Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Din Ve Maneviyat > Tasavvuf
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Rabıta

Tasavvuf kategorisinde açılmış olan Rabıta konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 24.08.2014, 16:01   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Rabıta

[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]


Kur’an ve Sünnet’te Rabıta
Dilaver Selvi | Ekim 1999 | DİĞER YAZILAR

Önceki sayımızda, rabıtanın gönlü bir şeye bağlamak, o şeyi hayale alıp düşünmek anlamına geldiğini; bu haliyle de herkesin bir çeşit rabıtayla meşgul olduğunu söylemiştik. Ayrıca, tasavvuftaki yeriyle de rabıtanın, Allah’ı hatırlatan düşünce olduğunu açıklamaya çalışmıştık. Bu sayımızda ise, rabıtanın Kur’an ve Sünnet’teki yeriyle konumuzu işlemeye devam edeceğiz.
Kur’an ve Sünnet’teki Rabıta
Bazıları şu soruyu soruyorlar:”Tasavvufta tarif edilen rabıta ve bu rabıta ile elde edilmek istenen fayda Kur’an ve Sünnet’te anlatılıyor mu? Rabıtanın asli kaynaklarımızda yeri nedir?”
Zaman zaman hatırlattık ki, Kur’an-ı Hakim’de bir şeyin ismi değil, sıfatı, manası ve muhtevası aranır. Muhtevadan kasdımız, ayetlerde ifade buyurulan manadan anlaşılan şeydir. İnsana Allah’ı hatırlatan ve edebine edep katan her şey Kur’an tarafından tasdik edilir. Rabıta da sıfat olarak pek çok ayette açıkça işlenmekte ve bir şekliyle herkesten istenmektedir.
Kur’an-ı Hakim aklı olan herkese sesleniyor: “düşünmüyor musunuz?”, “tefekkür etmiyor musunuz?”, “akletmiyor musunuz?”, “baksanıza!”, “düşünsenize!”
Kur’an’da, ne kadar tefekkür ayeti varsa, hepsi tasavvuftaki rabıtanın delilidir. Çünkü, düşünülen her varlık, düşünen kimseye onu yaratan Allah’ın bir tecellisini gösterir, kalbi uyandırır, zikre geçirir, Allah’ı sevdirir. Bu sevgi insanı edeblendirir.
Kur’an’da anlatılan kıssalar, ibretler, olaylar, yerdeki ve gökteki varlıklar, Cennet, Cehennem, bütün örnekleme ve benzetmeler, kalbi uyandırmak, gizli bir gerçeğin anlaşılmasını sağlamak ve sonuçta insanı Allah’a bağlamak içindir. Bu gerçekleri düşünen anlar, anlayan Allah’a koşar.
Bütün bunlar gösterir ki, tasavvufta bahsedilen rabıta, esasen daha geniş şekliyle Kur’an’da herkesten istenmektedir. Ancak bütün fikri, derdi ve endişesi midesi olan devrin insanı, kalbinin ilacı olan tefekkürü terketmiştir.
Varlıklar içinde ilahi tecellilere en çok mazhar olan insan-ı kamildir. İlahi Kelam’da belirtildiği gibi insan en güzel şekilde (Tîn/4) Allah’ın halifesi olacak kabiliyette yaratılmıştır. (Bakara/30) O, Rabbani bir aynadır. (Buhari, Müslim) Ariflerden Abdulkerim el-Cilî’nin (K.S.) belirttiği gibi Allah, kainatta her varlığa durumu ve kabiliyeti nispetinde belli isimleriyle tecelli ederken, insan-ı kamile bütün isimleriyle tecelli etmektedir. İnsan-ı Kamil, Cenab-ı Hak ile halk arasında bir vasıtasıdır. (Abdurrahman Camî) Bu sıfat ve yetkilere sahip olan bir kamil insandan istifade etmek, bizce diğer varlıklardan ibret almaktan daha kolay, daha kârlı, daha tabiidir. Bunun için, kendisinden istifademiz mümkün ve kolay olsun diye Allah, bizim cinsimizden peygamberler göndermiştir.
Sahabe rabıta yapıyor muydu?
Tasavvuftaki rabıtayı Asr-ı Saadet’te isim olarak bulamayız. Fakat Ashab-ı Kiram’ın Hz. Peygamber’e (A.S.) karşı olan sevgi, bağlılık, ittiba, özenme, özlem ve benzeyişlerini düşündüğümüzde, rabıtanın özü ve hedefi itibariyle en ileri seviyede uygulandığını görürüz. Çünkü, Rasulullah’ın (A.S.) Ashabından ve bizlerden istediği sevgi derecesi şudur:
