Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > Kitap Tanıtımları > Hikayeler
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Aşk Ve Zaman

Hikayeler kategorisinde açılmış olan Aşk Ve Zaman konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 14.06.2013, 10:43   #1 (permalink)
Kalmak İçin Bir Gönül..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Aşk Ve Zaman

Hani bir gün birini görürsünüz ve bir anda elektrik akımı verilmişçesine çarpıldığınızı, aşık olduğunuzu hissedersiniz ya,
Ben hiç öyle aşık olmam...
Aşk, benim için zamanla gelişen bir şey oldu her zaman.
Ağır, ağır...
Bir an, bir bakış, ıssız bir yolda yürürken aniden dönüp bana gülümsemesi, sabahları kafasını göğsüme yaslayışı, ellerimi saçlarında gezdirmem, dudakları dudaklarıma değmeden evvelki o heyecan dolu sessizlik, sokakta yürürken elimi tutması, kavga edilen zamanlardaki gerilim, o kavgalardan sonra hissettiğim o korku...
Ya bittiyse korkusu... Ya bir daha hiç göremezsem korkusu...
Hepsi içimdeki duyguyu büyüten anlar... Ya da yok eden...
O yüzden birdenbire aşık olmam ben.
Zamanın kollarına bırakırım kendimi.
Karşıma çıkanlar anlayamazlar bendeki bu ani değişimleri.
İlişkinin başıyla sonrası arasında iki farklı kişi çıkar ortaya çünkü.
Hayat değişmek ve dönüşmektir bir anlamda ya, aşk da bizi değiştiren tek şeydir aslında.
Bu yüzden yadırgamamak gerek bu tuhaf değişimleri.
Daha evvel söylediklerimle çelişmem bu yüzdendir işte.
Ya da sokakta elini tutmak istemezken elimi tutması için deli olmam birdenbire.
Yatağın bir ucunda uyuyup, tek başıma uyumaya alıştığımdan dem vururken, birden sarılmadan, nefesini boynumda hissetmeden uyuyamamam da...
Haftada bir görmek yeterken başta birini, aşk çıktı mı sahneye haftanın yedi gününün yetmemesi de bundandır işte.
Ama işin içine egolar girebilir bu yüzden.
Geçmiş ve şimdiki zaman sorgulanıp kılıçlar çekilebilir bir anda.
Bir ilişki, kişilik savaşına döndü mü yapılacak tek şey vardır o noktadan sonra;
Ya kesersin kolunu kangren olmadan önce...
Ya da alırsın karşına konuşursun...
Ben konuşmayı beceremeyen biri oldum her zaman.
Belki de yazmam bu yüzdendir, kim bilir?
Bu yüzden yazıyorum bak işte şimdi sana;
Hey sevgili!
Geçmişle şimdiki zamanı sorgulama, bırak!
Ne ben daha önce gördüğün kişiyim, ne de sen...
Birlikte değişmezsek ne anlamı var o zaman birlikte olmanın zaten?
Çelişkilerimle şaşkınlığa düşme sakın. O çelişkiler değişen ve gelişen duygularımın kanıtı...
Geçmişteki sorularının yanıtlarını şimdi bulamazsın, arama! Tıpkı şimdinin nedenlerini de geçmişte bulamayacağın gibi...
Gel-gitlerimi sorgulama artık! Ya da gidip gidemeyeceğimi bir anda...
Aşkın karşısında kim kaçabilmiş ki ben kaçabileyim sonuçta?
Ben teslim oluyorum...
Ama sana değil, aşka...

