Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Bayanların Dünyası > Anne ve Çocuk
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Anne ve Çocuk kategorisinde açılmış olan Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 10.07.2013, 13:12   #11 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Beşinci Yaş. Bandaj Yaşı

Beşinci Yaş... Bandaj Yaşı

Beşinci yaş'ta "Acıkınca ne yaparsın?" gibi ebep-sonuç mantığı sorgulayan sorulara yanıt verebilmesine ve düşünce aktarımı

Beşinci yaş'ta "Acıkınca ne yaparsın?" gibi ebep-sonuç mantığı sorgulayan sorulara yanıt verebilmesine ve düşünce aktarımı başlamasına rağmendüşüncelerde tamamen somut kavramlar hakimdir. Maddenin şekil değiştirebileceğini kavrayamaz. Buzun eriyip su olabileceğini anlayamaz. Ya da en ufak yara berenin iyileşemeyeceğini düşünür. O nedenle yaraları bereleri çok önemlidir. Böylece bu yaşın adı "bandaj yaşı" dır. "Amaaan canııım... Küçücük bir yara. Sen de biraz abartıyorsun...!" demeyiniz. Yarası ile ilgili endişesini paylaşınız.

Beş yaşında sokak köpeği kovalamıştı. Düştü kolu kırıldı. gerek hayvan sevgisi gerekse köpek sevgisi örselenmedi. Ancak tekrar düşer de kolu kırılırsa diye kaygılanıyordu. Sonuç olarak okul fobisi ortaya çıktı.

Bu yaş kardeş lıslançlığının da en çok belirginleştiği bir dönemdir. Obje devamlılığını şimdiye kadar kazanmış olmalıdır. Ancak hala bundan yeterince emin değildir. "Anne babası gerçekten onu bırakıp gitmezler değil mi?" O nedenle aslında kıskanılan kardeş değil ebeveynin sevgisidir. Ebeveynin kıskanılan sevgisi en ufak detaylarda aranır. Bize önemsiz gelecek ayrıntılarda sevgimizden şüphe duyar.


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:39 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:13   #12 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Televizyon ve Çocuklarımız

Televizyonun olumsuz etkileri konusunda daha çok şiddet ögesi üzerinde durulmaktadır. Elbette bu çok önemli bir ilişkilendirmedir ve üzerinde hassasiyetle durulması

Günümüzde gerekli gereksiz her yerde ve her biçimde tartışılan televizyonu iki körün tuttuğu fil örneğine benzetmek mümkündür. Her kesimden insanın kendi düzeyi ve beklentileri çerçevesinde konuya yaklaşımları farklı olabilmektedir. Ben daha çok çeşitli programlar aracılığıyla televizyonda yer alan ve çocukları çeşitli biçimlerde etkilediğine inandığım birtakım açık ve örtük mesajlar üzerinde durmak istiyorum.

Televizyonun olumsuz etkileri konusunda daha çok şiddet ögesi üzerinde durulmaktadır. Elbette bu çok önemli bir ilişkilendirmedir ve üzerinde hassasiyetle durulması ve sorgulanması gereken bir konudur. Ancak algılama biçimialgıladıklarını benimseme hızı ve hayata geçirme istekleri ve yanısıra geleceğin yetişkinleri olmaları açısından bakıldığında televizyonun çocuk üzerindeki etkilerini salt şiddetle sınırlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir başka deyişle bu ilişkilendirme doğrudur ancak eksiktir. Ben burada çok ayrıntılı bir biçimde olamasa da çeşitli alt başlıklar çerçevesinde bu ilişkilendirme tiplerine ve televizyonun çocukları etkilediğine inandığımız diğer bazı konulara değinmek istiyorum. Şunu da belirtmeliyim ki bu ilişkilendirme tiplerine ve etkilenmelere değinirken sıralamam belli bir önem derecesine göre olmadı. Çünkü bunun önem sırası ya da başka bir ifadeyle etkilenme oranı sıralaması çocuğun yaşadığı ortama göre değişkenlik gösterebilmektedir. Ancak kendi kişisel görüşüm olarak belirtmeliyim kitüm etkilenmelerin ötesinde salt kısa vadede değil uzun vadede olaya bakıldığında en tehlikeli görünenitelevizyonun her bir çocuğu tehlikeli bir biçimde birer tüketim toplumu bireyi haline getirmesidir. Biraz sonra aşağıda da görüleceği gibi bu faktör aynı zamanda gerek kişisel gerekse ilişkiler bazında pek çok etkileme veya etkilenmenin de temelini oluşturmaktadır. Çünkü tüketim toplumu bireyi salt tüketmekle kalmaz değer yargıları ilişki biçimleri özetle kişiliğe dönük pek çok şey değişiklik gösterir. Bu bakımdan dayani etki yelpazesi düşünüldüğünde de çoğu kez şiddetten daha tehlikeli olabileceği anlaşılmaktadır.

Günümüzde pek çok ülkede televizyonun olumlu veya olumsuz etkileri tartışılmaktadır. Ülkelerin toplumsal yapıları ve buna bağlı olarak televizyon yayınlarının biçim ve içeriğine göre bu etkilenmeler farklılıklar gösterebilmektedir.

Bilindiği gibi ülkemiz matbaaya Avrupa'dan yaklaşık 500 yıl sonra kavuşmuştur. Bu da toplumun yazılı kültürü yaşamadan görsel kültüre geçmesi anlamını taşımaktadır. Gazete ve kitap okuma oranı düşüklüğünün temelinde de bu zihniyet sorunu yer almaktadır. Yine aynı nedenle okuma ve düşünme geleneğinin yerleşmediği bizim gibi toplumlarda televizyondan etkilenme çok daha yoğundur. Ayrıca Veysel Batmaz'ın da belirttiği gibi "Televizyonu sadece siyasal güç ya da eğlence aracı değil tüm kültürü yaratan devasa bir sosyolizasyon aracı olarak görmenin zamanı gelmiştir" (Batmaz 1998;3).

Yaratılan bu devasa kültürün iki temel dayanağı vardır. Eğlenmek ve tüketmek. Kitle iletişim araçlarının tarihine ve işlevlerine baktığımızda aslında dört büyük temel işlevlerinin bulunduğu (ya da bulunması gerektiği) görülmektedir. Bilgilendirmek haber vermek mal ve hizmet tanıtımı yapmak ve eğlendirmek. Ancak biraz önce de belirttiğimiz gibi artık eğlenme ve tüketme (belki daha ironik bir ifadeyle eğlendirerek tüketmeye azmettirmek) temel iki işlevi kalmıştır.

Ayrıca gerek ülkemizde gerekse dünyada yapılan tüm araştırmalar göstermiştir ki istisnai durumların dışında çocukların televizyon izleme sıklığı ve alışkanlığıtelevizyonun bu özellikleri de göz önüne alındığında kişiliğinin oluşması ve başarısı için tehlikeli boyutlardadır. Öte yandan ailenin tek ya da temel toplumsal kurum olduğu toplumlarda çocuğun davranışlarının açıklanması ve anlaşılmasında referans kaynağını aile oluşturabilirken günümüz toplumlarında aile söz konusu sorumluluğunu ya da referans olma özelliğini diğer toplumsal kurumlarla paylaşma durumundadır. Çünkü günümüzde bir aile ortamına gözlerini açan çocuk ebeveyniyle iletişime girmekle kalmayıp ilk günden itibaren televizyonla da iletişime girmektedir. Televizyon tek yanlı iletişimiyle izleyiciyi savunmasız yakalamaktadır. Bilinçli bir yetişkin ile henüz bilinci oluşmamış bir çocuğun bundan etkilenme durumlarının aynı olması elbette mümkün değildir.

Fransa'da çocukların % 30'u her gün 3 saat 28 dakika ekran karşısında kalıyorlar. Uluslararası Çocuk Merkezi tarafından gerçekleştirilen incelemeye göre iki yaşındaki çocuklar televizyon açmayı biliyorlar üç yaşında da hergün televizyona bakıyorlar (Revue1998;38). Fransa'da yapılan başka bir araştırmaya göre: 4-10 yaşındaki çocuklar 1 saat 45 dakika; 11-14 yaşındakiler 2 saat 1 dakika; büyükler 2 saat 50 dakika televizyona bakmaktadırlar (Revue1995). Ege Üniversitesi'nde 1997 yılında yapılan bir çalışmada Ege Üniversitesi Ana Okuluna giden çocukların ebeveynlerinini ifadesine göre: Çocukların % 56'sı günde 2% 44'ü de üç saat televizyon seyretmektedirler (Saatçiler1997). Üst toplumsal kesimden çocukların gittiği Alsancak Gazi ilkokulu'nda erkek çocukların % 40'ı 3 saatten daha fazla kız çocukların ise % 40'ı 2-3 saat arasında televizyona baktıklarını söylediler.Büyük Çiğli İlköğretim Okulu'nda erkek çocukların % 53'ü kız çocukların % 66'sı ortalama 1 saat televizyona baktıkların belirttiler. Bu verilere göre üst toplumsal kesim çocuklarının günde ortalama 25 saat alt toplumsal kesim çocuklarının ise 15 saat televizyona baktıkları söylenebilir. Erkek çocuklarının daha fazla televizyona baktıklarına dikkat edilirse ataerkil değerlerin egemen olduğu ailelerde erkek çocuklarına daha fazla televizyona bakma olanağının verildiği söylenebilir.

Konunun temelini oluşturan bu bilgilerin aktarılmasından sonra ilişkilendirme tiplerinin ve çocukların etkilendikleri konuları özetle vermek gerekirse bunları on başlık altında toplamanın mümkün olduğu görülmektedir.

1.Tüketim toplumu bireyi olmaları üzerine etkileri
2.Cinsel kimliğin oluşması ve karşı cinsle olan ilişkiler üzerine etkisi
3.Anne ile ilişkisi üzerine etkisi
4.Baba ile ilişkisi üzerine etkisi
5.Şiddet eğilimlerine etkisi
6.Okumaya düşünmeye ve başarıya etkisi
7.Kültürel yabancılaşmaya etkisi
8.Dildeki yozlaşmaya etkisi
9.Kendi kimliklerinin bağımsız ve özgün bir biçimde oluşmasına etkisi
10.Çocukluğun yitirilişi ve masumiyetin yokoluşuna etkisi



Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:40 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:13   #13 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

1.Tüketim toplumu bireyi olmaları üzerine etkileri
Biraz önce televizyonun kalan iki temel işlevinin eğlendirmek ve tükettirmek olduğuna değinmiştik. Tükettirme azminde olan mal ve hizmetlerin tanıtımı artık salt reklamlarda değil pek çok programın içinde de yer almaktadır. Bu belki ayrı bir çalışma konusu olacak denli önemlidir. Ancak ben burada daha ziyade direkt mal ve hizmetlerin tanıtım programları olan ve dolaysız bir biçimde izleyicileri tüketime yönelten reklamlara değineceğim. Reklamlar sadece yetişkin bireyleri değil toplumda önemli bir çoğunluk olan çocukları da hedef alarak daha fazla tüketmeleri için hergün yüzlerce mesaj göndermektedir. Ayrıca hepimizin de bildiğimiz ve tanık olduğumuz gibi reklamlar kısa süreli ve hareketli oldukları için çocukları pek çok programdan daha çok cezbetmekte ve dakikalarca gözlerini ayırmadan reklamların sonuna dek izlemektedirler. Bu da henüz taze çocuk beyinlerin tüketim arzusu ve marka istekleri ile doldurulmasına neden olmaktadır.

Çocuklar neredeyse doğumlarından itibaren TV izlemeye başlamış TV'den fikirler kapmak herhangi bir beceri gerektirmediğinden çok erken yaşlarda reklam izleyicisi topluluğunun önemli bir parçası olmuşlardır. Televizyonların da tüketimin sınırlarını genişletmede oynadığı rolün ışığında çocuklar özellikle reklam endüstrisi için önemli bir hedef haline gelmiştir. Birincisi çocuğun elinde eskisinden daha fazla para vardır ikincisi ve daha önemlisi çocuklarailelerin marka seçimlerinde başlıca etki faktörleri olarak görülmektedir. Üçüncüsü ise onları küçükken yakalamanın ve marka sadakati aşılamanın kolay ve kalıcı olabilmesidir (Unnikrishnan1996;146-156).

Reklamlarda yer alan sloganların mesajların altında mutlu hayatlar vaadedilmekte ve bu hayata ulaşmanın tek yolunun o ürüne sahip olmaktan geçtiği ifade edilmektedir. Çoğu kez yetişkin bireyleri bile etkileyen bu mesajlar henüz toplumsallaşma ve yetişkin birey olma yolundaki çocuğu daha fazla etkilemektedir.

Dolayısıyla çocuk çalışmak başarılı olmak erdemli olmak gibi insani boyuttaki pek çok değer yargısının yerine salt tüketerek mutlu olunacağı yolundaki düşünceye inandırılmaktadır.

Çocuğun nesnelerle olan ilişkisi öyle bir biçimde örgütlenmektedir ki bu ilişki cocuğun hem kendi kimliği ve değer yargıları üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta hem de buna paralel olarak çevresindeki insanlarla olan ilişkilerini de bu nesne-insan ilişkileri örüntüsü çerçevesinde görmekte ve değerlendirmektedir. Çünkü o nesnenin satılması uğruna reklamlarda pek çok değer kullanılmaktadır. Kullanılan bu değerler çerçevesinde iletilen mesajlar kanalıyla da pek çok kimlik ilişki ve değer yargıları ters yüz olmaktadır.

Reklamın temel amaçlarından biri tüketim için mal satmak olduğundan bu kültürün merkezindeki inançları sürdürür ve gelişmesine yardımcı olur. Dolayısıyla reklamlar da basmakalıp örnekleri kullanıyorlarsa aynı zamanda bu basma kalıp örneklerdeki değer iletilerini de yansıtma eğilimindedirler (Burton1995;150).
Bu değer iletileri zaman zaman yerleşik toplumsal değer yargılarının pekiştirilmesi yolunda bir rol üstlenirken zaman zaman da çağdaş ve mutlu olma yolundaki vaatlerin ancak o nesnelerin kullanılmasıyla mümkün kılınabileceği yolunda olabilmektedir.


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:41 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:13   #14 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Cinsiyet rol tanımları ve karşı cinsle olan ilişkiler üzerine etkisi
Tüm programlarda çizilen kadın ve erkek portresi alışılmış kalıpların uzantısında olmaktadır. Yetişkinlere yönelik tüm programlarda olduğu gibi çocuk programlarında reklamlarda ve hatta çizgi filmlerde bile bunu görmek mümkündür. Hem kendi cinsel kimliğinin hem de karşı cinsin nasıl olması gerektiği konusundaki mesajlarla doldurulan beyinlerilerde yetişkin birey haline geldiklerinde bu beklentiler içinde olmaktadırlar.

Pek çok çizgi filmde dikkati çeken bir özellik de cinsiyet rol tanımlamaları olmaktadır. Bu tanımlamalarda çocuklar bir kadın ya da erkek olarak nasıl olmaları gerektiğine ilişkin oluşturulmuş ideal tipleri görmektedir. Bu tiplerin özelliklerine baktığımızda kadınların zayıf pasif her zaman erkekten yardım talep edenkurtarılmayı bekleyen taraf erkeklerin ise evin geçimini sağlayan yarışmacı aktif kurtarıcı güçlü hizmet talep eden taraf olduğu görülmektedir (Timisi ve Durlu1995;500-503).

Aynı şekilde programlarda yer alan mesajlarda erkek çocukların daha fazla şiddete başvuran taraf olduğu kız çocuklarının ise hanım hanımcık sessiz sakin toplum tarafından kendi cinsine yazılan kaderine razı görüntü ve mesajlar yer almaktadır. Bu da çift yönlü bir etki yaratarak kız çocuklarının zayıf ve pasif olmaları ne kadar doğalsaerkek çocuklarının da o kadar kavgacı ve saldırgan olmaları adeta doğal gösterilmektedir. Adeta cinsiyete dair şiddet eğilimleri onaylanmakta ve körüklenmektedir


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:41 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:13   #15 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Anne ile ilişkisi üzerine etkisi
Çocuk bir önceki bölümde sözü edilen kadın ve erkek rol tanımlamaları çerçevesinde bir anne görmek istemektedir. Tüm programların içeriğinde aktarılan anne tipinde olduğu gibi iyi ve ideal anne evin tüm işlerini yapan babaya ve çocuklara sürekli hizmet eden onların her dediğini yerine getiren bir annedir. Bunun tersi halinde pek çok evde büyük sorunlar çıkabilmektedir.

Reklamlarda çocuğunun sağlığını ve mutluluğunu düşünen tüm annelerin hangi ürünleri kullanması gerektiği bilinçaltına öylesine şırıngalanmaktadır ki bu ürünleri kullanmayan anneler çocuklarını düşünmeyen kötü annelerdir adeta. Çarpıcı olması açısından temizlik maddeleri ve margarin reklamlarını anımsayalım. O temizlik maddesini kullanmayan anneçocuğunun hijyen ve sağlık koşullarını önemsemeyen ya da o margarini kullanmayan anne ise çocuklarının beslenmesine özen gestermeyen anneler olarak algılanmasına neden olacak nitelikte sunulmaktadır.

Tüm bunlar da çocuğun anneyle olan iletişimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Yani iyi anne onlara hizmet eder ve orada sunulan ürünleri kullanır veya çocuğuna alır...Burada bir anlamda aba altından sopa gösterilerek yani "gizli bir onay ve cezalandırma sistemiyle" (Burton1995) aslında anne de cezalandırılmaktadır. Bunları yerine getiremeyen pek çok annenin suçluluk duyması sağlanmaya çalışılmaktadır.


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:42 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:13   #16 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Baba ile ilişkisi üzerine etkisi
Yine özellikle reklamlar aracılığıyla mutluluğun tek yolunun çok nesneye sahip olmak ya da çok tüketmek olduğu aktarılır bizlere. "İnsanlar ne kadar çok şeyi olursa o kadar çok mutlu olacağını sanır." (Fromm1991;18). Bu anlamda da evin geçimini sağlamakla yükümlü olduğu enjekte edilen baba daha çok nesne alamazsa ya da çocuklarının daha fazla tüketmelerini sağlayamazsa onların mutluluğunu sağlayamayan bir baba konumuna düşürülmektedir.

Yine bir üst bölümde tanımlanan cinsiyet rolleri anne gibi babayı da iki anlamda etkilemektedir. Birincisi baba dışarda çalışır para kazanır evin tüm ihtiyaçların sağlar ve hatta onun da ötesinde karısının ve çocuklarının en iyi biçimde rahat ve konforlu yaşamaların sağlamakla yükümlüdür. Bunu sağlayamayan babayeteneksiz ve beceriksizdir. Reklamlarda almak o kadar kolaydır ki bunu yapamayan baba işe yaramaz bir adamdır.

Öte yandan dışarda para kazanan ve ailesinin daha rahat ve konforlu yaşamasını sağladığına göre de evde ayaklarını uzatıp tüm işleri karısından beklemek de hakkıdır...Bu anlamda da yılların getirdiği geleneksel anne-baba rolü bir kez daha pekiştirilmiş olur. Bu tiplemelerin istisnaları olsa da bu ender örnekler genel tabloyu değiştirmez.

Öte yandan pek çok program aracılığıyla iletilen mesajlarda baba ailenin güven ve namusundan sorumlu olarak gösterilir ve bundan dolayı da babanın çevresine uyguladığı şiddet gizli bir biçimde onaylanır. Bunun ise iki temel olumsuz etkisi vardır. Birincisi çocuk babasını öyle görmek istemektedir özellikle de erkek çocuklar... ikincisi de büyüdüğünde o tip bir baba olması öğütlenmektedir adeta...


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:42 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:14   #17 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Şiddet eğilimlerine etkisi
Yukarda da belirttiğim gibi medya-çocuk ilişkisinde üzerinde en fazla durulan araştırma yapılan konu şiddettir. Araştırmalar televizyonun tek başına şiddete yöneltmediğini ancak özendirdiğini ve arttırdığını göstermiştir. Şiddet ögesinin yer aldığı görüntüler salt çocuk ya da yetişkin değil tüm yaş gruplarına yönelik programlarda yer almaktadır. Şiddet haberlerden filmlere dizilerden çizgi filmlere dek her yerde her an hayatın bir parçası olarak sunulmaktadır. Bu da şiddetin sıradanlaştırılması gibi çok tehlikeli bir olguyu beraberinde getirmektedir.

Burada önemli iki noktanın altını çizmek gerekiyor. Yetişkinlere dönük programlardaki şiddet görüntüleri ve çocuk programları özellikle çizgi filmlerdeki şiddet görüntüleri. Bunu ayırmamın iki nedeni var. Birincisi çocukların yetişkinlerin televizyon izlediği saatlerde televizyon izleyip izlememeleri gibi bir sorun var. Bilindiği gibi ailelerin pek çoğunda çocuklar belli bir saate kadar anne-babayla birlikte teevizyon izlemektedir. En azından haberlerde aile birliktedir. Ancak televizyon konusunda duyarlı ve dikkatli davranarak çocuklarına belli saatlerde kısıtlamalar getiren aileler de ne yazık ki çocuklarını çizgi filmlerden koruyamamaktadır. Yani bir yerden kaçarken diğer tarafa yakalanmaktadırlar.

Bazı çizgi filmlerde karakterler onca şiddetten sonra ayağa kalkabilmektedir. Yani orada uygulanan şiddetin zarar vermediği gibi bir algılama da söz konusu olabilmektedir. Ayrıca filmlerde sevilen karakterler karşılarındaki kişilere şiddet uyguladıklarında çocuklar tarafından coşku ve heyecanla izlenmekte ve kahramanın yenmesi yönünde tezahürat yapılmaktadır.

İstanbul'da 1995 ve 1999 yıllarında 5-7 ve 10-12 olmak üzere iki farklı yaş grubunu kapsayan toplam 509 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada çocuklara sorulan çeşitli sorularla çocukların haberleri nasıl algıladıkları ve tanımladıkları saptanmış. 5-7 yaş grubundaki çocuklar bilindiği gibi kavramları ana dilinden basit sözcükler ve sembollerle tanımlayabilirler.

Haberlerde yer alan silah bomba kanlı bıçak ambulans çarpışan arabalar birbirini vuran insanlar yanan ormanlar yanan ve yıkılan evlerin hepsi de olumsuzluk içermekte ve nitekim çocuklar tarafından da öyle algılanmaktadır. "Sana göre haber nedir?" sorusuna gelen yanıtların içinde en çarpıcı olanlarına baktığımızda adeta büyüklere ders verir nitelikte olduğunu görüyoruz. 6 yaşındaki bir kız çocuğu haberlerde sadece acınacak şeylerin olduğunu söylerken 6 yaşındaki bir erkek çocuk ise haberleri korku filmi seyrettiğini ifade etmektedir. Tek veya iki kelimeyle tanımlamaları istendiğinde ise ağırlıklı olarak"savaş-ölüm" "kaza-ölüm" kavramları çıkmıştır (Rigel1999). Ölümü sıradan bir olay gibi görmeye alıştırılmış bir nesil geliyor....

A.B.D'de yapılan bir araştırmada ise televizyonun şiddet eğilimlerini ortaya çıkarttığı ve kışkırttığı neredeyse kanıtlanmış ve onaylanmıştır. Televizyonbeyazların oturduğu mahalleye zencilerin mahallesinden 10 yıl önce gelmiş. Her iki mahallede de televizyon gelmeden önce ve geldikten sonraki suç oranlarında inanılmaz bir artış olduğu görülmüş.

Şiddet konusunda son olarak şunu ifade etmek gerekiyor. Tek başına televizyondaki şiddet görüntülerinin çocukları şiddete yönelttiğini söylemek elbette yanlış. Ancak araştırmalara göre çocuğun şiddete başvurması çocuğun bulunduğu aile ortamı çevre ve eğitime paralel olarak değişim göstermektedir. Örneğin sevgi ve huzur dolu bir ailede bulunan ve iyi bir eğitim alan bir çocukla aile içinde şiddete maruz kalan ya da ailede ve çevresinde şiddete tanık olan ve iyi bir eğitim olanağına sahip olamayan çocuklar ve hele sokaklarda her türlü şiddetin içinde yaşayan çocuklar yanyana konduğunda ne demek istendiği daha iyi anlaşılacaktır. Belki de deyim yerindeyse televizyondaki şiddet görüntüleri çocuğun şiddete başvurma nedenleri arasında ikincil ama önemli bir yer tutmaktadir.



Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:43 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:14   #18 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Okumaya düşünmeye ve başarıya etkisi
İlk paragraflarda sözünü ettiğmiz yazılı kültür-televizyon ilişkisini anımsayalım. Bilindiği gibi yazılı kültür düşünmeyiyorumlamayı ve sorgulamayı sağlar insanlara... Oysa televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte bir "gösteri" çağı başlamış bu eğlence ve gösteri çağının başlamasıyla birlikte insanlar sadece gösterilenleri almakla yetinir olmuşlardır. Artık bırakın yorumlamayı düşünmek bile en son düşünülen şey olmaya başlamıştır. Kırk yılda bir düşünmeye iten bir program olsa bile insanlar "bütün gün yoruluyoruz zaten" diyerek eğlenceyi ve gösteriyi tercih etmektedirler. Oysa bilindiği gibi "Antik Yunanda boş zamanda yapılan tek şey düşünmekti. Öyle ki 'boş zaman' ya da 'serbest zaman' ı karşılayan leisure okul için kullanılırdı" (Postman1995;18).

Yetişkinlerin bile televizyon tutsağı oldukları ve çoğu kez etkilendikleri bir ortamda çocukların bundan soyutlanamayacağı ortadadır. Kaldı ki yarının yetişkin bireyleri olacak olan çocukların algılama ve bilinç düzeyi düşünüldüğünde durumun daha da vahim olduğu görülmektedir. Televizyon tek yönlü bir toplumsallaştırma aracıdırçünkü çocuk televizyona soru soramamakta açıklama isteyememekte ve itiraz edememektedir. Çocuk televizyona maruz kalmaktadır çünkü etkileşim tek yönlü bir biçimde gerçekleşmekte yani sadece televizyondan çocuğa doğru olmaktadır.

Çocuklar televizyon önünde duygusal olarak hissetmektedirler fakat kanıt aramamaktadırlar ve çok defa de düşünmemektedirler. Yaratılış olarak bu durum kanıtlamaya direnmeyi geliştirmemektedir. Bilişsel çalışmanın olmaması da çocuğun yorulmasını doğurmaktadır. Tüm bu genel durum çocuğun televizyon yayınlarını kolayca emmesini ve içine çekmesini kolaylaştırmaktadır... Televizyon uyutmaktadır. Televizyon eğlendirmekte ve doyurmaktadır. Bu iki olanak uyutmak için en fazla kullanılan yöntemdir (Saatçılar1997).

Ayrıca çocuğun aşırı bir biçimde televizyon izlemesi onu okumaktan sinema ve tiyatroya gitmekten hatta çoğu kez oyun oynamaktan bile yoksun bırakmaktadır. Çocuğun sosyal ilişkileri zayıflamakta ve içe kapalı bir hale gelebilmektedir. Öyle ki çoğu kez yemek yemek için bile anne babasının yanına gitmemekte ve yemeği tepsi içinde sunularak televizyonu izlerken yemesi sağlanmaktadır.

Televizyon izlenirken programların sık sık reklamlarla kesilmesi dikkatin sürekliliğinin yitirilmesine yol açmaktayoğunlaşma kapasitelerinin bozulmasına neden olmaktadır. Bunların dışında televizyon çocukta yazısal anlatımdan hareketle öykü inşası için zorunlu olan kapasiteyi zihinsel imgelerin inşası kapasitesini azaltmaktadır (Revue1998;37). Görüldüğü gibi belki daha az önemli değil ama televizyon şiddetin de ötesinde çocuğun kişisel gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:44 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:14   #19 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Kültürel yabancılaşmaya etkisi
Bilindiği gibi televizyondaki programların bazıları çizgi filmlerin ise neredeyse tümü dış kaynaklıdır. Yani bu ürünleri tüm dünya ülkeleri izlemektedir. Bu ise her toplumda ve o toplumdaki bireylerde ve özellikle çocuklarda farklı etkilenmeler yaratmaktadır.

Eğlence endüstrisiyle tüm toplumlar aynı anda etkilenmektedir. Geleneksel toplumların kültürleri üzerinde bu yolla televizyon negatif etki yaratmaktadır. Endüstrileşmiş toplumlar işleyim ritmi açısından bu mesajları kabul etmeye daha uygundur. Mesajları ulaştıran dil de ulus kültürleri ve alt kültürleri bozmaktadır. Kültürel yabancılaşmayı arttırmaktadır (Mac Brides1981;160-162).

Dolayısıyla çocuklar kendi öz kültür ürünleri ile değil başka ülkelerde üretilen kahramanlar ve farklı değerlerin işlendiği programlarla büyümektedirler. Bu da çocukları kendi ulusal kültürümüze yabancılaşmayı doğurmaktadır.

Dildeki yozlaşmaya etkisi

Yine bir üst başlıkta ifade edilen etkilenmeler nedeniyle televizyon en önemli ifade ve iletişim aracı olan dil üzerinde de oldukça olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu etkilenme iki biçimde olmaktadır. Birincisi kullanılan sözcük sayısının azlığı... İkincisi ise kendi ana dilinin yozlaşmaya başlamasına etkisi... Bu iki etmen yabancı kaynaklı programların yanısıra yerli programlarda da sıkça rastladığımız türkçenin yanlış kötü yabancı özentili ve kısır bir şekilde kullanılımasından ileri gelmektedir


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:45 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 10.07.2013, 13:14   #20 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Kendi kimliklerinin bağımsız ve özgün bir biçimde oluşmasına etkisi
Burada aktarılan hiçbir maddenin birbirinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği açıkça görülüyor. Aynı şekilde çocukların bu etkilenmeler çerçevesinde kendi özgün kimliğini ve kişiliğini oluşturamaması da çok doğaldır. Kanımızca en sinsi tehlikelerden ve olumsuzluklardan biri de budur. Çocuk kendini izlediği programlardaki kişilerin veya daha yoğun olarak filmlerdeki karakterlerin yerine koymaktadır.

Çoğu kez hayran olduğu kahraman ya da karakter büyüyünce olmak istediği kişidir. Böylece çocuk kendi kişisel bilinciçalışması ya da yetenekleri ile değiltamamen farklı etkilenmelerle büyüyünce "O" (o her neyse) olmak istemektedir. Bu bazen bir yarışma programı sunucusu bazen filmdeki kötü adamları döven erkek karakter bazen de güzelliği sayesinde zengin ve yakışıklı bir erkekle evlenen bir kadın karakter olabilmektedir. Bu örnekleri uzatmak mümkündür. Bunlar da biraz önce değindiğimiz okuma yorumlama ve yargılama yetilerinin bilinen nedenlerle gelişmemesinden kaynaklanmaktadır.


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 14:47 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 13:13