Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Türkçe - Edebiyat
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi

Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17.07.2013, 12:18   #1 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi

Edebiyat güzel sanatlardan biri olması yanında oluşturduğu sanatın kuralları ve ürünleriyle uğraşan bir bilim dalı olarak da değerlendirilebilir Edebiyat ürünlerini ortaya koyarken ve bu ürünleri incelerken çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar

a) Edebiyat ile Tarih Arasındaki İlişki

İç içe girmiş olan bu ilişkiyi üç yönde inceleyebiliriz Her edebî metnin içinde oluştuğu tarihî bir dönem vardır ve edebî metinlerin hepsinde bu tarihî dönemlerin izlerini görmek mümkündür Edebî metinlerin temasını tarihî dönemler etkiler bu eserleri doğru yorumlayabilmek için o dönemin tarihî olaylarını iyi bilmekgerekir Bazı edebî metinleroluştuğu dönemin izlerini taşırken bazıları da konusunu tamamen tarihî gerçeklerden alabilirBu tür metinler tarihe ışık tutabilir tarih bilimine kaynaklık edebilir Göktürk Kitabeleri'ni bu duruma örnek olarak gösterebiliriz Edebî eserler ve yazarları dönemleri ile birlikte inceleyen edebiyat tarihi tarih biliminin metodundan yararlanır
İnsanlığın toplumsal kültürel ekonomik gelişmesini belgelere dayanarak anlatan bilim dalına "tarih" denir İnsanın geçmişe karşı duyduğu merakın yarına ait endişelerinin ve varlığını sürdürebilmek için gösterdiği çabaların bir ürünü olan tarih insan topluluklarının yer-zaman göstererek hayatını kültür ve uygarlıklarını anlatır
İnsanı ilgilendiren her şey tarihin içindedir Edebiyat tarihi araştırmalarının temeli olan edebî eserin konusu da insandır Her ikisinin ortak noktası ise insanla ilgili gerçekleri vermeye çalışmasıdır
Edebiyat tarihçisi ve tarihçi "geçmiş" üzerinde çalışır; Ama aynı yöntemi kullanmakla birlikteuygulamada birbirlerinden ayrılır Tarihçinin üzerinde çalıştığı geçmiş artık devrini tamamlamış tarihin malı olmuştur Edebiyat tarihçisinin konusu olan geçmiş ise sanat eserleriyle varlığını sürdürmektedir
Tarihçi kişiler üzerinde olaylarla ilgisi oranında dururken; edebiyat tarihçisi sanat eserlerini oluşturan belirli kişiler üzerinde durur
Edebiyat tarihçisi sanatçının özelliklerini ve onun incelediği çağın dilini zevkini edebî karakterini inceler Bu bağlamda sanatçının özelliklerini ve çağdaşlarından ayrıldığı noktaları saptar Edebî eserlere yönelik araştırmalar yapar Tarihçi incelediği eserlerdeki kişisel görüşleri bir yana bırakmak zorundayken edebiyat tarihçisi bu bölümleri değerlendirerek yazarı eserinden hareketle tanımaya çalışır
Tarihçi ve edebiyat tarihçisinin değerlendirmeye alınan kaynaklar karşısındaki tutumları da farklıdır Kaynaklar tarihçi için yanıltıcı ve taraflı yazılmış olabilir Hâlbuki sanat eserleri kendilerini olduğu gibi yansıtır
Tarih toplumların geçmişteki yaşamını inceler Çevre kültür ekonomi güzel sanatlar gibi insanı ilgilendiren her şey onun ilgi alanına girer Edebiyat tarihinin konusu ise edebî eser o eseri ortaya koyan sanatçı ve edebî eserin ortaya konduğu dönemdir Edebiyat tarihisanatçıyı eseri ve eserin ortaya konduğu dönemi inceleyerek belli bir dönemin sanat anlayışını ortaya çıkarır O dönemde beğenilen eserleri eserlerin etkilendiği akımları belirler
Edebiyat tarihi aslında tarihin edebiyatı etkileyen şekillendiren yönüne eğilir Tarihin alt koludur Ancak tarihçilerin yaptığı gibi olaylar neden - sonuç ilişkisi içinde incelenmez Bu yönüyle de edebiyat tarihi genel tarihten ayrılır
Tarihin incelediği olay bitmişken tarihe geçmişken; edebiyat tarihinin konusu olan edebi eser canlıdır ve bugüne ulaştığı için hâlâ yaşamaktadır Türk toplumu açısından baktığımızda "Orhun Abideleri"nde anlatılan olaylar çoktan olup bitmiş tarihe mal olmuştur Olaylar bugün varlığını sürdürmemektedir Ancak "Orhun Abideleri" fiziksel olarak hâlâ vardır ve önemli bir edebî değerdir Yani Orhun Abideleri edebî eser olarak canlıdır
Tarihçinin tarafsız olma zorunluluğunun yanında edebiyat tarihçisi bir edebî eseri incelerken onun taşıdığı sanat tazeliği karşısında tarafsız ve heyecansız kalamaz Sanatçılar eserlerine kendi duygu ve düşüncelerini yansıtırlar Ortaya çıkan edebî eser sanatçıdan derin izler taşırEdebî eserin en önemli özelliklerinden biri de "etkileyicilik"tir Bu bağlamda edebî eseri inceleyen edebiyat tarihi de edebî eserden etkilenir Dolayısıyla edebiyat tarihinin tarafsızlığını koruması çok zordur Oysa tarih olaylardan etkilenmez Tam bir tarafsızlıkla olayları incelerOlayları neden- sonuç ilişkisi içinde ortaya koyar Bunu da kanıtlarını açıklayarak yapar
Edebiyat tarihinin amacı edebî eseri incelemektir Bu bağlamda onun amacı sanatsaldırOysa tarih için önemli olan bilgidir Bu bilgi sanatsal bir nitelik taşımayabilir Edebiyat tarihi için edebî eserin kendisi önemliyken tarih için eserden elde edilecek bilgi önemlidir
Tarihî olayların ise edebiyat üzerinde etkisi büyüktür Edebî eserleri yazıldığı dönemin tarihi bilinmeden tam olarak anlayabilmek ve yorumlayabilmek mümkün değildir Ancak sanatçının tarihî bilgileri aynen kullanmak zorunda olmadığı; gelecekte tarih kavramlarını kullanmak ve olay örgüsünü istedi gibi düzenlemek bakımından özgür olduğu unutulmamalıdır
Bütün bu farklılıklara rağmen tarih ile edebiyat tarihi arasında çok sıkı bir ilişki vardır Edebiyat tarihi ve genel tarih birbirini tamamlar Birtakım yöntemsel farklılıklar bu gerçeği değiştirmezBir ulusun geçmişteki duygu düşünce ve kültür hayatını yansıtan uygarlık tarihi genel tarihin önemli bir koludur Aynı amaca hizmet eden edebiyat tarihleri tarihçilerin başvuracağı önemli kaynaklardan biri sayılmaktadır Bazı edebî eserler tarihi aydınlatma bakımından büyük önem taşır Tarih öncesi dönemleri aydınlatmada kaynak görevi gören "destanlar"; siyasal sosyal ve ekonomik hayat hakkında bilgiler veren "gazavatnâme seyehatnamesefaretname siyasetname hatıra ve tezkireler" tarih araştırmalarında başvurulacak kaynaklardır Örneğin bir edebî eser olan Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"si tarihçiler için de önemli bir kaynaktır Toplumların ilk edebî ürünleri olan destanlar da tarih bilimi için önemli kaynaklar arasında yer alır "Yaratılış Göç Ergenekon İlyada ve Odysseia ŞehnameKalevela" gibi destanlar incelenerek toplumların yaşamları kültürleri inançları hakkında bilgiler edinilir Örneğin Oğuz Kağan Destanı'nı incelerken o dönemin tarihi ile ilgili önemli bilgilere ulaşılır Yani edebî eser bir anlamda tarihî belge niteliğindedir Tarihin önemli kaynaklarından biridir Bu eserler iki bilim dalı için vazgeçilmez kaynaklardır
Tarihi Metinlerle Edebi Metinlerin Farkları

Bir sanatçı herhangi bir edebî türde eser verdiğinde ortaya çıkan metne "edebî metin" denirEdebî metinler toplumların ortak malı da olabilir Özellikle "efsane destan masal türkü ve halk hikâyeleri"nin oluşturduğu edebî metinlerin belli bir yaratıcısı yoktur Böyle metinler toplumların yaşayışından doğar ve toplumların ortak değerlerini yansıtır
Edebî metinler gerçek bir olaya dayansa da temelde kurgusaldır Onu ortaya koyan kişinin ya da toplumun duygularını düşüncelerini hayallerini özlemlerini yansıtır İçinde gerçek olmayan; hatta akıl dışı unsurlar barındırabilir Edebî metinler insanların veya toplumların yaşamı içinde ortaya çıkar İnsan düşünür hisseder hayal eder ve bunları edebî ürün olarak ortaya koyar Bu bağlamda edebî metin ortaya konduğu dönemin bakış açısını ve özelliklerini yansıtır Edebî metinde bir olay anlatılırken anlatıcının duyguları sezgileri hatta hayalleri işin içine girer Örneğin destanlarda olağanüstü pek çok kişi ve olaya rastlanır
Tarih ise insanlığın toplumsal kültürel ekonomik gelişmesini belgelere dayanarak anlatırBunu her şey olup bittikten çok sonra yapar Tarih bir bilim olduğu için tarihî metinler de bilimsel metnin özelliklerini taşır Bu metinlerde gerçek dışı unsurlara rastlanmaz Hayallerduygular özlemler hisler yer almaz Tarih nesnel olmaya çalışır Tarihî metinlerde bireysel veya toplumsal yaratıcılık aranmaz Tarihî metinler olanı yansıtır Olayların fotoğrafını çekerBunu da delilleriyle ortaya koyar Tarihî metinler bir araştırma ürünüdür Ortaya konduğu dönemin bakış açısına göre oluşturulur Hiçbir şeyi değiştirmez var olanı ortaya koymaya çalışır Bilim adamı tarihî metinleri oluştururken işin içine kendi duygularını hayallerini katmaz
Örneğin Orhun Abideleri edebî metin olarak ortaya konduğu dönemi günümüze taşır Bu abideler tarih bilimi açısından incelendiğinde ise o dönemle ilgili bilimsel yargılara ulaşmayı sağlayan kaynak niteliğine bürünür Bilim adamlarının o dönem ile ilgili çalışmalarına kaynaklık eder Yani edebî metin tarihten günümüze bir köprü kurarken tarih de günümüzden geçmişe bir pencere açar Dolayısıyla edebî metin bir sanat eseridir tarihî metin ise bilimsel bir üründür
Edebî metinlerde estetik zevk esastır Bu metinler okuyanları dinleyenleri etkilemeyi amaçlarBunu yaparken "yaratıcılık'tan ve "hayal gücü"nden alabildiğine yararlanır Tarihî metinler ise "yararlılığı" esas alır Geçmişi öğrenmeye yönelik bir etkinliktir Bu nedenle tarihî metinlerde "hayal gücü" ve "yaratıcılık" gibi niteliklere rastlanmaz
Edebî eser bir sanat ürünüdür Sanat ürünü bilgi vermeyi amaçlamaz Onun öğretici olma zorunluluk yoktur Oysa bilimin temel nitelikleri arasında "yararlılık" ve "öğreticilik" de vardırBir bilim dalı olan tarih de bu nitelikleri dikkate almak zorundadır Dolayısıyla edebî metin ile tarihî metinler bu noktada da farklı özelliklere sahiptir
Edebiyat tarihi bir bilim dalı; edebiyat ise bir sanattır Bilim genel konularla ilgilenir Deney ve gözleme istatistik verilere dayanarak her zaman her yerde geçerli olan kurallar belirlerÖğretmeyi bilgilendirmeyi amaçlar Edebiyat ise yer ve zamana göre değişen özel konuları sezdirici duyurucu bir tutumla ele alır Gerçekte o değişen olgular arkasında değişmeden kalan "aşk ölüm özlem yaşama sevinci" gibi evrensel değerleri işler Bir edebî eseri yaşatan da bu kalıcı değerlere dayanması ve iyiden de öte güzel yazılmış olmasıdır Bu bağlamdaedebî metinler sanatsal; tarihî metinler ise bilimsel niteliklere sahiptir
Ayrıca bakınız->> Edebiyat-Tarih İlişkisi
b) Edebiyat ile Coğrafya Arasındaki İlişki


Her edebî metnin - özellikle olay ve durum metinlerinin - önemli unsurlarından biri de yerdirOlaylar bir mekânda ortaya çıkar ve o mekânın izlerini taşır Böylece coğrafya edebiyat üzerinde etkili olur Bazı edebî metinlerin yazılış amacı belli bir coğrafi bölgeyi tanıtmaktırGezi yazıları egzotik romanlar bu türden eserlerdir; bunlar her iki bilim için de önemli kaynaklardır

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi hem edebiyat hem tarih hem de coğrafya bakımından önemli bir eserdir Coğrafya kitaplarında coğrafî bilgiler veren dergilerde ansiklopedilerdeedebiyatın anlatım biçimlerinden biri olan "açıklayıcı betimleme" kullanılır Bu yönüyle coğrafya bilimi edebiyattan yararlanmış olur
c) Edebiyat ile Sosyoloji Arasındaki İlişki


Edebiyatın konusu insandır ve insan toplum içinde yaşayan bir varlıktır Edebî metinler insanıinsanın diğer insanlarla ilişkilerini işler Sosyoloji ise toplum bilimidir Bu yönüyle her iki bilimin konusu ortaktır Bazı edebî metinler sosyoloji bilimine kaynaklık edebilir çünkü edebî metinlerde insan ilişkileri açısından bol malzeme vardır Ancak edebî metinler oluşturulurken gerçeklerin değiştirilip dönüştürüldüğü unutulmamalıdır Bazı edebî akımlar ve edebî dönemlerin bazı temsilcileri topluma yön vermeyi sosyal fayda sağlamayı amaçlarBöylece edebiyat toplumu etkiler ve sosyolojinin inceleme alanına girer Örneğin; Recaizâde Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanı Batılılaşmayı yanlış anlayan züppe tipini Halit Ziya'nın "Maî ve Siyah" adlı romanı da Servet-i Fünun sanatçılarını anlatır
Toplumun oluşum işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalına "toplum bilimi (sosyoloji)" denir Başka bir söyleyişle toplum bilimi insanların yaşayışlarını bu yaşayışları düzenleyen ve yöneten yasaları araştıran inceleyen bir bilim dalıdır Bu bilim dalı "dil dinahlak gelenek görenek kültür uygarlık millet" gibi düşünce ve kavramların önem ve etkinlik kazanmasına değerlendirilmesine yardımcı olur
Toplum bilimi insan topluluklarının çeşitli kurum ve kurallarını kültür eserlerini yalnız toplumun oluşumu açısından araştırır ve değerlendirir Belli bir toplumdan sağladığı verileri o toplumun gelişim sorunlarını kurum ve kurallarını kültür aşamalarının dönüşüm çeşitlerini açıklamak için kullanır
Edebiyat tarihi ise bir ulusun kendi tarihi boyunca oluşturduğu bütün sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerini inceleyerek o ulusun geçirdiği duygu ve düşünce aşamalarını ortaya koyarToplum bilimi genel edebiyat tarihi özeldir Toplum bilimi evrensel edebiyat tarihi ulusaldırAncak edebiyat tarihi kendisi için gerekli olan ön bilgilerin büyük bir bölümünü toplum bilimi aracılığıyla sağlar Onun araştırma inceleme ve değerlendirmelerinden büyük ölçüde yararlanır
Edebiyat tarihçisi edebiyat tarihini oluşturabilmek için toplumu kaynaklarından başlayaraktarihin akışı içinde bütünüyle izlemek eserleri yazarları ve edebî akımları onları oluşturan nedenleri araştırmak zorundadır Edebiyat tarihçisinin edebiyat tarihiyle ilgili bütün ürünleri toplum bilimi ışığı altında incelemesi gerekir Çünkü edebiyat tarihçisine nedenleri araştırmasında onları birbirine bağlayan karışık etkenleri ayırmasında sonra yeniden toparlayıp birleştirmesinde en önemli yol gösterici toplum bilimdir
Edebî eserleri ortaya koyanlar insanlardır insanlar bir toplumda yaşar Yaşadıkları toplumun özelliklerini de ortaya koydukları edebî eserlere ister istemez yansıtırlar Toplumların özellikle gelenek görenek ve yaşam biçimleri edebî eserlere yansır Bu bilgiler edebiyat tarihine de toplum bilimine de kaynaklık eder O yüzden edebiyat tarihi incelenmeden toplum bilimi hakkında hüküm vermek tam doğru olmaz
d) Edebiyat ile Psikoloji Arasındaki İlişki


Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç) Bu eserler bire bir yazarların yaşantılarını duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır Yani edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir Edebî eserler insanı her yönüyle aydınlatır İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar duygu ağırlıklı şiirler) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda "Bin bir çeşit insanın bin bir çeşit hâli vardır" diyerek olaylarıdurumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir Mehmet Rauf'un "Eylül" Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir Bu tür eserler psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir Ancak edebî eserlerin gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür
e) Edebiyat ile Felsefe Arasındaki İlişki


Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe zaman zaman araç olarak edebî metinleri kullanmıştır Bazı edebî metinlerin arka planında bazı düşünceler yatar Toplumları etkileyen bu düşünceler felsefî metin yalınlığıyla değildeğiştirilip dönüştürülerek anlatılır Sayfalarca süren bir edebî metnin arkasında bir cümlelikbir iki kelimelik bir düşünce olabilir Edebî metin bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılırÖrneğin Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı Düşüş vs) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir
f) Edebiyat ile Bilim -Teknik Arasındaki İlişki


Bilim ve teknik insan hayatını etkileyen değiştiren insan hayatına yön veren yeniliklerigelişmeleri içerir Değişen insan yaşamı değişiklikleriyle edebi eserlerde yer alır Bir toplumun bilim-teknikteki seviyesini yazılan edebî metinlere bakarak tahmin edebiliriz Bilim ve teknikteki gelişmeler edebiyatın gelişmesini de etkilemiştir Örneğin matbaanın bulunmasıherkesin edebî eserlere ulaşımını kolaylaştırmış gazetenin çıkarılmasına zemin hazırlamış; bu da gazete çevresinde oluşan edebî metinlerin oluşumunu sağlamıştır 20 yüzyılda "fütürizm" (gelecekçilik) akımına mensup sanatçılar edebiyatı tamamıyla teknolojik gelişmelerin bir anlatım aracı olarak görmüşlerdir
Edebiyat ile Halk Bilimi İlişkisi

Toplumun geleneklerini göreneklerini inançlarını edebî ürünlerini inceleyen bilim dalına "halk bilimi" denir Yani halk bilimi bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini geleneklerinitörelerini inançlarını müziğini oyunlarını masallarını efsanelerini halk kimliğini incelerBunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirtir Kaynak gelişim ve etkileşim gibi sorunlarını kendine özgü yöntemlerle çözme çabası içinde olur Sonuç kural kuram ve yasalarını bulmaya çalışır
Halk bilimine "folklor" da denir "Folklor" karşılığı olarak ülkemizde eskiden "hakikat" ve "hakikat bilgisi" gibi sözler kullanılmıştır Daha sonra bu sözler halk bilimini belirten bir terim olarak kabul edilmiştir
Halk bilimi halkın ortak ürünlerini içine alır Bunlar kim tarafından üretildiği ortaya konduğu bilinmeyen "atasözü deyim bilmece tekerleme ninni türkü mani ağıt destan halk hikâyesi masal efsane meddah Karagöz orta oyunu" gibi ürünler ile halkın kendine özgü araç ve gereçlerini kapsar Halk bilimi özellikle "efsane masal destan" gibi edebî ürünleri inceler Halk kültürüne ait özellikler ve edebî ürünler de halk biliminin malzemesini oluştururHalkın inancı sevinci üzüntüsü beklentisi sıkıntısı özlemi değer yargıları türküleremasallara destanlara efsanelere fıkralara; hatta deyim ve atasözlerine yansır Öyleyse edebiyat tarihi halk bilimi için de çok önemli bir kaynaktır
Halk bilimi edebiyat tarihinin önemli dallarından biridir Bu ürünler edebiyat tarihi içinde "Anonim Halk Edebiyatı" ürünleri olarak yer almış edebiyat tarihçilerince ve folklor uzmanlarınca ayrı ayrı araştırılmış derlenmiş incelenmiş ve değerlendirilmiştir
Türk halk biliminin ilk ürünleri Türklerin yazıyı kullanmadığı devirlerdeki verimlerdir Bu halk verimlerinin ilk örneklerini Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügati't Türk" adlı eserinde görmek mümkündür
Eski çağlarda oluşan bu folklor ürünleri dışında bir de sonraları halk çevrelerince beslenen ve değerlendirilen dinî- tasavvuf yolda ve din dışı konularda verilen ürünler vardır Bunlara da Türk Halk Edebiyatı verimleri denir Folklor ve Türk Halk Edebiyatının sınırlarını çizmek birinin nerede bittiğini ötekinin nerde başladığını kesin olarak belirlemek çok güçtür Çünkü folklorsosyal bir olaydır Folklor ürünlerinin ilk söyleyeni bilinmediği için bunlar halkın ortak malı olarak kalmıştır Saz şairlerinin ürünleri ise kişiseldir Birincisi folklorcuyu ikincisi ise daha çokedebiyat tarihçisini ilgilendirir Araştırmacı folklorda genelliği olayların izlerini sosyal unsurları inançları gelenekleri ve görenekleri arar Edebiyat tarihçisi ise genel olmayı bırakarak orijinal yönleri kişisel unsurları ve görüşleri bulup çıkarmak ister; güzelliği araştırır



Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 16:09