BAŞLARIM SİZİN TÖRENİZE...
Gencecik bir kız düşünün.
Ailesi amcasının oğluyla evlendirmek istiyor ama o karşı çıkıyor. Sevdiğiyle evlenmek istediğini anlatıyor ve en nihayetinde evleniyor.
Bir kız çocuğu dünyaya getiriyor, mutluluğu perçinleniyor.
Derken kocası işini kaybediyor, büyük bir bunalıma düşüyor ve en sonunda evini terk ediyor.
Kızcağız bir çocuğuyla kalakalıyor ortada. Ne parası, ne pulu var.
Önce savcılığa durumu bildiriyor, ardından kadın sığınma evine yerleştirmelerini istiyor. Savcılık onu kaymakamlığa yönlendiriyor.
Bunun üzerine buradan bir şey çıkmayacağını düşünen çaresiz kızcağız Adana'ya gidiyor ama aile durumdan haberdar olup, onu buluyor.
Bundan sonrası tam bir trajedi.
Aile bir odaya alıp diz çöktürüyor, ardından öz kardeşi büyüdüğü evde iki kurşun sıkıyor kafasına. Baba ise öldüğünden iyice emin olmak için odanın kapısını kilitleyip bekliyor. Annenin bir şey dediği yok.
Bu kızın adı Ceylan Soysal.
Henüz 21 yaşında.
Daha bu yaşta hayatın en acı gerçekleriyle karşılaşmış ve başa çıkmaya çalışırken en yakınları tarafından yok edilmiş bir genç kız.
Aile olmak nedir?
İyi günde, kötü günde yanında olmak, desteğini hiçbir zaman esirgememek değil midir?
Diyecek hiçbir şey bulamıyorum. Kadının hala hakkı yok bu memlekette.
Söylenecek tek söz var:
Başlarım sizin törenize...

BU SICAKTA YAPILACAKLAR
1 - Tüm panjurları indirip, pencereleri kapatıp, klimaları açıp evde yayılmak. Bu esnada en sevilen filmleri ardı ardına izlemek.
2 - Sıcaktan en çok bunalınan anlarda en yakın alışveriş merkezinde almak soluğu... O kadar soğuk oluyorlar ki üşüdüğünüzü hissediyorsunuz.
3 - Sinemaya gitmek... Hava bu kadar sıcakken ve sinema salonları bu kadar soğukken daha iyi sinemaya gitme vakti mi olurmuş?
4 - 'En iyi tekne arkadaşın teknesidir' sözünün haklı olduğu günler bu günlerdir. Boğaz'dan Karadeniz'e doğru açıldıkça yüzüne vuran serin rüzgar, en ala sıcağa bile meydan okur.
5 - Kocaman bir ağaç altı bulup pikeleri yere yayıp uzun zamandır ertelenen kitapları okumaya başlamak...

HARRY POTTER
Bilenler bilir, fena halde bir fantastik sinema müptelasıyımdır.
Harry Potter serisinin de bende ayrı bir yeri vardır.
Filmin başladığı ilk gün bir arkadaşımı da yanıma aldım, girdim buz gibi sinema salonuna.
Arkadaşım 'Çocuk filmine mi getirdin beni' diye feryatlarda. Daha evvel hiç izlememiş Harry Potter'ı.
Çok şey kaçırdığına onu ikna etmeye çalışırken, tam salonun kapısında filmin üç boyutlu olduğunu öğreniyoruz ve sevgili arkadaşım gözlerinde 'yo, olamaz' bakışlarıyla bana bakmaya başlıyor.
Evet, gidip üç boyutlu gözlüğü alması onun görevi ama o kadar utanıp sıkılıyor ki anlatamam.
Tabii bende dirhem yumuşama olmadığından el mahkum gidiyor.
Geldiğinde tanıdıklarına rastladığını, insanların onun bu salona girdiğini görünce tuhaf gözlerle baktıklarını anlatmaya başlıyor ha babam...
Derken ışıklar sönüyor, film başlıyor.
Ben bir çırpıda kim kimdir, ne olmuştur daha önceyi anlatıveriyorum kendisine.
Serinin bu son filminden çok şey bekliyorum. Salon ağzına kadar dolu.
Tam iki buçuk saat boyunca yine başka bir dünyaya götürüyor bizi film. Hem çocukluğun izlerinin olduğu hem de olağanüstü bir hayal gücünün...
Karakterlerin büyümüş olması izleyicinin de bu seriyle büyümüş olması dolayısıyla hiç rahatsız etmiyor, aksine daha da hoşuna gidiyor insanın.
Finalde güzel bir sürpriz bekliyor izleyiciyi...
Filmden çıkarken bunun son film olduğunu bilmenin yarattığı tuhaf bir hüzünle ve en yakın yerden filmin tüm serisini satın almanız da cabası...

HAFTANIN SÖZÜ
'Önemli olan kavganın içindeki köpeğin büyüklüğü değil, köpeğin içindeki kavganın büyüklüğüdür...'
Dwight D. Eisenhower

Başak Sayan alıntı

__________________
Miiiiyyyaaaaaavvvvvvvvvvvvvvvvvv
Estetika isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 21:26