Kendi kalbinizin sesini dinlemek



Tanrı dedi ki:

Birazcık dürüstlük, birazcık samimiyet büyük mesafeler kat eder. Dürüst olmak böylesi bir rahatlamadır işte. Sizin de dürüst ve içten olmanız gerekir. Buradaki asıl mesele kendinizi kandırmamanız, aldatmamanızdır.
Gerçekleri görmezden gelmek pek işe yaramaz nasıl olsa. Er ya da geç Hakikat görülür, Hakikat bilinir. Kalbiniz, kandırabileceğiniz bir şey değildir. İyi olmak demek kalbinizin razı gelmediği şeyleri kabul etmek, bunlara razı gelmek demek değildir. Bunun hiç ama hiç yürümediğini biliyorsunuz canlarım.
Dürüst olmanız demek kaba olduğunuz anlamına gelmez. Bir şey yapmaktan veya bir yerde bulunmaktan yana hoşnutsuzluk yaşarken hoşunuza gidiyormuş gibi yapmadığınız anlamına gelir bu; numara yapmazsınız. Ah yüreğe karşı dürüst olmak! Bu durumda şöyle sorabilirsiniz: “Tanrım, biz insanlar hem herkesi sevip hem de nasıl onlardan yana yüz çevirebiliriz peki?”
Canlarım, bu durumda ben de size soruyorum: “Hangi tipte bir sevgi kendisini taklit eder, “mış” gibi yapar? Siz neyle yaşıyorsunuz acaba? Hakikatle mi, sahte ifadelerle mi?”
Bakış açınız sırf birisine daha çok uymak için değişmek zorunda değildir. Bu tıpkı şunun gibidir: Yaşadığınız kentten taşınmanız makul bir şeydir, bu olabilir. Bir ya da diğer şehirde kalmak gibi bir mecburiyetiniz yoktur. Aynı şekilde düşünürsek; bir daireyi ötekine yeğlediyseniz eğer sırf her şeyi seven biri olmak istediğiniz için öteki dairede yaşamak gibi bir mecburiyetiniz de yoktur. Sevmek uğruna her apartman dairesini tercih etmeniz, hepsini beğenmeniz gerekmez. Her şeyi ve herkesi taparcasına sevmek zorunda değilsiniz. Hayat dahilinde seçenekler vardır ve bu tercihler yapılmalıdır.
Tarihteki Büyük Spritüel Kişilikler tıpkı sizin arzu ettiğiniz gibi sevmişlerdir. Kalplerini izlemişlerdir. Onların sevmiş, sevgi beslemiş olmaları zamanlarını ve hayatlarını karşılarına gelen herkesle geçirmiş oldukları anlamına gelmez. Zamanlarını ve hayatlarını onlara anlamlı gelen yerlerde, anlamlı gelen şekillerde geçirmişlerdir. Başkalarının onlar adına kararlar almalarına izin vermemişlerdir.
Bakın, insan hayatı dahilinde bazen hiç tarzınız olmayan, hiç size uymayan kişilerle zaman geçirdiğinizi, karşılıklı çay, kahve içtiğinizi biliyorum. Oturup bir bardak bir şeyler içmekle iki yüzlü ya da sahtekar olmuyorsunuz. Herkesi sevmek istiyor oluşunuz, olmanız gereken başka bir yer, yapmanız gereken başka şeyler varken “mış” gibi yapmak uğruna kaderinizi terk etmeniz veya hayatınızı bırakmanız anlamına gelmez. O Yüce Kişiler birlikte oturdukları herkesten keyif alabilirlerdi ama yine de herkesle oturmamıştı onlar.
Burada sözünü ettiğimiz sizin hayatınız. Kalbiniz sizi bir başka yere çağırıyorken başkalarına uymak, onların hoşuna gidecek şekilde davranmak onlara hizmet değildir.
Bunu şöyle açıklayabiliriz: Yürütmeniz gereken bir Baba işiniz vardır. Yüreğinizin götürdüğü yere gidin. Hayattaki temel amacınız herkesin gönlüne göre uzlaşıp davranmak değildir. Hayattaki amacınız sizin için önem taşıyan şeyleri bir kenara bırakmak değildir.
Size düşen hayatınızdan veya Hakikatinizden sapmak, uzaklaşmak değildir. Kalpsiz değilsiniz, herkes için her şey de değilsiniz. Hayatta gerçek duygularınızı gizlemekten daha fazlası vardır. Herkesi memnun etmeye çalışmaktan çok daha fazlası vardır hayatta.
Büyük Spritüel Kişilikler mutluluk verdiler. Hakikat verdiler ve kendi Hakikatlerini yaşadılar. Başkalarını memnun etmeyi düşünmedi onlar. Öncelikle düşündükleri şey bu olmadı onların. Elbette ki başkalarını memnun ettiler, mutlu ettiler. Hakikat çok güçlüdür. Hakikatten daha azı ise güçlü olmadığı gibi uzun vadede mutluluk vermez zaten. Gerçek, leziz bir kahveyle yalancı kahve arasında tabii ki fark vardır. Gerçekleri gizlemekle Hakikat arasında fark vardır.
Kendinizi ikinci plana atmaktan daha fazlası vardır hayatta. Birliği idrak ettiğiniz noktaya gelindiğinde ise hizmet etmeniz gereken yere hizmet edersiniz ve bunu doğallık içinde, amaçlayarak, niyet ederek ve Hakikatten yola çıkarak yaparsınız; çıkış noktanız Hakikatten başka hiçbir şey olmaz.
Çeviren: Engin Zeyno Vural