|
Türkçe - Edebiyat kategorisinde açılmış olan Türkçe İsimler konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
01.12.2013, 21:35 | #11 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler KİZİR: 1- Keser, kesici 2- Gever, gezgin 3- Atılgan, cesur KOBRAT: (Kubrat) Derlemek, toparlamak, örgütlemek KOBU: (Kovu) Buket, demet KOBURCUK: Kabarcık, kabarık, kabadayı KOCAUlu, saygıdeğer, hürmete layık 2- Bilgili, tecrübeli, görüp geçirmiş 3- Gösterişli, azametli 4- Mert, düz, koç gibi KOCABAŞ: birl. Koca/Baş ...Koruyucu, muhafız KOCAMAN: 1- Akıllı, bilge 2- İriyarı, cüsseli, heybetli KOÇ: Erkek koyun mec. Düz, mert, yüz yüze dövüşen, hilesiz, yiğit, dayanıklı, yılmaz KOÇA: 1- Koç gibi..2- Kibar, centilmen KOÇAK: Koç gibi, cesur yürekli KOÇAN: 1- Centilmen, kibar 2- Koşan, koşucu KOÇAŞ: Rehber, yol gösteren, önde giden KOÇGAR: (Kaçgar,kaşgar) 1- Koç başı 2- Koç gibi, koç yiğit KOÇİ: Koç gibi, koç yürekli KOÇLUĞ: Koçluk) Koç olacak kuzu KOÇO: Kibar, mert KOÇU: 1- Koç gibi 2- Kibar, centilmen KOÇUM: 1- Yiğit, mert 2- Koşum, koşma KOÇUN: Düz, hilesiz, temiz yürekli KOÇUGAR: Mert, yiğit, özü sözü bir KODAR: Mağrur KODAZ: Mağrur KOKLUĞ: Koku, parfüm KOKULUG: Koku, Parfüm KOKUM: Parfüm KOKUŞ: Dalları, ok yapımına elverişli bir ağaç türü KOLAN: 1- Hediye, bahşiş 2- Kollayan, koruyan 3- At, eşek,katır gibi hayvanların, eyerini bağlamaya yarayan kemer KOLBAG: Kadınların, aksesuar olarak bileklerine taktıkları, boncuklu halka KOLBAŞ: Askeri birlik başı, komutan, askeri koruyup kollayan kişi KOLBAY: Askeri danışman KOLCUK: Kolcu, muhafız, koruyucu KOLÇAK: Kolcu, koruyucu, kollayıcı KOLÇU: Muhafız, bekçi KOLDAGÜÇ: Hami, koruyucu, şefkatli, merhametli, yardımsever KOLDAŞ: 1- Silah arkadaşı 2- Arkadaş, birbirini kollayan KOLGAK: İstek, heves, talep KOLGAY: Veliaht, şehzade (Kırım ve Kazan hanlıkları döneminde kullanılan bir aksesuar KOLKA: 1- Kolgu, kol takısı 2- Refika, hanım, eş KOLTAG: Arka, himaye, destek KOLUÇ: Kolcu, kolbaşı, komutan KOLUNÇUĞ: Yakarış, niyaz KOMAN: (Kaman,kuman) 1- Yurduna yabancı sokmayan 2- Aman vermeyen 3- Kumral KOMAS: Komayan, bırakmayan, aman vermeyen KOMUK: 1- Kabuk, ağaç kabuğu 2- Hazine, define KOMUR: Cesur, gözüpek KON: 1- Yurt, vatan 2- Konak, yerleşim, mekan KONAÇ: Aşiyan KONAG: 1- Konuk, misafir 2- Konuk ağırlanan ev KONALGA: 1- Konuk yeri, baş köşe 2- Menzil, konulacak, varılacak yer KONAT: 1- Cana yakın, munis, sokulgan 2- konuk ağırlayıcı, konuksever 3- Birlikte göç eden oba birliği KONCA: 1- Armağan, bahşiş 2, Gül KONÇUK: 1-Aşina, tanıdık 2- Konuk KONÇUY: Kağan kızı, prenses, soylu kız KONDU: Yerleşik, yerli KONDUR: Konuksever, cömert KONGAR: 1- Koyu kırmızı renkteki at 2- Kızıla yakın renk tonu KONIK: Can, ruh, yaşam KONŞUK: 1- Konşu, komşu 2- Yerleşim yeri 3- konuşma, laf KONUK: 1- Misafir 2- Can, ruh 3- Varılacak yer, menzil KONUL: 1-Kerevetlerin altındaki, yük konan boşluk, yüklük KONULGA: 1- Konuk yeri, baş köşe 2- Konuğa verilen yemek, değerli yemek KONUR: 1- Yakışıklı, civan 2- Gururlu, onurlu, mağrur 3- Kara ve kızıl karışımı renk, at rengi, doru at KONUŞ: 1- Yerleşim, karargah 2- Menzil, varılacak yer KOPAN: 1- Galip, utkan 2- Ulu, yüksek KOPTURU: Saygı duruşu, tören duruşu KOPU: Kop, çok, çokluk KOPUN: Çoklu, bereket, bütünlük KOPUZ: Saz, bağlama (Kop_Uz) KOR: 1- Öz, maya, asıl 2- Ateş parçası, ateş KORBA: Filiz KORCU: Korucu KORGAN: Korunan yer, kale, kurgan KORGAVUŞ: Savunucu, müdafi KORIÇI: Korucu, koruyucu, bekçi, yasak bölgeleri bekleyen ve koruyan kişi KORIG: 1- Koru, ağaçlık, yeşil bölge 2- korunan, yasak bölge KORKMAZ: Korkusuz, cesur KORKUNÇ: Korkutucu, ürkütücü KORKUT: 1- Heybetli, korkutucu, korku salan KORUĞ: 1- koru, koruluk, ağaçlıklı bölge 2- Koruma bölgesi 3- Yasak bölge, askeri bölge KORUKÇU: Koruyucu, korucu, muhafız KOŞ: 1- Koç 2- Dizi, sıra, dize KOŞAK: 1- Koşulan, koşturan 2- Neşide, destansı şiir KOŞAR: 1- Emredici, buyurucu 2- Koşucu, çalışkan, hareketli 3- Dizen, düzenleyen KOŞMA: Ölçülü, uyaklı söz KOŞUK: 1- Yan yana, birlikte, yaren, dost 2- Koşma, şiir KOŞUL: Hüküm, şart KOŞULGAN: Koşul koyan, buyurucu KOŞUM: 1- Koçum 2- Bağlı, yan yana 3- Atın, eyer, kulan, üzengi vb. malzemelerinin tümü KOŞUN: 1- Asker, savaş birliği 2- Halk, ahali 3- Dizi, dize KOTKU: Alçak gönüllü, mütevazı KOY: 1- Koyun 2- Merhamet, acıma duygusu KOYLU: 1- Merhametli 2- İstikamet, yön, yönünü bilen 3- Koyunlu KOYU: Merhamet KOYULDAR: 1- Merhametli 2- Hürmetli KOYULMUŞ: 1- Merhametli 2- Çalışkan KOYUNLU:Merhametli KOYURGA: 1- Hürmet, lütuf 2- Acıma duygusu, merhamet KOYURTANG: Özgürlük, Hürriyet KOZAN: Kozalak KOZALAK: Çam, selvi gibi ağaçların sert çiçeği KOZAN: Kazan KOZGAV: Kıyam, isyan, başkaldırma KÖPÜRGE: 1- Köprü, geçit 2- Savaş davulu KÖÇET: Filiz, sürgün KÖÇMEN: Göçmen, göçücü KÖDÜRGÜ: Kurban, adak KÖGMEN: (Gökmen) 1- Tanrısal, ilahi 2- Sayın, saygıdeğer 3- Gücünü Tanrıdan alan KÖĞÜZ: 1- Göksel, Tanrısal 2- Göğüs, sine KÖK: 1- Gök 2- Aile, soy KÖKDAŞ: Emsal, örnek KÖKEN: Göğen, gelen, 2- Köken, soy, aile KÖKİM: 1- Göğüm 2- Soyum, ailem KÖKLÜ: 1- Tanrıdan gelen 2- Soylu KÖKTEM: 1- Bahar 2- Gençlik 3- Deha, akıl KÖL: Göl mec. Ululuk, sonsuzluk, derinlik, bilgelik KÖLMÜK: Halk, ahali KÖLÜK: Yük hayvanı KÖMEK: 1- Yardım, arka, destek, inayet 2- Ahali, halk KÖMEN: 1- Hayal, düş 2- Irk, soy 3- Cevher, damar KÖMEY: Gerdan, döş KÖMÜÇ: Hazine, define KÖNG: (Könk) Cariye, odalık KÖNGÜL: Gönül, can KÖNİLİK : Adalet, doğruluk KÖNKAŞ: Künkaş, kenkeş, meşveret KÖNÜ: Adalet, doğruluk KÖNÜL : Gönül , can KÖP: Çok, gür, çokluk, bolluk KÖPTÜK: 1- Bereket, bolluk 2- Kalabalık KÖPÜK: Kabarcık, köpürcük, çoklu, artış KÖREGEN : Gören, görücü KÖREM: 1- Körpe, taze 2- Görgülü, terbiyeli KÖRGEN: Gören, görücü KÖRGÜZ: Görgülü, centilmen, beyefendi KÖRKE: Ağaçtan yapılmış tabak KÖRKEM: 1- Görkem, ihtişam 2- Hoş, güzel, latif KÖRKLÜĞ: Güzel, alımlı, cemile KÖRPE: Taze, cıvan KÖRÜ: (körüg) Gözcü, haberci, casus, gözlemci KÖRÜM: 1-Bakış, nazar, gözlem 2- Düş, rüya 3- Zeka, fehm KÖRÜMÇİ: Astronom, rasat, gözlemci, yıldızları inceleyen kişi. KÖRÜMDÜK: Bakıcı, nezaretçi KÖRÜNÇ: 1- Görgü, muaşeret 2- Bakan, nazır KÖSEMEN: Tas artan koç. KÖŞÜK: Dilek, temenni KÖTÜZ: Kıymetli KÖVENÇ: 1- Güvenç, güvence, teminat 2- Azamet, gurur KÖVEZ: Afi, çalım, fiyakalı. KÖYMEN: 1- Yanıcı, yanık 2- Hayal KÖYMEZ: Yanmaz, ateş almaz. KÖZLÜK: At kuyruğundan yapılan, göz kamaşması ve göz ağrılarının tedavisinde kullanılan bir dokuma. KUANÇ: Kıvanç, sevinçli gurur KUANÇI: Kıvanç KUBAL: Gürz, demir topuz. KUBAN: Kapan KUBAT: Kapalı, gizli KUBAY: birl. Kubi/Ay Yakutların eski dönem “Temizlik Tanrıçası” KUBİ: (Kubil) Gökyüzü, feza, sema. Mec. Başsızlık ve sonsuzluk. KUCAN: Göçen, göçer KUCAR: Göçer, göçücü KUÇAM: Deste, demet, bağ KUÇAR: Göçer, göçmen KUDA: Sihir, büyü KUDAGAÇI: Büyücü, doktor KUDAK: Kadak, katı, sert KUDEKAN: Buyruk, sert, emir, azar KUKUN:kıvılcım, ateş parçası KUKUŞ: 1- Gonca, gül 2- Şaka, latife KUL: Bağımlı, bağlı, köle mec. Bağlılık, sadakat KULA: 1- Kızıl ve karışımı renk, doru, bordo 2- Yelesi, ve kuyruğu kara, gövdesi kızıla çalan at 3-Yabani at 4- Gözü kara,atılgan KULAÇ: 1- Açıklık, mesafe 2- İki kol arasındaki ara KULAGU: 1- Yaratıcı, kılıcı, hükmedici 2- Kula gibi 3- Korkusuz, gözü kara KULAN: 1- Galip, utkan 2- Vahşi at 3- Yaban eşeği KULANŞI: 1- At terbiyecisi 2- Musikişinas, müzisyen KULBAK: Merhametli, yardımsever KULDAM: Sadık kul KULGA: Güvercin KULGU: 1- Müfettiş, murakıp 2- Güvercin KULİ: (kulıg) Cesur, gözü kara KULPU: 1- Kilit 2- kulluk, kulluk eden KULUGA: Güvercin KULUN: Tay, süt emen çağdaki at yavrusu KUMAÇ: Solgun, soluk KUMAK: 1- Yardım, kömek 2- Sevda, aşk KUMAN: 1- Solgun 2- Kumral, sarı ile kahverengi arası renk 3- Aman vermeyen, dirayetli KUMANDI: Mutlu, sevinçli KUMARAL: Kumral, buğday tenli KUMARGA: Kuşatma, muhasara KUMRAL: Buğday tenli KUL: 1- Koyun 2- Can, ruh 3- Uçurum 4- Adalet KUNAN: 1- İki yaşına gelmiş kısrak 2- Adaletli, adil KUNAR: Bereket, bolluk KUNARLI: Bereketli, münbit KUNDUZ: Dere kenarlarında yaşayan, kürkünden börk yapılan bir hayvan KUNİ: Adalet, hakkaniyet, adaletlilik KUNT: 1- Dayanıklı, metin 2- Sade, gösterişsiz KUNUK: 1- Mahzun, elemli 2- Konuk KUPÇI: İnce, zarif KUPTAN: Niyaz, dua, yakarış KUR: Düzen, sıra, hiyerarşi, düzenleme KURAL: Düzen, düzenlilik, kaide KURALAY: Ceylan, ahu KURAR: Organizatör, düzenleyici KURAY: Bir çeşit bozkır bitkisi ot KURÇ: (kuruç) Kılıç yapımında kullanılan, iyi bir çelik türü KURÇAK: Heykel, yontma taş KURÇI: 1- Kürçü 2- Kurucu KURÇIK: Kurum, kuruluş, yapılanma KURGA: 1- Tecrübeli, bilge 2- İnce, narin KURGAN: 1- İstihkam, kale 2- Anıt, anıt mezar KURIDIN: Batılı, batı bölgesinden KURUM: Figür, dans KURIMLAK: Cilveli, hareketli, kıvrak KURIKAN: 1- Kürkan, damat 2- Hisar, kale 3- Ağaçlık bölge KURLAS: Düzen, işleyiş, ahenk KURMAN: Düzgün, düzenli, düzenleyici KURMUŞ: Planlı, düzenli, örgütlü KURT: Bağımsızlığına olan düşkünlüğü, evcilleşmeyen tek hayvan oluşu, mücadeleciliği, hareketliliği,gururlu ve zeki oluşu, özellikle de sosyal ve örgütçü oluşu ve daha bir çok özellikleriyle, Türklere benzeyen ve Türklerin de çok eskiden beri kutsayarak, sembolleştirdiği hayvan KURTAK: Kurulu, ayarlı KURTAR: Kurtarıcı KURTARAN: Kurtarıcı KURTGA: Tecrübeli, gün görmüş KURTUL: Haraç, vergi, cizye KURTULGU: 1- Vergi, haraç 2- Kurtuluş, istiklal KURTULMUŞ: Özgür, bağımsız, azade KURTUN: Batılı, batıdan KURUĞÇIN: Kurşun KURUK: Koru, park, koruluk KURULTAY: birl. Kurul/Tay Kongre, divan, oturum Gerek seçim, gerekse devlet için önemli kararların alındığı seçkinler meclisi KURUM: 1- Kuruluş, düzen, düzenleme 2- Çalım, jest, afi 3- Kaya parçası KURUT:1- Kurt 2- Kale burcu 3- Kurutulup, suyu alınmış peynir topağı KUSKUN: Atın kuyruğundan geçirilip, eyere bağlanan kayış KUŞ: Kuş KUŞÇAK: Kuşçu, kuş eğiticisi KUŞÇU: Kuş eğiticisi KUT: 1- Uğur, talih, baht 2- Tanrısal, mübarek 3- Can, ruh, dirilik, yaşam kaynağı, yaşam gücü 4- kader, yazgı 5- Erk, iktidar 6- Bereket, nasip KUTADGU: Kutsanmış, kutlu, değerli, yararlı KUTALAN: birl. Kut/Alan mübarek KUTALDI: birl. Kut/Aldı kutlu, mübarek KUTALMIŞ: birl. Kut/Almış kutlu, mübarek, kutsanmış KUTAMIŞ: Kutsamış, değer vermiş, mübarek eylemiş. KUTAN: 1- Dua, yakarış, niyaz 2- Bir avcı kuş 3- Saban, pulluk KUTAR: Kutsar, kutsayan, kut veren KUTAŞ: Kutlu, mübarek KUTAY: birl. Kut/Ay T... 1- Ateş parçası,ateş 2- Şamanist gelenekte,” Ateş Tanrısı” 3- İpek, ipekli kumaş 4- Tanrıça 5-Paha biçilmez, değerli T... İlhanlı hanlarından, Argun Han’ın evdeşi ve Keykatu Han’ın anası. KUTGARU: Buyruk, fermen KUTKU: Ağırbaşlı, alçak ,gönüllü KUTLU: 1- Mübarek, Tanrısal 2- Bahtiyar 3- Kabul görmüş, saygıdeğer KUTLUCA: Uğurlu, bahtı açık KUTLUĞ: Kutlu, mübarek KUTLUĞ İNANÇ: (Kutluk İnanç) Kutlu/İnanç KUTLUK: Kutlu KUTLUK : (Kutluğ) Kutlu, mübarek KUTSANDI: Kutlu, mübarek KUTUN: 1- Mesut, mutlu, nurlu 2- Mukaddes, kutsal KUTUNMUŞ: Kutlu, mübarek KUTUR: Kutlu, mübarek KUTUZ: birl. 1- Kut/Uz 2- Yaban öküzü KUVANÇ: Kıvanç, gurur, mutluluk, iftihar KUVANDUK: Kıvanç, mutluluk, iftihar, gurur verici KUVART: 1- Kurt 2- Dayanıklı, kavi, metin KUVAT: Sevinç, mutluluk KUVRAG: Toplum, toplumcu KUYAK: Zırh, demirağ KUYAN: Tavşan, bozkır tavşanı KUYAŞ: Güneş ışığı KUYDUNG: Beden, vücut KUYMU: Sevinç, neşe KUYTAK: Mahfuz, siper KUYTURKA: Bağış, ihsan, lütuf KUYULDAR: Saygıdeğer, saygıya layık KUYUM: Aksesuar, küpe, bilezik KUZ: Dağın, güneş görmeyen yamacı KUZAY: Kuzey yönü, güneşin az olduğu yer,Karanlık ve soğuk yer KUZLAK: Bebe, yavru KUZU: 1- Koyun yavrusu 2- Yavru, bebe KÜÇ: Güç, dirayet, kudret KÜÇKARA: birl. Küç/Kara (Acı kuvvet) KÜÇEM: 1- Güç, kudret 2- zorba KÜÇEY: Güçlü, gücü yeten KÜÇİ: Güç, güçlük, zorluk KÜÇİN: An, kısa zaman parçası KÜÇKEY: Güçlü, zorlu KÜÇLÜK: Güç, güçlük, zorluk, kudret KÜÇÜK: Ufak, minyon KÜÇÜLÜ: Güçlü, zorlu KÜÇÜLÜK: Güçlük, güç, zorluk KÜÇÜM: Güç, kudret KÜKLER: Müneccim, yıldız falcısı KÜKREK: 1- Onur, gurur 2- Kükreyiş, kükreyen KÜL: 1- Ateş, ateşlilik, yakıcılık, yok edicilik 2- Yenilmezlik 3- Ulu, ünlü 4- Cesaret, gözü karalık 5-Göl, göl gibi geniş ve büyük KÜL TİGİN: birl. Kül/Tigin Birkaç anlam: 1- Ateş prensi 2, yenilmez prens 3- Ulu prens 4- Yok edici prens KÜLÇUR: Ululuk, yüksek mevki, saygıdeğerlik. KÜLE: 1- Güle , gülüş 2-Demet,bağ, deste KÜLEGEÇ: 1-Güleç, güler yüzlü 2-Name, melodi KÜLEGEN: Gülen, güler yüzlü KÜLEK: 1- Fırtına, kum fırtınası 2-Bakraç, tahtadan yapılmış yoğurt kabı KÜLEM: Bereketli, münbit KÜLER: birl. Kül/Er ..Ulu, saygın kişi. KÜLTEM: Deste, demet, buket KÜLÜG: (Külük) 1-Ünlü, meşhur, çok tanınan 3-Hızlı,seri KÜLÜNK: Kazma KÜMÜŞ: Gümüş KÜN: Gün, güneş KÜNANA: birl. Gün/Ana Şamanist gelenekte, göğün yedinci katına bakan tanrıça KÜNÇEK: Güneşlik, şemsiye KÜNDEŞ: 1- Gündeş, güneşe eş değerde 2- İzci, takipçi, halef KÜNDÜN: Gün ışığı KÜNDÜZ: Gündüz KÜNEŞ: Güneş KÜNGERÜ:Arzu, dilek, temenni KÜNG: Cariye, dişi köle KÜNİ: 1- Adil, adaletli, hukukçu, yasalara bağlı 2- İtaatkar, muti KÜNKAŞ: Danışma, nasihat KÜNTEM: Günlük, gündelik KÜNÜÇEN: Muti, itaatkar, saygılı KÜNÜLÜK: 1- Şemsiye, 2- Günlük, yevmiye KÜR: 1- Gür, sık, bol, bolluk 2- Canlı, diri, sağlam, sarsılmaz 3- Gürleyen, kükreyen, kabadayı, gözü kara, yürekli 4- Öz, maya, özünü yitirmemezlik 5- Düzen, düzenlilik 6- Çare, çözüm, deva KÜRÇE: Esas, asıl, maya, öz KÜRÇİ: Kabadayı, gözü kara KÜRHAN: (Gürhan) birl. Kür/Han Türk mitolojisinde, Kara Han’ın oğullarından KÜRİ: İç geçiren, imrenen, kıskanç KÜRKAN: birl. 1- Kür/Kan (Gür/Kan) 2- Damat (Körekan) KÜRMEN: Özlü, soylu KÜRÜGEN: 1- Gürgen 2- Köregen, damat KÜRÜM: Basiret, meleke KÜRÜNÇ: 1- Özlü, soylu 2- Düzen, düzenli 3- Kıskanç KÜŞLİK: 1- Güçlük, güç, zorluk 2- Mutlu, mutluluk KÜŞÜM: 1- Ar, edep, hicap 2- Güç, güçlülük KÜVENÇ: Güvenç KÜVENÇİ: Güvence, garanti KÜZ: Güz, sonbahar, hazan KÜZNEK: Işık kırılması : 1-
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:36 | #12 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (M) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER MAMAK:Sakin, kendi halinde MAMAY: Sakin, munis MAMIŞ: 1- Saygılı, söz dinler 2- Saygı MANAS: 1- Huy, mizaç 2- Heybet, heybetli MANAY: Saha, bölge, mıntıka MANÇO: Mengü, sonsuz MANÇU: Mengü, sonsuz MANGALAY: 1- Alın, yüz, cephe 2-Süvari, iyi ata binen MANGU: Mengü, bengü, sonsuz MANGUR: Mangır, bakır para MANGUT: Ölümsüz, sonsuz MARAL: Ceylan, ahu türü bir hayvan MAYDA: Narin, ince, ince yapılı MENÇİK: Mülkiyet, mal varlığı MENDEŞ: (Menteş, mintaş) Acele, aceleci MENGİ: Mengü, bengi, bengü MENGİLİK: Sonsuzluk MENGÜ: Ebedi, sonsuz, sonsuza kalan, sonsuzluk, ölümsüzlük MENGÜÇ: Sonsuzluk, sonsuzluğa ulaşmış, ermiş, ulu, saygıdeğer MENGÜÇ ATA: birl. Mengüç/Ata Bilgi ve tecrübesine başvurulan ulu ve bilge kişi MENGEN: 1- Nişancı, iyi ok atan, okçu 2- Becerikli, mahir METE: 1- Soylu, saygıdeğer 2- Bütün, bütünlük, bütünlükçü METEHAN: birl. Mete/Han Hun kağanlarının en ünlüsü. Aynı soy ve kökten gelen boylar arasında, kan dökülmesini yasaklamış hepsinin tek bir devlet çatısı altında toplanması gerektiğini,bunun aynı zamanda Türk Tanrısı’nın bir emri olduğuna inanarak bu yolda mücadele etmenin ve bunun getireceği sonuçların,en büyük ve paha biçilmez bir mutluluk olduğuna inanmış, bunu da ayrıca,devlet politikası biçimine getirmişti.Türk töresine devlet idaresine sokan,ilk düzenli ve sınıflı kara ordusunu kuran,”Birleşik Türk Devletleri ülküsünü devlet siyaseti olarak ve bunu gerçekleştiren ilk Türk büyüğü. MİN: 1-Bin,bin sayısı. 2-ben,gamze MİNG:1-Ben,gamze 2-Huzur,refah 3-Bin sayısı MİNGAN: Benli,gamzeli MİNGİLİK: Rahat,huzur,refah MİNGİR: Çok külliyetli. MOĞOL:Kaygı,endişe,hüzün Oğuz’un amcası ve ilk kayın atası MOKAN: Büken, güçlü MONGUÇ: Atik, çevik, hamleci MOTUN: Bütün, bütünlük ( Mete Han’ın asıl adının bu olduğunu söyleyen tarihçiler de var.) MUGLU: Üzgün, hüzünlü MUNAR: Serap, algın MUNCUK: Boncuk, takı, mücevher MUNÇUĞ: (Boncuk) MUNG: 1- Hüzün, elem, üzüntü 2- Ming, ben, gamze MUNGLUĞ: (Mungluk) Üzgün, bunalmış, hüzzam MUNGUL: Hüzünlü, elemli MUTLU: Mutlu, mesut, bahtiyar MÜÇEK: öpücük, buse MÜGE: İnci çiçeği MÜLDÜZ: Berrak, saf MÜREN: Irmak, akarsu
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:36 | #13 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (N) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER NATUK:Yurt, avul, yerleşim bölgesi. NAYMAN: 1- Soylu, asilzade 2- Kendinden emin NİRUN: Saf, katıksız, sade. NOGAY: Başıboş, serbest, azade. Çengizliler döneminde, genellikle Uygur asıllı memurlara verilen bir unvan. NOYAN: 1- Soyluluk unvanlarından 2- Sükunet,huzur 3- Başkomutanlık, başkomutan
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:37 | #14 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (O) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER OBA:1- Yurt, mekan, mesken,diyar, çadır, mahalle 2- kabile, aşiret OBAR: Ev, baraka OBEN: 1- Genç aygır 2- Erkek deve yavrusu OBULAZ: (Oblas, oflas) 1- Gözü pek, atılgan 2- Alicenap, yüce gönüllü. OBUT: Şeref, haysiyet OBUZ: Kaynak, menba OCAK: (Otak, odak) Ateşlik, ateş olan yer, ateş tüten yer. Mec. Ev, yuva, insan eğitiminin, başladığı, insanın pişmeye ve biçimlenmeye başladığı yer. OCAKLI: Ocak sahibi. OD: Ot, ateş ODAK: Ocak, yanma, yansıma merkezi ODAKAN: Hanım ozan ODANA: birl. Od/Ana Şamanist gelenekte, “Dişi Melek” ODATA: birl. Od/Ata Şamanist gelenekte “erkek melek” ODÇU: Ateşçi ODGURMUŞ: 1- Oturmuş, oturaklı, sakin, kendinden emin 2- Yuva kuran, birlik kuran ODHAN: birl. Od/Han Şamanist gelenekte, “Ateş Tanrısı” OG: Ok (Doğma, doğum, yaratılış) OGAN: (Okan, Ugan) 1- Tanrı, Tanrılık vasıfları, yaratma, yaratış, doğuş, halik 2- Anlayış, zeka,bilgelik 3- Eski Türklerde, kan davalarına karşı çıkan, oba ve oymaklar arasındaki geçimsizliklerde,arabuluculuk yapan, “Barış Tanrısı” 4- Altay ve Tuna Türklerinde “ Ateş Tanrısı” OGLAĞU: Körpe, genç kız OGRAK: 1- Azim, kararlılık 2- Niyet OGRAŞ: Uğraş, mücadele, meşgale OGSAT: Benzer, benzerlik, benzeyiş OGTADURMUŞ: birl. Okda/Durmuş ( Bu ad, iki anlamda da yorumlanabilir. Akıllı, zeki Durmuş. Zor durumda kalan, zor koşullarda olan) OGUR: 1- Gizlilik, gizem 2- Uğur, baht, talih, mutluluk OGURLU: Uğurlu OGURMUŞ: Gizemli, ağzı sıkı OGUTUR: Gizli, gizemli OGÜN: birl. O/Gün (..Eski bir Türk geleneği olan, tarihin önemli ve özel günlerinin anısına verilen, o gün ya da o günlerin yıldönümüne denk düşen günlerde doğanlar için kullanılan bir ad. OĞÇU: Okçu, haberci, ulak OĞIRCIK: Uğurcuk OĞLAGU: Körpe kız OĞLAK: Keçi yavrusu OĞLAMAN: Bir yaşında doğum yapan, koyun ve keçi OĞLAN: Oğul, erkek çocuk, genç erkek OĞRAMIŞ: Uğurlu OĞRUN: 1- Gizli, gizemli 2- Yavaş, ağır OĞUL: 1- Oğlan, erkek çocuğu 2- Evlat, genel olarak, kız yada erkek çocuğu OĞULÇA: 1- Oğulcuk, biricik oğul, biricik evlat 2- En küçük oğul OĞULGANMIŞ: Oğlu olmayan OĞUR: 1- Uğur, talih, bahtiyarlık 2- Vakit, zaman, devir OĞUŞ: 1- Bolluk, bereket 2- Hısım, akraba, nesil OĞUZ: 1- Ok-Uz 2- Ağuz, ağız 3- Olağanüstülük 4- Çağrı, davet, toparlama birleştirme, yaratış OK: 1- Doğum, doğuş, yaradılış 2- Akıl, us 3- Dokunma, el sürme 4- Söyleyiş, çağırış, haber verme 5- Silah, yay ile kullanılan ok 6- Örgüt, teşkilat OKAN: 1- Ogan 2- Anlayış, fehim OKATMIŞ: (Okutmuş) Haberci, ulak OKÇI: 1- Okuyucu, haberci 2- Ok atan, okçu 3- Örgütçü OKIÇI: Davetçi, davetkar, çağırıcı OKİ: Çağrı, davetiye OKLAMIŞ: Ok atmış, savaşçı OKLU: 1- Akıllı, zeki 2- Örgütlü OKŞAK: Benzeyen, andıran, tanıdık, bildik OKŞAN: Benzeyen, okşayan OKTA: Akıllı, zeki, dahi OKTAR: 1- Okçu, iyi ok atan 2- Bilgili, akıllı, yaratıcı 3- Davetçi, davetkar OKUKLU: Alim, bilgin OKUMAGAN: Arif, eğitimsiz ama kendini yetiştirmiş, olgunlaşmış OKUNÇ: Toy ve düğün davetiyesi OKUŞ: 1- Bilgi, bilgelik 2- Bereket OKUŞLUĞ: 1- Alim, bilgin 2- Bolluk, bereket, bereketli OKUTGAN: Okutan, eğitmen OKUTAN: Eğitmen, öğretmen OKUV: Okuyuş, kıraat, çağırış OLAGAN: Olan, doğal, olumlu OLAM: Debdebe, gösteriş, tantana OLBAK: Oluş, oluşum OLCA: Ganimet, bolluk OLCAŞ: Tören, seremoni, tazim OLCAY: Tanrı sıfatlarından. Baht, talih, açık talih, ululuk OLCAYTU: Açık talih, bahtı açık, bereketli OLÇA: Ganimet, bereket OLÇAM: Ganimet, nimet, bolluk OLÇAR: 1- Saldırı komutu, saldırı 2- haber, havadis 3- Uygun, muvafık OLÇUM: 1- Olgunluk, olgun, yetişkin 2- Hüner, marifet OLGAÇ: Olgun, olmuş OLGUN: Yetişkin, olmuş, kamil OLUM: Oluş, doğuş, olmaya elverişli. OLUN: 1- Oluş, olgunluk, ağırbaşlılık 2- Genç, taze 3- Soyluluk OLUŞ: Oluşum, düzen OMAÇ: Amaç, gaye OMAK: 1- Soy, kan, soyluluk 2- Aile, akraba OMAY: (Umay) Seçkin, güzide OMRAK: Sevilen, maşuka OMUR: (Umur) 1- İlgi, heves 2- Güç, dayanıklılık, dayanıklı OMURCA: Sağlam, dayanıklı OMURTAG: Kartal yavrusu ONAK: 1- Onanmış, kabul görmüş 2- Sevgili, el üstünde tutulan ONAL: 1- Doğuş, ortaya çıkış 2- Sağlam, dayanıklı ONANLI: Sağlam, meyin, mütehammil ONANMIŞ: Sağlam, bayındır, destekli ONAT: 1- Sağlam, dayanıklı 2- Yakışıklı 3- Terbiyeli, iyi davranışlı ONATÇA: Makbul, hatırşinas ONAY: 1- Sağlam, dayanıklı, uygun 2- Makul, kabul,tasdik ONG. 1- Sağlamlılık, kalıcılık, dayanıklılık 2- İyilik, rahmet, bereket, bolluk 3- Sevinç, neşe, mutluluk ONGAN: 1- Uğurlu, mutlu, bahtiyar 2- Verimli, gelişkin 3- Bayrak, simge, totem ONGU: 1- Kar, kazanç 2- Set, sütre ONGUÇ: Karlı, kazançlı, verimli, uğurlu ONGUDAY: Karlı, kazançlı ONGUN: 1-Bolluk ve bereket tanrısı. 2- Uğurluluk, verimlilik, kalıcılık 3- Av totemi, kutsanmış av hayvanı 4- Totem, sembol, bayrak, flama ONGUR: Kurtuluş, salah ONGUT: Koruyucu, muhafız, kale muhafızı ONUK: 1- Sağlıklı, dayanıklı 2- Uğurlu, aziz, saygıdeğer 3- Usul, yol, teamül 4- Yararlı, faydalı ONUŞ: 1- Bereket, bolluk, verim 2- Uğur, talih OPAK: (Apak) Temiz, bakımlı OPAN: Mağara, delhiz OPÇIN: (Apçın,afşın) Zırh, demirağ OPUR: Obur, iştahlı OPUZ: Katı,sert OR: 1- Yer, durak, bölge 2- Doğramak, biçmek 3- Mevki, mertebe 4- Düzen, kuruluş ORAK: Doğramak, kesmek, doğrayıcı, biçici ORAN: 1- Taht, şeref makamı 2- Yüksek mevki, yüksek derece ORAY: birl. Or/Ay 1- Aynı, eşit, eş değerde (Kırgızlarda) 2- Fırsat, hamle (Kazaklarda) ORAZ: (Uraz, uras, ıraz) Şeref, onur, talih ORÇUN: 1- Kesici, keskin, doğrayıcı 2- Bölge, vilayet 3- Onurlu, ahlaklı, iyi huylu ORDA: Orta, merkez (Kağan veya Han otağının bulunduğu yer) ORDU: (Orda) 1- Orta, çekirdek, merkez 2- Silahlı ve düzenli topluluk ORDUCA: 1- Ordu ile ilgilenen 2- Ortaca, ortanca ORGA: Bayrak, flama ORGARUN: 1- İstihkam 2- Bayraklı, bayrak sahibi ORGİR: Kesici, biçici ORGUN: Sırdaş, sır saklayan, ketum ORHUN: Sır saklayan, sırdaş, gizli, gizemli ORMAG: Doğramak, biçmek ORMAN: Ağaçlık, bölge ORMUŞ: Doğrayan, biçen ORNAK: 1- Taht, tahtırevan 2- yer, yöre ORPAG: Menşe, kök, nesep ORTAÇ: 1- Ortadaki, ortanca 2- Ilımlı, dengeli ORTAÇI: Ilımlı ORTAĞ: Ortak, ortalama, ortada buluşma ORTUG: Ortak, pay sahibi ORUK: 1- Yol, eylem, gidişat 2- Çare, çözüm, imkan, uygunluk ORUM: Mera, otlak ORUN: 1- Makam, mevki, özel yer, şerefli yer, taht 2- Karargah, görev yeri ORUNÇ: Hediye, bahşiş ORUNÇAK: 1- Oya, işleme 2- Rehin, emanet ORUNDUK: Koltuk, iskemle ORUNGULUK: Bayrak, flama ORUNLUG: Taht, makam ORUNTAG: Yüksek mevki, makam ORUS: 1- Talih, uğur, baht, mutluluk 2- Amaç, hedef OSKAY: 1- Hamarat, işgüzar 2- Neşeli, şen OT: 1- Ateş, ocak, ev 2- Nebat, bitki OTACI: (Utacı) 1- Doktor 2- Eczacı, ot ve bitkilerden ilaç yapan kişi 3- kam, baksı OTAĞ: 1- Oda, içinde ateş yakılarak oturulabilen büyük ve geniş çadır 2- Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır OTAĞA: birl. Ot/Ağa ..evin reisi, aile reisi, evde sözü geçen kişi OTAK: Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır, oda OTAMIŞ: Doktor, hekim OTANCAK: İlaç, merhem, deva OTAR: Geçici, fani OTÇİGEN: birl. Ot/Çigen (“Ot/Tigin” adının , Moğol ağzındaki söylenişi.) OTGUN: Kabadayı. OTKUN: Kabadayı. OTLUĞ(K): Ateşli OTMAN: Ailenin en küçük oğlu .Ocağın ateşini yakıp ısıtacak ve devamlılığı sağlayacak olan, Çok eskilerden beri süregelen,Türk töresince çocuklar arasındaki paylaşımlarda ev , en küçük çocuğa kalır. Bu yüzden ilerde evin yada mülkün idaresi küçük oğlandadır. Yani, ocak,onunla yanmaya devam edecek,aile oba yada oymağın yaşamı onun sayesinde sürecektir. Bu çocuklara içeren ”Otman,Ot Tigin,Othan” vb. adlar verilir. Otmanlı devletinin kurucusu ve ilk hanı. Ertuğrul Beğ’in en küçük oğlu. Daha Ertuğrul Bey ölmeden,Töreye göre,birçok mal mülk, büyük çocuklara, beylik, en küçük olan Otman’a geçmişti. OTMAR: Ateşli, ateş saçan OVAT: Düzgün, muntazam OVLAZ: Gözü pek, atılgan OVMAÇ: El ile yoğrularak yapılan yiyecek OY: 1- Düşünmek, düşünce, fikir 2- Çukur OYA: 1- Oyularak yapılan elişi, işleme 2- Emanet, rehin 3- Sempatik, minyon OYAN: 1- İman, inanç 2- Düşünce, efkar OYAZ: Çukur, kuyu OYBAK: Çukurlu vadi OYBAT: Oyuk ve çukurlu yer OYGAK: 1-Oya, rehin 2- Uyanık, müteyakkız OYGUR: Dere yatağı, dere oyuğu OYINLI: Düşünceli, efkarlı OYLUM: 1- Çukur, kuyu, boşluk 2- Kurucu, kuruntu, yormak OYMAK: Yığın, kitle. Türklerin sosyal birimleri içindeki sıralamada, Obadan büyü Boy’dan küçük olan akrabalar topluluğu OYMUR: Dere, dere yatağı OYNAK: Maral, ceylan, vb. Hayvanların bir arada olup su içtikleri kuyu, su birikintisi OYRAM: Girdap, anafor OYRAT: Derin, oyuk, derinleşmiş OYTUN: Kutsanmış, mübarek OYUR: Vücut, endam OZ: İleri, ön, önde OZA: Kadim, eski, ezeli, hep var olan OZAĞI: Tecrübeli, bilgili, uzman OZAMIŞ: Uzamış, uzman, usta işinin ehli OZAN: (Uzan) Öncü, herkesin önünde olup hitap eden, şiir yazan ve okuyan, kopuz çalarak şiir okuyan ve yazan. Usta, işinin ehli OZAR: Uzman, usta, bilir kişi OZGAN: Kademeli, dereceli, öncelikli OZMAN: Uzman OZMUŞ: Uzmanlaşmış, yetik OZUL: Esas, kaide OZUT: İkamet, ikametgah OZUTGAN: İleride, ilerici
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:39 | #15 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (Ö) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER ÖBEK:Küçük grup, tim, takım, parça ÖBGE: Ced, Ata, Soy ÖCAL: birl. Öc/Al intikamcı ÖCEK: 1- Esinti, hafif yel 2- Burç ÖCÜT: İntikam, öç ÖDEM: 1- Borç, bakiye 2- Ödül, mükafat ÖDEMİŞ: 1- Eczacı, doktor 2- Ricacı, yakaran 3- Borçsuz, bakiyesiz 4- Ödül veren ÖDEN: 1- Ricacı, duacı 2- Ödül ÖDGÜLMÜŞ: 1- Övülmüş, övülen, başarılı, ödül almış 2- Ricacı, duacı ÖDGÜR: Uygun, yerinde, vaktinde ÖDRÜM: Seçkin, mümtaz ÖDÜGET: Ricacı, yakarıcı, duacı Yakutlarda, “ Akarsular Tanrısı” ÖDÜK: Rica, yakarı, dua, niyaz, arzu ÖDÜL: 1- Usluluk, akıllılık 2- Yüceltme, ululama, mükafat ÖDÜN: 1- Ödeme, ödeyiş 2- Yakarış, niyaz ÖDÜŞ: Vakit, devir ÖG: (Ok) Ana, anne, yaratan, doğuran ÖDGÜL: Övülme, övünç kaynağı, övülme nedeni ÖGE: (Öke) Dahi, çok zeki, çok akıllı ÖGEÇ: İki yaşına gelmiş koç ÖGEL: 1- Zeki, akıllı, aklı başında 2- Burç ÖGET: 1- Akıl, zeka, akıllılık, 2- Sevgi, muhabbet ÖGİR: Sevinç, neşe, eğlence ÖGLÜ: Dahi, çok akıllı ÖGREDİK: 1- Mürebbiye, eğitmen, yetiştirici, öğretmen 2- İdman, talim, antrenman ÖGRÜ: 1- Öğrenilecek olan 2- Arkadaş, refik ÖGÜŞLÜ: Övülen, methedilen, övülmeye layık ÖGDÜ: Övme, methiye ÖGDÜM: 1- Övülen, methedilen 2- Önce, öncelikli ÖĞER: Övücü, methedici ÖĞLEŞ: Akıl birliği, fikir birliği ÖĞREK: Toplantı yeri, cemiyet , dernek ÖĞREN: Öğrenmekten ÖĞRET: Gelenek, terbiye ÖĞREYÜK: Gelenek, görenek, terbiye ÖĞRÜK: Munis, cana yakın, el üstünde tutulan ÖĞRÜNÇ: 1- Deneyimli, bilgili, öğrenmiş, ders almış, yetişmiş 2- Hoşnutluk, memnuniyet ÖĞTÜ: Metih, övme, ululama ÖĞTÜR: Övme, methedici ÖĞÜÇÜ: Övücü, methedici ÖĞÜLMÜŞ: Başarılı, destekli, övülmeye layık ÖĞÜN: 1- Öğünmek..ten öğün 2- İtina, dikkat 3- Sıra ÖĞÜNÇ: Övünç, iftihar, övünme gerekçesi, iftihar vesilesi ÖĞÜNÇEK: Öğünmeye değer, öğünme nedeni ÖĞÜNMÜŞ: Övünmüş, övünmeyi hak etmiş, gururlu ÖĞÜNÜR: Gururlu, mağrur ÖĞÜR: Över ÖĞÜT: 1- Anlayış, kavrayış 2- Nasihat, tavsiye, deneyim aktarımı ÖK: (ög) 1- Öz, doğuş, oluş, gelişme 2- Zeka, bilme, us, yetenek, ana, doğuran ÖKÇİ: Okeci, çağırıcı, davet edici, davetiye veren kişi ÖKÇÜR: Zeki, anlayışlı ÖKE: Dahi, yanılmaz, bilge, çok akıllı ÖKER: Dahi, süper zeka ÖKERMAN: Dahi, bilge, yanılmaz ÖKLÜ: 1- Dahi, akıllı 2- Egemen, denetimci ÖKSÜM: Arzu, murat ÖKSÜZ: Desteksiz, arkasız, oluşumsuz, gelişmeye engel durumu olan, (Halk arasında, anası olmayan, ölen ya da ayrı olan çocuklar için de bu adın kullanılmasındaki neden, ananın, çocuğun yetişme ve gelişimindeki önemine atfendir.) ÖKTE: 1- Ökeli, akıllı, dahi, yanılmaz, deneyimli, bilgili 2- Azametli, gösterişli ÖKTEM: 1- Akıllı, bilge 2- Asi, başına buyruk, pervasız 3- Meşhur, gösterişli 4- Bahar, ilk yaz ÖKTEN: 1- Akıllı, bilinçli 2- Kahraman, cesur, korkusuz, başına buyruk ÖKÜÇ: 1- Çok, çokluk, bolluk 2- Akıl, us, bilinç ÖKÜN: Kendine dönüş, öze dönüş ÖKÜNMÜŞ: Özüne bağlı, özüne dönen ÖKÜŞ: 1- Çok, çokluk, bolluk, bereket 2- Akıl, bilinç, bilinçli ÖKÜŞ KARA AÇKI: birl. Öküş/Kara/Açkı mec. Keskin zekalı ÖKÜZ: 1- Irmak, nehir, büyük akarsu 2- Uzman, bilge, ehil, dahi ÖLÇER: 1- Mühendis 2- ağırbaşlı, ölçülü 3- Savaş buyruğu, saldırı buyruğu ÖLÇÜM: 1- Adap, usul, erkan, yol 2- Ağırbaşlılık ÖLMEZ: 1- Dirayetli, dayanıklı 2- Çok sevilen, unutulmaz, iz bırakmış ÖN: 1- Doğu, güneşin doğduğu yön 2- İlk, başlangıç, doğuş, meydana geliş 4- İlke, öncelik, prensip,temel ÖNAL: birl. Ön/Al Öncü, lider, önde olan ÖNALAN: birl. Ön/Alan, lider, öncü ÖNALDI: birl. Ön/Aldı, lider, öncü ÖNCEK: Önce, önceki, selef ÖNCEL: 1- Selef, daha önceki 2- Önde olan, öncü, rehber 3- Öncelikli, imtiyazlı ÖNCELİK: İmtiyaz, torpil ÖNCÜ: 1- İlk, orijinal 2- Lider, yol açan, önde olan ÖNCÜL: 1- Öncü, önde, rehber 2- Birinci, ilk ÖNÇEK: Önceki, önceki, selef ÖNDAŞ: Aynı öncelikte, aynı imtiyazı paylaşan ÖNDE: Öncü, önceki ÖNDEGÜN: birl. Önde/Gün 1- Önemli gün 2- Önceki gün ÖNDER: Önde olan öncü, lider ÖNDEŞ: Yol açan, rehber, mihmandar ÖNDÜÇ: Öncü, mihmandar ÖNDÜL: 1- En önde, en öndeki, öncü 2- Öncelik, imtiyaz ÖNDÜN: 1- Peşin, peşinat 2- Önde, önde gelen ÖNE: İleri, ileride, ötede ÖNEK: Dayanak, direk, destek ÖNEL: 1- Usta, uzman, pir 2- Vade, mühlet ÖNEM: Öncelik, imtiyaz, değer, kıymet, hassasiyet ÖNEN: 1- Önde olan, öne geçen 2- Bağlılık, sadakat ÖNER: birl. Ön/Er Öncü, rehber, kılavuz ÖNEY: 1- Öne geçen, önde gelen 2- Yükseklik ÖNG: İlk, birinci, başta gelen ÖNGEL: 1- Ağırbaşlı, olgun 2- Öncü, öncülük eden ÖNGEN: 1- Zafer, utku 2- Uzun boylu, levent ÖNGER: Hiddetli, asabi ÖNGİ: (Öngü) 1- Değişik, farklı, sıra dışı 2- Önce, öncelikli ÖNGÜÇ: 1- Öncü, kılavuz 2- Atak, atik, hareketli 3- Delil, kanıt, ispat ÖNGÜK: Yastıkların ucuna yapıla işleme ÖNGÜL: Yol gösteren, ön ayak olan ÖNKUZU: birl. Ön/Kuzu mec. Kurban, kurbanlık ÖNÜÇ: Önce, önceki, selef ÖNÜM: 1- Birinci, ilk 2- Hasılat, ganimet, kar ÖNÜR: Başlangıç, siftah ÖNÜRT: Önce, öncelik ÖNÜT: Önce, öncelik ÖPGİNE: Öpücük, buse ÖPKE: İç geçirme, öfke, hırs ÖPÖZ: Can, ruh, nefs ÖRÇÜM: Üreyiş, gelişim, büyüme ÖRÇÜN: İpten örülmüş merdiven ÖREN: 1- Örme yapan, örücü 2- Eskiden kalma kalıntı, kalıntı kent ya da mezar ÖRGE: 1- Örnek, motif, örgü örneği 2- Şahika, yükseklik ÖRGEN: 1- Örülü ip, urgan 2- Keçi kılından yapılan ip ÖRGÜÇ: 1- Dokuma aleti, dokuma tezgahı 2- Mevki, mertebe 3- Tümsek, tepe ÖRİKLİ: Şeciyeli ÖRKEN: 1- Urgan, örülü ip 2- Fidan ÖRKİN: 1- Fidan 2- Taht, tahtırevan ÖRNEK: Numune, standart, ölçü ÖRPEN: 1- Örtülü, kapalı, gizli 2- Alev, alev ışığı ÖRS: Üzerinde metal maden dövülen demir kütle mec. Dayanıklılık ÖRTE: Örtü, örtülü ÖRTGÜN: Samanı ayrılmış, harmanlanmış tahıl ÖRTÜN: Omuz üstüne alınan örgülü giyecek, pelerin ÖRÜÇ: Örgü malzemesi, dokuma tezgahı ÖRÜM: Çit, ağıl ÖRÜN: 1- Saç örgüsü, belik 2- Beyazlık, temizlik 3- Gökyüzünün bulutsuz hali 4- Ürün, hasılat ÖRÜNDÜ: Arı, temiz, saf, pakize ÖRÜNDÜL: 1- Seçkin, güzide 2- Saf, temiz, pak ÖS: Gerçek, hakiki ÖSRÜK: 1- Mert, özü sözü bir 2- Esrik, kendinden geçmiş ÖSTERİŞ: Fantezi, hayal, fantastik ÖTER: 1- Ricacı, yakaran 2- İleri, ileri geçmiş 3- Çığırıcı, ötücü, okuyucu ÖTGEN: Geçmiş, aşmış, ötede olan ÖTGÜR: Delici, delip geçen ÖTİLİG: İtibarlı, saygıdeğer, muhterem ÖTKER: 1- Ricacı, duacı 2- Geçici, fani ÖTNÜ: Rica, yakarı, istirham ÖTÜG: (Ötük) Arz, niyaz, rica, dua, dilek ÖTÜGEN: (Ötüken) ÖTÜKEN: 1- Ricacı, duacı, niyazcı, Tanrıya yakaran 2- Geçmiş, mazi, onurlu ve övünçlü mazi ÖTÜN: 1- Ödün, verme, bağış, mağfiret 2- Yakarı, yalvarış, niyaz ÖTÜNÇ: 1- Rica, dilek, maruzat, istirham 2- İltimas, tarafgirlik ÖVET: Övüş, övgü ÖVGÜ: Övme, methetme ÖVGÜN: Övülen, övülmeye layık ÖVÜÇ: Övünç, iftihar ÖVÜL: Övülen, övülmeye layık ÖVÜNÇ: Övülmeye yol açan davranış, gurur ve onur kaynağı ÖVÜT: Öğüt, nasihat ÖYKE: Öfke, hiddet, hınç ÖYKÜ: 1- Taklit, benzeme, benzetme, 2- Hikaye ÖYKÜNÇ: Eğilim, benzeme, taklit etme eğilimi ÖYLEK: Zaman, devir ÖYÜK: Coşku, coşkunluk, tezahürat ÖZ: Kişinin “ben” derken, anlatmak istediği, tinsel varlık. 1- Ben, tin, can, ruh, gönül 2- Asıl, esas,temel, unsur 3- Şahsi, kişisel, kendi, kendine aitlik 4- Uz, uzluk, ustalık 5- Dere, ırmak ÖZAK: birl. Öz/Ak mec. Soylu ÖZBEK: birl. Öz/Bek mec. Cesur, kendine güveni tam ÖZBİR: birl. Öz/Bir mec. Soylu ÖZDEK: 1- Madde, temel, asıl, yapı, kuruluş, oluş, oluşum 2- Beden, vücut 3- Ağacın, köküne yakın olan kısım ÖZDEL: 1- Soylu 2- Armağan, hediye ÖZDEN: 1- İçten, samimi 2- Ender rastlanan, olağanüstü 3- Akraba, hısım 4- Armağan, hediye ÖZEK: 1- Temel, asıl, üs, merkez 2- Can, ruh, gönül ÖZEL: 1- Ayırt, fark, farklılık 2- Uzman, usta, kalifiye 3- Kişiye özgü, kişisel ÖZEN: 1- İçten, samimi 2- Dikkat, itina, emek, heves 3- Irmak, küçük akarsu ÖZENÇ: 1- Gıpta, heves 2- Direnç, gayret, dik başlılık ÖZERK: birl. Öz/Erk Kendine egemen, kendine sözü geçen ÖZGE: Ben’in karşıtı. Başka, öteki, yabancı, ,gayrı ÖZGEL: Öze ait, özden gelen, samimiyet ÖZGERİŞ: 1- Hayal, kurgu, fantezi 2- Devrim, başkaldırı ÖZGÜ: Öze ait, özle ilgili, ait, has, mahsus ÖZGÜN: Öze ait, özüne ait, orijinal, kendine has ÖZGÜR: Hür, bağımsız, kendinden başkasını dinlemez ÖZGÜVEN: birl. Öz/Güven Cesaret, kendine güvenme, kendinden emin olma, kendinden bilgi, beceri ve konumundan kuşku duymama ÖZİ: Fert, Şahıs ÖZİÇ: Varlık, şahsiyet ÖZİL: birl. Öz/İl mec. Anayurt ÖZKER: 1- Ulu ruhlu kişi 2- İyilik sever, hayırsever ÖZKONUK: Can, ruh ÖZLEK: 1- Üretken, münbit 2- Felek, talih 3- Özel, şahsi, kişisel ÖZLEM: 1- Öz’ün ilgisi, ilgi duyarak yönelişi, hasret 2- Özel, hususi, kişisel ÖZLEN: 1- Özlenen, aranan 2- Dürüst, özü sözü bir 3- özel, hususi, kişisel ÖZLEŞ: Kendine dönüş, kendinden veriş ÖZLÜ: Orijinal, sağlam ÖZLÜK: Şahsi, özel, kişisel ÖZMEN: Dürüst, özü sözü bir ÖZRÜM: Seçkin, seçilmiş ÖZÜÇ: Vücut, gövde, endam ÖZÜM: Kendine katma, kendine çekme, kendinden yapma ÖZVEREN: birl. Öz/Veren mec....Fedakar, fedai ÖZVERİ: birl. Öz/Veri ...Fedakarlık
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:44 | #16 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (P) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER PARS:Leopar PARSAK: 1- Acıma duygusu, merhamet 2- Porsuk PAŞA: Baş komutan, general. ( Bu sözcük, bazı dilbilimcilerimize göre, Baş-Şad, bazılarına göre de Baş- Ağa birleşimi ve zamanla ağız değişimiyle bu biçime gelmiştir. PEÇEN: Çayır, çimen, çayırlık, otlak PEÇENEK: 1- Otlak, çayırlık 2- Bacanak PEK: 1- Berk, katı, sıkı, sert, kuvvetli, dayanıklı 2- Bey sözcüğünün, değişik ağız ayrılığı Bek, beg,beğ, bey vb. PEKİŞ: Sıklık, sertlik, pekişmişlik PELEN: İyi, ehven PELİN: Acı ve keskin kokulu bir yayla çiçeği PELİT: Meşe ağacının çiçeği PERİNÇEK: (Berincek) 1- Sadık, içten bağlı 2- Fedakar PINAR: Kaynak, kaynarca, göze PIŞGAN: Olgun, pişkin PİŞKİN: Olgun, pişmiş PUSAT: (Busat, basat) 1- Silah 2- Zırh, koruyucu PUSUG: Pusu PUSUN: Pusu, pusma, sinme PUSUNÇ: İltica, sığınma, sinme, pusma, sığınmış, mülteci PÜSKÜL: Sarkık, asılı duran süs, aksesuar
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:45 | #17 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (S) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER SABA: (Sava) 1- (Sapa, sopa) Sopa, değnek, savma aleti, savaş aleti 2- Söz,iddia, hitap SABACI: 1- Sopacı, sopayla dövüşen 2- Konuşmacı, hatip SABAK: (Savak) 1- Sopa, cop sopa kullanan, dövüşçü, sopa ile dövüşen 2- Kımız saklamak için beygir derisinden yapılan tulum SABAR: 1- Sapar, savar, döver, sopayla döven 2- Savar, savaşır, savaşçı 3- Hatip, konuşmacı SABI: 1- Sopa, cop 2- Savaş, dövüş 3- Söz, sohbet SABU: 1- Sopa, cop, değnek 2- Savaş, dövüşçü, dövüş ustası, savaşçı SAÇA: Saçı, bahşiş, armağan SAÇAN: 1- Cömert, dağıtan, harcayan 2- Yayıncı, yayın yapan SAÇI: 1- Armağan, bahşiş 2- Adak, inanç gereği dağıtılan nesne SAÇILIK: Armağan, hediye, bahşiş SAÇUK: 1- Eli açık, cömert 2- Armağan, bahşiş 3- Aleni, saklısız, gizlisiz SADAK: Okların, içinde muhafaza edildiği torba ok torbası SADU: İyi, çok iyi, ala SAGAY: 1- Düşünceli, Düşünen, sakınan 2- Özleyen, özlemiş, özlem oymaklarından SAGIM: 1- Emel, arzu, Murat 2- Düşünce, fikir, düşünceli, fikir sahibi 3- Sağlamlık,dayanıklılık SAGIN: 1- Özlem, hasret 2- Düşünce, plan, tasarım 3- Davet 4- Kıvılcım SAGINÇI: Sagınan, düşünen, özleyen, sakınca duyan SAGU: Ağıt, mersiye SAGUNDU: Özlenen, düşünülen, kollanan SAGUNDUK: Özlenen, düşünülen, özlemeye değer SAGUNUR: Düşünce, tasarım SAĞ: 1- Sağlık, dirilik, canlılık, yeterlilik 2- Akıl, fetanet 3- Doğruluk, inanırlık 4- Halis, saf, net SAĞ BİLGE: birl. Sağ/Bilge Doktor, sağlık uzmanı SAĞAN: Doğan türü, yırtıcı avcı bir kuş SAĞANAK: Sağanak, sert ve hızlı yağan yağmur SAĞANÇIĞ: Nefs, can, ruh SAĞBİLİ: birl. Sağ/Bili (Bilig) Sağduyu, hikmet SAĞDAÇ: Sağlıklı günlerin arkadaşı, can yoldaşı SAĞDIÇ: Sağdaç “ Damadın en yakın, en güvenilir arkadaşı” SAĞIK: 1- Düşünceli, planlı 2- Sağ, diri, uyanık 3- Ateş, kıvılcım, ateşli SAĞIM: 1- Yaşam, sağlık 2- Serap, algın SAĞIN: 1- Düşünce, tasarım 2- Özlem 3- Ateş, kıvılcım SAĞINÇ: 1- Kurgu, hayal 2- Sakınca, mahsur, endişe 3- Özlem SAĞIŞ: Hesap, matematik, sayış SAĞLAM: Sağlıklı, güçlü, dayanıklı, dirençli SAĞLI: (Sağlık) Diri, canlı, sağlıklı SAĞLICA(K): Sağlıklı, diri, esenlikli SAĞMAN: Sağlıklı, güçlü SAĞNAK: (Sağanak) SAĞRAK: İçki içilen kap, kupa, kadeh SAĞRI: 1- Sağrak 2- Sarı SAĞUNÇAK: Ağıt, mersiye SAĞUNMUŞ: 1- Özlem içinde olan 2- Düşünen, düşünceli 3- Davet eden, davetkar SAKA: 1- Akıllı, arif 2- Düşünceli, kaygılı 3- Sakal 4- Saklı, saklayan, koruyan SAKAR: 1- Alnında beyaz lekesi bulunan at 2- Uğursuz, sakıncalı SAKÇI: Koruyucu, muhafız SAKIK: Çoban yıldızı SAKIN: 1- Düşünme, tasarım, kaygılanma, kaygıyı ortadan kaldırma eylemi 2- Saklama, koruma,esirgeme 3- Uzaklaşma, ayrılma SAKINÇ: Düşünce, kaygı SAKIŞ: Kaygı, endişe SAKLI: 1- Korunmuş, mahfuz, esirgenen 2- Zinde, dinç, sağlıklı SAKLICA: 1- Gizli, örtülü, korunan 2- Hazine, mücevher SAKLIÇAK: 1- Gizli, gizlenmiş, örtülü 2- Yaşam, sağlık, esenlik SAKMAN: 1- Uyanık, diri, sağlam 2- Sokman, dize kadar çıkan çizme SAL: 1- Saldırı, saldırmak 2- Salmak, bırakmak, azat etmek, serbestlik 3- göndermek, yaymak,ulaştırmak, uzatmak SALAÇAK: Salınan, bırakılan, salınmış SALACUK: Saldıran, saldırıcı, gönderici SALAMAN: Salınan, bırakılan, azat edilen, serbest, azade SALAMIŞ: 1- Saldıran, düşmana karşı hamle ve manevra yapan 2- İyi kılıç sallayan, silahşor 3- Salmış, köle azat etmiş SALANÇU: Saldırgan, iyi kılıç kullanan SALAR: 1- Ordu sevk eden 2- İyi kılıç kullanan, silahşor SALÇI: 1- Salıcı, sevk edici 2- Salan, serbest bırakan 3- Karahanlılar döneminde, saray aşçılarının unvanlarından SALÇUK: 1- Salınmış, azat edilmiş, saltuk, eski köle 2- Başına buyruk, bağımsız, otoriteye karşı çıkan 3- Saldıran 4- Silahşor, iyi silah kullanan 5- Küçük yel, esinti 6- Haber salan, mesaj yollayan SALDIRAN: Hücum eden, asker sevk eden SALDIRGAN: Saldırıcı, hücumcu SALDIRI: Hücum, taarruz SALDIRMIŞ: Hücum etmiş, taarruz etmiş SALDUR: Saldırı SALGARA: Salınmış, azade, başına buyruk, otorite tanımaz SALGIN: 1- Serbest, bağımsız 2- Serap, hayal SALGUR: Atak, tetik, saldırmaya hazır SALGUT: Mebus, vekil. Eskiden bir bölgeyi temsilen, Kağan’a (Başkente) gönderilen kişilere verilen unvan SALIK: 1- Vergi, vergi borcu, haraç 2- Haber, öğüt, tavsiye SALIKÇU: Haberci, öğütçü SALIM: 1- Serin esen yel, serinlik 2- Ferman, emirname 3- Üzüm demedi, salkım SALIN: 1- Serbest, serbestlik, salınma, boy gösterme 2- Jest, eda 3- salıncak SALINMIŞ: Serbest, azade, salaman SALKIM: Salınmış, sarkık SALTUK: 1- Serbest bırakılmış, azade, hürriyetine kavuşmuş eski köle 2- Başına buyruk, bağımsız SALTIN: Yalnız, yalnızlık içinde, tek kalmış SALUK: (Salık) Serbest, azade, hürriyetine kavuşmuş SALUM: 1- Özgürlük, azat 2- Kılış, silah SALUN: 1- Jest, mimik, eda, cilve 2- Boy gösterme, ortaya çıkma SALUNDU: 1- Özgür, hür 2- Edalı, boy gösteren SALUR: 1- Saldıran, saldırgan, asker salan 2- Silahşor, iyi silah kullanan 3- Saldırma, kılıç, silah 4- Serbest, azade SAMSA: Baklava türü bir hamur tatlısı SAMUKA: İnatçı, dirençli SAN: Sanmak, saymak, var kabul etmek SANAGA: 1- Serap, hayal 2- Niyet, maksat SANAĞ: Hesap, matematik SANAK: Matematik SANÇAK: Ucu sivri mızrak SANÇAR: Saplayan, batıran, dürten, mızrak kullanarak sançan, sançıcı, iyi silah kullanan SANÇI: 1- Ucu sivri demir, silah 2- Sivri bir aletin, vücuda değince verdiği acı 3- Acı duymak 4- Hayalet SANÇIĞ: Ucu sivri demir, kargı SANÇIŞ: Hamle, kılıç veya kargıyla yapılan dürtüş SANDUGAÇ: Bülbül SANEK: Hayran, meftun SANG: San, düşünce var sayma SANGI: Hayal, serap SANIR: 1- Hayal 2- Burç SANKUR: Hayret, şaşkınlık SANLAV: Hürmet, saygı SANLI: 1- Sanıcı, düşünücü 2- Şüpheci SANSAK: Anlayış, intiba SAPA: 1- Sopa, değnek 2- Kılıç sapı, kabza 3- Aykırı, farklı, başka SAPAK: 1- Sopa 2-Aykırı, aykırılık SAPAR: 1- Sabar, döver, dövücü 2- Aykırı, farklı 3- Kabza SAPURLUŞ: Devrim, ihtilal, ayaklanma, ayrılma SARAR: Saran, sarıcı, sarma eyleminde olan, ören, örücü SARGIN: 1- Sevimli, sempatik, çekici 2- Sargı, sarılı, örülü SARGUT: 1- Güneş ışığı 2- Bağış, ihsan SARI: 1- Sarı renk, sarışın 2- Sarılı, sarılmış, saran, sarılma SARICA: Sarılı, sarı gibi, sarıya çalan SARIG: Sarılı, sarılmış, örgülü SARIL: Sarılmaktan...sarıl, mec. Sevgili, saygılı, cana yakın SARIM: 1- Suyu süzmeye yarayan, ince dokuma 2- Sarma, sarılma SARIP: Sarp, dik, sarılı, çıkılması güç, yalçın SARMAN: (Sarıman) 1- Sarışın, sarıya çalan 2- Sıcak kanlı, cana yakın SARMAŞIK: Sarılı, sarpa sarmış, sarılan SARTIK: 1- Sarılı, örgülü, örülmüş 2- Farklı, dikkat çekici SARU: 1- Sarı 2- Sıra dışı, farklı, dikkat çekici 3- Batı, batı yönü SARUCA: 1- Bir sungur türü avcı kuş 2- Sarıya çalan, sarışın SARUL: Sarılı, sarılmış SATI: 1- Satık, satuk, satılmışın dişisi 2- Pazar yeri (Eski Türk geleneklerine göre, çocukları sık ölen ya da olmayan ailelerin, çocuğu olduğunda, yaşaması ve uzun ömürlü olması için, onu Tanrı’nın sevdiği, toplumun sevip saydığı, bir ulu kişiye ya da onun ruhuna, çocuğu koruması, manevi bir destek vermesi bakımından emanet edilmesi eylemine satma-satılma adı verilir. Çocuk erkekse, “Satılmış”, kız ise “Satı” adı verilir. ) SATIÇ: 1- Satıcı, tüccar 2- Mertebe, rütbe SATIM: 1- Satıcığım 2- Ticaret SATIŞGAN: Satıcı, tüccar SATUK: Satı, satık, satılmış SATUN: Satın alma, satın alma gücü, paha SAV: (Sava) 1- Mesaj, haber, yeni haber 2- İddia- isnat 3- Ün, san 4- Savaş, vuruşma, dövüş 5-Öykü, atasözü, darbı mesel SAVA: (Sav) SAVACI: (Savcı) SAVAN: 1- Savıcı, savaşçı, def edici 2- Elçi, arabulucu SAVAR: Savaşçı, savıcı, defedici SAVARU: 1- Bahşiş, armağan 2- Geçici, muvakkat SAVAŞ: Harp, döğüş, vuruşma, savma, defetme SAVAŞGAN: Savaşçı, cengaver SAVÇISavcı, savacı)1- Elçi, haberci, resul, sözcü 2- Savaşçı, cengaver 3- Ünlü, meşhur, ün salmış SAVDUK: Uğurlama, veda SAVGAT: Armağan, bahşiş SAVGU: 1- Haraç, vergi 2- Şifa, derman SAVRIN: 1- Armağan, bahşiş 2- Ahd, azim SAVRUK: Savrulmuş, derbeder SAVTUR: Veda, uğurlama SAVUN: 1- Davet, çağrı 2- Savunma, savaş 3- Ağıt, mersiye, ölenlerin yiğitlik ya da hayırlı işlerini anlatmak için verilen yemek SAVUNDUK: Davetiye SAVUNGAN: Savunucu, savaşan, direnen, müdafi SAVUR: Eli açık, cömert, hovarda SAVURKAÇ: 1- Savurgan, hovarda, eli açık 2- Fırtına, katı yel SAVUT: 1- Koruyucu, koruyan, müdafi 2- Zırh, çelik yelek, demirağ SAY: (sag, sağ, sak, sayı) 1- Saygı, sayma, geçerli kılma 2- Düşünme, ölçme, seçme, tasarım, hesap, ödeşme 3- Taşlık yer 4- Zırh, göğüslük SAYAK: Saygılı, hürmetli
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:48 | #18 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler SAYAN: 1- Saygılı, saygıdeğer, saygıya layık 2- saygı gösteren, efendi, ağırbaşlı SAYDAM: Saf, net, berrak, sayılabilen, açık, temiz, bilinen SAYDUR: Saygı duruşu, ihtiram duruşu SAYGI: 1- Hürmet, önem, değer, edep 2- Sayı, sayım, matematik SAYGIN: İtibarlı, hürmet gören, saygı gören, hatırı sayılır SAYIL: Seçilmiş, seçkin, sayılan SAYILGAN: Sayılan, saygı gösterilen,muteber SAYIM: Saygı, saygı gösteriş SAYIN: 1- Seçkin, değerli, muteber, güzide, muhterem 2- Saf, halis, arı 3- Güzel, ender rastlanan SAYINDI: Saygı duyulan, itibar gören, muhterem, saygın SAYIR: İçinden su çıkan mağara SAYIŞ: Ödenek SAYIT: Saygın, muteber SAYLAK: Sayılan, takdir gören, usta, uzman SAYLIK: Şeref, haysiyet, onur SAYMAN: Sayıcı, hesapçı, hesap ve sayı uzmanı SAYRI: Üzgün, mahzun, yorgun ilgisiz SAYVAN: Gölgelik, kamelya SAZAĞAN: (Sazan) Soğuk yel SAZAK: 1- Sazlık, bataklık 2- İnce yağan kar 3- Ak bulut 4- Çok konuşan, geveze 5-Poyraz, soğuk esen yel 6-Sezgin, sezici, uyanık SAZAN: 1- Soğuk esen yel 2- Sazlık, bataklık 3- Sezen, sezici SEBE: Sevgi, sevi SEBÜK: Sevik, sevilen, sevgi gören SEÇEN: 1- Titiz, seçici, ayırıcı 2- Konuşkan, hoş sözlü SEÇİL: 1- Seçkin, güzide, seçilmiş 2- Farklı, olağanüstü SEÇİLİR: Seçkin, güzide SEÇİLMİŞ: Seçkin, güzide SEÇKİN: 1- Farklı, göze batan, olağanüstü 2- İtibar gören, muhterem SEGREK: Seyrek, ender rastlanan SEĞİRTGEN: 1-Koşucu, atlet 2- Afacan, ele avuca sığmaz, tez canlı SEĞREK: Seyrek, nadir, az rastlanır SEKMEN: Seviye, mertebe SELÇİK: (Seligcik) 1- Temiz, pakize, namuslu, ****** 2- Küçük kılıç, bıçak 3- Açık,beliğ, fesahatli SELEK: Eli açık, cömert SELEN: 1- Salınan, sallanan, kıvrılan 2- Temiz, pak, namuslu, zarif, ****** 3- Fısıltı, hafif ses 4-Haber, havadis 5- Yılan (Tuva ve Çuvaşlarda) SELENGE: Kıvrılan, kıvrık SELİG(Silig): 1- Namuslu, temiz, dürüst, pakize 2- Kibar, narin, zarif SELİGÇİK: (Selçik) Temiz, namuslu, ****** SELİN: 1- Selen, salınan, haber, fısıltı 2- Sülün kuşu SEMİZ: 1- İri yarı, şişman 2- Besili, bakımlı SENGER: 1- Canavar, ejderha 2- Kale, burç SENGİ: Sevgi, sevi SENGÜN: Ordu komutanı, general SEPİL: 1- Yaygın, yayılmış, bulaşmış 2- Kale, hisar SEPİN: 1- Çeyiz, kalın 2- Yaygın, yayık SEREDAY: Yüzük, takı, aksesuar SERİM: 1- Gösteriş, teşhir 2- Sabır, metanet SERİN: 1- Gölge, gölgelik 2- Genişlik, gerilmişlik 3- Soğuğa yakın, hafif soğuk 4- Sabırlı, dayanıklı SERİNGEN: 1- Serince, serinleşmiş 2- Sabırlı, dayanıklı SEVEN: Sevmek...den sevgi sahibi, şefkatli, tutkulu SEVERGE: 1- Dost, yakın, yaren 2- Aşk, sevgi, tutku SEVGİ: Sevme eyleminin nüvesi SEVİ: Sevgi, sevgi eğilimi, sevgi yakınlığı SEVİGEN: Seven, sevgisini veren SEVİK: 1- Sevilen, sevgi gösterilen, sevgiye layık, sevgili 2- Dost, gönüldaş SEVİL: Sevilen, el üstünde tutulan SEVİLGEN: Sevilen, aşırı ilgi gören SEVİM: Sempati, alım, çekicilik- sevgiye yol açan SEVİMLİ: Çekici, sempatik SEVİN: Sevinç, mutluluk SEVİNÇ: Neşe, coşku, sevinme duygusu, mutluluk SEVİNÇEK: Sevinilecek şey, sevinç kaynağı SEVİNDÜK: Mutluluk, bahtiyarlık (Uzun süren bir çocuksuzluk döneminden sonra, çocukları olan ailelerin sık kullandığı, geleneksel adlardan) SEVİNMİŞ: Sevinçli, mutlu, mutlu olmuş SEVİNTİ: 1- Mutluluk, mutlu olmaya değen 2- Ferahlık, gevşeme, rahatlık, huzur SEVÜK: Sevilen, sevgili, canan SEYİRTGEN: Afacan, çalışkan, ele avuca sığmaz SEYREK: Az rastlanır, sıra dışı SEZEK: 1- Hassas, duygulu, ferasetli 2- Sezgi, anlayış, kavrayış, his SEZEN: Anlayan, kavrayan, hisseden SEZER: Hassas, duygulu, fark edici SEZGİ: İdrak, seziş, hissediş, ilham SEZGİN: Hassas, sezici SEZGİR: Hassas, narin, alıngan SEZİGEN: Sezen, sezgin SEZİK: Sezgin, içli SEZİKLÜ: Tedbirli, sezici SEZİM: Hissediş, anlayış SEZİMTAL: Hassas, duygulu SEZMİŞ: İdrak eden, anlayan SIBAK: Sopa, değnek SIDAL: Muktedir, güçlü, egemen SIGUN: 1- Yabani geyik 2- Emek, zahmet, sıkıntı SIĞIN: Erkek geyik, Ala geyik SIĞINAK: Sıkı korunan, sığınılacak yer, yoğun ve katı olan yer SIĞINDIK: Bağlılık, sadakat SIĞLAM: 1- Sağlam, sıkı, yoğun 2- Sine, bağır SIK: Katı, yoğun SIKI: Katı, sıkılmış, yoğun SIKILGAN: Daralmış, daralan, sıkılaşan, utangaç SIKIN: 1- Keder, yas, üzüntü, sıkıntı 2- Ala geyik SILIV: Temiz, pakize, ****** SILKIM: Cesur, gözükara SIN: 1- Deney, deneme 2- Endam, gösteriş SINAÇI: Hakem, sınayıcı SINAĞ: Sınav, imtihan, deneme SINAK: Deney, sınav, imtihan SINAUVU: Sınav, deney SINAYÇI: Hakem, sınayan SINÇI: Hakem, sınaçı SINDIRAÇ: Bülbül SIRAY: Çehre, yüz, beniz SIRGA: 1- Küpe, takı, aksesuar 2- Armağan, bahşiş 3- Halka, halkalı SIRGALU: Küpeli SIRMA: Sırlı, boyalı, gümüş tel SIYKIM: Sevgili, canan SIYLI: 1- Sevimli, sempatik, muteber 2- Armağan SIYLIK: Armağan, bahşiş SIYURGAL: Armağan SIZGIÇ: Kalem, yazgaç SIZIM: Sızı, yakınma, hüzün SİBEL: 1- Buluttan ayrılıp henüz yere düşmemiş yağmur tanesi 2- Buğday, buğday tanesi SİLGİ: Arınma, temizlik, parlaklık SİLİG: 1- Temiz, namuslu, dürüst 2- El değmemiş, bakir, ****** 3- Tatlı dilli SİNÇE: Çehre, beniz SİNGİL: Küçük kız kardeş SİNGİN: Mahçup, sıkılgan SİNKEL: İmtiyazlı, ayrıcalıklı SİNKİL: İmtiyazlı SİR: 1- Şeciye, soy, kök 2- Birleşik, birleşmiş SİREK: Zeki, akıllı SİTACU: Nazlı, narin, alıngan, hassas SİYAVUŞ: Sevimli, sempatik, sevgiye layık SİYENDİ: Sevilen, sevilmiş, sevgiye layık SİYREK: Az rastlanır, seyrek bulunur SİYUN: Sevim, sevimlilik, sempati, beğeni SİYURAN: Utkan, muzaffer SİYURGAL: 1- Ödül, armağan, ödül alma 2- Madalya, askeri nişan SİYURGATMIŞ: 1- Düşmanı bozguna uğratmış 2- Başarılı, ödül ve övgü almış SİYÜNÇ: Sevinç, mutluluk SİZGEK: Zeki, sezgin, müdrik SİZÜÇEN: Hassas, zeki, uyanık, akıllı SOBAY: 1- Bekar, yalnız, münferit 2- Silahını iyi kullanan, deneyimli asker, savaşçı SOĞAY: Sağlıklı, zinde, dinç SOKMAN: 1- Mert, dürüst 2- Diz kapağına kadar gelen uzun bir tür çizme (Türkmen çizmesi) SOKULAG: 1- Adak, kurban 2- Sokulgan, munis, cana yakın SOKULGAN: Cana yakın, munis SOKUM: Kurban, adak SOLAGAY: 1- Solak 2- Ters, hiddetli, öfkeli SOLAK: 1- Asker yöneten, asker sevk eden (Sulag) 2- Sol el ve ayağını kullanan SOLAŞIGLI: Yararlı, çok yararlı, iş bitirici SOLGUN: Rengi kaçmış, yıpranmış, hüzünlü SOLGUR: (Salgur) Atak, saldırı SOLIN: Araştırmacı, meraklı SOLMAGAN: Canlı, ölümsüz, solmaz SOLMAZ: Canlı, diri, çekici SOLTU: Soludu, soluklu SOLUK: Nefes, can SONGAR: Sungur, şahin SONUÇ: 1- Son, bitim, kıyı 2- Uç, sınır, limit Otmanlı ve Salçuklular döneminde, sınır karakollarında görev yapan kişiler verilen bir ad SORGUÇ: Başa takılan çelenk SORGUN: Söğüt türü bir ağaç SOYÇA: Soylu, soyluca SOYDAM: 1- Soylu, soyunu düşünen 2- Ailesine bağlı, yuvasına bağlı SOYDAN: 1- Soylu, soylu bir aileden gelen 2- Hanedan, hanedanlık SOYDAŞ: Aynı soydan gelen, aynı soyun kişileri SOYLAMIŞ: 1- Soyunu çoğaltıp, kutsayan, örgütleyen 2-söz, söyleyen, konuşmacı, hatip SOYLU: Asil, asalet sahibi SOYLUHAN: birl. Soylu/Han SOYON: (Sayın) SOYSAL: birl. Soy/Sal 1- Ünlü, meşhur 2- Soylu, asil 3- Medeni, uygar SOYURGAL: 1- Ödül, askeri ödül,madalya, nişan 2- Armağan, bağış, ihsan SOYURGAT: İhsan, bahşiş SÖKE: Diz üstü çöküş, çökme SÖKMEN: 1- Yiğit, gözü kara, düşmana diz çöktüren, dize getiren, buyruğunu dinleten 2- Sokman, uzun çizme SÖKÜR: 1- Kızgın, hiddetli, kabarmış 2- Dize getiren, diz çöktüren,buyruğunu dinleten SÖKÜRMÜŞ: Dize getirmiş, baş eğdirmiş SÖN: Güçten kesilme, azalma SÖNMEZ: 1- Canlı, enerjik, ateşli, iddialı 2- Parlak, göz alıcı SÖNÜ-k- : Sönük, pasif, cansız, heyecansız SÖYKEM: Sempati, sevim, sevimlilik SÖYLEM: Anlatım, hitap, hitabet, demeç, izah SÖYLENCE: Efsane, mit, destan, lejant SÖYÜ: 1- Aşk, sevda 2- Sevinç SÖYÜÇEN: 1- Aşık, sevdalı 2- Sevinçli, mutlu SÖYÜNDÜK: Sevindik SÖZBAY: birl. Söz/Bay Söz zengini, hatip, söz cambazı SÖZBİR: birl. Söz/Bir mec. Doğruluk, dürüstlük, söz birliği, sadakat SÖZEÇEN: (Sözen) SÖZEN: Hatip, konuşmacı SÖZER: birl. Söz/Er, mert, sözünün eri SÖZERİ: birl. Söz/Eri, mert, sözünün eri SU: 1- Sıvı 2- Asker, er, erat SUBAK: Sopa, değnek, cop SUBAY: birl. Su/Bay 1- Bilgili ve deneyimli asker 2- Hafif süvari, atlı asker 3- Bekar evlenmemiş (Anadolu ve Azerbaycan’da) 4- Çocuksuz, çocuğu olmayan ( Kazak ve Kırgızlarda) SUGAY: Aya benzer, ay parçası SUĞUNÇAK: Sığınak, sığınılacak yer, sine, bağır SUKTA: Sıkıcı, ezici, acı kuvvete sahip SULAK: 1- Asker sevk eden, sefere çıkan 2- Sulu, verimli SUN: 1- Çağrı, davet 2- İncelik, nezaket 3- Vermek, ihsanda bulunmak SUNA: 1- Emsalsiz güzellik 2- Yeşilbaş ördeği SUNAK: Adak, kurban SUNAR: 1- Davetkar 2- Cömert, abadan SUNAYAN: Çığırıcı, davetkar SUNÇA: Sunak, adak SUNÇAK: Adak, kurban SUNGU: Bağış, ihsan, ikram SUNGUN: 1- Yetenek, yetenekli 2- Sunulan, adak, hibe SUNGUR: 1- Kartal 2- Şahin SUNGURCA: Sungur yavrusu, küçük sungur SUNKA: Sunak SUNKAK: Sunak SUNKAR: Sungur SUNKUR: Sungur SUNTAY: birl. Sun/Tay SUNU: İkram, davet, bağış, armağan SUSKUÇAK: Küçük, körpe SUSÜ: Sağlık, şifa SUTU BOĞDA: Mübarek, Tanrısal, Tanrıdan gelen (Eski dönem Tanrı sıfatlarından) SUVAN: Savaşçı, cengaver SUVAR: Bolluk, bereket SUVAT: 1- Su kanalı 2- Suyun taksim edildiği yer SUYUN: (siyun, sevim) Sevimlilik, sempati, niyet SUYUNÇUK: 1- Sevinç, sevimlilik 2- Müjde SÜÇÜG: (Süçig) Tatlı, lezzetli, hoşa giden SÜDÜN: birl. Süt/Ün, Soylu, temiz SÜLEDİ: Saldırgan, akın yapan, akıncı SÜLEK: Saldırgan, akıncı SÜLEMİŞ: 1- Akıncı, saldırgan, düşman üzerine asker yollayan 2- İyi silah kullanan, silahşor SÜLÜN: Uzun kuyruklu, renkli bir kuş SÜNE: Ruh, can SÜNGÜ: (Süngük) 1- Kesici ve delici, uzun bıçak 2- Kemik, kemik parçası, kemikle yapılan mızrak 3-Eskiden, mezar başlarına dikilen sırık SÜNGÜK: Süngü SÜNGÜŞ: Süngü darbesi, süngü hamlesi, süngüleme, savaş SÜRÇEK: Yemek, oyun ve eğlence için yapılan, gece toplantısı SÜREN: 1- Asker sevk eden, savaşa asker yollayan 2- Haykırış, nara, savaş narası SÜRER:Asker sevk eden SÜRGİT: 1- Payidar, kalıcı 2- Ulak, postacı SÜRÜN: Süs, makyaj, makyaj malzemesi SÜSÇEN: Kargı ve kılıç saplamada usta olan kişi SÜSMEN: 1- Süslü, süsü ve süslenmeyi seven 2- Tos atan, toslayan SÜSÜN: Süslü, işveli, sempatik, çekici SÜVERCE: Canan, aşık olunan, maşuka SÜYEK: Kemik, soy, sop SÜYGEN: Sevgili, canan SÜYÜK: Kemik, soy, oymak SÜYÜM: 1- Sevim, sempatik 2- Görüş, kanaat SÜYÜN: Sevim, sempati SÜYÜNÇ: 1- Sevinç,mutluluk 2- Müjde SÜYÜNÇÜ: (Süyünç) müjde SÜYÜRGE: Toy, şölen, ziyafet SÜYÜŞ: Buse, öpücük SÜZEM: Diksiyon, söz söyleme ve konuşma ahengi SÜZGE: Tarak, çok ince dişli saç tarağı SÜZGÜ: 1- Tarak 2- Süzgeç SÜZGÜN: 1- Arınmış, süzülmüş 2- Mest, mahmur, kendinden geçmiş 3- Göz alıcı,alımlı
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:49 | #19 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler (T) HARFİYLE BAŞLAYAN TÜRKÇE İSİMLER TABAN:1- Tapan, tapınan 2- Temas, dokunma, vurma 3- Dizi, sıra, kafile TABAR: 1- Tapan, tapınan 2- Vuran, döven, dövüşçü TABGAÇ: 1, Dövüşçü, kavgacı 2- Ulu, saygıdeğer, muhterem 3- Tapıcı,tapınıcı TABIN: (Tapın) İbadet TABKI: Vicdan TABU: (Tapı, tapu) Kutsanmış, kutlu yapılmış, tapılacak duruma getirilmiş TABUK: 1- Tabu 2- İnayet, yardım, hizmet TABUN: Tapın, ibadet TAÇA: Tasarı, kurgu, plan TAÇAM: Tasarı, plan, kurgu, senaryo TADIK: Tat, lezzet, damak TAG: (Tak, tağ, dağ) TAGA: 1- Silah 2- Kural, kaide 3- Saygıdeğer, hürmet edilen TAGAY: 1- Saygı duyulan kişi 2- Dayı, ana tarafından gelen akraba TAGI: 1- Dindar, inançlı 2- Takı, aksesuar TAGUK: Tavuk TAĞ: Dağ TAĞAN: Üç ayak, saç ayağı TAĞAŞAR: birl. Dağ/Aşar mec. Azimli, kararlı TAĞLUK: Dağlık, dağlık bölge TAĞMA: 1- Dağ eteği 2- Elçi, devlet temsilcisi, devlet görevlisi TAĞUDAR: 1- Heybetli, dağ gibi 2- Dağıtıcı, yok edici, yıkıcı, şiddetli 3- Kısmet, nasip TAKAK: Ucu, ateşli ok TAKAY: 1- Dayı, ana tarafından akraba 2- Dolunay TAKIĞ: Takı, ziynet, aksesuar, mücevher TAKIR: Takı, ziynet TAKIŞ: Takı, süs, aksesuar TAKİ: Dindar TAKSUK: Harika, olağanüstü, anormal TALA: 1- İri cüsseli, heybetli 2- Seçkin, güzide TALAKAN: Yağmacı, yağmalayan TALAN: Yağma, yağmalama, üşüşme, saldırı TALAS: 1- At yarışlarındaki, başlangıç ve bitiş çizgisi 2- Fırtına, kum fırtınası 3- Dalga 4- Tartışma, münakaşa TALAY: (Taluy, Tulay, Toluy,Tolu) 1- Okyanus, derya, büyük deniz, büyük göl mec. Ululuk, büyüklük, sonsuzluk 2- Gelecek, ikbal 3- Seçkin,güzide Şamanist gelenekte Deniz ve göllere bakan Tanrı TALAZ: Dalga TALI: Güzide, seçkin TALIKU: Seçkin, güzide, beğenilen TALIMAN: Seçkin, güzide TALKILIÇ: (Dalkılıç) Zırhsız, korumasız TALKAN: Kızartılmış tahıl TALPIN: Faal, aktif, çalışkan, himmetli TALŞIK: İtimat, teminat, güvence TAMAN: Duman, sis TAMAR: 1- Damla, damlayan 2- Demir, demir cevheri TAMGAÇ: Memur, devlet memuru, damgacı, devlet görevlisi TAMIŞ: 1- Demiş, söylemiş, bilgili, deneyimli, sözüne değer verilen, sözüne güvenilen 2-Damla TAMİR: Temir, demir TAMİZ: Damla TAMTUK: Büyük ve kuvvetli ateş TAMU: (Tamuğ) Yerin dibi, yer altı, cehennem Şamanist gelenekte, kötü kişi ve ruhların, öldükten sonra gittikleri yer TAN: (Tang) 1- Gün açımı, gün doğumu, şafak 2- İlginç, acayip, şaşkınlık yaratan 3- Tatlı, tat veren,huzur veren TANA: (Dana) dana, iki yaşındaki inek yavrusu TANDU: 1- Tan vakti, tan vaktinde doğmuş 2- Alev, alevli büyük ateş TANG: 1- Mucize, olağanüstülük 2- Tan vakti 3- Giriş, antre TANGAK: Kaygı, endişe TANGSUK: Mucize, şaşırtıcı olay, olağanüstülük TANGUT: (Tankut) Savaşlarda, mızrak ve tuğların yanına ya da ucuna takılan ipek kumaş, flama TANIK: 1- Tanuk, şahit, gözlemci 2- Tanıdık, dost, yaren TANIL: Ünlü, meşhur, tanınan TANIP: Tanınmış, ünlü TANIR: Ünlü, tanınmış TANIŞ: 1- Tanınan, bilinen, aşina, tanıdık 2- Danışılan, bilgi ve deneyimine başvurulan, danışman TANIŞIK: Yakından tanınan, tanıdık, bildik, dost, yaren TANIŞMAN: (Danışman) Tanış, danışılan, bilgili kişi TANIT: Tanınacak nitelikte, belirgin, tanınabilen TANJU: (Tanyu) Sonsuz genişlik, ululuk,olağanüstülük, mucize gibi Hun imparatorlarının unvanlarından TANLA: 1- Şaşılası, ürkütücü, olağanüstü, mucize 2- Suçlayan, yargılayıcı 3- Doğuş, tan vakti TANLAĞI: Mucize TANMAN: Tan vakti doğan TANRIDAĞ: birl. Tanrı/Dağ “ Tanrı Dağı” Çok eski dönemlerden beri, kutsanarak, Tanrı tarafından yalnızca Türklere tahsis edildiğine inanılan ve halen kutlu kabul edilen sıradağların genel adı TANRIKUT: birl. Tanrı/Kut Tanrısal, Tanrıdan gelen, Tanrının Kutunu üzerinde bulunduran, haşmetli, Hun imparatoru Mete Han’ın unvanı TANSIĞ: (Tansık,Tansu) hayret verici, şaşırtıcı, olağanüstü TANSU: 1- Tansık, mucize 2- Yadigar, armağan 3- Birleşik TANTIK: 1- Çok konuşan, konuşkan 2- Tanıdık, hısım, ahbap TANUĞ: Tanı, teşhis, kanıt, tanınan, tanınmaya yol açan TANYU: (Tanju) Ulu, ulaşılmaz, hükümran TAP: Dilek, istek, umut, yardım ve bunları içine alan beklentilerle dolu inanç TAPAĞ: 1- Tapma, tapınma, saygı 2- Görev, iş TAPAR: Tapan, seven, uman TAPARLU: 1- Mutlu, umutlu 2- Sofu, dindar TAPDUK: 1- Çocuğu uzun süre olmayanların, çocuğu olduğunda verdiği adlardan 2- Saygı ve sevgiye layık, saygıdeğer 3- İbadet, tapınma TAPI: Tapınma, ibadet TAPIK: Önde, önde olan, önde gelen TAPIN: Tapınma, umma, beklenti TAPINGU: Tapınılacak nitelikte sevilen TAPIR: Buluş, yenilik, icat TAPKI: Vicdan TAPKIR: Ayak altında kalıp, katılaşan toprak TAPKUR: Tabur, dizi, topluluk, kafile TAPLAK: Rıza, kabul, teyit TAPUK: Tapu, Tabu 1- Tapınma, dilek, istek 2- Tabu, kör inanç 3- Hizmet, hizmetli TAPUKÇI: (Tapıcı) Saray muhafızı, muhafız askeri TAPUKSAK: Saygılı, hürmetli TAPUN: Kutsama, kutsal bir varlığa yönelme, beklenti, ibadet TAPUNMUŞ: Sofu TAR: Dar, darlık, zahmet, sıkıntı TARA: Ağaç dallarını budamak için kullanılan bıçak TARAGAY: Turgay, tarla kuşu, çayır kuşu TARAKA: 1- Tarak, eşme, ayırma aleti 2- Saygı gösteren TARAMAN: Tarayıcı,rençber, çiftçi TARAN: 1- Geniş arazi, ekinlik, ekin yeri 2- Sınır, hudut TARANÇI: 1- Sınır muhafızı 2- Ekinci, rençber TARANG: Mevki sahibi, imtiyazlı, saygıdeğer TARBAN: Gururlu, mağrur TARDU: 1- Öncelikli, imtiyazlı 2- Durdu, duran yaşam Göktürkler dönemi, üst düzey yöneticilere verilen bir unvan TARDUŞ: İmtiyazlı TARGAN: Savaşlarda, düşmanın geçeceği yollara, onların gidişini ağırlaştırmak ve güçleştirmek için bırakılan, kaya ve kütük parçaları TARGUN: Mahçup, sıkılgan TARHAN: (Tarkan) İmtiyaz sahibi soylu kişi. Bu kişiler, vergi vermez, suçları dokuz kereye kadar bağışlanır, kağan ve hanların huzuruna izinsiz girebilirlerdi. TARHUN: Güzel kokulu bir yayla çiçeği TARIK: Darı, tahıl, ekin TARIM: 1- Emek, enerji, zahmet, sıkıntı 2- Ziraat, rençberlik 3- Irmakların küçük kolları TARINÇ: Sınır, hudut, uç TARING: 1- Derin, derinlik 2- Ziraat TARKAN: İmtiyazlı ve soylu kişi (Tarhan) TARKANÇ: 1- Öfke, gücenme, rahatsızlık, kızgınlık 2- Darılma, sıkılma TARKAT: Bakan, nazır, yönetici, bürokrat TARKINÇ: 1- Darılma, darlanma, küsme, küskünlük 2- İsyan, başkaldırma TARLIG: 1- Güçlük, darlanma, sıkılma 2- Bahşiş, hediye TARTA: Terazi TARTAGAN: 1- Tartan, terazi 2- Dağınık, derbeder TARTIŞ: Armağan, bağış TARUG: 1- Darı, ekin 2- Hediye, bağış TASAR: Plan, tasarı, tasarım TASIM: Gösteriş, afi TAŞ: 1- Dış, dışta olan, görünürde olan 2- Kaya parçası mec. Sertlik, dayanıklılık TAŞAN: Taşmış, dışa vurmuş, coşkun TAŞAR: Taşmış, coşkun, ateşli TAŞGAN: Taşan, coşan, ateşli TAŞGARU: Dışarı, dışarıdan, taşra TAŞGIN: Taşmış, dışa vurmuş, coşkulu, ateşli, asabi TAŞKI: Dışarıdan, taşralı TAŞKIN: Coşkun, ateşli TAŞRALU: Dışarıdan, yabancı TAŞRIK: Dışarıda, gurbet, gurbetçi, sefere giden. TAŞUG: Taşınabilir mal, menkul değer TAŞÜREK: birl. Taş/Yürek ( Cesur, gözü kara) TAT: 1- Yemek, damak 2- Uzak, uzakta, uzaktan, yabancılaşmış 3- Kılıç pası, paslı kılıç TATAR: 1- Uzakta kalmış, yabancılaşmış 2- Çayırlık, mera 3- Kent dışında yaşayan TATAŞ: (Dadaş) 1- Yakın dost, yaren, arkadaş 2- Uzakta kalmış, aynı uzaklığı paylaşan TATIG: Tatlı, hoş TATIR: Çayırlık, otlak, mera TATLI: Tatlı veren, hoşa giden mec. Güler yüzlü, sevimli, cana yakın TATU: 1- Barış, sulh 2-Uzağı gören, uzak görüşlü 3- Bakıcı, eğitici 4- Tatlı, tat veren 5- Yaratılış, fıtrat TAV: 1- Hız, devinim, çeviklik, koşu, davranmak, harekete geçmek. 2- Dağ TAVAR: Hızlı hareket eden, hızlı davranan. TAVGAÇ: 1- Hızlı koşan, hızlı davranan, atik 2- Çekici, cezbedici TAVIŞGAN: Tavşan TAVLI: 1- Hızlı, atik 2- Dağlı TAY: 1- Dayak, dayanak, dayanılacak nesne 2- Soy, asalet, soyluluk unvanı 3- Ululuk, büyüklük,çokluk 4- Mevki, yer, bölge 5- Ananın erkek kardeşi, dayı 6- Süt emen at yavrusu TAYAK: Baston, değnek, dayanılacak nesne. TAYANÇ: 1- Dayanç, dayanak 2- Hami, koruyucu, sırdaş, güvenilen kişi TAYANÇI: Danışman, memur. Uygurlar döneminde, küçük dereceli memur unvanlarından TAYANG: Dayak, dayanak, destek, dayanak TAYANGU: Danışman, aracı, sıra dışı. Han ve kağanların danışmanlarına verilen bir unvan TAYCU: 1- Hami, destekçi, koruyucu 2- Soylu, seçkin 3- Tay sahibi,tay eğiticisi TAYEÇE: birl. Tay/Eçe..Soylu, saygıdeğer hanım. (Teyze, sözcüğünün buradan geldiğini söyleyen dilciler var.) TAYGA: 1- Kavak, çam, söğüt karışımı ormanlık bölge 2- yoğurtlu sebze çorbası TAYGAN: 1- Karışık ağaçlı orman 2- Dayanak, destek TAYGANA: Kaygan, kayıcı TAYGUN: Yavru, çocuk, torun TAYGUR: Kayan, kızakla kayan TAYIK: Kibar ve nazik genç TAYLAN: 1- Beyefendi, centilmen 2- Yakışıklı, heybetli 3- Düzgün ve etkileyici konuşan TAYŞI: 1- Mürşit, yol gösteren 2- Hami, koruyucu TEBER: Balta, baltalı mızrak TECİMEN: İdareli, ekonomist TECİMER: Ekonomist, hesaplı TEDAN: Tutan, zapt eden, zabit TEDİK: (Tetik) 1- Usta, becerikli, bilgili 2- Öğüt, nasihat TEGEN: (Değen) Değerli, karşılığı olan TEGİN: Tigin, prens, şehzade, bey oğlu. Göktürkler döneminde, vali unvanı olarak da kullanılmıştır. TEGİNEK: Değnek, baston TEGİR: 1- Değer, kıymet, paha 2- Hücum, taarruz 3- Ulaşım, ulaşma TEGİŞ: 1- Değişim, değişme 2- Dövüş, temas, çarpışma, hücum TEGRE: Daire, çevre, civar, etraf TEGREK: 1- Değer, kıymet 2- Tekerlek, değirmi, yuvarlak TEĞME: Değme, seçkin, farklı TEKER: 1- Değer, kıymet 2- Çevre, yöre, daire 3- Saldırgan, mütecaviz TEKEŞ: Döğüş, değiş, temas, savaş, savaşçı TEKİN: 1- İyi, güzel, biricik, emsalsiz, uğurlu, uygun 2- Rahat, güvenli,güvenilir, 3- Tigin, prens, bey oğlu 4- Tabi, bağlı, kul, köle 5- Boş, ıssız, toplumdan uzak kişi 6- Saldırgan TEKİNİK: Güvenilir, iyi, münasip, uygun TEKİR: 1- Değer, kıymet, paha 2- kara benli, kara çizgili 3- Hücum, saldırı, saldırganlık TELA: 1- Delici, delen 2- Tolu, olgun, bilge 3- Armağan, adak, sungu TELEK: Armağan, sungu TEMİR: Demir TEMİR YALUP: birl. Demir/Yalup ...demirci ustası, silah yapımcısı TEMİRÇAL: birl. Temir/Çal ( kılıç darbesi, kılıç vuruşu) TEMİREN: Ok başlığı, okun ucundaki sivri ve delici demir parçası TEMİRHAN: birl. Temir/Han Eski dönem, “ Maden Tanrısı” TEMİRKIRAN: birl. Temir/Kıran mec. Acı kuvvet, acı kuvvete sahip kişi TEMİŞ: Demiş, söylemiş, bilgin, deneyimli TEMÜGE: (Temürge) demir, nüvesi TEMÜRKAZUK: birl. Temir/Kazık Kutup yıldızı TENBE: At koşumu, koşum takımı TENEKUR: Boraks madeni TENGİZ: Deniz TENİK: Azim, kararlılık TENŞİ: Eşit, adil, adaletli TEOMAN: Sis, duman, tuman TEPE: 1- Uç, sınır, doruk, yükseklik, yüksek yer 2- Yığın, kütle 3- Bir nesnenin sivri ucu TEREÇE: İnce, narin, zarif TEREK: Siper, koruyucu TEREKEME: Siper, siperlik, sütre TERİLGEN: Diri, canlı, hazır, tetik, tetikte TERİLGENBUDUN: birl. Terilgen/Budun Devletin çekirdeğini oluşturan boy merkez halk Devletin, temel, ulusal askeri gücü TERİM: 1- Bilim, sanat, bilim ve sanat erbabı 2- Emek, alın teri, zahmet 3- soyluluk, şeref, onur,nurlu 4- toplantı, dernek 5- Han soyundan gelen kızlara verilen bir soyluluk unvanı TERİŞ: Derleme, toparlama, birleştirme, birleştirici, derleyip toparlayıcı TERKEN: 1- Süs oku, süslü ok 2- Savaş arabası 3- Soylu, soyluluk unvanı TERNEK: Dernek, toplantı TESİYEMİ TANYU: (Ululuğun sınırı olmayan, en ulu ) TETİK: 1- Uyanık, hazır 2- Becerikli, mahir TEYENG: Sincap TEYMUR: Demir TEZ: 1- Hızlı, ivedi, hızlılık 2- Kaçma, ürkme, ürküntü 3- Şiddet, şiddetli TEZME. Çabuk kızan, canı ağzında, kızıp çekip giden TEZÜREK: birl. Tez/Yürek Heyecanlı, ateşli TIBIK: Sakin, asude TILSIM: Büyü, efsun, sihir TIN: (Tin) Ruh, can, nefes TINGI: 1- Tin, can, yaşam 2- Kulağa gelen ses, ses dinleme (Tınlama) TINGLAK: Efendi, söz dinleyen TINGLAR: Dinler, hürmetkar TINGLATUR: Sözü dinlenen, sözü geçer TINGLAYU: Munis, söz dinleyen TINGLIĞ: Canlı, diri TINI: 1- Ruhsal, ruhla ilgili 2- İnanç, iman 3- Tıngırtı, kulağa gelen ses TİGİN: Prens, şehzade, han oğlu, bey oğlu TİGREK: Çevre, daire TİKE: Parça, bölüm, lokma, tıkım TİKEN: Dikili, dik, dikmiş TİKİM: Parça, lokma TİLBE: Dilek, dilenen şey, murat TİLBİ: Dilek TİLEK: Murat, istek, dilek TİLKİ: Tilki, kürkü için avlanan hayvan TİLMAÇ: Çevirmen, tercüman TİLMEN: (Dilmen) Konuşkan, hatip, çenebaz TİLTAY: Etken, amil, neden TİLUN: Dolun, tolun, dolu, tam, eksiksiz, kusursuz TİMAGUR: Merhametli, vicdanlı TİMUÇİN: (Temuçin, temurçin, timurçine) Çengiz Kaan’ın ilk adı. Ancak doğrusu, Timurçin’dir. Demir ucu, sivri demir anlamındadır. TİMUR: Demir TİMUR KÜRKAN: birl. Timur/Kürkan Türk dünyasının en ünlü simalarından. Yalnızca Türk tarihi değil, dünya tarihinin de başta gelen liderlerinden. Çengiz Kaan’dan sonra, dünyanın ikinci büyük fatihi. Yaşamı hep çetin mücadelelerle geçmiş, koca bir imparatorluğu adeta yoktan var etmiştir. Kürkan (Damat) lakabını, evliliğinin ilk yıllarında, kayın eçesi olan Buhara Emir’ in himayesinde oluşu nedeniyle almış, daha sonraları,İranlılar ona “ Timurleng”, Otmanlılar “ Aksak Timur” lakabını takmışlardır. Bu ulu kişi zamanında,Türk dünyası üçüncü ve son kez olarak, tek devlet çatısı altında toplanmış, “ Birleşik Türk devletleri” ideali, bu ulu kişinin döneminde son kez gerçek olmuştur. TİN: 1- Can, ruh, öz 2- Soluk, nefes, yel 3- Dinmiş, dingin, sakin, bitik 4- Gök, göksel, Tanrısal TİRGEÇ: Diri, canlı, dirilik veren TİRİG: Diri, canlı, güçlü TİRİGLİĞ: Dirlik, yaşam, geçim TİRİL: 1- Can, ruh, yaşam 2- Dirilik, canlılık, derlenip toparlanma 3- Derlenme, derleniş TİRİM: Yaşam, geçim, hayat yolu TİRKİŞ: Kervan, kafile TOGA: 1- Doğa, tabiat, hilkat, yaratılış, huy 2- Kalın, katı, yoğun, doymuş 3- Usul, yordam, teamül TOGAY: 1- Toga 2- Dolunay 3- Koruluk, küçük orman TOGU: 1- Doğu, doğuş 2- Vuruş, darbe TOĞAÇ: (tokaç) Topuz, çamaşır yıkarken kullanılan tahta topuz TOĞAN: 1- Doğan, doğan kuşu 2- Canlı, doğmuş olan, yaşayan TOĞMA: 1- Dokuma, dokumadan yapılan giysi 2- Yerli, yerli halktan olan kişi TOĞMAK: (Tokmak) TOĞMUŞ: Doğmuş, ortaya çıkmış, canlı, yaşayan TOĞRUL: 1- Tuğrul 2- Doğrulmak, ayağa kalkmak TOĞRULÇA: Doğan kuşu, doğan yavrusu TOĞSIK: Doğuş, doğum, ortaya çıkış TOĞUL: 1- Doğulu, doğudan 2- Doğum, doğuş, ortaya çıkış TOĞULGA: Tolga, tulga, savaş başlığı, miğfer TOK: 1- İrilik, katılık, dayanıklılık, yoğunluk 2- Vuruş, darbe, dövüş, savaş 3- Yol, yöntem, yordam TOKA: 1- Tok, sert, katı 2- Usul, yol, yordam, teamül 3- Dövüş, vuruş, vuruşma, 4- Huy, hilkat,yaratılış TOKAÇ: (Togaç) Topuz, çamaşır topuzu TOKALIG: Tokluk, katılık, sertlik TOKAY: 1- dolunay 2- Dere kenarlarında yetişen bir çiçek, çalı TOKLU: 1- Yol, yordam, bilen, bilge 2- Bir yaşını geçmiş kuzu 3- İri, dolgun, besili TOKMAK: Vurma, ezme, dövme aracı Kalın, geniş, ağaçtan yapılmış çekiç TOKOL: Kuma, ikinci hanım TOKTA: 1- Durma, yaşama, direnç, dayanıklılık 2- Tedbir, tedbirlilik TOKTAK: Tedbir, tedbirli, temkinli
__________________ #Somalı |
01.12.2013, 21:49 | #20 (permalink) |
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. | Cevap: Türkçe İsimler TOKTAMIŞ: Durucu, kalıcı, dirençli, dayanıklı, uzun ömürlü, dirayetli TOKTAR: Dayanıklı, dirayetli, uzun ömürlü TOKU: 1- Doğu 2- Dövüş, temas, savaş TOKUM: 1- Doğum, doğuş 2- Yaşam, direnç, dayanıklılık TOKUMAK: Tokmak TOKUR: 1- Gözü pek, cesur 2- Dokur, dokumacı TOKURGAK: Dokuma aleti, dokuma tezgahı TOKUŞ: 1- Dövüş, savaş, vuruşma 2- Doğuş, direnç, yaşam, dirayet TOKUZ: 1- Dokuz sayısı (..Türklerin uğurlu ve kutlu saydıkları sayılardan) 2- sıkça ve kalınca dokunmuş bir kumaş TOLAN: Eşsiz, emsalsiz TOLAY: Bir tavşan türü TOLDI: Doldu, dolu, doluluk, bütünlük, olgunluk, irilik, bilgelik, erginlik TOLDIKORGAN: Anıt, lahit, abide TOLGA: Miğfer, çelik başlık TOLGAN: 1- Dolgun, iri, dolu 2- Acı, üzüntü, inleme TOLKAN: Dolgun TOLMIŞ: Dolmuş, dolu, olgun, bilge TOLU: 1- Dolu, olgun, kamil, yetkin, usta 2- İçki, içki kadehi, içki ile dolu kadeh 3- Seçkin, güzide TOLUHAN: birl. Tolu/Han Arap işgalleri sırasında, onlara karşı direniş örgütleyen ve çeşitli savaşlara giren bir bey TOLUK: 1- Dolu, olgun, yetkin, bilge 2- Tuluk, tulum TOLUM: 1- Silah, savaş aleti 2- Olgun, dolgun TOLUN: Dolu, tam, bütün, eksiksiz, kusursuz, olgunlaşmış TOMAN: Duman,sis TOMBAY: Manda, camış TOMRİS: (Tomris Hatun) 1-Demir ucu 2- Demir sesi. 3- Demirin özü, nüvesi.4- Bereket, bolluk,uğur. T... Türk tarihinin ünlü simalarından. Sakalar devletinin katun’u (kraliçesi) (İran – Turan savaşları sırasında, zalimliğiyle ünlü, Pers kralı Hüsrev’in, Türk topraklarını işgal etmesine karşın yapılan savaşta büyük kahramanlıklar göstererek, onu yenmiş, başını kesip kan dolu bir fıçıya atarak, “Hayatın boyunca kana doymadın, kan döküp kan içtin. Ben de sana yakışanı yapıp, seni bundan mahrum etmeyeceğim.” diyen ulu kişi.) TON: Don, giyim, giysi, elbise TONA: Giyimli, varlıklı, yakışıklı TONAT: Donat, cömert, eli açık, aç doyuran – çıplak giydiren. TONATMIŞ: Giydirmiş, hayır hasenatta bulunmuş, cömert ve eli açık. TONGA: Kaplan, Asya kaplanı. TONGUZ: Domuz TONKA: 1- Tunga , kaplan 2- iri,büyük,gösterişli TONLU: Giyimli,şık,zengin,varlıklı TONSUZ: Yoksul TONYUKUK: (Tanyu/Kök,gök) Sonsuzluk ve genişlik,bilgelik ve deneyimlilik. TOP: Yığın, topluluk, bütünlük, erk TOPAÇ: 1- Top gibi, toparlak, dolgun 2-İbrik 3- Sepet, sele TOPAK: Topluca, toplanmış, yığın TOPRAK:.. Yer, yurt, arazi TOPURGAN: Ayak basıldığında toz çıkaran, yumuşak toprak TOPUZ: Toplanıp, kurutulmuş, katılaşmış, topluca ve katıca. Silah, dövme ve ezme aracı TOR: 1- Mevki, mertebe, şeref, şereflilik 2- Türeme, doğma, soy, gelişme, yayılma 3- Ağ, tuzak 4-Giysi 5- Evlat, çocuk, nesil 6- Zayıflık, incelik, hamlık TORAMAN: 1- Fahri, onursal, şerefli 2- Kaba, yetişmemiş, acemi 3- İri, dolgun, heybetli Toran: Turan, duran, yaşayan, dirençli TORÇUK: Kozalak TORKU: İpekli kumaş TORLAK: 1- Eğitilmemiş at 2- Çırak, acemi, ham TORMIŞ: Durmuş, yaşayan, yaşar, yaşam TORMU: Yaşam süresi, yaşam TORU: 1- Duruş, yaşam 2- Bolluk, bereket, fazlalık 3- Doru, doru renk TORUG: Doruk, Doru renk TORUK: 1- Doruk, zirve 2-İnce, zayıf, ham, olmamış TORUM: 1- Aygır, aygır yavrusu 2- Kul, köle, muti, bağlı 3- Deve yavrusu TORUN: 1- Evladın, evladı 2- Sevgili, biricik, çok sevilen 3- Acemi, ham, yetişmek üzere olan 4-Genç boğa TOSUN: 1- Genç boğa, 2- Tos atan, tos vuran, azgın, azmış, saldırgan TOY: 1- Şölen, yemekli eğlence, düğün dernek 2- Em, ilaç, doyum, doyumluluk 3- Ordu, ordu birliği 4- Çamur bataklık 5- Doğan türü bir avcı kuş 6- Genç, gençlik, acemilik, çıraklık TOYAK: 1- Atlara giydirilen savaş zırhı 2- Tırnak, at tırnağı TOYAN: Toy sahibi, toy veren kişi TOYGA: 1- Toy sahibi, toy veren kişi, 2- Toylarda yapılan çorba, ayranlı çorba TOYGAN: 1- Kurultay üyesi 2- Bir kuş türü 3- Genç, taze TOYGAR: Tarla kuşu, çayır kuşu TOYGUN: 1- Genç, taze, deneyimsiz 2- Doymuş TOYGUR: Doymuş, gözü tok, olmuş, olgun TOYLAK: 1- Toy yeri, toy yapılan yer 2- Karargah, ordunun toplandığı yer. TOYLUK: Toy yeri, Toy yapılan yer TOYMADUK: 1- Özlenen, özlemi duyulan 2- Hırslı, doyumsuz TOYMAGUR: İştahlı, obur TOYTİMUR: Ermiş, keramet sahibi, Şaman büyüğü, kam, rahip TOZUN: 1- Tosun 2- Düzen, uyumluluk TÖGİ: Cömert , eli açık TÖGÜN: Çekici, yakışıklı TÖKMEN: Çekici, yakışıklı TÖKÜ: Eli açık, cömert, müsrif TÖKÜŞ: Düğüş, savaş, vuruşma TÖLEÇ: Ücret, yevmiye TÖLEGEN: Olgun, kamil, yetişkin TÖLEK: 1-Ücret, yevmiye 2- Sükunet, sakinlik TÖLİS: Bölük, bölünmüş TÖLÜK: Tuluk, tulum TÖR: 1- Türemek, çoğalmak, yaratılış 2- Makam, mevki, onur yeri, şerefli yer 3- Usul, kural, teamül TÖRE: 1- Düzen, gelenek, usul, teamül, geleneksel hukuk 2- Türeyiş,yaşayış, çoğalma, yaratılış TÖRELİ: Töresi olan, töreye bağlı, geleneklerine bağlı TÖREMEN: Görgülü, töreye bağlı TÖREN: 1- Töreye uygun yapılan, töre gereği yapılan, merasim 2- Soylu, necip, seçkin TÖRKİN: Kök, menşe, dip, soy TÖRÜ: 1- Yasa, devlet düzeni 2- Türeyiş, yaratılış TÖRÜCE: Töreye ve yasaya uygun TÖRÜİÇİ: Töreye uygun TÖRÜLÜG: Töreye bağlılık, Töre bilgisi, Töre uygulaması TÖRÜM: 1- Türeyiş, yaratılış 2- Töreye bağlılık TÖRÜMÇÜ: Töreye bağlı, soyuna bağlı TÖRÜN: 1- Soylu, soyluluk 2- Tören, merasim, ihtiram TÖRÜTGEN: Yaratıcı, yaratan, halik TÖŞTÜK: Düş, rüya TÖZ: Kök, dip, temel, cevher, öz TÖZLÜK: Öz, esas, asıl, kök, köklü, özlü TÖZÜN: Soylu, temeli sağlam, köklü TUNAY: Evlatlık kız çocuğu TUDUN: (Tutun) 1- Tutunma, bağlılık, sadakat 2- Destek, güvence, tutunulacak nesne Hazar kağanlığı döneminde kullanılan “ vali “ unvanlarından TUGAN: Doğan TUGANA: Özel ok (İçi oyulmuş, içinde evrak gizlenen ok) TUGAN: 1- Küçük ırmak, çay, akarsu 2- Togay TUĞ: Sancağın tepesine takılan at kuyruğu, kıldan yapılan flama, Uğur ve Kut işareti olarak kullanılır olmasına karşın, bundan daha çok savaş isteği, başkaldırı ve isyan sembolü olarak kullanılmıştır. 2- Tıkaç,kapak, bent, set TUĞANÇI: Doğancı, doğan terbiyecisi, doğan eğitmeni, doğan yetiştiricisi TUĞCU: 1- Tuğ taşıyan kişi, alemdar 2- İsyancı, isyankar TUĞÇE: Küçük tuğ, tuğcuk TUĞLU: Tuğ sahibi, kutlu, uğurlu TUĞLUK: Tuğlu, tuğu olan, tuğ taşıyan TUĞMA: 1- Doğmuş, ortaya çıkan, boy gösteren 2- Tuğ kaldıran, isyankar TUĞRUL: 1- Doğan kuşu, bir doğan türü 2- doğru, doğrulmuş, dik- ayakta 3- Türk mitolojisinde, adı geçen, yarı insan, yarı kuş. TUĞSAVUL: birl. Tu/Savul Eski dönemlerde, ordu içinde tuğ taşıyan ve onu koruyup, önde tutmakla görevi olan kişilere verilen ad. TULA: 1- Tolu, dolu, olgun 2- Ayna TULAN: Dolu, olgun, kamil TULAY: 1- Talay, taluy, okyanus, deniz 2- Ayna 3- Dolu, dolgun, olgun TULGA: Tolga, miğfer TULGAR: 1- Azim, kararlılık, inanç, güvenç 2- Gösteriş, heybet, heybetlilik TULGAY: Tuga, Tolga, miğfer TULİ: 1- Dolu, olgun, kamil 2- Ayna TULKİ: Tilki TULTAG: Sakin, kendinden emin TULU: 1- Dolu, ergin, olgun 2- Ayna TULUK: 1- Dolu, olgun, bilge 2- yayık, çömlek TULUN: 1- Tolun, dolu 2- Çene kemiği TUMA: Yeğen, kuzen TUMAÇI: Erkek kuzen, (Amca, hala, dayı, teyze çocuğu) TUMAÇIM: Kız kuzen TUMAĞAN: 1- Nilüfer çiçeği 2- Duman, sis TUMAN: Duman, sis TUMAY: Sessiz, sakin, kendi halinde TUMGAN: Tuman, sis TUMRUL: Dumrul, Demir ucu TUNA: (Tona) Varlıklı, zengin, gösterişli, ihtişamlı TUNÇ: Bronz, Bakır, kalay karışımı TUNG: Nüfus sahibi, kudretli, muktedir TUNGA: 1- Kaplan, Asya kaplanı 2- Kudret, ihtişam, fevkaladelik TUNGUÇ: Çocuk, evlat, evlatlık TUNGUT: Evlatlık TUNUÇ: Tunç TUR: 1- Durmak, yaşam, canlılık 2- İrade, istek, yargı TURA: 1- Dura, durak, ev, mekan 2- Deriden örülen kamçı 3- Sibirya bölgesinin eski adı TURAK: 1- Durulan yer, yaşanılan yer, mekan 2- Yaşam, ömür TURAL: Durma, yaşama, ömür TURAM: Olgunluk, kemal TURAMUN: 1- Evcil, evcimen 2- Onurlu, onuruna düşkün TURAN: Duran, yaşayan, ömür, ömürlü, yaşama direnci (Çocukları sık ölen ailelerin, uzun ömür ve kalıcılık dileklerini içeren adlardan. TURÇAK: Filiz, fidan TURÇİK: 1- Durucu, kalıcı, uzun ömürlü 2- Fidan TURDU: Durdu, sağ, salim, yaşar, yaşayan, kalıcı, ömürlü TURGAK: Bekçi, muhafız, koruyucu TURGAN: Duran, ömürlü TURGAY: 1- Tarla kuşu, serçe 2- Türk/Ay TURGUT: (Turagut) 1- Ömürlü, durucu, uzun yaşamlı 2- Belde, mekan mesken, yaşanılan yer TURKAK: Nöbetçi, bekçi TURKU: Ateşli, heyecanlı TURKUAZ:Rengi mavi ile (Türk mavisi) özdeş olmuş bir süs taşı TURMUŞ: Ömür, yaşam, uzun ömürlülük (çocukları sık ölen ailelerin kullandıkları adlardan) TURNA: Leylek türü, iri ve geniş kanatlı bir kuş TURSUN: Dursun, Durdu, duran, durmuş vb. yaşam, ömür, uzun ömür TURŞAK : Filiz, sürgün TURU: 1- Duru, saf, arık 2- Duran, yaşayan, ömürlü 3- Durgun,sakin TURUM: 1- Yaşam, ömür 2- Sükunet, durgunluk TURUMTAY: 1- Turum/Tay 2- Doğan türü, avcı bir kuş TURUŞKAN: Dayanıklı, metanetli, dirençli, uzun ömürlü TURUT: 1- Yer, yurt, durulan, yaşanılan yer 2- Ömür, yaşam TUSİT: Göğün ötesi Şamanist gelenekte, ulu ruhların gittiği yer. Göğün katlarından TUSKAN: Akraba, yakın, hısım TUŞGÜL: İşaret, iz, nişan TUT: 1- Yakalayış, kavrayış, saklayış 2- Vuruşma, vuruş, yenme, ezme, koparma 3- Ordu, ordugah 4- Kılıç ve benzeri silahların üzerindeki kir, pas TUTA: Bahşiş, armağan TUTAÇ: Komşu, yakın, dost TUTAÇI: Komşu, yakın TUTAK: 1- Silah kabzası 2- Saldırı, hücum, taarruz 3- Evlatlık TUTAM: Demet, buket, deste TUTAN: Elinde bulunduran, yönetimi altında bulunduran TUTAR: Tutucu, hükmedici TUTAŞ: 1- Küçük hanım, evin en küçük kızı 2- Bekar, ****** kız 3- Komşu TUTGAK: 1- İnilti, inleyiş, hüzün 2- Geceleri keşfe çıkan savaş birliği TUTGAN: Tutucu, fanatik TUTGUÇ: kahvaltı, kuşluk vakti yenen yemek TUTGUN: Tutsak, esir, hapis,tutulu, tutulmuş, bağlanmış TUTKU: Kapama, ele geçirme, bağlama, bağlanma TUTGUK: Esir, hapis, tutsak TUTNAK: Destek, arka TUTNUK: Tutunulacak nesne, dayak, arka,destek TUTSU: 1- Vasiyet, öğüt, nasihat 2- Bağımlılık TUTSUK: Öğüt, nasihat, vasiyet TUTU: Esir, tutsak, rehine 2- Çekici, cazip, güzel 3- Tutuş, savaş, dövüş 4- Ağırbaşlı,utangaç 5- Yiğit, batur, dövüşçü 6- Bakan, nazır, vali TUTUG: Vali, askeri vali Göktürkler döneminde kullanılan askeri unvanlardan TUTUK: 1- Dövüş, savaş, savaşçı 2- Devlet görevlisi, devlete bağlı 3- Evlatlık 4- Büyü, sihir 5-Tutsak, esir, tutulmuş, rehin TUTUN: Tutunulacak nesne, destek, arka, güvence TUTUNÇ: 1- Evlat, oğul, uşak 2- Tutunulacak nesne, güvence TUTUNGU: Öğüt, nasihat, vasiyet TUTURGAN: Öğüt, nasihat, vasiyet TUTURGU: Öğüt, nasihat, akılda tutulan TUTUŞ: 1- Dövüş, savaş 2- Zapt etmek, egemenlik kurmak 3- bağlılık, sadakat 4- Orduyu ve devleti düzene sokmak TUTUŞUK: Demet, çiçek demeti,buket Çengiz Kaan’ın Uygur kökenli danışmanı, oğullarının eğitmen ve atabeyi bu ulu kişi, imparatorluğun resmi dilinin “Türkçe” oluşunda ve Türk kültürünün egemen kılınmasında, önemli etken olmuştur. TUYAK: 1- Dayak, destek, değnek 2- Duyan, işiten, işitici, dikkatli, uyanık TUYAN: Duyan, işiten TUYGU: Duygu, his duyumu TUYGUN: Doğan türü bir avcı kuş TUYUK: Dayak, destek, arka TUYUN: Saygın, muteber TUZGU: Yemek, yoldan geçenlere verilen yemek TUZAK: Sevgili,sevgili için söylenen söz TUZAĞI: Sevgili, aşık, maşuka TUZGUN: Armağan, sunu, bahşiş TÜBE: 1- Tepe, yüksek yer 2- Siper, sütre TÜBEK: Tübe, tepe TÜGÜN: 1- Düğün, bağlılık 2- bahşiş, hediye TÜGÜZ: Düz, tam, eksiksiz, mükemmel TÜKEL: 1- Tüy, saç, kıl 2- Dik, dikili Türk mitolojisinde, ağaçtan doğduğuna inanılan kişi TÜKÜN: 1- Düğün, dernek, toplantı 2- Bahşiş, armağan TÜLEK: 1- Zeki, kurnaz, fettan 2- Tüylü, kıllı TÜLGÜ: Alaca, renkli bir karga türü TÜLİN: 1- Ayna 2- Ayın çevresindeki ışık halesi TÜLÜ: 1- Rica, yakarış 2- Düş, rüya TÜLÜŞ: Ücret, değer, emeğin karşılığı alınan karşılık TÜMEN: 1- Duman, duman, sis 2- On bin sayısının askeri terminolojideki kullanılışı TÜN: Gece TÜNBAY: birl. Tün/Bay ( Kazak ve Kırgızlarda, yatak, şilte) TÜNEK: Gece kalınan yer TÜNG: 1- Gece, gece karanlığı 2- Olağanüstülük, fevkaladelik TÜNKÜR: Peri, melek TÜR: Soy, kök, orjin, çeşit, kan, damar, doğuş, yaratılış, oluş TÜRE: 1- Töre 2- Tigin, prens, şehzade TÜREL: Türeli, töreye bağlı, töresel, hukuk, hukuki, hukuka uygun TÜRELİ: Türe sahibi, töreye bağlı, hukuka bağlı TÜREMEN: Töreye bağlı, töreye göre yaşayan TÜRENER: Töreye bağlı, töre sahibi TÜRETGEN: Yaratıcı, mucit, üretken TÜRK: Bu kutlu ad, birçok anlamları içinde barındırır. Türeyiş, doğuş, güç, erk, soy, döl, çoğalma, düzen vb. ( Birçok dilbilimci, değişik anlatımlar yapıyormuş gibi görünseler de aslında tek bir şey vardır ortada. O da Töreli, Töreye bağlı, Töreye göre olmuş, Töre ile özdeş, iyilik, güzellik, doğruluk ve düzenlilik içinde yaşayan, bunun için gerektiğinde, mayasından gelen güç ve erkini kullanan kişi ya da kişiler topluluğu, anlamlarını net bir biçimde içinde barındırıyor olması.) TÜRK BİLGE KAĞAN: (Orhun anıtlarında, Bilge kağan kendini böyle tanıtır.) TÜRKÜ: Türk dilinde söylenen, melodi TÜRÜ: Dürülmüş, derli, toplu, düzenli TÜRÜNG: Aktif, faal, çalışkan TÜŞ: Düş, rüya TÜŞTEMİZ: birl. Tüş/Temiz TÜTSÜ: Güzel kokulu ot yakarak ortaya çıkarılan koku TÜTSÜK: 1- Tütsü, tüten koku 2- Öfkeli, kinci, öç alıcı TÜTÜK: 1- Güzel ve etkileyici koku, duman, tütme kokusu 2- Düdük, savaşlarda ve savaş talimlerinde komut vermek için kullanılan düdük TÜZ: Düz, düzen, kök, esas, kural, bütünlük, doğruluk, uyum, uyumluluk TÜZE: 1- Düz, doğru, düzen, kural, uyum, ahenk 2- İdare, yönetim 3- Ulus, topluluk, halk 4- Uyum, uyumluluk, barış, uzlaşı 5- Kusursuzluk TÜZBAYKÜÇ: birl. Tüz/Bay/Güç Bütün, hepsi, hepsini içine alan TÜZEN: Düzen, uyum, kurallar bütünü TÜZLİ: Uyumlu, uygun, düzenli, idareci TÜZLÜG: uyum, ahenk, geçim TÜZÜK: (Düzük) 1- Düzen, düzülü, sıralı, düzenleme, düzenlenmiş, düzenli, 2- Özel durumlara göre biçimlenmiş kurallar bütünü TÜZÜL: 1- Düzülü, sıralı, muntazam, disiplinli, hiyerarşik 2- Anlaşmış,anlaşmalı TÜZÜM: Düzgünlük, sıra, dizgi TÜZÜN: 1- Düzen, kural, teamül, gidişat 2- Öz, kök, soy, soylu, seçkin, egemen 3- Uysal, yumuşak huylu ve davranışlı
__________________ #Somalı |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |