlık ve çöküntü nöbetleri geçirir. İÖ 4. yüzyılda Hippokrates, ruhsal çöküntüyü tanımlamış ve bugün yerleşmiş olan melankoli terimini de ilk kez o kullanmıştır. Bugünkü anlamda iki uçlu duygulanım bozukluğunu ise ilk kez, 2. yüzyılda Kapadokya’da yaşayan Yunanlı hekim Aretaios’un tanımladığı öne sürülmektedir. Çağdaş anlamda bu hastalığın tanımlanışı psikiyatrik sınıflandırmanın kurucusu sayılan Alman psikiyatr Emil Kraepelin (1856-1926) tarafından yapılmıştır. Duygulanım Bozuklukları ve Belirtileri Hakkında Bilgiler verdik. alıntıdır.
__________________ Fitness Eğitmeni |
05.12.2013, 21:57 | #2 (permalink) |
Kafam hep duman.. | Cevap: Duygulanım Bozukluğu Nedir? Guzel bir paylasim olmus Serkan |
05.12.2013, 22:34 | #3 (permalink) |
| Cevap: Duygulanım Bozukluğu Nedir? Yüksek ihtiras sahiplerinin olağan ruh halleridir.Vasat dediğimiz insan türlerinde bu duygu,taşınamayacak kadar şiddetli olduğundan böyle bir kategorileme ihtiyacı baş göstermiştir.O insanlar,duygularının altında gerçek yaşama dair sebepler barındırdıkları için bunları kontrol altında tutmakta da yeri geldiğinde ortaya çıkarmakta da zorlanmazlar.Onlar için asla zararlı değildir. Aslında olmadıkları insanların mizaçlarını taklit etmeye çalışanlar için oldukça tehlikelidir.Hem kendi benliklerinden olurlar hem de var olmayan bu ağırlıkta duyguların sahipleriymiş gibi davrandıkları için bocalar dururlar. Başkalarının gözleriyle hayata bakmayı istedikleri için kendi gözlerinden verim alamazlar..başkalarının hayatlarını yaşamadıklarından onlar gibi bakamayacakları için de yüzeysel ve aşağı bir hayat yaşarlar.Bunu da hak ederler. Herkes kendisi olduğu müddetçe hayatta bir yer edinebilir.İnsanların hacimleri bedenlerinin kapladığı yer ile değil,ruhlarının taşıdıkları asalet ile ölçülür.Asalet ise oyuncularda olmayan bir erdemdir. Teşekkürler paylaşım için
__________________ ''Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek'' |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |