|
Anne ve Çocuk kategorisinde açılmış olan 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
26.12.2014, 21:15 | #1 (permalink) |
Tecrübeli Üye | 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri,Yeni Bebek İsimleri,Farklı dilde isimler A (351 İsim) Abja: Dere, çay. (Lazca) Abril: Vadi. (Çeçence) Açanay: Ay gibi aydınlık saçan. (Türkçe) Açangül: Gül gibi açılmış olan. Açelya: Fundagillerden kokusuz ve güzel renkli çiçekler açan bir bitki. Açıkalın: Dürüst, çekinecek bir durumu olmayan. (Türkçe) Açılay: Ay gibi parlayan, ay gibi güzel olan. (Türkçe) Açkıngül: Açılmış gül gibi güzel olan. (Türkçe) Adacan: Adada doğan ve adada yaşayan, sevilen kişi. (Türkçe) Adagül: Adada yetişen gül. Adalet: Hak ve hukuka uygun, dürüstlük, doğruluk. (Arapça) Adani: Doğurgan, üretken. (Kürtçe) Adanır: Ünlü, adı anılır. (Türkçe) Adıcan: Adıyla sevilen, adı sevgili olan. (Türkçe) Adıgül: Adını gülden alan. (Türkçe) Adıgüzel: Adı sevilen, beğenilen, iyi olan. (Türkçe) Adıışık: Adını ışıktan alan. (Türkçe) Adınur: Adını ışıktan olan, adı ışık saçan. (Türkçe) Adışah: Adını şah ailesinden alan. (Türkçe) Adışık: Adı güzel olan, adı aydınlık olan. (Türkçe) Adıüstün: Adını üstünlüğünden alan. (Türkçe) Adıvar: İyi bir ünü olan. (Türkçe) Adile: Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan. (Arapça) Adran: Kuvvetli (Ermenice) Adviye: Yardımsever. (Arapça) Afet: Yıkım, büyük kötülük, kıran, olağanüstü güzel olan kadın. (Kürtçe) Afife: Temiz, namuslu kadın. (Arapça) Afşar: Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı. (Türkçe) Agner: Kıymetli taşlar. (Ermenice) Agur: Tempo tutmak, el çırpan. (Çerkesçe) Ağan: Kilisedeki en üst seviyedeki ruhani. (Ermenice) Ağavni: Güvercin. (Ermenice) Ağca: Beyaz, beyaz tenli, temiz, beyaza çalan. (Türkçe) Ağgül: Akgül: Beyaz gül, gül gibi. (Türkçe) Ağgüllü: Akgüllü: Beyaz güllü. (Türkçe) Ağgün: Akgün: Aydınlık gün. (Türkçe) Ağış: Göğe doğru yükselme, yükseliş. Ağtamar: Van'daki Aktamar adası. (Türkçe) Ahenk: Uyum, düzen, melodi (Kürtçe) Ahoron: Harun (Ermenice) Ahsen: Çok güzel, en güzel. (Arapça) Ahu: Ceylan, maral, karaca, parlak ve güzel bakışlı göz, güzel, zarif kadın. Ajda: Diş diş olan, çentik, sürgün, filiz. (Türkçe) Ajik: Badem, küçük dal (Ermenice). Sürgün, filiz. (Kürtçe) Akabi: Sevgi (Rumca) Akal: Beyaz ve kırmızı. (Türkçe) Akalın: Alnı açık olan, dürüst. (Türkçe) Akaltan: Hem beyaz hem kırmızı olan şafak. (Türkçe) Akaltın: Akaltun: Beyaz altın, altın gibi parlak. (Türkçe) Akanay: Gökyüzünde ayın hareketi. (Türkçe) Akancan: Sevgiyle akıp giden. (Türkçe) Akangün: Hızlıca giden gün. Akansu: Su gibi akan. (Türkçe) Akant: İyi dilekleri olan yemin. (Türkçe) Akanyıldız: Kayan yıldız. (Türkçe) Akarsu: Belirli bir yatak üzerinde, yerüstünde ve yeraltında akan suların adı, tek sıra elmas ya da inciden yapılan gerdanlık. (Türkçe) Akasiye: Akasya ağacı ve çiçeği. (Kürtçe) Akasya: Küçük sıra yapraklı, baklagillerden bir ağaç, salkım ağacı. (Türkçe) Akata: İyi, güzel. (Rumca) Akay: Ayın en parlak hali. (Türkçe) Akbal: Bal gibi temiz. (Türkçe) Akbaşak: Beyaz bir buğday cinsi. (Türkçe) Akçan: Çok temiz, çok beyaz. Temiz, dürüst kimse. (Türkçe) Akça: Bkz. Ağca. (Türkçe) Akçasu: Beyaz, tertemiz su. (Türkçe) Akçay: Temiz, duru çay. (Türkçe) Akçıl: Beyazımsı, solgun. (Türkçe) Akçiçek: Beyaz renkli çiçek. (Türkçe) Akgül: Beyaz, gül gibi. (Türkçe) Akgün: İyi, güzel gün. (Türkçe) Akgüneş: Apaçık güneşli. (Türkçe) Akgüngör: İyi günler yaşa. (Türkçe) Akhanım: Beyaz tenli kadın. (Türkçe) Akışık: Beyaz, parlak ışık. (Türkçe) Akibe: İzleyen, arkadan gelen. (Türkçe) Akide: Bir şeye bağlanma, inanma, tutku. (Arapça) Akife: Bir şey üzerinde inatla duran, kararlı, inatçı. (Arapça) Akile: Akıllı, akıl sahibi, kavrayışlı. (Arapça) Akipek: Beyaz ve ipek gibi. İpek gibi yumuşak insan. (Türkçe) Akkar: Kar gibi beyaz. (Türkçe) Akkız: Beyaz kadın. (Türkçe) Akkor: Nerdeyse beyazlaş-mış ateş. (Türkçe) Akkutlu: Şansı açık. (Türkçe) Akmeriç: Meriç ırmağı gibi beyaz akan. (Türkçe) Akmut: Uğurlu, şanslı, mutlu. Akmutlu: Çok mutlu. (Türkçe) Aknes: Temiz, dürüst. (Rumca) Aknur: Beyaz ışık. (Türkçe) Akol: Temiz ol. (Türkçe) Akören: Temiz kent kalıntısı. (Türkçe) Akpak: Tertemiz, çok dürüst. (Türkçe) Akpınar: Temiz su kaynağı, suyu berrak pınar. (Türkçe) Aksel: Beyaz renkte taşkın su. (Türkçe) Aksen: Sen beyaz ve aydınlıksın. Temiz, doğru, namuslusun. (Türkçe) Akses: Sesi aydınlık saçan. (Türkçe) Aksev: Aydınlığı sev.(Türkçe) Akseven: Aksever: Ak-se-ven: Aydınlığı seven. Temiz, doğru, dürüstlüğü seven. (Türkçe) Aksevil: Temizliği, dürüstlüğü sevilen kişi. (Türkçe) Aksevinç: Bayram gibi, çok sevinç. (Türkçe) Aksın: Temizsin, aydınlıksın, dürüstsün. (Türkçe) Aksu: Temiz, pırıl pırıl su, nehir. (Türkçe) Aksun: Aydınlık sun. (Türkçe) Aksuna: Beyaz yaban ördeği. Beyaz suna gibi güzel. (Türkçe) Aktaç: Beyaz taçlı. (Türkçe) Aktolun: Beyaz dolunay. (Türkçe) Aktuna: Tuna nehri gibi beyaz. (Türkçe) Akün: Adı temiz, iyi tanınan. (Türkçe) Aküs: Nazik, zarif, çekicilik, cazibe. (Kürtçe) Akyıldız: Beyaz yıldız. (Türkçe) Alagöz: Renkli gözlü olan kimse. (Türkçe) Alagün: Yarı aydınlık gün. (Türkçe) Alakuş: Karışık renkleri olan kuş. (Türkçe) Alam: Dünya. (Ermenice) Alanay: Ayın ışık saçtığı yer. (Türkçe) Alanur: Çok renkli ışık. (Türkçe) Alapınar: Alaca pınar. (Türkçe) Alasu: İyi su, temiz su. (Türkçe) Alaşa: Aşifte, alımlı kız. (Lazca) Alaşan: İyi kaliteli isim. (Türkçe) Alaz: Yanan bir şeyin yayılan alevi, yalım. (Türkçe) Albeni: Çekicilik, güzellik. (Türkçe) Alcan: Can alıcı güzel, cesur, yürekli. (Türkçe) Alçiçek: Kırmızı çiçek. (Türkçe) Alçin: Kırmızı renkli küçük bir kuş. (Türkçe) Aldoğan: Kırmızı bir doğan cinsi. (Türkçe) Alev: Yanan şeylerin yayılan dili, alaz, yalım, aşk ateşi, sevda, alımlı, cazibeli. (Türkçe) Algım: Sevdalı, vurgun. (Türkçe) Algın: İyi, güzel, sıcakkanlı, sevimli. (Türkçe) Algül: Kırmızı gül. (Türkçe) Algün: Kırmızı güneş. (Türkçe) Alım: Cazibe, gönlü çelen güzellik. (Türkçe) Alışık: Kırmızı ışık. (Türkçe) Alime: Çok okumuş, bilgin, aydın kadın. (Arapça) Aliye: Yüce, yüksek, bir şeyin en üst katı. Aliz: Kibar, sevinçli. (Ermenice) Alkım: Gökkuşağı. (Türkçe) Alkış: İyi dilek, kutlamak için el çırpma. (Türkçe) Alkız: Yanakları al al, beyaz tenli kız. (Türkçe) Alsan: Ün al, adın duyulsun. (Türkçe) Alsevin: Sevinçli ol. (Türkçe) Alsevinç: Sevinçli ol. (Türkçe) Alsuda: Suya yansıyan ay ışığı. (Türkçe) Altaç: Kırmızı taç. (Türkçe) Altan: Kızıl şafak. (Türkçe) Altın: Çok değerli insan anlamında kullanılır. (Türkçe) Altınay: Altunay: Altın renkli ay. (Türkçe) Altınbaşak: Altunbaşak: Altın gibi başak. (Türkçe) Altında!: Altundal: Altın gibi dal. (Türkçe) Altınışık: Altunışık: Altın gibi ışık. (Türkçe) Altınız: Altuniz: Altın izi gibi parlak. (Türkçe) Altıntaç: Altuntaç: Altın gibi taç. (Türkçe) Alnına: Kırmızı akan Tuna ırmağı. (Türkçe) Aluçe: Alıç, yeşil erik. (Kürtçe) Alüze: Gamlı, kederli, hüzünlü. (Kürtçe) Amaç: Erek, istenilen hedefe varma. (Türkçe) Amade: Hazır, hazır olma. (Türkçe) Amahırko: Böğürtlen. (Çerkesçe) Amarca: Gayret. (Abhazca) Amber: Güzel kokulu, mis. (Kürtçe) Amire: Yönetici. (Arapça) Anahin: Temiz, lekesiz. (Ermenice) Anar: Anımsar, hatırlar. Anarad: Az bulunan. (Ermenice) Anber: Güzel kokulu, kül rengi madde. (Türkçe) Andaç: Armağan, hediye, ün, evlat, nesil, şöhret. (Türkçe) Andelip: Bülbül. (Arapça) Angın: Tanınmış, ünlü, bilinen kişi. (Türkçe) Anı: Yaşanmış olaylardan bellekte kalmış olan. (Türkçe) Anıl: Sakin, bellek, adın hep anılsın. Anka: Efsanevi bir kuş. (Türkçe) Ankine: Çok değerli, kıymetli. (Ermenice) Anjel: Melek. (Ermenice) Anmeğ: Masum. (Ermenice) Anna: İyilik etmek. (Ermenice) Antaram: Eşsiz, tek. (Ermenice) Antreas: Yağmur. (Rumca) Anuş: Ölümsüz. (Ermenice) Anuşavan: Ölümsüz ruh (Ermenice) Aram: Dinlenme, rahat, huzur, ferahlık. (Farsça) Arasti: Süslü, hazırlanmış. (Kürtçe) Arda: İşaret çubuğu, asa, Meriç ırmağının bir kolu. Arefe: Herhangi bir zamandan bir önceki zaman, önceki gün. (Arapça) Arek: Güneş. (Ermenice) Areknazan: Güneşin pırıltıları. (Ermenice) Arevaluyu: Güneş ışığı. (Ermenice) Arıcan: Temiz ve sevilen kişi. (Türkçe) Arıç: Arınç: Barış, erinç, düzen, dinginlik, huzur. (Türkçe) Arıçel: Barış elçisi. (Türkçe) Arıel: Eli temiz, dürüst. (Türkçe) Arın: Alın, temiz, saf. (Türkçe) Arınç: Bkz. Arıç. (Türkçe) Arıpınar: Suyu temiz pınar. (Türkçe) Arısu: Temiz, berrak akan su. (Türkçe) Ariana: Cesur. (Ermenice) Arie: Vadi. (Çeçence) Armağan: Hediye, bağış, ödül. (Türkçe) Armine: Emine, korkusuz, yürekli. (İbranice) Artemis: Tapınak. (Rumca) Arus: Temiz. (Ermenice) Arze: Yavru. (Urartuca) Arzıvig: Kartal. (Ermenice) Arzu: istek, dilek, beklenti. (Farsça) Arzucan: Candan, gönülden isteyen. (Türkçe) Arzugül: Gül gibi olmak isteyen. (Türkçe) Arzugün: istenen gün. (Türkçe) Arzuhan: İstenen egemen. (Türkçe). Arzum: İsteğim. (Türkçe) Asdiğik: Yıldız. (Ermenice) Asena: Güzel, alımlı kadın. (Türkçe) Asher: Kraliçe. (Ermenice) Asiyater: Sevgi. (Abhazca) Asiye: İsyan eden, acılı, direk. (Türkçe) Aslı: Temeli, esası, özü. En eski Türk kadın isimlerinden, Arapça "asıl" sözcüğünden türetilmiştir. (Arapça) Aslıcan: Özü can gibi sevgili. (Türkçe) Aslıgül: Kökü gül çiçeğinden gelen, özünde gül olan. (Türkçe) Aslıhan: Egemen soydan gelen, han soyundan gelen. (Türkçe) Aslım: Özüm. (Türkçe) Aslınur: Özü ışık olan. (Türkçe) Asli: Öz, asıl. (Ermenice) Asti: Dişi. (Çerkesçe) Asu: İsyan eden, yaramaz, yerinde duramayan. (Türkçe) Asude: Rahat, dingin, huzurlu, sessiz, sakin, uçarı olmayan. (Farsça) Asuman: Gökyüzü. (Farsça) Asya: Yerküre'nin doğu bölümünün yaklaşık yarısını kaplayan kıtanın adı. Aşina: Bilinen, görülen. (Arapça) Aşkım: Sevdiğim, sevgilim. (Türkçe) Aşkın: Sevdiğin, sevgilin, fazla. (Türkçe) Aşkınay: Dolunay. (Türkçe) Atanur: Soyu aydınlık olan. (Türkçe) Ateş: Yanan şeylerden çıkan ısı ve ışık. Atıfe: İyilik, barış, lütuf, sevgi. (Arapça) Atılay: Ay gibi atılan, akan. (Türkçe) Atike: Özgür, soylu, güzel kız. (Arapça) Atine: Alçakgönüllü (Rumca) Atiye: Başkaldıran, isyan eden. (Arapça) Atlas: Parlak ve sık dokunmuş kumaş. (Türkçe) Avedaran: Müjde (Ermenice) Avgan: Mavi, gökmavisi, deniz mavisi. (Kürtçe) Avi: Su rengi, sulak, suya ait. (Kürtçe) Aviye: Temiz, pak. (Kürtçe) Avsır: Şelale (Kürtçe) Avsün: Efsun, kutsama (Türkçe) Avşar: Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı. (Türkçe) Avunç: Acının hafifletilmesi, teselli bulma, avunma. (Türkçe) Avüba: İklim. (Kürtçe) Avzer: Yaldız, parlak, süs. (Kürtçe) Awaz: Beste, bestekâr, ses, nida. (Kürtçe) Axış: Mesut, mutlu, huzurlu. (Kürtçe) Ayal: Eş, hanım, zevce. (Arapça) Ayaltın: Altın gibi parlak ay. (Türkçe) Ayande: Çağdaş, şimdiki, güncel. (Kürtçe) Ayasun: Aydınlığa sun. (Türkçe) Ayaşan: Güçlü, aydan da öteye giden. (Türkçe) Ayataç: Aya taç olma. (Türkçe) Ayben: Ay gibiyim, ay kadar güzelim. (Türkçe) Aybeniz: Aydınlık yüzlü. (Türkçe) Aybüke: Aybike: Ay gibi hanım, ay gibi güzel. (Türkçe) Ayca: Ayın ilk dördünde aldığı yay biçimi, hilâl. (Türkçe) Ayçan: Ay gibi aydınlık kişi. (Türkçe) Ayça: Beyaz tenli kadın. (Türkçe) Ayçağ: Ay gibi yaşayan. (Türkçe) Ayçıl: Ayçil: Ay gibi güzel. (Azerice) Ayçiçek: İri sarı çiçekleri olan bir bitki. (Türkçe) Ayda: Dere kıyılarında yetişen bir bitki. (Türkçe) Aydacan: Ay gibi sevilen. (Türkçe) Aydagül: Ay gibi güzel gül. (Türkçe) Aydagün: Ay gibi ışıklı ve aydınlık. (Türkçe) Aydan: Güzelliğini aydan alan, aya ilişkin, aydan bir parça, aydan olan. Aydanur: Ay gibi ışıklı. (Türkçe) Aydeniz: Ay gibi parlayan deniz. (Türkçe) Aydın: İleri düşünceli, açık, anlaşılır, ışıklı, parlayan. (Türkçe) Aydınay: Aydınlık, ay gibi. (Türkçe) Aydıncan: Aydınlık yürekli. (Türkçe) Aydil: Ay gibi aydınlık gönüllü. (Türkçe) Aydilek: Aydınlık dileyen. (Türkçe) Aydinç: Ay gibi dinç olan. (Türkçe) Aydoğan: Aydınlık doğan. (Türkçe) Aydüz: Ay gibi düzgün. (Türkçe) Ayfer: Ay gibi ışık saçan. (Türkçe) Aygen: Dost, arkadaş, sevgili. (Türkçe) Aygönül: Güzel gönüllü. (Türkçe) Aygül: Ay gibi ışıklı, gül gibi güzel. (Türkçe) Ayhan: Aydınlık düşünceli han. (Türkçe) Ayhanım: Beyaz tenli. (Türkçe) Ayışığı: Ayın saçtığı ışık. (Türkçe) Aykan: Dürüst, doğru kişi. (Türkçe) Aykaş: Kaşları ay gibi hilal olan. (Türkçe) Aykız: Dürüst kız. (Azerice) Ayla: Ay ve ya güneşin etrafındaki halka, beyaz ışık (Türkçe). Söyleyen. Aylan: Açıklık, alan. Aylin: Aydan gelen ışık. (Türkçe) Aynur: Ay ışığı, Ay gibi ışık saçan. (Türkçe) Ayperi: Ay gibi, peri kızı gibi. (Türkçe) Ayral: Değişik, özgün, farklı. (Türkçe) Aysal: Ay gibi, aya benzeyen. (Türkçe) Aysan: Ay gibi parlak, ay yüzlü. (Türkçe) Aysel: Bol ışıklı, ayın en çok ışığı olduğu an. (Türkçe) Aysema: Ay gibi parıldayan yüzlü. (Arapça-Türkçe) Aysen: Ay gibi güzel. (Türkçe) Ayser: Ay gibi aydınlık kafalı olan. (Türkçe) Aysev: Ay gibi güzel sevgili. (Türkçe) Aysever: Ay gibi güzel ve aydınlık sever. (Türkçe) Aysevil: Ay gibi sevilen. (Türkçe) Aysevim: Ay gibi sevimlisin. (Türkçe) Aysıl: Aya benzeyen. (Türkçe) Aysın: Aysun: Ay kadar güzelsin. (Türkçe) Aysoy: Soyu ay gibi temiz. (Türkçe) Aysu: Ay gibi parıltılı, su gibi berrak. (Türkçe) Aysuda: Suda yansıyan ayışığı. (Türkçe) Aysun: Ay gibi ışıltılı ve güzel. (Türkçe) Aysuna: Ay gibi erdemli ve güzel. (Türkçe) Aysunar: Ay gibi ışık saçar. (Türkçe) Aysunay: Ay gibi ışık saçar. (Türkçe) Aysan: Ay gibi şanlı, görkemli. (Türkçe) Ayşe: Huzurlu ve mutlu yaşayan. (Arapça) Ayşecan: Sevgiyle yaşayan. (Türkçe) Ayşegül: Güller içinde mutlu yaşayan. (Arapça-Türkçe) Ayşehan: Egemen olarak yaşayan. (Türkçe) Ayşen: Neşeli, gülen, aydınlık. (Türkçe) Ayşıl: Ay gibi ışıklı. (Türkçe) Aysın: Ay gibi. (Türkçe) Ayşil: Ay gibi ışıl ışıl. (Türkçe) Ayşim: Ay gibi. (Azerice) Ayşin: Parlak, ışıldak ay. (Türkçe) Ayşirin: Ay gibi şirin. (Türkçe) Aytaç: Ay şeklindeki taç. (Türkçe) Aytan: Ayın battığı, günün açtığı an. (Türkçe) Aytek: Bir tek ay. (Türkçe) Aytemiz: Ay gibi temiz. (Türkçe) Ayten: Teni ay gibi beyaz ve parlak. (Türkçe) Aytolun: Dolunay. (Türkçe) Aytop: Top gibi ay. (Türkçe) Aytuğ: Aya benzeyen tuğlu. (Türkçe) Aytuna: Ay gibi parlak akan Tuna. (Türkçe) Aytül: Ay gibi parlak, temiz tül. (Türkçe) Ayverdi: Aydan gelmiş gibi parlayan. (Türkçe) Ayyıldız: Ay ve yıldız. (Türkçe) Ayzemnig: Ceylan (Asurca) Azadi: Özgürlük, hürriyet. (Kürtçe) Azaduhi: Özgür (Ermenice) Azer: Ateş gibi olan. (Türkçe) Azet: Saygı, hizmet, ikram. (Kürtçe) Azın: Abhazlarda bir soy. (Abhazca) Azime: Büyük, yüce, kararlı. (Türkçe) Azize: Saygın, sevgili, kutsal. (Farsça) Azmidil: Gönül yüceliği. (Azerice) Azmi: Dürüst. (Ermenice) Azra: El değmemiş kız, üstünde yürünmemiş kum, delinmemiş inci. (Türkçe) Azwer: Gözü yükseklerde, hırslı. (Kürtçe) (Yunanca) (Türkçe) (Türkçe) (Urartuca) (Türkçe)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa Konu Kraliçe tarafından (26.12.2014 Saat 21:31 ) değiştirilmiştir. |
26.12.2014, 21:15 | #2 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Bacı: Kızkardeş, abla. (Türkçe) Bacım: Kızkardeşim, ablam. (Türkçe) Bade: İçki, şarap. (Farsça) Badegül: Gül renkli şarap. (Farsça) Bağlan: Sevdiğine bağlı kalan, sev, demet. (Türkçe) Bahar: İlk yaz, ilkbahar, ilk yaz çiçekleri. (Farsça) Bahriye: Denizle ilgili. (Arapça) Bahtıaçık: Şanslı. (Türkçe) Bahtıgür: Şansı çok olan. (Türkçe) Bahtışen: Şansı sevinçlerle dolu. (Türkçe) Bakanay: Apaçık görünen ay. (Türkçe) Bakinaz: Sürekli nazlanan, çok nazlı. (Farsça) Bakur: Yırtıcı kuş, kuzey. (Kürtçe) Balca: Bal gibi tatlı kız. (Türkçe) Balcan: Bal gibi tatlı. (Türkçe) Baldan: Tatlıdan, bal gibi tatlı, şirin, hayırlı. (Türkçe) Balım: Tatlım, güzelim. (Türkçe) Balın: Tatlın, sevgili, sevilen. (Türkçe) Balkı: Parıltı, ışık, süslü, güzel, şimşek. (Azerice) Balkın: Parlak, parıldayan, parıltı, ışıklı, güzel. (Türkçe) Balkır: Parlar, parıldar. (Azerice) Balkız: Tatlı, şirin, güzel, hoş kız. (Türkçe) Balsarı: Balsarısı renginde. (Türkçe) Balşeker: Bal ve şeker gibi tatlı. (Türkçe) Banu: Kadın, hatun, prenses, gelin. (Farsça) Barçın: Bir çeşit ipekli kumaş. Barın: Güç, güçlü, yaşayan, erk. (Türkçe) Barış: Uzlaşma, savaşın bitmesi, özgür yaşam. (Türkçe) Baria: Güzel, mükemmel, üstün. (Arapça) Barika: Işıklı, pırıltılı. (Arapça) Barkın: Gezgin, turist, yolcu. (Türkçe) Basire: Ekin, kültür. (Farsça) Basiret: Sezgili, uzak görüşlü, kavrayışlı. (Arapça) Başak: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı. (Türkçe) Başar: İstenilen biçimde sonuçlandır, kazan. (Türkçe) Basan: Başarma işi. (Türkçe) Başaran: İstenildiği gibi bitiren. (Türkçe) Başay: Ayın yuvarlak hâli. (Türkçe) Batı: Güneşin battığı yön. (Türkçe) Baweri: İnanç, inanmak, inan. (Kürtçe) Baylan: Bayın: Sevilen, saygın, ağır başlı, kibar. (Ermenice) Baysal: Sakin, huzurlu ortamda olmak. (Arapça) Bedali: Peştemalin etrafına işlenen süs. (Lazca) Bedel: Değer, kıymet. (Kürtçe) Beder: Nakış, süs, bezek. (Türkçe) Bedew: Güzel, muhteşem, şahane. (Türkçe) Bedi: Şans, baht. (Lazca) Bedia: Çok değerli eser. (Arapça) Bedihe: Güzel söz, başlama. (Arapça) Bedis: Bediz: Görünen, açık, belli, süs, resim, heykel. (Türkçe) Bedreka: Yol gösteren, klavuz. (Farsça) Bedriye: Ayın on dördü, dolunay. (Arapça) Bedzeghur: Haziran (Çerkesçe) Befa: Fatma isminin Lazca söylenişi. (Lazca) Begim: Begüm: Hanım, hanımefendi, kadın hükümdar, Hint prensesleri. Begmen: Zerdüşt dininde bir melek. (Kürtçe) Behewri: Eşsiz, benzersiz, saf, katışıksız. (Kürtçe) Behice: Güleryüzlü, şen, şirin. (Arapça) Behir: Badem, çağla. (Kürtçe) Behiye: Güzel. (Türkçe) Behra: Onun için, dolayı. (Farsça) Bejmer: Değerli, lâyık. (Kürtçe) Beken: Güçlü, dayanıklı. (Türkçe) Belcim: Yaprak. (Kürtçe) Belek: Armağan, hediye. (Kürtçe) Belen: Dağın aşılması gereken yeri, dağlık. (Türkçe) Belge: Olaylara ışık tutan kanıtlar. (Türkçe) Belgi: Açık, anlaşılır, belli gün, net. (Türkçe) Belgin: Yapraklı, yaprak gibi ince. (Türkçe) Belgün: Açık, aydınlık gün. (Türkçe) Belik: Saç örgüsü. (Türkçe) Belin: Şaşkınlık, hayret etme, ürkme (Türkçe) Beliz: İz, im, işaret. (Türkçe) Belkıs: Efsaneye göre Saba ülkesinin kraliçesi. (Türkçe) Belma: Sakin, yumuşak. (Farsça) Beliz: Belirli olan iz, işaret. (Türkçe) Belûr: Billur, billurdan olan. (Kürtçe) Benal: Beni-al: Beni sev anlamında. (Türkçe) Benan: Benian: Beni unutma. (Türkçe) Benay: Ay gibiyim. (Türkçe) Bender: Harman. (Kürtçe) Bendewar: Gönülden bağlı, yakın, sıcak insan. (Kürtçe) Benefş: Menekşe. (Kürtçe) Benefşi: Menekşe rengi (Kürtçe) Benek: Vücudun çeşitli yerlerinde olan küçük güzel nokta, leke. (Türkçe) Bengi: Bengü: Bengin: Ölümsüz, edebi, sonsuz. (Türkçe) Bengisan: Adı ölümsüz olan. (Türkçe) Bengisu: Sonsuza dek yaşamayı sağladığına inanılan efsanevi su, ölümsüzlük suyu. (Türkçe) Bengül: Gül gibi beni olan. (Türkçe) Benian: Her zaman anılan, aranılan. (Türkçe) Benli: Küçük, güzel, sevimli, beni olan. (Türkçe) Benligül: Beni olan gül. Berat: Rütbe, nişan, ayrıcalık belgesi. (Türkçe) Berca: Uygun, yerinde, tam. (Farsça) Berceste: Seçkin, beğenilen. (Farsça) Berdar: Verimli, faydalı, yetişkin. (Kürtçe) Berdel: Aile arasında kızları birbirlerinin oğullarına vermek, kızları takas etmek. (Kürtçe) Berdest: Hazır, amade, esir olmuş. (Kürtçe) Berdil: Aziz, sevgili, yar. (Kürtçe) Bereket: Bolluk, verim, mutluluk. (Arapça) Beren: Kuzu, koyun yavrusu, ünlü, güçlü, akıllı. Berfi: Zambak (Kürtçe) Berfin: Kar toplayan güneşli hava. (Kürtçe) Berfü: Kar tanesi. (Farsça) Bergiran: Yas tutan, ağlayan, hüzünlü. (Kürtçe) Beril: Mücevher olarak kullanılan bir maden. Berin: Yüce, yüksek soylu. (Farsça) Berka: Kuzey Afrika'da bir şehir. (Arapça) Berke: Kamçı, değnek, sopa, kayısı, zerdali. (Türkçe) Bermal: Dağ tepesi, doruk, zirve. (Farsça) Berrak: Duru, temiz, aydınlık. (Türkçe) Berran: Keskin. (Farsça) Berrin: Yüce, yüksek soylu. (Farsça) Bersun: İlk yağan kar. (Türkçe) Berşe: Bütün. (Ermenice) Besen: Kırağı, çiy, çisenti, sis, ince ince yağan kar. (Türkçe) Beste: Bağlı, bitişik, müziğin oluşumu. (Farsça) Bestegül: Gül destesi. (Türkçe) Bestewin: Kır yaşamını anlatan, şarkı, şiir. (Kürtçe) Besti: Irmak kıyılarındaki taşlık yerler, bağlanmış, gönül bağı. (Kürtçe) Betigül: Gül gibi kokan mektup. (Arapça) Betil: Betül: Temiz, namuslu, nehirdeki akıntı, kök salan fidan, ******, taze. Betim: Tasvir, birşeyi tam olarak anlatma. (Türkçe) Betülay: ****** fidan, aya benzeyen. (Arapça) Beyaz: Kar rengi, temiz, lekesiz, ak. (Arapça) Beyhan: Açık yürekli, sinsi olmayan. (Arapça) Beylem: Çiçek kozası, açılmamış pamuk kozası. (Arapça) Beyza: Çok temiz, lekesiz. (Arapça) Bezek: Süs, motif, ziynet. (Türkçe) Bezen: Ziynet, süs, motif. (Türkçe) Bıhar: Bahar mevsimi. (Kürtçe) Bındar: Olgun meyveler. (Kürtçe) Bidar: Uyanık, uyumayan. (Farsça) Bilgay: Bilgisi aydınlık olan. (Azerice) Bilge: Bilgili, çok bilgili, bilgisi derin, iyi ahlaklı, olgun kişi. (Türkçe) Bilgehan: Bilgili devlet yöneticisi. (Türkçe) Bilgen: Bilgili, görgülü. (Türkçe) Bilger: Bilgili kişi. (Azerice) Bilgi: Bilim, gözlem, deneme, araştırma sonucu öğrenilen gerçek. (Türkçe) Bilginur: Bilginin, bilimin ışığı. (Türkçe) Bilgisu: Su gibi çok bilgisi olan. (Türkçe) Bilgün: Bilgili kişi. (Türkçe) Bilhan: Bilinen yönetici. (Türkçe) Bilin: Tanın, ünlen. (Türkçe) Billur: Kristal, duru, berrak, kesme cam, temiz, pırıl pırıl insan. (Arapça) Busen: Bilgili olan, bilimle uğraşan. (Türkçe) Bilsev: Bilimi, bilgiyi seven, araştıran. (Türkçe) Binay: Bin tane ay gibi parlak. (Türkçe) Bingül: Bin tane gül kadar güzel. (Türkçe) Bingün: Bin tane gün. (Türkçe) Binışık: Bin tane ışık gibi aydınlık. (Türkçe) Binidar: Temsilci, yönetici, elçi. (Kürtçe) Biniz: Çok yakın ve gideceği yeri olan. (Türkçe) Binnaz: Çok nazlı, cilveli, kaprisli. (Türkçe) Binnur: Çok aydınlık. (Türkçe) Binzet: Güzel, zarif. (Rumca) Biray: Ay gibi tek ve eşsiz. (Türkçe) Bircan: Tek ve eşsiz kişi. (Türkçe) Birce: Biricik, eşsiz. (Türkçe) Birçek: Saç, kahkül, zülüf. (Türkçe) Birdal: Tek bir dal, çok değerli. (Türkçe) Birdar: Anıt. (Kürtçe) Birewş: Göz kamaştırıcı, şahane, parlak. (Kürtçe) Birge: Birlikte, kuma, ortak, kamçı. (Azerice) Birgen: Yalnız, yalnızlığa alışkın. (Türkçe) Birgi: Ödemiş'te bir belde, Bozdağ eteklerinde. (Türkçe) Birgül: Gül gibi değerli. Birhan: Değerli yönetici. Biricik: Bir tek, eşsiz, benzersiz. (Türkçe) Birik: Sinirli. (Kürtçe) Birikim: Bir yerde toplanma, bilgilenmiş kişi, deney. (Türkçe) Birim: Bir tane, seçilen örnek, biricik. (Türkçe) Biriz: Birlikteyiz, bir tekiz, bir tane iz. (Türkçe) Birjiyan: Unutulmaz, önemli, şanlı. (Kürtçe) Birkan: Aynı kandan gelen. (Türkçe) Birnaz: Tek naz eden, az nazlı. (Türkçe) Birsel: Tek sel, eşsiz sel. (Türkçe) Birsen: Sadece ve tek sen. (Türkçe) Birsev: Tek sevgili. (Türkçe) Birsin: Yonca. (Arapça) Birsen: Sevinci eşsiz. Birtane: Tek, eşsiz, biricik. (Türkçe) Bja: Güneş. (Megrelce) Bjihape: Güz. (Çerkesçe) Blanem: Geyik. (Çerkesçe) Boncuk: Çeşitli maddelerden yapılan yuvarlak renkli, süs taşı. (Türkçe) Boşahi: Bolluk, verim. (Kürtçe) Bozçin: Dişi geyik. (Türkçe) Börülce: Koyu benekli bir bitki, yenilir, mor renklidir. (Türkçe) Bugün: Yaşanan gün. (Türkçe) Buğday: Ekmek yapılan bitki ve onun tanesi. (Türkçe) Buğu: Yoğunlaşmış su buharı. (Türkçe) Buket: Çiçek demeti. (Fransızca) Bukle: Saç lülesi. (Türkçe) Buli: Kiraz. (Megrelce) Buluş: Yeni bir şeyi bulma, yaratıcılık. (Türkçe) Bulut: Su buharının gökyüzünde oluşturduğu kütle. (Türkçe) Burcu: Güzel koku, ıtır. (Türkçe) Burcucan: Güzel kokan. Burcum: Burcu, güzel kokulum. (Türkçe) Burçak: Baklagillerden, taneleri yem olarak da kullanılan bir bitki. (Türkçe) Burçin: Burçin: Dişi geyik. (Türkçe) Burla: Üzüm. (Kıpçakça) Büğe: Su bendi. (Türkçe) Büklüm: Bükülmüş, halka olmuş. (Türkçe) Bülent: Yüce, uzun, yüksek. (Türkçe) Bürge: Canlı, yerinde otura-mayan, taşkın. (Türkçe) Bürümcük: Ham ipekten dokunmuş ince bez. (Türkçe) Büşra: Müjde, sevinçli haber. (Arapça) Büyüm: Büyüleyici, büyülü, güzel. (Türkçe) (Farsça) (Arapça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:15 | #3 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Canide: Çok çalışkan, çaba gösteren. (Arapça) Cameri: Eli açık, cömert, cesaret. (Kürtçe) Can: Ruh, insanın özü, varlığı, gönül, içten, sevimli. (Türkçe) Cana: Ey can, ey sevgili. (Farsça) Canal: Gönül al, kendini sevdir. (Türkçe) Canan: Sevgili, sevilen, gönül verilen, âşık olunan, beğenilen. (Türkçe) Canaş: Sevgili, arkadaş, dost. (Türkçe) Canay: Ay gibi sevilen. Candan: İçten, yürekten. (Türkçe) Candaş: Candan arkadaş, yakın, sıcak, içten. (Türkçe) Candeğer: Can verecek kadar değerli. (Türkçe) Canel: Can gibi değerli kişi. (Türkçe) Canesin: Esin veren sevgili. (Türkçe) Canfer: Aydınlık sunan. (Türkçe) Cangül: Gül gibi sevgili. (Türkçe) Cangün: İnsanı canlandıran gün. (Türkçe) Cangür: Güçlü dost. (Türkçe) Canik: Atik, çevik, gözüpek, becerikli. (Türkçe) Canipek: Yumuşak huylu. (Türkçe) Cankat: Hayata mutluluk saçan. (Türkçe) Cankız: Cana yakın kız. (Türkçe) Cankut: Uğurlu dost. (Türkçe) Cannur: Işıklı, sıcak, aydınlık kişi. (Türkçe) Canöz: Canın içi, özü, candan kişi. (Türkçe) Canözlem: Candan özleyen. (Türkçe) Cansel: Hayat veren su. (Türkçe) Cansen: Sen can gibi dostsun. (Türkçe) Canses: Sesi can veren. (Türkçe) Cansev: Sevgi dolu. (Türkçe) Cansever: Canseven: Candan seven. (Türkçe) Cansevin: Yürekten sevin. (Türkçe) Cansın: Sevilmeye değer, sevgili. (Türkçe) Cansoy: Sevgili bir soydan gelen. (Türkçe) Cansu: Can suyu, yaşam veren su. (Türkçe) Cansun: Sevgi sun. (Türkçe) Cavidan: Sürekli, kalıcı, sonsuz. (Farsça) Cawıdan: Ebedi, sonsuz. (Kürtçe) Cazibe: Çekici, alımlı, sevimli. (Arapça) Cebriye: Yazgı. (Arapça) Cecunu: Üzerine yatmak. (Lazca) Cefa: Eziyet, sıkıntı çekme. (Arapça) Ceğanu: Günün doğması. (Lazca) Celile: Ulu, büyük. (Arapça) Cemile: Güzel, hoşa giden davranış, jest. (Arapça) Cemre: Ateş halinde kömür, ilkyaz arefesinde havada, suda, toprakta oluştuğu varsayılan ısı yükselişi. (Türkçe) Cemskvaneri: Güzelleşmiş (Lazca) Cenah: Kuş kanadı, taraf. (Arapça) Cenan: Kalp, yürek, gönül. (Arapça) Cenet: Cennet (Çerkesçe) Cenin: Ana rahmindeki çocuk. (Arapça) Cennet: Çok güzel, ferah yer. (Arapça) Centosu: Tohumu serpmek. (Lazca) Ceren: Ceylan, ahu. (Türkçe) Ceride: Gazete, kayıt, bilgi. (Arapça) Cerime: Zarar görmek, bedel ödemek. (Arapça) Cesaret: Korkusuzluk, yüreklilik. (Arapça) Cesime: Büyük, iri, kocaman. (Arapça) Cetafrineri: Nazlı. (Lazca) Cetanu: Gün ışığı. (Lazca) Cevahir: Özler, maya, özü güçlü. (Arapça) Cevher: Öz, maya, değerli taş. (Arapça) Çevriye: Eziyet, sıkıntılı. (Arapça) Cevza: İkizler burcu, yıldız. (Arapça) Cexveri: Çoğalmış, üremiş. (Lazca) Ceyda: Uzun boylu ve güzel. (Arapça) Ceyhan: Su gibi akan, Akdeniz bölgesinde bir nehir. (Türkçe) Ceylan: Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, zarif, ince bacaklı hayvan, ceren. Cezire: Denizlerdeki ada. (Arapça) Cıvıl: Hareketli, sesli, kaynaşan. (Türkçe) Cıvıltı: Kuşların ötüş sesi. (Türkçe) Cıwan: Genç, güzel, hoş. (Kürtçe) Cidal: Hararetli konuşma. (Lazca) Ciğil: Parlak. (Türkçe) Cihanbanu: Dünyaca tanınan kadın. (Türkçe) Cihannur: Dünyayı aydınlatan. (Türkçe) Cihanşah: Dünya hükümdarı. (Türkçe) Cilve: Hoşa gitmek için nazlanmak. (Arapça) Cinan: Cennetler. (Arapça) Cinas: Çok anlamı olan bir kelimeye farklı konuda, farklı anlam yükleme işi. Cirim: Hacim, oylum. (Arapça) Civelek: Neşeli, canlı, sokulgan. Comerd: Eli açık, iyiliksever. (Kürtçe) Coşan: Duyarlılık hali, heyecanlanma. (Türkçe) Coşku: Fazla duyarlık, heyecan. (Türkçe) Coşkunay: Coşmuş ay gibi. (Türkçe) Cömert: Eli açık, verimli, üretken. (Farsça) Cudi: Eli açık. (Kürtçe) Cumhuriyet: Halkın egemenliği demek olan devlet yönetimi. (Türkçe) Cuma: Haftanın altıncı günü. Müslümanlarda kutsal gün. (Arapça) (Türkçe) (Arapça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:20 | #4 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Çaba: Bir işi gerçekleştirmek için harcanan güç. (Türkçe) Çağcıl: Çağa uygun, çağa yakışan. (Türkçe) Çağdaş: Yaşanılan çağın koşul ve gereklerine uygun olan, yaşıt. (Türkçe) Çağıl: Çakıl, çağla ilgili, akan su sesi. (Türkçe) Çağıltı: Akan su sesi. Çağın: Yıldırım, şimşek. (Türkçe) Çağla: Badem, erik, kayısı gibi meyvelerin taze yemişi. (Türkçe) Çağlak: Çağlayan, şelale. (Türkçe) Çağlar: Coşkulu, canlı, çağlama sesi çıkaran, çağlayan. (Türkçe) Çağlasın: Çağıltılarla aksın. (Türkçe) Çağlayan: Akarsuyun yüksekten döküldüğü yer, şelale. (Türkçe) Çağrı: Birini bir yere davet etme, san, unvan, çakır-kuşu. (Türkçe) Çakır: Mavi göz rengi, mavi benekli, gönül, can. (Türkçe) Çala: Dere. (Lazca) Çalıkuşu: Serçegillerden ötücü bir kuş. (Türkçe) Çançu: Salkım. (Lazca) Çarambulya: Alaca. (Lazca) Çaylan: Çağlayan, şelale. Çelen: Düşüncesini değiştiren, bir kuş, kuytu tepe. (Türkçe) Çeleng: Zarif, ince, göz kamaştırıcı. (Kürtçe) Çelenk: Çiçek, dal ve yapraktan oluşan halka, uzun kuş tüyü. (Türkçe) Çelgin: Yaralı av hayvanı, güzel, masum. (Türkçe) Çeltik: Kabuğu ayıklanmış pirinç. (Farsça) Çeman: Nazlı, sevgili, salınan. (Farsça) Çemen: Maydanozgillerden bir bitki. Bu bitkinin tohumu ve bitkinin kendisiyle yapılan macun. (Türkçe) Çere: Renk. (Lazca) Çeşman: Gözler. (Türkçe) Çeşminaz: Ceylan gözlü, nazlı nazlı bakan, güzel bakan. (Farsça) Çetme: Ham karpuz, kesmek. (Türkçe) Çevren: Gökyüzünün yerler birleştiği yer, ufuk. (Türkçe) Çevrim: Sınır, girdap, değişme. (Türkçe) Çeyiz: Gelin için hazırlanan eşyalar. (Türkçe) Çıdam: Sabır, direniş. (Türkçe) Çığ: Dağlarda yuvarlanarak büyüyen kar. (Türkçe) Çığıl: Başa takılan altın. (Türkçe) Çığır: Çığın açtığı yol, keçiyolu, yeni yol. (Türkçe) Çıldam: Çabuk, acele. (Türkçe) Çınar: Uzun boylu, kalın dallı, uzun ömürlü bir ağaç, dayanak. (Türkçe) Çınay: Ayın en parlak zamanı, saklı ay. (Farsça) Çınla: Çın çın diye ses ver. Çıra: Macar halk müziği, çingene müziği. Çırnaz: Zayıf ince yapılı, naif. (Türkçe) Çırok: Masal, öykü. (Kürtçe) Çıvgın: Rüzgarlı havada yağan karla karışık yağmur. (Türkçe) Çiçek: Bir bitkinin üreme bölümünü taşıyan, renkli, kokulu, güzel yeri. Çiçku: Taze, körpe. (Lazca) Çiğdem: Zambakgillerden, çeşitli renklerde çiçekler açan bir kır bitkisi. Çile: Eziyet, sıkıntı, ibrişim, yün demeti. (Farsça) Çilek: Pembe-kırmızı renkte bir meyvesi olan bir bitki. (Türkçe) Çilem: Sıkıntılarım. (Türkçe) Çilen: İnceden yağan yağmur, çisenti, suyun derin olmayan yeri. (Türkçe) Çilenti: Çiğ, jale. (Türkçe) Çiler: Şarkı söyleyen, şakıyan, öten. (Türkçe) Çilhanım: Çilli ve hanımefendi. (Türkçe) Çilli: Yüzünde çil olan. (Türkçe) Çimen: Kendiliğinden yetişen, küçük yeril bitki. (Türkçe) Çinka: Peri. (Lazca) Çisen: İnce ince yağan yağmur, çiy. Çisil: İnce ince yağan yağmur. (Türkçe) Çitlembik: Kayına benzeyen bir ağaç. (Türkçe) Çoğul: Çok hale gel, üre, kalabalık ailen olsun. (Türkçe) Çolpan: Çulpan: Güneş batınca doğan bir yıldız, Zühre, Venüs, çoban yıldızı. Çona: Işık. (Lazca) Çumanişe: Sabah. (Lazca) Çurina: Topraktan yapılmış şarap bardağı. (Çerkesçe) Çxatura: Parlak ışık, parıldayan. (Lazca) (Macarca) (Türkçe) (Türkçe) (Türkçe)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:20 | #5 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Dadali: Gül. (Lazca) Dalfidan: Yeni yetişen dal gibi. (Türkçe) Dalga: Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi, hareketli su kütlesi. (Türkçe) Dalım: Tutunacak güç, dayanacak yer anlamında, ağacın dalı. (Türkçe) Dalince: Dal gibi zarif ve ince. (Türkçe) Dalya: Yıldız çiçeği. (Türkçe) Damla: Çok küçük miktarda su. (Türkçe) Damlam: Damla kadar küçük, güzel, bereketli olan. (Türkçe) Daner: İpek. (Çerkesçe) Darçin: Tarçın, güzel kokulu bir baharat. (Kürtçe) Darin: Hüküm sürmek. (Kürtçe) Danstan: Orman. (Kürtçe) Daxe: Güzel. (Çerkesçe) Daye: Sütanne, çocuğa bakan büyük, sütnine. (Farsça) Define: Gömülü duran değerli şey. (Arapça) Defne: Yaprakları güzel kokulu, kış ve yaz yeşil kalan bir ağaç. (Yunanca) Değer: Yüksek nitelik, üstün yetenek. (Türkçe) Deha: Dahi, yüksek zekası olan. (Arapça) Dehan: Ağız (Farsça) Dehri: Materyalist, dünyanın sonsuzluğuna inanan. (Arapça) Delâl: Aziz, sevgili, dostça. (Kürtçe) Delâli: Şefkat, dürüstlük, sevgi. (Türkçe) Delfin: Yunus balığı. (Yunanca) Delistan: İçinde çeşitli çiçek bulunan bahçe. (Türkçe) Demar: Damar, hırs, duygu, sinir. (Türkçe) Demet: Saplarından bağlanmış çiçek ya da ekin, bağlanarak oluşturulmuş deste, aynı yöne giden ışık kümesi. (Türkçe) Deng: Ses, seda, gürültü. (Kürtçe) Demi: Kadife. (Kürtçe) Demiray: Ay gibi güzel. (Türkçe) Deniz: Büyük, tuzlu su kütlesi. (Türkçe) Denizay: Ay gibi parlak deniz. (Türkçe) Denizcan: Deniz kadar çok sevilen. (Türkçe) Denizgün: Güneş gibi aydınlık deniz. (Türkçe) Denizhan: Deniz gibi engin yönetici. (Türkçe) Deran: Çaresiz, biçare. (Kürtçe) Derem: Para, akçe. (Farsça) Deren: Toplayan, hasat zamanı. (Türkçe) Derim: Çadır. (Türkçe) Derin: Gelişmiş, bilgili, ilerlemiş, içtenliği gelişmiş, yükselmişlik. (Türkçe) Derince: Merdiven. (Kürtçe) Derman: Güç, kuvvet, ilaç, umar. (Farsça) Dersim: Tunceli, Alevi mezhebinin çoğunlukta olduğu ve Zazaca konuşulan memleket. (Kürtçe) Derya: Deniz, bolluk, çok fazla olan. (Farsça) Deryanur: Çok bolluk ve aydınlık. (Farsça) Deste: Demet, bağlam, tutam, biriktirilmiş. (Türkçe) Destgir: Nazik, kibar, yardıma hazır. (Kürtçe) Destegül: Bağlanmış gül demeti. (Türkçe) Destgür: Yardımsever, iyiliksever. (Kürtçe) Destmal: Mendil. (Kürtçe) Deseni: Zulme uğramış, zalimlerin elinde kalmış. (Kürtçe) Devin: Hareket, gayret, çaba, efor. (Türkçe) Devinsu: Suyun ritmik hareketleri, akarsu. (Türkçe) Devlet: Toprak bütünlüğüne dayalı siyasal egemenliği sürdüren hukuksal varlık, kut, mutluluk, orun. (Türkçe) Devran: Çağ, zaman, bu zaman. (Kürtçe). Devran: Dünya, zaman, yazgı: (Arapça) Devrim: Toplumsal düzeni altüst ederek, daha ileri bir düzen kurmak işi. Devrin: Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. (Türkçe) Dewran: Devir, çağ, zaman. (Kürtçe) Dışer: Altın. (Çerkesçe) Diba: Alacalı ipek kumaş, atlas. (Farsça) Dicle: Ulu ırmak, Anadolu'dan doğup Basra Körfezine dökülen bir ırmak. Diclehan: Dicle'nin egemeni, Dicle gibi coşkun yönetici. (Türkçe) Diçkibi: Isırgan otu. (Lazca) Didar: Yüz, çehre, sima. (Farsça) Dide: Göz, gözbebeği. (Farsça) Didem: Gözüm gibi baktığım, sevdiğim, gözüm, sevgilim. (Farsça) Dielan: Yağmur suyu. (Çeçence) Dinar: Doruk, yükseklik. (Kürtçe) Dika: Buğday. (Lazca) Dikmen: Dağların tepesi, yayla, sivri tepe. (Türkçe) Dilan: Gönüllerce olan, yürekler dolusu, dans, şarkı. (Kürtçe) Dilara: Yürek ferahlatan, gönül alan. (Farsça) Dilasu: Gönlü rahat. (Türkçe) Dilay: Gönlü ay gibi aydınlık olan. (Türkçe) Dilbaz: Güzel söz söyleyen. (Farsça) Dilber: Güzel hoş kız, gönülleri fetheden. (Farsça) Dilber: Güzel, güzellik (Kürtçe). Dilbeşte: Gönül bağlamış, aşık olmuş. (Farsça) Dildan: Sevmek. (Kürtçe) Dildar: Gönül almış, sevilen. (Farsça) Dilderen: Gönül alıcı. Dileğe: Güzel ve düzgün konuşma yeteneği olan kişi. (Türkçe) Dilek: İstenen, arzulanan, beklenen. (Türkçe) Dilem: Gönüllere deva olan şey. (Farsça) Dilem: İkilem, iki seçenekli durum, iki tane. (Türkçe) Diler: İsteyen, dilekte bulunan. (Türkçe) Dilge: Güzel konuşan kişi. (Türkçe) Dilhan: İçten ve yürekten konuşan. (Farsça) Dilmen: Güzel konuşan, dil bilen, güzel sözler söyleyen. (Türkçe) Dilnaz: Nazlı ve işveli bir edayla konuşan. (Farsça) Dilovan: Şefkatli, sevecen, merhametli. (Kürtçe) Dilşah: Neşeli, mutlu, memnun. (Farsça) Dilşat: Sevinçli, neşeli, gönlü hoş. (Farsça) Düşen: Gönlü sevinçle dolu olan. (Farsça) Dinçay: Ayın en parlak, en net görülebilen hali, aydınlık, ilerici kişi, güçlü, sağlam, Ay gibi güçlü. (Türkçe) Dinçel: Eli sağlam, güçlü, kuvvetli, diri, akıllı kişi. (Türkçe) Diniz: Dingin, sakin. (Türkçe) Diren: Yaşamın tüm zorluklarına rağmen, yaşamasını ve başarıya ulaşmasını bilen. (Türkçe) Dirik: Diri, canlı, acar. (Türkçe) Dirim: Sağlık, yaşam, hayati varlık. (Türkçe) Dirin: Yaşamsal. (Türkçe) Dirisu: Temiz, faydalı, duru, su gibi olan. (Türkçe) Dirlik: Düzenlilik, temizlik, erinçli yaşayan. (Türkçe) Dirok: Tarih, hikaye, öykü. (Kürtçe) Dirvana: Güvercin. (Lazca) Diyarı: Diyari: Hediye, armağan. (Kürtçe) Doğa: Yaşanılan organik çevre, tabiat, güzellik. (Türkçe) Doğacan: Sevilen doğa. (Türkçe) Doğagün: Aydınlık doğa. (Türkçe) Doğanay: Yeni doğan ay. (Türkçe) Doğancan: Yeni doğan. (Türkçe) Doğangün: Yeni başlayan gün. (Türkçe) Doğay: Ayın yeni doğmuş hali. (Türkçe) Doğu: Bir yön, güneşin doğduğu yön. (Türkçe) Dolotanu: Işıklandırmak, dibine ışık tutmak. (Lazca) Dolunay: Ayın bütün ve parlak göründüğü an. (Türkçe) Domurcuk: Tomurcuk, yeni çıkmaya başlayan gonca. (Türkçe) Dor: En yüksek nokta. (Türkçe) Doruk: En yüksek nokta, yer, zirve. (Türkçe) Dotiku: Damla. (Lazca) Döndü: Henüz evlememiş kız. (Türkçe) Döne: Karşı ziyaret, geri gelen. (Türkçe) Dönem: Belirli bir tarihsel niteliği olan zaman birimi. (Türkçe) Dudu: Hanım, abla, yaşlı, Ermeni kadını. (Farsça) Duman: Yanan bir şeyden oluşan kimyasal maddelerle yoğunlaşmış hava, bulut, sis. (Türkçe) Durcan: Ömrün uzun olsun, canlı kal. (Türkçe) Durgun: Sessiz, sakin, hareket etmeyen. (Türkçe) Duru: Temiz, berrak, arınmış. (Türkçe) Durugün: Aydınlık gün. (Türkçe) Durusel: Temiz akan su, akarsu. (Türkçe) Durusoy: Soyu temiz olan. (Türkçe) Durusu: Arı, temiz, berrak sular gibi olan. (Türkçe) Duyal: Hassas, sisli, çabuk duygulanan. (Türkçe) Duygu: İnsanın iç dünyasındaki hisler. (Türkçe) Duygucan: Candan duygulanan. (Türkçe) Duygun: Duygulu, hassas, hisli kişi. (Türkçe) Duygusal: Hissetmekle, duyarlılıkla ilgili. (Türkçe) Duygusel: Sel gibi coşkun olan. (Türkçe) Duygusoy: Soydan duygulu olan. (Türkçe) Duysun: İşitsin, bilsin, şöhretli olsun. (Türkçe) Duyu: Hissetme, algılama. (Türkçe) Duyuş: İşitme, hissetme, bilme. (Türkçe) Duman: Sis. (Kürtçe) Dürrişahver: Sultanlara layık inci. (Azerice) Düş: Hayal, rüya, güzel rüya. (Türkçe)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:21 | #6 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Ebru: Kaş, kâğıt ve kumaş boyama sanatı, bulut renginde. (Farsça) Ece: Kraliçe, güzel kız, ana. (Türkçe) Eceay: Ay gibi parlayan kadın. (Türkçe) Eceaypar: Ayın parçası gibi parlayan. (Türkçe) Ececan: Kraliçelik eden. Ana gibi cana yakın. Sevilen kadın. (Türkçe) Ecegül: Gül gibi güzel, gül gibi kraliçe. (Türkçe) Ecehan: Kraliçe hükümdarlığı. (Türkçe) Ecem: Kraliçem, kadınım. (Türkçe) Ecemiş: Çok bilen, bilmiş. Ecer: İyi, güzel, taze, yeni. Ecmel: Çok güzel olan. (Arapça) Eça: Harcanan yıllar. (Lazca) Eda: Naz, işve, tavır, davranış. (Farsça) Edagül: Gül gibi güzel ve nazlı. (Türkçe) Edeb: Terbiye, utanma, haya. (Arapça) Edep: Terbiye, nezaket, düzenli. (Kürtçe) Eder: Kıymet, değer. (Türkçe) Edibe: Edepli, terbiyeli, nazik, edebiyatla ilgili. (Arapça) Ediş: Ediz: Yüksek, yüce, ulu değerli. (Türkçe) Efil: Rüzgar, dalgalanma. (Türkçe) Efruz: Parıltı, aydınlık, yakan, gösterişli. (Farsça) Efser: Haç, başlık. (Farsça) Efsun: Büyü, sihir. (Farsça) Eftal: Üstün, erdemli. (Rumca) Efza: Artıran. (Farsça) Ege: Bir çocuğun koruyucusu, sahip, Türkiye'nin batısındaki deniz. (Türkçe) Egemen: Hakim, hüküm süren. (Türkçe) Egenur: Ege'nin aydınlığı. (Türkçe) Eğin: Sırt, arka, güvenilen. Ekim: Toprağı ekme işi, yılın onuncu ayı. (Türkçe) Ekin: Kültür, tarlada ekilmiş olan tahıl, toprağı ekerek verim alma. (Türkçe) Ela: Gözde sarıya çalan kestane rengi (Türkçe). Zaman ve kişilere göre çekimi yoktur. (Lazca) Elacık: Küçük ela gözleri olan. (Türkçe) Elacuni: Yana yatmak. (Lazca) Elakrita: Kuzey. (Lazca) Elaşina: Anı, hatırlama. (Lazca) Elbin: Bin tane el, birlik. (Türkçe) Elbir: Elbirliği, güçbirliği. (Türkçe) Elbiz: Bizim yer, yöremiz. (Türkçe) Elçim: Elçi olarak gönderilen. (Türkçe) Elçin: Elçi. (Türkçe) Eldem: Cana yakın. (Türkçe) Elgin: Elkin: Yabancı, yurtdışında yaşayan, garip. (Türkçe) Elif: İnce, uzun boylu kız, alışmış, alışılan, Arap alfabesinin ilk harfi. (Arapça) Elik: Ceylan. (Türkçe) Eliz: Sıçrama, tekme, elin parmaklarının izi. (Farsça) Elmas: Mücevher olarak da kullanılan değerli bir taş, değerli, sevilen. Elvan: Rengârenk, çeşitli renkleri olan. (Arapça) Elver: El veren, güç birliği, birlik. (Türkçe) Emeç: Amaç, yosunların tutunma yeri. (Türkçe) Emek: Bir şeyin gerçekleşmesi için harcanan çaba, beden ve kafa gücü, efor. (Türkçe) Emel: İstek, umut, ulaşılmak istenilen. (Türkçe) Emet: Sonuç, netice. (Arapça) Emine: İnanılır, güvenilir, tehlikesiz, korkusuz. (Arapça) Emir: Buyruk, amir, yöneten. (Türkçe) Emire: Büyük bir ülkeden, soydan olan. (Arapça) Emma: Becerikli. (Ermenice) Emsal: Eşit olan, bir tutulan.(Arapça). Yaşıt, aynı boy, misil. (Kürtçe) Endam: Vücut, beden, ten, boypos. (Arapça) Ender: Çok az bulunan, nadir. (Türkçe) Enfes: Çok güzel, en güzel. (Arapça) Engin: Geniş, açık deniz. Enginay: Dolunay, kocaman ay. (Türkçe) Engincan: Çok sevilen. (Türkçe) Enginiz: Çok geniş ve büyük, açık denizde yol almak. (Türkçe) Enginsu: Uçsuz bucaksız su. Enginsoy: Geniş bir soydan gelen. (Türkçe) Enise: Dost, arkadaş, yar, sevgili. (Türkçe) Epto: Oldukça güzel. (Lazca) Erçil: Güvenilir, doğru, inanılır kişi. (Türkçe) Ercin: Güvenilir, dürüst. (Türkçe) Erda: Beyaz karınca. (Arapça) Erdem: Fazilet, kişilik yetkinliği, iradeli olma. (Türkçe) Erdemay: Ay gibi erdemli. (Türkçe) Erdemcan: Erdemli ve sevilen. (Türkçe) Erden: El değmemiş kız, ******. (Türkçe) Erdenay: Ay gibi temiz. (Türkçe) Erdi: Amacına ulaşan, olgun, başaklan olgunlaşmış ekin. (Türkçe) Erem: Gönüllü, istekli. (Türkçe) Eren: Akıllı, deneyimli, ermiş, dürüst, dost. (Türkçe) Erenay: Aydınlık isteyen. (Türkçe) Erencan: İsteğine kavuşmuş olan. (Türkçe) Erendiz: Jüpiter ve Müşteri de denilen bir gezegen. (Türkçe) Erengül: Gül gibi güzel. Erengün: Aydınlık yaşamayı isteyen. (Türkçe) Erensu: Sakin akan, durgun su, ermiş, akıllı dost insanın suyundan içmiş kişi. Erensoy: Akıllı bir soydan gelen. (Türkçe) Erenel: Aklını kullanmayı bilen. (Türkçe) Erenöz: Özü akıllı. (Türkçe) Erge: Şımarık, nazlı. (Türkçe) Ergem: Nazlım, canım. (Türkçe) Ergil: Mertlik soyundan gelen, mertçe. (Türkçe) Ergim: Ulaştığım, eriştiğim. (Türkçe) Ergin: Yetişkin, olgun. (Türkçe) Ergiz: Sır saklamasını bilen. (Türkçe) Erginay: Dolunay. (Türkçe) Ergincan: Yetişkin delikanlı. (Türkçe) Ergingül: Açmış gül, gül gibi açmış. (Türkçe) Erginsoy: Olgun bir soydan gelen. (Türkçe) Erguvan: Eflatun rengi çiçekleri olan bir süs bitkisi. (Türkçe) Ergül: Erken açan gül. (Türkçe) Ergülen: Erkek gibi gülen, çabuk gülen. (Türkçe) Ergüler: Çabuk güler. (Türkçe) Ergün: Erken başlayan gün. Eribe: Akıllı, olgun. (Arapça) Erik: Çiçekleri beyaz, meyveli bir ağaç ve bu ağacın sulu, ekşi, tatlı meyvesi. Erika: Taht. (Türkçe) Erim: Sevgi, müjde, bir şeye ulaşma, iyiye işaret olan. (Türkçe) Erinç: Huzur, rahatlık, düzenlilik. (Türkçe) Eriş: İstediğin, amaçladığın gerçekleşsin. (Türkçe) Eriz: Cömert, mertlik yolu. (Türkçe) Erke: Nazlı. Erkin: Özgür, istediği gibi yaşayan. (Türkçe) Erkinay: Özgürce ışıldayan ay. (Türkçe) Erkincan: Özgürce seven ve sevilen. (Türkçe) Erma: Çok güzel ve cilveli olan. (Arapça) Ermiş: Olgunluğa erişmiş olan, olgun. (Arapça) Ermiye: Dolu yağdıran kasırga. (Arapça) Erna: Çok güzel. (Arapça) Ersin: Sözünde duran kimse, mert. (Türkçe) Ersen: Neşeli ve mert kişi. Ertem: Erten: Gün, sabahın ilk dakikaları. (Türkçe) Ervin: Şeref, saygınlık, barış, rüzgar. (Farsça) Erzan: Bol, uygun, layık. (Farsça) Esalet: Asalet (Kürtçe) Esel: Rüzgârlı diyar, rüzgâr alan ülkeler. (Türkçe) Esen: Rüzgâr gibi, hafif rüzgârlı, sağlıklı, güzel. Esenay: Güzel ay. (Türkçe) Esencan: Sağlıklı ve güzel gönüllü. (Türkçe) Esendal: Hafifçe sallanan dal. (Türkçe) Esengü: Esintili olan. (Türkçe) Esengül: Rüzgâr gibi esen, gül gibi güzel kokan. (Türkçe) Esengün: Rüzgârlı günde doğan. (Türkçe) Esenkal: Hoşça kal, sağlıklı ve iyi ol. (Türkçe) Esensoy: Soyu sağlıklı olan. Esensu: Güzel, su gibi berrak olan. (Türkçe) Esenyel: Güzel esen rüzgâr gibi olan. (Türkçe) Eser: Yapıt, sanat yapıtı, rüzgâr gibi, belirti, iz. (Arapça) Esergül: Rüzgâr gibi sert gül. Esgin: Rüzgârlı. (Türkçe) Eshar: Seher, sabahın oluşu. (Arapça) Esim: Rüzgârın esişi. (Türkçe) Esin: Rüzgâr esişi, etkileme, ilham, çağrışım. (Türkçe) Esma: Adlar, isimler. (Arapça) Esme: Esmek fiili, esmer. (Türkçe) Esmen: Esici, esen. (Türkçe) Esmer: Teni ve saçları karaya çalan, yağız. (Arapça) Esmeray: Esmer gibi güzel, ay gibi aydınlık. (Türkçe) Esna: Yüksek, yüce, bülent. (Arapça) Esra: Çok çabuk, en çabuk. (Arapça) Eşay: Ay kadar güzel. (Türkçe) Eşe: Teyze, elmas, altın gibi ziynet. (Türkçe) Eşim: Dostum, arkadaşım. (Türkçe) Eşmen: Eş, arkadaş, yaşıt. (Türkçe) Eti: Tarihte bir Anadolu devleti. (Türkçe) Etik: Ahlak, süs, bezek. (Türkçe) Etike: Öğretmen, eğitimci. (Türkçe) Eva: Havva, yaratılan ilk kadın. (İti) Evcan: Evin sevilen kişisi. Evini seven, evcil. (Türkçe) Evcil: Evine düşkün. (Türkçe) Evcimen: Evde oturmayı, evini seven. (Türkçe) Evdecan: Evdeki sevilen. (Türkçe) Evdegül: Evdeki güzel kız. (Türkçe) Evin: Bir şeyin içindeki öz, cevher, tohum, tanesi çok olan başak. (Türkçe) Evinç: Evini seven, evine bağlı. (Türkçe) Evingül: Evimin gülü, güzeli. (Türkçe) Evıa: Hisar (Farsça). Kutsal (Kürtçe) Evran: Talih, alın yazısı. (Arapça) Evre: Dönem, çağ. (Türkçe) Evren: Feza, kainat. (Türkçe) Evrim: Gelişim sonucu nicel değişim. (Türkçe) Evsar: Haç. (Kürtçe) Evser: Taç, çelenk. (Kürtçe) Evsen: Evine şenlik veren, şenlendiren. (Türkçe) Eygül: İyi, gül gibi. (Türkçe) Eylem: Harekete geçme, bir edim gerçekleştirme. (Türkçe) Eylül: Yılın dokuzuncu, sonbaharın ilk ayı. (Farsça) Ezel: Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman. (Arapça) Ezgi: Nağme, şarkı, seslerin melodisi. (Türkçe) Ezgin: Sesi düzenli gelen, ezilmiş, bezmiş. (Türkçe) Ezman: Gök, sema. (Kürtçe) Ezo: Ezik, dirençli. (Farsça) Ezrak: Gökrengi, saf, temiz su, mavi gözlü. (Arapça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:21 | #7 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Fadik: Fatma adının halk arasında edalı bir şekilde söylenişi. (Arapça-Türkçe) Fafu: Fatma'nın Lazca'ya adapte edilmiş biçimi. (Lazca) Fahriye: Onursal, övünçlü, karşılıksız destek veren. (Arapça) Fanusa: Gelincik. (Lazca) Fatine: Zeki, akıllı, uyanık. (Arapça) Fatma: Çocuğunu sütten kesen kadın. (Arapça) Fatmagül: Gül gibi güzel, yeni anne olmuş kadın. (Arapça) Fatoş: Fato: "Fatma" adının halk arasında latifeli bir şekilde söylenişi. Fazilet: Erdem, insanın iyi huyları. (Arapça) Fecriye: Tanyerinin ağarması. (Arapça) Feda: Bir amaç uğruna, değerli bir şeyi gözden çıkarma, kurban. (Arapça) Fehiman: Onurlu, saygın, değerli. (Arapça) Fehime: Zeki, anlayışlı, kavrayışlı. (Arapça) Felat: Kurtuluş, Fırat'ın iki büyük kolundan biri. (Türkçe) Felin: Mantar. (Arapça) Fer: Işık, aydınlık. (Türkçe) Ferahnuma: Rahat gönüllü, şen. Feraset: Çabuk anlama, sezme. (Arapça) Feray: Ayışığı, ayın parlaklığı. (Türkçe) Ferda: Gelecek, yarın. (Farsça) Ferdağ: Dağ gibi güçlü. (Farsça) Ferdane: Tek yalnız. (Arapça) Ferdiye: Bireysel, tek olan. (Arapça) Fergül: Işıklı ve gül gibi güzel olan. (Türkçe) Fergün: Aydınlık gün. (Türkçe) Ferhan: Neşeli, sevinçli, memnun, şen. (Arapça) Ferheng: Bilgi, hüner. (Kürtçe) Feri: Ayrıntı, ikinci derecede. (Farsça) Ferican: Can ışığı, ruh aydınlığı. (Farsça) Feride: Eşi benzeri olmayan, tek. (Arapça) Feriha: Ferah, rahat, sevinçli. (Arapça) Feris: Şık, zarif. (Kürtçe) Feriser: Çok ışıklı, güçlü. (Farsça) Fermude: Ferman. (Farsça) Fernur: Aydınlık, ışık. (Farsça) Ferzan: Bilim ve hikmet sahibi. (Farsça) Ferzi: Kraliçe. (Kürtçe) Fesleğen: Güzel kokulu bir süs bitkisi, reyhan. Fevziye: Kurtuluş, zafere dair. Üstün. (Arapça) Feyman: Ahlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme. (Farsça) Feyza: Bolluk, çokluk, coşma, taşma, gürlük, verimlilik. (Arapça) Feyzan: Suyun taşması, coşması. (Arapça) Fındık: Küçük ağaçlarda yetişen kabuklu, besleyici yemiş. (Yunanca) Fırat: Tatlı su, ülkemizin en uzun nehri. (Arapça) Fırişte: Melek. (Kürtçe) Fidan: Yeni büyüyen ağaç, ince uzun zarif. (Yunanca) Fidangül: Yeni yetişen gül, ince, uzun, güzel ve hoş kokulu. (Yunanca) Fide: Körpe çiçek, başka yere dikilmek için hazırlanmış çiçek. (Türkçe) Figan: İnleme, acı içinde bağırma. (Farsça) Figen: Fügen: Atıcı, yıkıcı, indirici, düşüren. (Farsça) Fikir: Düşünce, anlayış, zihin. (Arapça) Fikriye: Fikirle ilgili, düşünülen şey. (Arapça) Filiz: Ağacın yeni sürgünü, ham maden yatağı, ince ve uzun, narin. (Arapça) Firaz: Yüksek, yukarı, yokuş. (Farsça) Firdevs: Cennet bahçesi, cennet. (Kürtçe) Firkat: Ayrılık, dostlardan veya sevgiliden ayrılma. (Arapça) Firuz: Mutlu, sevinçli. (Rumca) Firuze: Firuze taşı, yeşille mavi arasında bir renk. (Kürtçe) Fitnat: Zihin açıklığı, kavrayış, zeka. (Arapça) Fuçin: Kadın. Ful: Uzun bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği. Fulden: Beyaz çiçekli, güzel kokulu ağaç. (Arapça) Fulya: Nergisgillerden sarı, beyaz çiçekleri olan, güzel kokulu bir çiçek. (İti) Funda: Çalı görünüşünde bir bitki, süpürge otu. (Türkçe) Fügen: Bkz. Figen. Funda: Kurak yerlerde yetişen, çalı türünden bir ağaççık. (Türkçe) Füruzan: Parlak, parlayan, ışıltılı, parlayıcı. (Farsça) Füruze: Yeşil, mavi arasında değerli bir taş, ziynet taşı. (Arapça) Füsun: Büyü, sihir, şaşırtıcı güzellik. (Arapça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:21 | #8 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Gadar: Tepe. (Ermenice) Galenişi: Deri. (Lazca) Gamze: Süzgün bakış, yan bakış, çene veya yanaktaki çukurluk. (Arapça) Gaye: Amaç, erek, hedef. (Arapça) Gayret: Çalışma, çabalama. (Arapça) Gazal: Ceylan, güzel göz. (Arapça) Gazel: Divan Edebiyatı'nda bir nazım biçimi (Arapça). Türkü, sonbahar vaktinde düşen yapraklar. (Kürtçe) Gazele: Dişi geyik. (Arapça) Gazire: Tatlı, nazik, uysal, yumuşak. (Arapça) Gediz: Su birikmiş çukur, Ege'de bir akarsuyun adı. (Arapça) Gegel: Güzellik kraliçesi. (Ermenice) Gelengül: Gül gibi güzel. (Türkçe) Gelin: Yeni evlenmiş kadın, evlenme çağı gelmiş genç kız. (Türkçe) Gelincik: Kırlarda yetişen büyük ve kırmızı çiçek. (Türkçe) Gemskvaneri: Güzel olan. (Lazca) Gencay: Gençay: Yeni doğmuş ay, ayça, hilal. (Türkçe) Germa: Sıcak yaz. (Farsça) Getanu: Günışığı. (Lazca) Gevher: Değerli taş, bir şeyin aslı, esas. (Farsça) Gewez: Ateş, kırmızı, kızıl gül. (Kürtçe) Gezen: Dolaşan, gezici, gezgin. (Türkçe) Gezenay: Yer değiştiren ay. (Türkçe) Gezencan: Gezgin kişi. (Türkçe) Gezençay: Çok dolanan akarsu. (Türkçe) Gezensoy: Gezginlerin soyundan gelen. (Türkçe) Gezensu: Dolaşarak gelen su. (Türkçe) Gezer: Gezen, dolaşan, gezici. (Türkçe) Gezeray: Yer değiştiren ay. (Türkçe) Gezersu: Dolaşarak gelen su. Ghaşe: Hayat. (Çerkesçe) Ghatxer: Bahar. (Çerkesçe) Ghemater: Yaz. (Çerkesçe) Gihev: Pay, kısmet, baht. (Kürtçe) Gilyas: Kiraz. (Kürtçe) Giram: Saygı. (Kürtçe) Girani: Ağırlık. (Kürtçe) Girik: Depo. (Kürtçe) Girin: Gözyaşı. (Kürtçe) Gizahi: Tanınmış, ünlü, bilinen. (Kürtçe) Gizem: Çözülemeyen sır. (Türkçe) Gonca: Tam açılmamış çiçek, gül tomurcuğu. (Farsça) Goncagül: Açılmamış gül. (Türkçe) Goran: Çayır, mera. (Kürtçe) Göğem: Yeşile çalan mor renk, ekşi erik. (Türkçe) Göğünç: Özlem. (Türkçe) Gökay: Gökteki ay. (Türkçe) Gökben: Duru, aydınlık. (Türkçe) Gökcan: Gökyüzü gibi aydınlık ve duru olan. (Türkçe) Gökçe: Gökçe: Güzel, mavi gözlü, göğe benzeyen, melek. (Türkçe) Gökçek: Güzel, körpe, genç. (Türkçe) Gökçel: Mavimsi, gök rengi. (Türkçe) Gökçen: Gökçen: Mavi gözlü, güzel. (Türkçe) Gökçen Mavi gözlü. (Türkçe) Gökçil: Gök renginde, mavimsi. (Türkçe) Gökçin: Mavimsi, kül rengi. (Türkçe) Gökmen: Güzel, mavi gözlü, sarışın, yiğit. (Türkçe) Göknil: Nü'in gök rengi hali. (Türkçe) Göknur: Gökten gelen aydınlık, güneş ya da ayışığı, aydınlık gök. (Türkçe) Göksal: Geniş, engin. (Türkçe) Göksel: Gökle ilgili olan. (Türkçe) Gökselen: Gökgürültüsü. (Türkçe) Göksen: Gök gibi mavi ve güzel. (Türkçe) Göksenin: Gökyüzü senin. (Türkçe) Göksu: Mavi renkli akan su. (Türkçe) Göksün: Yeni yapıt. (Türkçe) Göksen: Çok sevinçli. (Türkçe) Gökşin: Gökkuşağı, alkım, mavi. Gökyüzü: Sema, göğün yüzeyi. (Arapça) Gölge: Güneş almayan yer. (Türkçe) Gönen: Mutluluk, sevinç. (Türkçe) Gönenç: Mutlu, sevinçli. (Türkçe) Gönlüay: Aydınlık yürekli. Gönlügül: Gül gibi güzel. Gönlüsel: Coşkun. Gönlüşen: Sevinçli. Gönül: Sevgi, istek, bağlılık gibi duyguların kaynağı. (Türkçe) Gönülden: Candan, yürekten. Görez: Rüzgâr, görünüşü güzel, şık. (Türkçe) Görgünay: Görülen ay. Görkem: Gözalıcılık, gösteriş. (Türkçe) Görsel: Görüşle ilgili. Görsen: Görmelisin. Görsev: Gör ve sev. Gövem: Yeşillik, yabani erik, siyah zeytin. (Türkçe) Gözal: Gösterişli olan, ilgi çeken, güzelliği, niteliği öne çıkan. (Türkçe) Gözalan: İlgi çekici, gösterişli. (Türkçe) Gözde: Üstün nitelikli, çok sevilen, çok beğenilen. (Türkçe) Gözdem: Beğendiğim, sevdiğim, saydığım. (Türkçe) Göze: Güze: Kaynak, hücre, örgü, ilkbaharda çıkan su, küçük çayırlık. Gözem: İlgimi çeken, sevdiğim (Türkçe) Gözen: İlgi çekici, sevimli, hoş, pınar. (Türkçe) Gözenç: Hoşluk, sevimlilik. (Türkçe) Gu: Gönül. (Çerkesçe) Gulbıhar: Düğün çiçeği. (Kürtçe) Gulan: Yılın beşinci ayı, Mayıs. (Kürtçe) Gulbejn: İnce, uzun, narin. (Kürtçe). Gulçin: Gülseven. (Kürtçe) Gulemin: Çiğdem, güz çiğdemi. (Kürtçe) Gulemsan: Yıldızlı numan çiçeği. (Kürtçe) Gulenar: Nar çiçeği. (Kürtçe) Gulendam: Gül boylu. (Kürtçe) Gulepayiz: Zinya çiçeği. (Kürtçe) Gulexızem: Lâle. (Kürtçe) Gulezengul: Çan çiçeği. (Kürtçe) Gulezerik: Kanarya çiçeği. (Kürtçe) Gulgenim: Buğday başağı. (Kürtçe) Gulgeşt: Bahçe. (Kürtçe) Gulgın: Gül yüzlü. (Kürtçe) Gulnar: Nar çiçeği (Kürtçe) Gulnesrim: Yabani gül. (Kürtçe) Gulperi: Denizkızı. (Kürtçe) Gulpık: Tomurcuk. (Kürtçe) Guma: Ekin. (Lazca) Guridran: Yırtıcı, vahşi. (Kürtçe) Gusine: Ermeni bayan adı. Guşıdar: Salkım ağacı, akasya. (Kürtçe) Guşuagho: Sevinç. (Çerkesçe) Güfte: Müzik bestesi için yazılmış sözler. (Farsça) Güftem: Şarkı için hazırladığım sözler. (Arapça) Güher: Cevher. (Farsça) Gül: Katmerli, kokulu, güzel çiçekleri olan, dikenli küçük ağaç ve çiçeği. Gülaçtı: Gül gibi güzellik saçan. Gülal: Gülün kırmızısı gibi güzel. (Türkçe) Gülaslı: Gül soyundan gelmiş gibi güzel. Gülasya: Asya'nın gülü. Gülay: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık. (Türkçe) Gülaydın: Aydınlık saçan gül. Gülayşe: Gül gibi güzel Ayşe. Gülbahar: İlkyaz gülü gibi taze ve güzel. (Türkçe) Gülbanu: Gül hanım, gül gibi güzel kadın. (Farsça) Gülbeden: İnce bedenli, nazlı bedenli. Gülben: Gül gibi, güle benzer. Gülbeniz: Gül yüzlü. Gülbeyaz: Beyaz gül gibi. Gülbin: Gül yetişen yer, gül fidanı. Gülcan: Gülen ve sevilen, gül gibi sevilen. Gülce: Güle benzeyen, gül gibi. Gülcemal: Yüzü gül gibi güzel olan. Gülce: Küçük gül. (Farsça) Gülçehre: Gül gibi yüzlü. (Türkçe) Gülçiçek: Gül gibi çiçek. Gülçimen: Gül gibi çimen. Gulçin: Gül toplayan. (Farsça) Güldal: Gül gibi güzel, gül dalı gibi dikenli. (Farsça) Güldane: Bir tane gül gibi, çiçeklik, vazo, gül konulan kap. Güldem: Gül mevsimi, gül zamanı. Güldemet: Bir demet gül gibi güzel. (Farsça) Gülden: Gül soluklu, nefesi gül gibi kokan. (Farsça) Güldeniz: Gül gibi güzel deniz. Gülden Gül topla. (Farsça) Gülderen: Gül toplayan. (Türkçe) Güldermiş: Gül toplamış. (Türkçe) Güldeste: Gül demeti, şiir seçkisi. (Farsça) Güldilek: Gül gibi güzellikler isteyen. Güldoğan: Gül gibi güzel doğan. Güldüren: Sevindiren. Güleç: Güleryüzlü. Güleda: Gül gibi güzel ve nazlı. (Türkçe) Gülefşan: Gül saçan. (Farsça) Gülen: Gülümseyen, yüzü hep güleç olan. (Türkçe) Gülenay: Aydınlık ve güleç yüzlü. (Türkçe) Güîendarn: İnce, güzel, endamlı. Gülender: Az bulunan gül. Gülengül: Gül gibi güleryüzlü olan. Gülennur: Gül gibi ışık saçan. Güler: Gülen, gülümseyen. (Türkçe) Güleray: Gülümseyen, ay gibi. (Türkçe) Gülercan: Sevinç dolu, sevinçli. Güleren: Güle sahip olan. Gülergin: Yetişmiş, olgun gül, açmış gül. Gülergül: Olgun ve gül gibi. (Türkçe) Gülergün: Her gün gülümseyen. (Türkçe) Gülesen: Gül gibi sağlıklı. Güleser: Gül gibi güzel. . Gülesin: Sevinçli olasın. (Türkçe) Gülev: Alev. Güley: Gülü andıran, güle benzeyen, gül gibi. Gülezen: Gülü ezen. Gülfeda: Gül gibi özverili. Gülfem: Ağzı gül gibi olan. Gülfer: Gül parlaklığında. (Farsça) Gülfidan: Gül gibi ince. Gülgen: Güleç, gülümseyen. Gülgezer: Gül gibi dolaşan, seyahat eden. (Türkçe) Gülgonca: Yeni açılmış gül. Gülgönül: Gül gibi seven, sevilen. Gülgün: Gül renginde, pembe. (Türkçe) Gülhan: Gül gibi güzel insan. (Farsça) Gülhanım: Gül gibi güzel kadın, kız. (Türkçe) Gülhatun: Gül gibi kadın. (Farsça) Gülipek: İpek ve gül gibi yumuşak. Gülistan: Gül yetişen yer, gül bahçesi. (Farsça) Güliz: Gül yetiştiren. (Türkçe) Gülizar: Gül yanaklı. (Farsça) Gülkız: Gül gibi güzel kız. Güllü: Güle benzeyen. Güllüşah: Güle benzeyen şah. Gülmüş: Gülümseyen, güleryüzlü. (Türkçe) Gülnar: Nar gibi kırmızı gül. Gülnaz: Gül gibi nazlı. Gülnazik: Menekşe. (Türkçe) Gülneşe: Gül gibi sevinç saçan. Gülnur: Gül gibi ışık saçan. Güloba: Güllük mekan. (Türkçe) Gülören: Gül yeri. (Türkçe) Gülöz: Özü gül gibi temiz olan. (Türkçe) Gülpembe: Pembe renkli gül gibi. Gülperi: Gizemli gül, saklı gül (Farsça). Peri gibi güzel. Gülrenk: Gül renginde. Gülriz: Gül serpen, bir çeşit lale. (Farsça) Gülrü: Güleryüzlü. (Farsça) Gülsalın: Gülerek gez. Gülsan: Adın gül gibi temiz olsun. Gülsel: Gülle ilgili, serpilmiş gül. (Türkçe) Gülseli: Saçılan güller. Gülsemin: Değerli gül. Gülsen: Gül gibisin. (Türkçe) Gülser: Gül yüzlü (Türkçe) Gülseren: Gül sunan, dağıtan, serpiştiren. (Türkçe) Gülsev: Gül seven. (Türkçe) Gülsever: Gül gibi güzellikleri sever. (Türkçe) Gülsevil: Gül gibi sevilen. Gülsevin:Gül gibi sevimli olan. Gülsoy: Gül gibi temiz soydan gelen. Gülsu: Gül gibi temiz su. Gülsuna: Suna gibi uzun ince kadın. Gülsunam: Uzun ince güzelim, sana gül vereyim. Gülsunan: Gül veren. Gülsunar: Gül veren. Gülsüm: Dolgun yüzlü, güleç. Gülsün: Sevinçli, mutlu olsun. (Türkçe) Gülşah: Gül gibi güzel şah, gül dalı. (Farsça) Gülsan: Adı gül gibi temiz olan. Gülşehir: Gül gibi güzel kent. Gülşeker: Gül tatlısı. (Türkçe) Gülsen: Gül bahçesi, güzel, neşeli. (Farsça) Gültan: Tan yerinin gül rengi hali. (Farsça) Gültane: Gül tanesi. Gültaze: Yeni açılmış gül. Gülten: Gül gibi güzel tenli. Gülter: Teri gül gibi güzel kokan. Gültop: Bir top gül gibi. Gülüm: Gül gibi güzel, bana ait gül. Gülümser: Güler, sevincini gösterir. Gülümşen: Sevinçli gülüm. Gülüş: Gülme, sevinç belirtme. Gülver: Gül topla, gül sun. Gülveren: Gül sunan. Gülyüz: Sevinçli, güler yüzlü. Gülzeren: Gül gibi güzel ve çok akıllı. Gümüş: Parlak beyaz renkte, kolay işlenir değerli bir maden. (Türkçe) Gün: Gündüz, güneşin olduğu zaman, dünyanın kendi etrafında bir tam dönüşü kadar zaman. (Türkçe) Günaç: Parlak gün. Günak: Temiz gün, iyi gün. Günal: Yaşa. Günan: Yaşadığını unutma. Günay: Aydınlık gün, ışıklı. (Türkçe) Günaydın: Günün güzel vee aydın olsun. (Türkçe) Günce: Günü gününe yazılan anı ve bunun yazıldığı defter, günlük, her gün iyi yaşamak. (Türkçe) Güncel: Gelecek gün. (Türkçe) Günçiçek: Gündüz açan çiçek, ay çiçeği. Günden: Güneş gibi aydınlık ve güzel, uysal. Gündeniz: Aydınlık deniz, gün ve deniz. Gündeş: Aynı günde doğmuş olan. Gündüz: Güneşin doğusuyla, batışı arasındaki zaman, sabahla akşam arası. Günebakan: Ay çekirdeğinin çiçeği, beyazz sarı büyük bir çiçek, ayçiçek, güneşe bakan. (Türkçe) Günel: Temiz elli, dürüst olan. Güner: Tan vakti. (Türkçe) Güneray: Şafakta görünen ay. Günerdi: Güneşin batışı, akşama doğru. (Türkçe) Güneş: Yeryüzünün bulunduğu galaksinin ışık ve enerji yıldızı. Aydınlık ve energi dolu kişi. (Türkçe) Güneşcan: Güneş gibi sıcak, cana yakın olan. Güneşi: Güneşe benzeyen, güneş gibi aydınlık olan. Güney: Kuzey'in karşı yönü, her zaman güneş gören yer. Günfer: Günışığı, aydınlık. Güngör: Mutlu, sevinçli yaşa. Güngören: Mutlu yaşayan. Günhan: Aydınlık yönetici. Günışığı: Güneş ışığı, aydınlık. Günışık: Aydınlık. Günistan: Beyaz, parlak renkli. (Türkçe) Güniz: Güneşin izi. Günkut: Uğurlu ve mutlu aydınlık. Günnar: Kırmızı aydınlık. Günnaz: Naz ile geçen gün. Günnur: Gün ışığı, aydınlık. Günsel: Işık akışı. (Türkçe) Günseli: Işık seli, güneşle ilgili. (Türkçe) Günser: Aydınlığa ulaşmak. (Türkçe) Günsu: Gün ggibi aydınlık, su gibi berrak. (Türkçe) Günşah: Aydınlıktan yana şah. Günşen: Sevinçle geçen gün. Günşiray: Aydınlık yüzü. Güntan: Aydınlık şafak. Günten: Aydınlık tenli. Günver: Aydınlık saç. Günyüz: Aydınlık yüzlü. Güral: Gücünle hakkını almasını bil. Güçlü ve kırmızı olan. (Türkçe) Güray: Güçlü ay. (Türkçe) Gürcan: Güçlü kişi. (Türkçe) Gürdal: Kuvvetli sağlam, güçlü. (Türkçe) Gürdilek: Güçlü istek. Gürel: Bileği güçlü. Gürizan: Kaçan, kaçmak. (Farsça) Gürsel: Coşkun sel. Gürsev: Güçlü sevgi. Gürsevü: Çok sevil. Gürsu: Güçlü akan su. (Türkçe) Gürşen: Sevinci bol olan. Güvem: Göğem, yeşil çayırlık, yabani erik. (Türkçe) Güven: İnanmak, inanarak bağlanmak. (Türkçe) Güvenay: Aydınlık ve kendine güvenen. Güvenç: Dayanak, güvenilen şey. Güvercin: Barışın simgesi evcil bir kuş. (Türkçe) Güz: Sonbahar mevsimi, son yaz. (Türkçe) Güzay: Aydınlık sonbahar. Güzden: Sonbahar mevsiminin güzelliği. (Türkçe) Güzel: Hoşa giden, hayranlık veren, beğenilen. (Türkçe) Güzelay: Hayranlık uyandıran ay, ay gibi güzel olan. Güzelcan: Hayran kalınan kişi, hoşa giden kişi. (Türkçe) Güzelim: Çok güzel olan. Güzey: Kuzey: Gölgede kalan yer. Güzide: Seçkin, beğenilen. (Farsça) Güzin: Saçilmiş, seçkin, beğenilen. (Farsça) Güzinay: Güzel ay. (Türkçe) Güzincan: Seçkin ve sevilen kişi. (Türkçe) Güzingül: Seçkin gül. (Türkçe) Güzinsu: Ender bulunan su, çok güzel su. (Türkçe) Güzinel: Yetenekli, usta olan. (Türkçe) Güzinsoy: Seçkin soydan gelen. (Türkçe) Güzir: Çare, derman. (Farsça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:22 | #9 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Habike: Samanyolu. (Arapça) Habinar: Nar tanesi. (Arapça-Farsça) Hacer: Taş, kaya, taş gibi sert ve sağlam. (Arapça) Hadiye: Yardım eden, klavuz önder. (Arapça) Hadra: Çok yeşil. (Arapça) Hafize: Muhafaza eden, koruyan. (Arapça) Hakikat: Gerçek, doğru, içerik, sadakat. (Arapça) Hakoni: Buralı, buraya ait. (Lazca) Halay: Omuz omuza tutunarak oynanan, müzikal folklor oyunu. (Türkçe) Hale: Ayla. Güneşin ve ayın çevresinde bazen görünen ışıklı daire. (Arapça) Halet: Hal, durum. (Arapça) Halide: Sonsuz, daima, ebediyen. (Arapça) Halime: Yumuşak huylu, sert olmayan. (Arapça) Halise: Karışık olmayan, saf, içten, samimi. (Arapça) Hamevd: Alçakgönüllü. (Ermenice) Hamide: Övülmeye değer, iyi çalışan. (Farsça) Hamiye: Koruyan, kayırıcı. (Arapça) Hamiyet: İnsanlık, fazilet, ulusal onur. (Arapça) Hamuspür: Çiçek kokulu. (Ermenice) Hancan: İyi huylu, sevilen. Handan: Gülen, güleç. (Arapça) Hande: Gülme, gülüş, eğlence. (Farsça) Handegül: Gülün açması. (Farsça) Handğa: Bu gün. (Lazca) Hanım: Kadınlara saygı için kullanılan nezaket nidası, eş, kadın. (Türkçe) Hare: Sert taş, bir çeşit kumaş. (Farsça) Harika: Çok güzel, muhteşem, çok iyi. (Türkçe) Harran: Ülkemizde bereketli bir ova. (Türkçe) Hasene: İyilik, iyi hal, hayırlı iş. Eski altın paralardan birinin adı. (Arapça) Hasgül: Değerli, eşsiz gül. (Arapça) Haslet: Huy, tabiat, mizaç. (Arapça) Hasna: İyi, güzel. (Azerice) Hasret: Özleme, özleyiş, bekleme. (Arapça) Hatıra: Anı, yadigâr, bir şeyi anımsatan, birinden kalan. (Arapça) Hatice: Erken doğan kız çocuğu, Hz. Muhammed'in ilk eşi. (Arapça) Hava: Gökyüzü. (Arapça) Havva: Kutsal kitaplara göre yaratılan ilk kadın, esmer. Haver: Güneşin doğduğu yer, yön, doğru. (Farsça) Hawer: Çevre, yöre, ortam. (Kürtçe) Hayal: Zihinde tasarlanan, gerçekleşmesi umulan şey, hülya. (Arapça) Hayat: Yaşam, yaşayış, canlılık, dirim. (Arapça) Hayran: Tutkun, aşırı derecede sevgi duyan. (Arapça) Hayret: Şaşkınlık içinde kalmak. (Arapça) Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları. (Arapça) Hazan: Sonbahar, güz, son yaz, yaprak dökümü. (Arapça) Hazin: Hüzünlü, kederli. (Arapça) Hazine: Saklıyken bulunan değerli şeyler. (Arapça) Haziran: Yılın altıncı ve en güzel ayı. (Arapça) Hejan: Değerli. (Kürtçe) Hejar: Yoksul, fakir. (Kürtçe) Heji: Sevme, sevgi. (Kürtçe) Hejir: İncir. (Kürtçe) Hejmar: Adalet, sayı, miktar. (Kürtçe) Helat: Güneş, doğmak. (Kürtçe) Helbest: Şiir, güzel söz. (Kürtçe) Hemden: Çağdaş. (Kürtçe) Hemgel: Evren, kainat. (Kürtçe) Hena: Hey. (Lazca) Henna: Kına ağacı. (Arapça) Heper: Cesur, yiğit kimse. (Türkçe) Hepgül: Sürekli mutlu yaşa ve gül. (Türkçe) Hepgülen: Her zaman gülen, güleç. Hepgüler: Her zaman güler, güleç. Hepöz: Özünü devamlı koruyan, bozulmayan, özü sözü bir. (Türkçe) Hepşen: Neşeli ve güzel ol. (Türkçe) Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıcı. (Yunanca) Herik: Tohum, nüve, öz. (Kürtçe) Heriknaz: Çok nazlı. (Ermenice) Hesin: Demir, güçlü. (Türkçe) Hesiyan: Hissetmek, duygulanmak. (Kürtçe) Hesna: Güzel hanım, efendi, kadın. (Arapça) Heşin: Mavi renk. (Kürtçe) Hetan: Eski Kürtçe'de güneş. (Kürtçe) Hevdar: Ortak arkadaş. (Kürtçe) Heveron: Ay ışığı. (Kürtçe) Heves: Arzu, istek, geçici istek. (Arapça) Hevgel: Yardım, destek. (Kürtçe) Hevi: Dua, umut, beklenti. (Kürtçe) Hevin: Aşk, sevda. (Kürtçe) Hevjale: Şarkı, türkü. (Kürtçe) Hewa: Göksema. (Kürtçe) Heydedan: Çok parlak, göz kamaştırıcı. (Kürtçe) Heyin: Varolmak, varlık. (Kürtçe) Heyran: İyi dost, aziz dost. (Kürtçe) Hezar: Bülbül, bin sayısı, pek çok. (Farsça) Hıravart: Ateşli gül. (Ermenice) Hicran: Ayrılık, ayrılık acısı. (Arapça) Hildan: Yükselmek, çıkmak. (Kürtçe) Hilde: Kurtulmak, yükselmek. (Kürtçe) Hinar: Nar meyvesi gibi bereketli. (Türkçe) Hiçsönmez: Hiç sönmeyen, hep aydınlık olan. Hitay: Ay ışığında söyleşi. (Türkçe) Hoki: Ruh. (Ermenice) Honarh: Alçak gönüllü. (Ermenice) Hoşcan: İyi, sevilen, güzel insan. (Türkçe) Hozorvart: Bin gülü olan. (Ermenice) Hulya: Hülya: Tatlı düşler, kuruntu. Huri: Cennet kızı. (Arapça) Huriser: Cennet kızlarının başındaki yönetici. (Arapça) Huriye: Hurilere benzeyen güzel kız. (Arapça) Hurmız: Jüpiter yıldızı. (Kürtçe) Hurrem: Hürrem: Sevinçli, şen, güleç, güleryüzlü. (Türkçe) Hüma: Saadet, mutluluk, talih. (Arapça) Hümeyra: Beyaz tenli kadın. (Arapça) Hüner: Marifet, beceri, yetenek. (Farsça) Hür: Özgür, bağımsız. (Arapça) Hüray: Ay gibi özgür. (Türkçe) Hürcan: Özgür insan, özgürlüğüne düşkün. (Türkçe) Hürgül: Gül gibi özgür ve güzel. (Türkçe) Hürkal: Özgür kal. Hürkan: Özgürlüğe düşkün olan gelenekten gelen. (Türkçe) Hürmüz: Eski İran takviminde Güney Yılı'nın ilk günü. Jüpiter gezegeni, müşteri (Farsça). Zerdüştlerin bir tanrısı. Hürüşan: Yeşil, taze, şen şakrak, gönül açan, çağlayan. (Farsça) Hürriyet: Özgürlük, bağımsızlık. (Arapça) Hürsel: Sel gibi özgür. Hürsen: Özgürsün. Hürsoy: Soyu özgür olan. Hürsen: Şen ve özgür. Hüsne: Çok güzel, fazla, pek çok. (Arapça) Hüsniye: Hüsnüye: Güzellik, güzel. (Arapça) Hüsnügüzel: Yüzü güzel. (Arapça) Hüsran: Düşkırıklığı, büyük acı, yoksulluk acısı, kayıp. (Türkçe) Hüveyda: Belirgin, apaçık, ortada, belli. (Farsça) Hüzzam: Türk müziğinde en eski makamlardan biri. (Farsça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
26.12.2014, 21:22 | #10 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri Iğıl: Yumuşak akan su. (Türkçe) Ihlamur: Güzel kokulu çiçeği, şifa niyetine çay olarak içilen bir ağaç. Ilur: Parıltı, alacakaranlık, Ege'de arkeolojik bir köy. (Türkçe) Ildız: Yıldız. (Türkçe) Ilgaz: Atın dörtnala koşması. Batı Karadeniz'de bir sıradağ ve bir ilçenin adı, akın, hücum. (Türkçe) Ilgı: Soy sop, sürü, çoban. (Türkçe) Ilgım: Işık yanılsaması, serap, belli belirsiz görünme, ufuk. (Türkçe) Ilgın: Hafif esinti, hafif, ince, serap, hayal. Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç. (Türkçe) Ilgıt: Hafif esinti. (Türkçe) Ilıcak: Ilıkla soğuk arası, az ılık. (Türkçe) Ilıcan: Yumuşak huylu kişi. (Türkçe) Ilım: Uzlaşmacı, yumuşaklık. (Türkçe) Ira: Görünüş, öz yapı. Irak: Uzak, uzaklık. (Türkçe) Iraz: Hakkına rıza gösteren. (Türkçe) Irıs: Mutluluk, saadet. (Türkçe) Irısgül: Mutluluk gülü. (Türkçe) Irız: Cesur, yiğit. (Türkçe) Irmak: Denize veya göle dökülen büyük akarsu, nehir. (Türkçe) Isla: Sulu, verimli. (Türkçe) Işık: Aydınlık, ısıtma aracı, yol gösteren, aydınlatan. (Türkçe) Işıkcan: Aydınlık veren, ısıtan sevgili kişi. (Türkçe) Işıl: Parlayan, ışıldayan, parlaklık. (Türkçe) Işılar: Parlayan, ışıldayan, neşeli, canlı. (Türkçe) Işılay: Parlayan ay, ay gibi (Türkçe) Işıldar: Aydınlık veren. (Türkçe) Işıldar: Gözalıcı, ışık saçan. (Türkçe) Işıltan: Aydınlık, pırıl pırıl sabah. Işıltı: Parıltı, aydınlık. (Türkçe) Işın: Bir kaynaktan çıkarak çeşitli yönlere dağılan ışık demeti. (Türkçe) Işınay: Aydınlık saçan ay, ay gibi ışıldayan. Işıngün: Işıklı, aydınlatıcı gün. (Türkçe) Işınsal: Işıkla ilgili. ışık gibi parlayan su. Işırgün: Aydınlanan gün. Işıt: Aydınlat, ışık saç. Işıtan: Aydınlık sabah, aydınlatan, ışık saçan. Işkın: Filiz, ince ve taze dal. (Türkçe) Itır: Güzel koku, bir çiçek adı. (Türkçe) Itri: Güzel kokulu çiçek. (Arapça) Izgın: Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki. (Türkçe) Izrar: Zarar, ziyan. (Arapça)
__________________ Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |