İtidali seçin siz



Tanrı dedi ki:

Kalbinizi dinlemenin gerçekte ne olduğu sizin için her zaman net bir şey değildir. İstediğiniz şeyi yapmakla kalbinizi dinlemek arasında bir ayrım vardır. Bu konu hakkında daha önce de konuşmuştuk. İzlediğiniz şeyin kalbiniz olduğundan emin olsanız her daim kalbinizin peşinden giderdiniz. Ama burada hep bir çekişme hali vardır işte. Bir şey yapmak istersiniz. Bu size kendinizi iyi hissettirir. Ve bu arada duruma dünya müdahil olur ve bunu yapmanın iyi bir şey olmayacağını söyleyiverir; satın almak için doğru araba değildir o, gidilecek doğru yol değildir, doğru seçim değildir. Kendinize olan güveniniz sarsılmıştır artık. Tavsiyede bulunanlara kulak vermek ya da vermemek mesele budur.

Ama nasıl karar verirsiniz?

Bir şeyi istiyor olmanızın onun doğru tercih olduğu anlamına gelmediğini zaten biliyorsunuz. Bunu pek çok durum dahilinde deneyimlemişsinizdir.

Bazen de bir seçeneğiniz yoktur. Tercih yapmak size bağlı değildir. Karar verme hakkınız elinizden alınmıştır.

Bazen bir şeyi ya da birini istersiniz, bunlara sahip olursunuz ve üzülürsünüz.

Bırakın da almanız gereken kararlarla ilgili olarak size şunu söyleyeyim: Bu kararları alın ve geriye bakmayın. Bir tercih hali size ne denli ciddi, ne denli önemli görünürse görünsün öyle değildir o – tekrar ediyorum- dünyanın sonu değildir. Sizin dünyanızın sonu değildir.

Bırakın da burada hatalardan söz etmeyelim. Bir hata bile gerçekte hata değildir, öyle olması da gerekemez.

Sanki yüzlercesinin içinde tadına bakmanız gereken sadece bir şeker varmış gibi her defasında geriye bakıp kendinizi sorgulamayın. Bir tanesini tadın siz. Seçtiğiniz şekeri tatmanız hata mıdır yani? Onu tükürseniz bile hata bunun neresindedir? Bir şeyi seçmişsinizdir şimdi de bir başka şeyi seçiyorsunuzdur.

Canlarım hayat dahilinde itidali seçin siz. Doğru tercih, yanlış tercih meselesi sözdedir, yolunuza devam edin siz.

Sizin saptadığınız, oluşturduğunuz standartlar çerçevesinde dünya hayatı kusursuz değildir. Yaptığınız tercihler her zaman kusursuz değildir. Ne kadar kabiliyetli olursanız olun, ne kadar deneyimli olursanız olun, ne denli kararlı ve adanmış olursanız olun yaptığınız tercihler, aldığınız kararlar her zaman kusursuz değildir.

O Yüce Kişiliklerden birinin bile “ Eğer o yoldan gitmek yerine bu yoldan gitseydim tüm sonuç farklı olacaktı,” dediğini tahayyül edebiliyor musunuz? O Yüce Ruhani Kişilikler kendileriyle zıtlaşmaktan daha iyisini biliyorlardı.

Hayatınız tercihlerden oluşmaktadır ve bu tercihlerin yapılması, kararların da alınması gerekmektedir. Tercih yapmaktan dolayı memnun olun. Yapabileceğiniz sonsuz sayıda tercih vardır. Doğru tercihleri yaptığınızı düşünün siz.

Sonuçların yol gösterici, belirleyici birer gösterge olmadığı noktasına varıyoruz tekrar tekrar. Önce neticeyi bilip sonradan karar veremezsiniz. Size yanlış gibi görünen bir karar, yapmadığınız bir seçimden daha hayırlı olabilir de; ama bunu bilmenizin bir yolu yoktur. Bunu bilemezsiniz. Hiç kimse de bilemez.

Hayatı vermeniz gereken kararlardan, size düşen seçimlerden sıkıştıra sıkıştıra çekip çıkaramazsınız.

Sebep ve sonuçlara isnat ediyorsunuz. Her şey bir neticeye işaret edebilir, bir sonuca varabilir ama B her zaman için A’yı izlemeyebilir de. Dünyada A’dan sonra B geldiğinde bu bir netice olmak zorunda değildir. Ya her şey zaten aynı zamanda oluyorsa? Ya bir önce ve sonra yoksa?

Ya maziyi serbest bıraksanız peki, maziye yönelik tüm o zihinsel çalkantılarınızın peşini bıraksanız ne olur canlarım, ne olur?

Hayırlısı, mazinin ve şimdiye kadar aldığınız tüm o kararların büyük bir netice teşkil etmediği, muazzam bir sonuç oluşturmadığı noktaya varmaktır. Siz varsınız, mevcutsunuz ve şimdide varsınız; ileriye gitmeniz gerekiyor, geriye değil. Düşünce bazında bile geriye doğru gitmemelisiniz. Bunun anlamı ise omuz silkip ilerlemeye devam etmenizdir.

Çeviren: Engin Zeyno Vural