Cenneti Tanıyalım-2

[EbruLi]

Cenneti Tanıyalım-2
Geçen haftaki cenneti tanıyalım yazımıza devam ediyoruz. Cenneti gerçekten isteyenler: Önce Allah’ı tanıyacaklar, her an Allah’la karşı karşıya olduklarına inanacaklar, Allah’ı her şeyden çok sevecekler ve sevdikleri Allah’ın tüm emirlerini tereddütsüz aksatmadan birbirleriyle yarışarak yapacaklardır “Rabb’inizin affına mahzar olmak ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için hazırlanmış gökler ve yer kadar geniş bircennete ulaşmak için birbirinizle yarışın.” 2/133. Kendinize, ailenize ve çevrenize bakınız cennet için yarışanları görüyor musunuz? Eğer gerçekten görüyorsanız duruş yeriniz ve yolunuz doğrudur. “İman ederek doğru ve yararlı işler yapanlara, içlerinde ırmaklar akan has bahçelerin kendilerinin olacağını müjdele. Onlara cennet de ne zaman bir rızık, bir nimet verilse, ‘Bunlar bize dünyada vaat edilenlerdir ve işte önümüzde hazır bulduk’ diyeceklerdir. Çünkü onlara dünyada ki nimetlerimizi hatırlatacak şeyler verilecek. Onlar orada bütün güzelliklere sahip eşler bulacaklar ve cenneti mesken edinecekler.” 2/25. Gerçekten kendisini yaratan Allah’a inanan insan gününü, haftalarını, aylarını, tüm ömrünü Allah’ı sevmek ve emirlerini yerine getirmek için yaşamalıdır. Kur’an adaletinin, ahlâkının yaşam düzeni olması için yaşanmayan günler, heba edilmiş boşa geçirilmiş günlerdir. “Gerçek imana erişen, dürüst, erdemli davranışlar ortaya koyan, adaleti ayakta tutan ve Rabb’lerine alçak gönüllülükle boyun eğen kimseler cennetlik olanlardır, orada yerleşip sonsuza kadar yaşayacak olanlar işte böyleleridir.” 11/23. Lüks evlerde koltuklara gömülerek çaylar içilirken ayda bir saat diğer mezhepleri, cemaatleri eleştiren sohbetlerle kesinlikle cennet kazanılmaz. Yazlıklar, otomobiller ve lüks evler içinde mutlu yaşamakla insanlar cennetin de kazanıldığına inanmaktadırlar. “Adeta kendilerine bahşettiğimiz nimetler için nankörlük gösterircesine! Bu geçici dünya hayatıyla böylece avunun bakalım, nasıl olsa gerçeği er geç öğreneceksiniz.” 16/55.İlâhlaşan nefisler cennet yolunu zor sıkıntılı, cehennem yolunu rahat, huzurlu gösterdiğini düşünemeyen ve aklı bu kadar eren inanan insan, Kur’an’ın içeriğini öğrenmiyorsa malının, mülkünün ve çocuklarının ona zerre kadar ahirette faydası olmayacaktır. “Fakat siz, sizden önce gelip geçen müminler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?” 2/214. İnananlar maddî, manevî sıkıntılara girmeden yazlıklarında, lüks evlerinde gömüldükleri koltuklarının üstünde cennete gideceklerine inanmaktadırlar. Her eşyaya, mala değer koyanlar cennetinde ücreti olacağına inanmazlar, her kazanımın çalışmayla olacağına inananlar cennetin çalışmayla kazanılacağına inanmazlar, “Benim Kur’an’ıma inanır ve İslâm Dini’ne yardım ederseniz, Allah’a büyük bir borç verirseniz, kötü fiillerinizi mutlaka silerim ve sizi içinden ırmaklar akan hasbahçelere koyarım.” 5/12. Cenneti kazanmanın ücreti Kur’an’ın içeriğini öğrenerek inanmak ve İslâm dinine yardım etmektir. Bu görevi yapmayanların cennete girmeleri kesinlikle mümkün değildir. İnsanların önünde iki yoldan başka yol yoktur, ya cennet ya da cehennem, yeryüzündeki insanların neredeyse tamamı tekrar dirilmeye inanmadıklarından cehennem tercihini yapmışlardır. Enteresan olan inandıklarını iddia edenlerin cehennem tercihini yapmış olanları taklit ederek yaşam tarzlarında onlara benzemeleridir. “Şimdi söyleyin, bu mu daha hayırlı, yoksa Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara mükâfat ve yerleşme yeri olarak vaat edilen ebedî cennet mi? O cennet ki, orada istedikleri her şeye ulaşırlar ve orada sonsuza kadar yaşayıp giderler. Bu Rabb’inin insan için her zaman istenmeye değer bir vaadidir.” 25/15, 16. Cennetin dünya yaşamındaki imtihanda kazanılacağını inananlar maalesef inanmamaktadırlar. Cehennem yolunu tercih edenlerden uzaklaşmak, onların her türlü karşı koymalarını sabırla defetmek, Kur’an’ın içeriğini öğrenmek ve infak fedakârlığı yapmak cennetin yolundur. “Elçi ve onunla aynı inancı paylaşan herkes, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla zorlu çabalar ortaya koymaktadır. İşte öteki dünyada en üstün armağanlara kavuşacak olan kimseler böyleleridir.Sonu gelmez bir mutluluğa erişecek kimseler de bunlardır. Allah onlar için içlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı, yerleşip sonsuza kadar yaşayacakları hasbahçeler hazırlamıştır. İşte en büyük bahtiyarlık budur.” 9/88, 89.
Allah’ın gönderdiği Kur’an ve İslâm devletini öğreterek, yaşatarak bize emanet bırakan Resulullah’ın bu iki emanetinin ehemmiyetini maalesef inananlar hâlen kavrayamamaktadırlar. Bu emanetlere gerektiği gibi sahip çıkılmadığı müddetçe dünya ve ahiret hayatı cehennem olacaktır. “Allah’a karşı olan sorumluluk görevlerini aksatmayanlara, sosyal hayatlarını vahyin öğrettiği gibi düzenleyenlere veya düzenleme gayretleri içinde olanlara söz verilen cennet, içinde ırmakların çağıldadığı bahçeler gibidir. Yalnız dünyadaki bahçelerden fazla olarak cennetin ürünleri de, gölgelikleri de ebedîdir. Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyarak yaşayan kimselerin varacağı yer işte böyle olacaktır.” 13/35. Kur’an’ın içeriğinin sabırla öğrenilmesiyle Allah’a karşı sorumluluk bilincine ulaşılır. Kur’an’ın içeriği öğrenilmeden Müslüman da olmakta, ibadet yapmakta mümkün değildir. Çünkü neye inanacak neye inanmayacak ancak ve ancak Kur’an’dan öğrenilir, aksi hâlde inandım demek boş bir iddiadır. “Din’e sahip çıkan ve koruyanların ilklerine, önde gelenlerine ve bir de iyilik, doğruluk yolunda onları izleyenlere gelince Allah onlardan hoşnuttur, onlar da Allah’tan. Allah, onlar için içlerinde yerleşip sonsuza kadar yaşayacakları derelerin, ırmakların çağıldadığı hasbahçeler hazırlamıştır. İşte en büyük bahtiyarlık budur.” 9/100. Kendilerinin iman ettiklerini iddia edenler, yaşam tarzlarıyla bu büyük bahtiyarlığı hak edip etmediklerini bir defa daha düşünmelidirler. İnanmak ve Müslüman olmak: Kur’an’ın içeriğinin öğrenilerek tüm içten duygularla teslim olmak ve öğrendiklerini yaşam tarzı yapmak için söz vermektir. “İşte Hesap Günü Allah şöyle diyecektir: “Bugün sözlerine sadık olanlar hakikate sadakatlerinin faydasını görecekler, sonsuza kadar kalacakları içinden ırmaklar akan hasbahçeler onların olacak, Allah onlardan çok hoşnuttur ve onlar da Allah’tan hoşnutturlar. Bu büyük bir mazhariyettir.” 5/119.
İnanmayanların dünyayı sevmeye ve tapmaya hakları vardır, çünkü onlar ahirette kesin kaybedenler olacaklardır. İnananların gerçek vatanı cennettir, dünya yaşamı cennete giden yolu engelleyen tüm bariyerlerle, tuzaklarla doludur. Cenneti kazanacağı mekân olduğu için inanan insan dünyayı sevebilir. “Çoğunuz bu geçici hayatı seviyorsunuz, ama öteki dünyayı ve Hesap Günü’nü hiç düşünmüyorsunuz.” 75/20, 21. İnanan insan gökyüzünün, yeryüzünün mucize güzelliklerini ve kendisine verilen eşyaları, meyveleri gördüğünde kendisini Yaratan Rabb’ini ve Hesap Günü’nü düşünmelidir. İnananlar bu sorumluluğa ulaşmış olsaydılar yeryüzünde fitne kalmazdı. “Bu dünya hayatı gelip geçici bir eğlenceden başka bir şey değildir. Hâlbuki öteki dünya kalıcı bir yurttur.” 40/39. Cehennemin yolu sahte güzelliklerle, cennetin yolu fedakârlıklarla, zahmetlerle, sıkıntılarla doludur. Kur’an’ın içeriğini bilmeyenler ilâh edindikleri nefislerinin gösterdiği yolda ısrarla gitmektedirler. 1400 senelerden beri cennet yoluna çevirmek için yazılanlar, söylenenler inananları cehennem yolundan döndürmedi, ya söylenenler, yazılanlar yeterli değil ya da inananların akletmeleri, düşünmeleri dumura uğramış. Umarım sözün bittiği zaman gelmemiştir.
Allah’ın selâmı rahmeti, tercihlerini doğru yapanların, Kur’an adaletinin, ahlâkının yaşam tarzı olması için mücadele edenlerin üzerine olsun diyerek, makalemizi Asr Sûresi ile bitiriyoruz.
103. ASR SÛRESİ
Rahmân, Rahîm Allah Adına
Ey insanlar! Düşününüz zamanın akıp gidişini! Fakat insan Kur’an’a duyarsız, ilgisizdir. Gerçek şu ki, Kur’an’ı terk eden ve dünya sevgisine yönelen insan ziyândadır. Meğerki imana erip inançlarının gereğini ve doğru, yararlı işler yapanlardan olsun ve birbirlerine hakkı tavsiye edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden olsun, ziyânda olmayanlar işte bunlardır.

♦ ♦ ♦