“Ben sizden birine; kendisinden, evlâd u iyâlinden, malından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça, gerçekten iman etmiş olamazsınız.” (Buhari, Müslim, Nesai, İbnu Mace)
Bu şu demektir: Sizin gönlünüz, bütün bunlardan daha fazla beni sevmedikçe, bana kavuşmayı özlemedikçe, benim halime benzemeye özenmedikçe, gerçek sevginin ve müminliğin ne olduğunu anlayamazsınız. Bu derece bir sevgiye tasavvufta “Fena fi’r-Rasul” denir. Bu sevgi, kadın-erkek her müminden istenmektedir.
Hanımların rabıtası
Kadınlar, kamil mürşidin şekil ve şemalini değil, nur ve edebini düşünürler. Velilerdeki nur, Allah vergisidir ve her kalbe ilaçtır. Bu sevgide nefis ve şehvetin yeri yoktur, çünkü o, Allah’tan gelir, Allah içindir.
Bir mümin kadın, Yüce Peygamberini zahiri güzelliği ile değil, onun nuru ile düşünür. Sahabe-i kiramı seven bir mümin kadın, onlardaki edeb ve ilahi aşka gönül verir. Bir erkek mümin, kadın velileri Allah için sever, över ve örnek alır. Bunda şehvet kokusu aramak ve Allah dostlarını sevecek kalpleri şüphe ile bulandırmak, ancak gafillerin ve münafıkların işidir.
Rabıtada hedef, insan değil, insanda bulunan ilahi sıfatlardır. Seyr u süluk adıyla özel bir terbiyeye giren salikin, kendisi için örnek ve hedef insan olan mürşidine benzemeye çalışması, hayalen de olsa onu devamlı düşünmesi ve böylece an-be-an onun boyasına boyanması manevi terbiye için zaruridir. Terbiyede “aynileşme=örnek alınan rehbere aynen benzeme” denen şey, tasavvufta “fena fi’ş-şeyh” olarak tarif edilmektedir.
Ömür rabıtayla geçiyor
Esasen herkes, adına rabıta demese de, farklı şekillerde bütün rabıta çeşitlerini yapmaktadır. Kalpteki sevgi nereye akmış ve hangi noktada toplanmış ise, insan o anda o şeyin rabıtasını yapmaktadır. Kendisini bir kahraman ya da sanatkâra benzetmeye çalışan, onun hayali ile yatıp kalkan, ona ait her şeye ilgi duyan, her haberinden heyecanlanan bir insanın yaptığı da şekil olarak rabıta ile aynıdır. Farklılık, rabıtaya konu olan kişide ve neticededir. Geçici ve mecazi de olsa, bir derece aşka düşenler bunu bilirler. Kalp bir kimseyi samimi olarak sevin-ce öyle bir kabiliyet kazanır, hayal gücü öyle gelişir ki, göz nereye baksa gönül orada sevgilinin hayalini bulur, adeta uzaklık ortadan kalkar; insan her vesileyle sevdiğini hatırlar.
Bu samimi sevgi bir Allah dostuna olunca sonuç rahmet olur. Ete-kemiğe veya geçici şeylere olunca, kalbe ağırlık ve zahmet verir. Çünkü ilahi sevgi ziyan olmaz. Kalbi perişan, seveni pişman etmez. Oysa fani şeylerin zevki ise yarımdır, hemen zeval bulur, insana asla yetmez.
Doğru rabıta ve ölçüler
Rabıta yoluyla sevgi alış verişi ve hal intikalinin mümkün oluşu, her iki tarafın ruhen ve kalben ortak noktalarının bulunmasındandır. Bunu şu hadisten anlıyoruz: “Ruhlar saf halinde dizilmiş ordular gibidir. Ruhlar aleminde tanışanlar, (dünyada da) tanışıp kaynaşırlar. Orada anlaşamayanlar (burada da) birbiriyle zıtlaşıp dururlar.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Rabıta kalpteki sevgiyi ölçer. Mürid mürşidini ne kadar sevdiğini ona kalbinde verdiği yer ve değer ile ölçebilir. Kalp, sevgi ve özlem yoluyla mürşidine yönelerek, onun kalbini kendi tarafına çektiği ölçüde, mürşid ondaki sevgi ve edebi tespit eder. Bunun için bir arif: “Biz gaybı bilmeyiz, bizim müridin halini ölçecek terazimiz onun rabıtasıdır.” demiştir.
Rabıtanın ölçüsü Kur’an ve sünnettir. Düşünülmesi Cenab-ı Hakk’ın zikrine vesile olan, kalbi hakka ve hayra yönelten bütün düşünceler güzeldir.
Rabıta dersini güzel yapanları mürşid-i kamil murakabeye geçirir ve artık mürid bütün varlıklarda Allahu Tealâ’nın kudret ve azametini görüp zikre geçebilir. Sonu böyle rahmete ve cennete giden bir işi, baştan zahmet ve gereksiz görmek akıl işi değildir.
Madem ki ömür türlü türlü rabıtalarla geçiyor, akıllı insana gerektir ki, her faniye gönül bağlayıp sonunda gönlünü ağlatmasın.
Rabıtadan korkanlar ve kaçanlar bilmeliler ki, Allah dostlarına gönül bağlamak ızdırapları dindirir, korkuları giderir.
Bir Allah dostuna rabıta yapmayı reddedenler şu sorulara cevap vermeliler: Allah için sevilen bir Allah dostunun manevi kalbe ne zararı olabilir? Görülmesi Allah’ı hatırlatan, hayali kalbe ilahi muhabbet akıtan, irşadla görevli bir Peygamber varisini düşünmenin ve kendisini takva yolunda örnek almanın şirk olduğunun delili nedir? Ariflere ibadet edilmiyor ki Allah’a şirk koşulmuş olsun. Onlara ‘benim günahlarımı affet’ denmiyor ki, iman tehlikeye düşsün. Onların kul olduğu unutulup kendilerine ilahlık vasfı verilmiyor ki, din elden gitsin. Böyle yapan varsa, o bizim konumuz ve yolumuz dışında biridir.
Bir arifteki ilahi nura gönlünü açan dost! Münkir ve muhalifler ne derse desin, sen sevgiyle rabıtaya devam et!..
Semerkand Dergisi Mart 1999 , Dilaver Selvi
Rabıtanın tasavvufta kullanılan manası ise şudur
Rabıta, akine ulaşmış, müşahede makamına çıkmış, Allah'ın ahlakı ile süslenmiş, bütün latifeleriyle ilahi zikre dalmış kamil bir mürşidi hayale alıp kalbi ona bağlanmaktır.
Diğer bir manasıyla rabıta, bir müridin kalbini mürşidinin kalbine bağlayıp oradan ilim,sevgi,feyiz,nur almasıdır.İmam Rabbani,Mektubat,1/252-253; İbrahim Fasih,Mecd-i Talid, 105
Arkadaşlar İmam Rabbani red edilemeyecek çok büyük bir alimdir...
Ayrıca rabıta konusunda bir çok örnek hikaye ve kıssa bulunmaktadır ancak kaynağını hatırlayamadım için paylaşmam olmaz.
Ama şunu kısa olarak özetleyebilirim:
İnsanın tüm azaları kalbine tesir eder. Düşünmede dahildir buna evliyalar için günah kavramı sadece şeriattaki günah kavramı değildir.Bize ne denir göz zinası haramdır, Gıybet haramdır uzar gider liste...
Ancak kalpte kin nefret şehvet kötü zan bulunması onlara göre haramdır...
Bu yüzden azalarımıza ve düşüncelerimize dikkat etmek zorundayız, niyetlerimize dikkat etmek zorundayız...
Yolda görüle haramı düşünmek de rabıtadır, çoluğumuzu çocuğumuzu düşünmek de rabıtadır, yiyeceğin yemeği düşünmekte rabıtadır.
Ama bunların haram oluş ve ya olmama durumları vardır.
Çoluğunu çocuğunu düşünmek sorumluluğundur düşünmelisin ama namazda düşünürsen haram olur.Yiyeceğini düşünmen gerekir tedbir alman sünnettir ancak akşam ne yiyeceğim ne kazanacağım ne yaptım da yemeği bulamadım dersen o da sıkıntılıdır.(yemeği kendin elde ettiğini düşünürsen Allah Rezzak olup yemeği sana onun rahmet edip de verdiğini düşünmen gerekir bizim çalışmamız en ufak bir nimeti getirmez onun rahmeti olmasa)

__________________
Kadının gücünü
Hafife Alma.








Her Yol Sana Çıkar
Galatasaray !


EbruLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 13:19