|
Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Şiir ve Gelenek konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
17.07.2013, 12:15 | #1 (permalink) |
| Şiir ve Gelenek Şiir ve Gelenek HAZIRLIK 1 Gelenek bir toplumda çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar alışkanlıklar bilgi töre ve davranışlardır Gelenek kabaca üç bağlamda ele alınabilir İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddî ve manevî değerler bütünüdür İkincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilgiden dolayı geleneğin zengin ve kutsi değerler ihtiva eden köklü yanıdır Üçüncüsü ise geleneğin kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi yönüdür Sanat ve edebiyata da bu yön etki etmektedir 2 Tarih boyunca halı ve kilim motiflerinde gelişme ve değişmeler görülmektedir Usta -çırak ilişkisine göre öğrenilen bu zanaatta bazı temel motifler kullanılır Zaman içinde bu motifler değişikliğe uğrayarak farklı şekiller almışlardır Bu durum halı ve kilim dokumada da geleneğin etkili olduğunu gösterir Bazı motifler temelde çok fazla değişmeden yüzyıllarca önceden günümüze gelebilmiştir İNCELEME ETKİNLİK BİRİNCİ GRUP: Şiir ölçüsü yani ritmi 11'li hece ölçüsüdür Şiirin teması "aşk"tır Şiirin kafiye düzeni: "abab-cccb-dddb-eeeb" şeklindedir Şiiri ahenk unsurları redif kafiyeasonans ve aliterasyondur İKİNCİ GRUP: Şiirin ölçüsü yani ritmi 11'li hece ölçsüsüdür Şiirin teması "baharın gelişi"dir Şiirin kafiyele düzeni: "abab-cccb-dddb-eeeb" şeklindedir Şiiri ahenk unsurları redif kafiyeasonans ve aliterasyondur SONUÇLAR: • İki şiir benzer bir gelenekten gelmektedir (Halk şiiri geleneği) • Şiirin bazı benzetmelerinde ortaklıklar görülmektedir (gül-bülbül) • Aynı kafiye düzenine ve nazım birimine sahiptirler (dörtlük) Şiirlerin teması ahenk unsurları ölçüleri aynıdır 1 Dörtlükleri incelediğimizde aşığın "bülbül'le sevilenin "gül"le temsil edildiğini söyleyebilirizBülbül bu şiir geleneğine göre güle aşıktır Onun güzelliklerini gece gündüz şakıyarak anlatırBülbül'ün gagasını gülün yapraklarına sokması bu gelenekte aşığın sevdiğinin kulağına bir şeyler fısıldaması gibi düşünülmüştür Bülbül bu sebepten seven ayrılık acısıyla acı acı şakıyan bir insana benzetilir Gül ise güzelliği sebebiyle sevgiliye dikenlerinin varlığıyla da onu ele geçirmenin zorluğuna işaret eder Bu dörtlükte geçen "bülbül bilir gülün halinden/Yeter **** oldum yarin elinden" ve "Âşıklara gurbet bülbüle firkat/ Derdimi sorarsan dürülü kat kat" ifadeleri aşk acısını aynı yönde anlatmaktadır Bu tespitlerden hareketle bu şiirin aynı şiir geleneğinden geldiğini net bir biçimde söyleyebiliriz 2 Karacaoğlan 17 yüzyılda yaşamış bir şairdir Şiirlerinde bu dönemin hayatı güzellik ve aşk anlayışları bulunur Âşık Veysel ise 20yüzyılda yaşamıştır O da Karacaoğlan'ın içinde bulunduğu halk şiiri geleneğine uygun şiirler yazmıştır İki şairin şiirleri biçim ve içerik yönünden birbirlerinin devamı gibidir Bu verilerden şöyle bir sonuç çıkarırız: Şiir geleneğinin daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluştuğunu ve geleneği oluşturan ve devam ettiren şairler arasında biçim ve içerik açısından yakın benzerlikler olduğunu söyleyebiliriz Kısaca söylersek şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşur Sonra gelen şair isterse aynı şiir geleneğini sürdürür 3 "Dalgalanır coşar ürüzgârından" "Aşk ehli dayanır ataşa kora" "Yüce dağlar gurur duyar karından" dizeleriyle "Aşıkların del'olduğu zamandır" "Aşıp aşıp gelir yayla belinden" "Ulu dağlar yol olduğu zamandır" dizelerinde şairlerin yaşadıkları coğrafyadaki sosyal ve kültürel ortamın şiire kazandırdığı farklı söyleyiş ve özellikleri görmekteyiz Şiirlerdeki "ürüzgâr (rüzgar)ataş (ateş) del'olduğu (**** olmak)" gibi ifadeler şairlerin yaşadıkları ortamla ilgili olan söyleyiş özellikleridir 4 HALK ŞİİRİ GELENEĞİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ: ■ Kullanılan dil halkın kullandığı konuştuğu dildir ■ Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir ■ Şair şiirlerini saz eşliğinde belli bir ezgi ile söyler ■ Nazım birimi dörtlüktür ■ Hece ölçüsü kullanılmıştır (genellikle 7'li8'li ve 11 'li) ■ Yarım kafiye kullanılır Rediften de yararlanılmıştır ■ Tabiatla ilgili benzetmelerden faydalanılır (Boy serviye yüz aya kaş kaleme diş inciye yanak güle) ■ Aşktabiat ayrılıkhasretölümyiğitlikt oplumdinzamandan şikayet sık sık işlenen konulardır ■ Şair son dörtlükte adını söyler ANLAMA VE YORUMLAMA 1 MODERN ŞİİRLER: AĞIT ■ Serbest ölçüyle yazılmıştır ■ Kafiye vardır ("-ımız"lar) ■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır ■ Şiirin teması "dünyada çalışıp çabalayan bireyin sıkıntısıdır • İmge vardır FOTOĞRAF ■ Serbest ölçüyle yazılmıştır ■ Redif vardır (hüzünlü güzel) ■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır ■ Şiirin teması "durakta bekleyen insanların ruh halleri"dir ■ İmge vardır SON YERİNE ■ Serbest ölçüyle yazılmıştır ■ Redif vardır ("-mek iyi"ler vb) ■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır ■ Şiirin teması "iyilik"tir ■ imge vardır ŞİİR GELENEĞİNİN ÖZELLİKLERİ ■ Serbest ölçü kullanılır ■ Kafiye ve redif çok sık olmamakla birlikte kullanılır ■ Söz sanatlarına çok fazla yer verilir ■ Sade ve anlaşılır bir dil kullanılır ■ Şiirlerin temaları çok farklıdır ■ Şairler kendilerine has imgeler oluştururlar ■ Konularda bireysellik ön plandadır ■ Toplumsal konular da şiirlerde işlenir ■ Şairler kendi benlerini şiirlerine yansıtırlar ■ Şiirin biçimsel kalıpları yoktur Kimi şair dize kimi beyit kimi de dörtlüğü kullanabilir DİVAN ŞİİRİ BEYİTLERİN İNCELENMESİ ■ Arapça ve Farsça kelimeler yoğun bir biçimde kullanılmıştır ■ Dil günümüze göre ağırdır ■ Aruz ölçüsü kullanılır ■ Aşk sevgili bülbül gül motifleri kullanılır • Tema gerçek ve tasavvufi anlamda aşktır ■ Söz sanatları çok fazladır ŞİİR GELENEĞİNİN ÖZELLİKLERİ ■ Aruz ölçüsü kullanılır ■ Nazım birimi beyittir ■ Süslü ve sanatlı bir dil kullanılır ■ Biçimsel kalıplar vardır ■ Konuları genellikle aşk şarap güzellik ve Allah sevgisidir ■ Sosyal konular çok fazla işlenmez 2 Attilâ ilhan'ın dizeleri anlam bakımından Nedim'in beytiyle örtüşmektedir Nedim'in beytin günümüz Türkçesine şöyle çevrilebilir:"Nedim senin anlattığın sevgili bu şehirde yok! Sana (galiba) peri gibi birisinin hayali görünmüş" Attilâ İlhan'ın dizelerinde de tıpkı Nedim'in sevdiği ama kavuşamadığı hayali bir sevgili vardır İki şiir farklı geleneklere sahiptirlerGeleneği bir nehir gibi düşünürsek Divan şiiri ve modern şiirin Türk şiiri geleneğinin bu geleneğin içinde yer aldıklarını söyleyebiliriz Attila İlhan Divan şiiri geleneğinden faydalanarak modern bir şiir yazmıştır 3 Bir dilin yapısı ve söyleyiş özellikleri o dildeki farklı şiir geleneklerine göre değişiklik gösterirBir şair yaşadığı çağın ve ortamın özelliklerini kullanır Dilin yapısında ve söyleyiş özelliklerinde görülen değişiklikler farklı şiir geleneklerinin varlığının ispatıdır Türk şiirinde belli başlı şu gelenekler vardır: halk şiiri Divan şiiri modem şiir saf şiir vb **ÇME VE DEĞERLENDİRME 1 Şairler kendilerinden önce şiir yazan şairlerden ve şiir geleneğinden az ya da çok etkilenirler (D) Her dilin kendine göre bir şiir geleneği vardır (Y) 2 Şiir "Divan şiiri geleneğine" bağlıdır Doğru cevap:C 3 Yukarıdaki şiir şekil özellikleri yönünden halk şiiri geleneğine bağlanır 4 ■ iki şairin adları dörtlükte yer almaktadır ■ Şiir birimleri dörtlüktür ■ Kafiye düzenleri "aaab" şeklindedir • Halk şiiri geleneğinden gelirler ■ Aşk temasına sahiptirler ■ 11 'li hece ölçüsü kullanılmıştır
__________________ |
05.09.2013, 20:22 | #2 (permalink) |
| Şiir ve Gelenek Şiir ve Gelenek Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşmuştur. Geleneği oluşturan şairler arasında sanat anlayışı bakımından ilişki vardır. Halk ve aydın tarihi akış içerisinde kendi dilleriyle kendi şiir geleneklerini oluşturmuşlardır. Bir toplumda kuşaktan kuşağa iletilen kültürel değerlere alışkanlıklara bilgi töre ve davranışlara gelenek denir. Düğün geleneği mevlid geleneği bayram geleneği… gibi. Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşmuştur. Geleneği oluşturan şairler arasında sanat anlayışı bakımından ilişki vardır. Halk ve aydın tarihi akış içerisinde kendi dilleriyle kendi şiir geleneklerini oluşturmuşlardır. Örneğin Murat Çobanoğlu geleneği Türk edebiyatının başlangıç tarihine dayanan halk edebiyatının bir temsilcisidir. O dörtlüklerle ve hece vezniyle şiir kozasını oluştururken içinde yaşadığı kültürel ortamın etkisiyle farklı kavramlara ve kelimelere yer vererek geleneğin içinde özgünleşmiştir. Türk edebiyatında üç şiir geleneği vardır: 1. Halk Şiiri Geleneği ve Özellikleri Halkın içinden yetişmiş ve çoğu okur-yazar olmayan sanatçılar tarafından oluşturulmuştur. Şiirler sade bir halk Türkçesiyle söylenmiştir. Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır. Hece vezni kullanılmıştır. Kafiyeye önem verilmiştir. Aşk tabiat tasavvuf yiğitlik gibi konular işlenmiştir. Şiirler hazırlıksız olarak söylenmiştir. Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır. Gelenek usta-çırak ilişkisiyle bugüne kadar gelmiştir. Koşma semai varsağı destan ilahi nefes mani türkü gibi nazım şekilleri vardır. Halk şiiri geleneğinin en güçlü temsilcileri Karacaoğlan Âşık Seyrani Pir Sultan Abdal Dadaloğlu Yunus Emre Kaygusuz Abdal Erzurumlu Emrah ve Gevheri’dir. Bu geleneğin son dönem temsilcileri arasında Âşık Veysel Murat Çobanoğlu Âşık Reyhani Âşık Şeref Taşlıova ve Âşık Mahzuni’nin önemli bir yeri vardır. Örnek: Avşar Elleri Kalktı göç eyledi avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler ırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımın temreni Hakkımızda Devlet Vermiş Fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir Dadaloğlum yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Dadaloğlu 2. Divan Şiiri Geleneği ve Özellikleri Divan edebiyatı saray ve çevresinde gelişen ve aydın zümreye hitap eden bir edebiyattır. “Klasik Türk Edebiyatı” ismiyle de anılır. Bu döneme ait şairlerin şiirlerini topladıkları “divan” adı verilen birer defterleri vardır. Her şairin bir divanı olduğu için divan edebiyatı ifadesi daha yaygındır. Divan şiirinin dilinde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar sıkça görülür. Bu dönemin Türkçesine “Osmanlı Türkçesi” denir. Nazım birimi beyittir. Aruz vezni kullanılmıştır. Şiirlerde aşk tabiat din tasavvuf gibi genellikle ferdi konular işlenmiştir. Şiirlerde konu bütünlüğüne ve bütün güzelliğine değil beyit güzelliğine yer verilmiştir. Yani en güzel şiiri yazmak değil en güzel beyti yazmak amaçlanmıştır. Kaside gazel mesnevi murabba terkib-i bend rubai şarkı gibi nazım şekilleri vardır. Örnek: Gazel Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kâfir Aman dünyayı yaktın ateş-i sıızan mısın kâfir Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar Aceb bir şuha sende âşık-ı nalan mısın kâfir Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kâfir Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir Nedim-i zarı bir kâfir esir etmiş işitmiştim Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kâfir Nedim 3. Modern Şiir Geleneği ve Özellikleri Bu şiir geleneğinde şiirde ölçünün nazım biriminin ve kafiyenin şart olmadığı savunulmuş ve ölçüsüz ve kafiyesiz şiirlerin örnekleri verilmiştir. Sanatlı söyleyişin yerine yalın ve tabii söyleyiş benimsenmiştir. Her türlü konu işlenmiştir. Nazım birimi kullanılmamıştır. Serbest şiir tarzı benimsenmiştir. Şiirlerde sözcük dizilişi ve iç ahenk ön plandadır. Örnek: Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız Mısralarımda; Dokunabilir misiniz Gözyaşlarıma ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım duyuyorum; Anlatamıyorum. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |