|
Serbest Kürsü kategorisinde açılmış olan Gidiyorsun konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
08.09.2013, 21:14 | #1 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Gidiyorsun gidiyorsun Her sabah olduğu gibi o sabahta anlamsız bakışlarla çıktı yatağından, yüzünü yıkamak bile zor geliyordu. Hemen bir kahve koydu makineye ve o arada yüzüne iki damla su çarpıp makinenin başına geri döndü. Pencereden dışarı baktı sanki günlerden pazardı. Tam bir yudum alacakken kahvesinden kapı sert bir şekilde çalınmaya başladı. Kalbi o an yerinden çıkacak gibi oldu. Bir kaç saniye hiçbir şey yapmadı ama kafasından olabilecek her şeyin senaryosunu geçirdi. Hızla çarpan kalbine inat yavaş adımlarla kapıyı açtı. Karşısında uzun boylu, çirkin bir surat vardı. Tanımadığı kesindi ama ne istiyordu? Tam ağzını açıp bir şeyler diyecekken o çirkin suratın kocaman ağzından 'Gidiyorsun.'lafı çıktı , kocaman eliyse bir bilet uzattı ve yineledi 'Gidiyorsun,hemen..!' Adam arkasını dönüp gitti, kendi kapıda kaç dakika bekledi? Sanki günlerce bekliyor gibiydi.. Birden bilete bakmak aklına geldi ama elinde unuttuğu kahve ani hareketi sonucu biletin üstüne döküldü. Hemen silmeye başladı bileti ama yarısı çoktan eriyip dağılmıştı. Hayatında hiç böyle bir bilet görmemişti. Gideceği tarih, otobüsün kalkacağı şehir ve peron yazıyordu da nereye gideceği dağılan tarafta mı kalmıştı acaba? Beyni şuursuzca, sorgulamadan odaya götürdü onu. Bavulunu hazırlamak istedi ama niye? Zaten bavulunun nerede olduğunu bile bilmiyordu. Bir tokat yemiş gibi yerine oturdu birden. Bugün... Evet, bugün doğum günüydü ve şuan bir şakanın başrol oyuncusuydu kesin. Hafifçe sırıttı ve küfürler ederek üzerini giyindi. Otogara doğru yol aldı. Olanlara inanamıyordu, aklından bu şakayı yapanı iyice benzetmenin hesaplarını yapıyordu. Elindeki bilete tekrar baktı, herhangi bir firma ismi de yazmıyordu. Otogara gelince bir sigara yaktı, ağır adımlarla bilette yazan perona, beşinci perona gitti. Her peronda onlarca insan ve otobüs vardı ama bir tek 5.peron boştu. Ağzından çıkan dumanla birlikte küfürler savuruyor, pis pis gülüyordu. Birilerinin çıkıp 'Mutlu Yıllar!!!' çığlığı atacağına o kadar emindi artık.... Yavaş yavaş beklemeye gelenler oldu 5. perona. Hepsinin yüzünün feri kaçmış, gözlerinin altı halkalanmıştı. Çok kötüydüler sanki bir ölüyü anımsatıyorlardı. İçinden 'Böyle tiplerde hep beni bulur zaten.'dedi. Onları yanına yakıştıramamıştı. Yavaş yavaş bir otobüs yaklaştı perona. Nerden geldiği yazıyordu da nereye gideceği yazmıyordu camında. İyice yaklaşıp durmasını bekledi. Kendi gibi bekleyen ölü tiplerde birbirlerine baktı ve hafifçe gülümsediler. Otobüsten ilk inen muavin oldu. Hemen yanına koştu ve elindeki bileti gösterdi. Muavin kendisine baktığında bir adım geri attı kendini. O da diğer bekleyenler gibiydi. Bileti tekrar uzattı ve 'Nereye gidiyorsunuz?'dedi. Muavin tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecek gibiydi ki gözlerinden kan akmaya başladı. Ağzı açık kaldı biran sonra kendi kendine 'Yok ben bir rüyadayım.'dedi ve gerisin geri koşmaya başladı. Hemen taksiye atlayıp eve gitti. Şoförle tek kelime etmedi. Hâlbuki sorabilirdi gerçekten rüyada olup olmadığını. Etrafına baktı, her şey rüyada olmayacak kadar gerçek ve tamdı, hem bir rüya bu kadar uzun olamazdı. Apartmanı koşar adımlarla çıktı. Eve girip yatağına yatacaktı ve sonra bu rüyadan uyanmayı bekleyecekti ki kapının açık olduğunu gördü. Yine ağır çekimde ilerledi kapıya, yavaşça uzattı kafasını. Karşısındaki duvarda kırmızı bir boyayla 'Gidiyorsun.'yazıyordu. İçeri bir adım atmaya dahi cesaret edemedi. Birden cep telefonunun sesiyle irkildi. Aceleyle kimin aradığına bile bakmadan açtı telefonu. Boğuk bir ses; ?Gidiyorsun dedim sana, neden anlamıyorsun?' Kısa bir sessizlikten sonra, ? Neden?'diye sordu. ?Neden mi? Neden gitmeyeceksin ki? Burada işin yok. Herkes seni, sana sormadan infaz etti. Şuan yaşayan bir ölüsün sen anlıyor musun? Yaşayan bir ölü... Biz sana yardım etmek için buradayız. İstesen bu evde kalıp acılarınla savaşabilirsin ama unutma yanında kimse olmayacak ve sen dayanamayacaksın ya da doğru 5. perona gidersin ve ilk otobüse sorgulamadan biner, yeni bir hayata başlarsın.'dedi ve kapattı. Tuhaf bir şey hissetti içinde ve olduğu yere kustu. Ağlamadı sadece böğüre böğüre kustu artık ev hem kusmuk hem de kan kokuyordu. Gözlerini kapatıp banyoya doğru yavaşça gitti. Musluğu açıp elini yüzünü yıkamak istedi, suyun ağzına gitmesiyle kusması bir oldu yine çünkü o su değildi. Su gibiydi ama ılık ve tuzluydu. İnatla ağzını, yüzünü yıkadı, tişörtüne sildi. Bu kabustan uyanmak istiyordu artık. Telefonu eline aldı ve sevgilisini aradı. Dıttt... Dıııtt.... - Alo? - Canım? Dıttttttt..... Bir daha aradı ama aradığı kişiye o an ulaşılamıyordu. Tüm sinirleri gerildi zaten midesi de bok gibiydi, ağzından sadece '****** 'lafını çıkartabildi. Halbuki içi şuan bir volkan gibi patlıyordu. Arkadaşlarını aramaya başladı, hepsinin telefonu kapalıydı. Hayatına neler oluyordu? Yavaş yavaş bir lağım gibi olmaya başlamıştı. Koşarak uzaklaştı evden , yüreği çarpa çarpa uzaklaştı..Otogara doğru koşuyordu , ona göreyse uçuyordu adeta ama yollar bitmiyordu. Nefes nefese kaldığı biranda durdu ve ellerini dizlerine dayadı. Dayanamayacaktı artık, acaba karşıdan gelen arabanın altına mı atmalıydı kendini? Arkasından cılız bir ses geldi, dönüp baktığında küçük bir kız çocuğu ona bir şey uzatıyordu. Gözlerini ovaladı, tekrar baktı. Küçük kız ona ekmek uzatıyordu. Güldü... Zaten midesi bok gibiydi bu ekmek neyi değiştirirdi ki? O da bok olup gidecekti midesinde. Dayanamadı, hızla yemeye başladı ve kendi kendine konuşmaya 'Gidiyorum, gidiyorum ama hangi cehenneme? Vücudunda hafif bir canlanma hissetti. O canlanmayla yoluna devam mı etmeliydi yoksa geri dönüp sevgilisine mi gitmeliydi?.. Yoluna devam etmeliyim dedi, içinden geri dön lafının çıkmasını bekledi ama çıkmadı. Elini sol tarafına götürdü ve dinlemeye başladı sonra da aramaya çünkü kalbinin sesi çıkmıyordu. Koştu, hiç ardına bakmadan koştu...5. peronda bekleyenler çoğalmıştı. Genç, yaşlı, kadın, erkek ve o kadar çoktular ki gelen ilk otobüste yer kalmadı ona. Peron direğinin dibine çöktü, ağlamak istedi. Gidemediğine üzülmüştü, işte bunun için ağlayabilirdi ama ağlayamadı, son gözyaşlarıyla ağzını ve yüzünü yıkadığından habersizdi çünkü. Saatlerce bekledi. Hiçbir şey yemedi, gökyüzüne bakmadı , düşünmedi , ağzını bile açmadı..Korkuyordu , ne yapsa ne etse çürümüş bir et gibi kokacaktı sanki. Yavaş yavaş bir otobüs geldi, farı gözlerini aldı, yakmaya başladı. Kapattığı gözlerini açtığındaysa her yer kapkaranlıktı. Kapadı ve tekrar açtı gözlerini, yine karanlıktı... Artık çığlığı kulak zarını yırtacak kadar güçlüydü, kolları duvarlara çarpacak kadar uzun ve ayakları yeri delecek kadar sertti. Hatırlamıyordu kaç saattir böyle debelendiğini, bitmeliydi artık çünkü değil yaşayan bir ölü olmak resmen acı çekerek öldüğünü hissediyordu. Derken İki yumuşak el onu tuttu, yerden kaldırdı, birkaç adım attırdıktan sonra birkaç basamak çıkarttı ,yumuşak bir yere oturttu. Biraz sessizliği dinledikten sonra hareket ettiğini hissetti. Evet, otobüse binmişti. Gözleri kör, kulakları sağır olsa da binmişti, bir kalbi olmadan binmişti. Nereye gideceğini bilmeden binmişti. Güzel gözler, yüzler ve yerler göremeyeceğini, sözler duyamayacağını düşündü ama üzülmedi bir kalbim yok diyecekti ki kalp atışlarını hissetti. Boğazı düğümlendi, gözyaşları yanaklarını ılık ılık ıslattı. Yavaş yavaş yeniden doğuyordu sanki. Şimdi en çok gözlerinin açılmasını istedi , o çok sevdiği gözlerinin... Elleriyle kapattı onları, sıcacıktı elleri ve üşümüştü gözleri. Hiç çekmek istemiyordu ama içindeki muzır benliği durduramadı ve karşısında bir bebek varmış gibi, aniden 'Decikkk...'diyerek çekti ellerini, açtı gözlerini... Ağzı açık seyrederken etrafını kaç kez kahkaha attı sayamamıştı...
__________________ Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |