|
Yabancı Şarkı Sözleri kategorisinde açılmış olan Nightwish - Song Of Myself (Türkçe Çeviri) konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
19.08.2013, 18:36 | #1 (permalink) |
Süper Üye | Nightwish - Song Of Myself (Türkçe Çeviri) Nightwish - Song Of Myself (Türkçe Çeviri) The nightingale is still locked in the cage Bülbül kafeste kilitli hala The deep breath I took still poisons my lungs Aldığım derin nefes hala ciğerlerimi zehirliyor An old oak sheltering me from the blue Eski bir meşe beni maviden koruyor Sun bathing on it's dead frozen leaves O donmuş yapraklarda güneşleniyor A catnap in the ghost town of my heart Kalbimin hayalet kasabasında bir şekerleme She dreams of storytime and the river ghosts Öykü zamanı ve nehir hayetlerini düşlüyor Of mermaids, of Whitman's and the rude Deniz kızlarının, Whitman'ın ve kabanın Raving harlequins, gigantic toys Çılgın harlequinler*, devasa oyuncaklar A song of me a song in need Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı Of a courageous symphony Cesur bir semfoniden A verse of me a verse in need Benim bir satırım, muhtaç bir satır Of a pure-heart singing me to peace Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten All that great heart lying still and slowly dying Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor All that great heart lying still on an angelwing Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor All that great heart lying still Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala In silent suffering Sessice acı çekiyor Smiling like a clown until the show has come to an end Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor What is left for encore Tekrar için bırakılan Is the same old dead boy's song Eski ölü çocuğun* şarkısı Sung in silence Sessizce söylenen All that great heart lying still and slowly dying Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor All that great heart lying still on an angelwing Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor A midnight flight into Covington Woods Covington Woods'a bir geceyarısı uçuşu A princess and a panther by my side Yanımda bir prenses ve panterle These are Territories I live for. Bunlar uğruna yaşadığım topraklar. I'd still give my everything to love you more Seni daha fazla sevebilmek için hala herşeyimi verirdim A song of me a song in need Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı Of a courageous symphony Cesur bir semfoniden A verse of me a verse in need Benim bir satırım, muhtaç bir satır Of a pure-heart singing me to peace Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten All that great heart lying still and slowly dying Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor All that great heart lying still on an angelwing Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor All that great heart lying still Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala In silent suffering Sessice acı çekiyor Smiling like a clown until the show has come to an end Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor What is left for encore Tekrar için bırakılan Is the same old dead boy's song Eski ölü çocuğun* şarkısı Sung in silence Sessizce söylenen All that great heart lying still and slowly dying Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor All that great heart lying still on an angelwing Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor [3. Piano Black] A silent symphony Sessiz bir semfoni A hollow opus #1,2,3 Tek oyuklu opus* #1,2,3 Sometimes the sky is piano black Bazen gökyüzü piyano siyahı Piano black over cleansing waters Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı Resting pipes, verse of bore Dinlenen düdükler, sıkıntının satırları Rusting keys without a door Bir kapısı olmadan paslanan anahtarlar Sometimes the within is piano black Bazen piyano siyahı içindeki Piano black over cleansing waters Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı All that great heart lying still and slowly dying Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor All that great heart lying still on an angelwing Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor [4. Love] I see a slow, simple youngster by a busy street, Yavaş, saf bir genç görüyorum işlek bir sokakta with a begging bowl in his shaking hand. Titreyen elinde bir tasla dilenen Trying to smile but hurting infinitely. Nobody notices. Gülmeye çalışıyor ama oldukça acıtıyor. Kimse farketmiyor I do, but walk by. Ben farkediyorum, ama yürüyorum. An old man gets naked and kisses a model-doll in his attic Yaşlı bir adam soyunuyor ve tavanarasında bir oyuncak modeli öpüyor It's half-light and he's in tears. Loş ışıkta gözyaşlarına boğuluyor. When he finally comes his eyes are cascading. Sonunda geldiğinde gözleri şelale gibi. I see a beaten dog in a pungent alley. He tries to bite me. Keskin bir sokakta dövülmüş bir köpek görüyorum. Beni ısırmaya çalışıyor. All pride has left his wild eyes. Gururun tek geride bıraktığı, vahşi gözleri. I wish I had my leg to spare. Keşke fazladan bir bacağım olsaydı. A mother visits her son, smiles to him through the bars. Bir anne oğlunu ziyaret ediyor, parmaklıklara rağmen ona gülümsüyor She's never loved him more. Onu hiç daha fazla sevmemişti. An obese girl enters an elevator with me. Şişman bir kız benimle bir asansöre giriyor. All dressed up fancy, a green butterfly on her neck. Tamamen süslenmiş, boynunda yeşil bir kelebek. Terribly sweet perfume deafens me. Korkunç derecede tatlı parfümü beni sağır ediyor. She's going to dinner alone. Akşam yemeğine yalnız gidecek. That makes her even more beautiful. Bu onu daha da güzel yapıyor. I see a model's face on a brick wall. Bir tuğla duvarın üzerinde bir modelin yüzünü görüyorum. A statue of porcelain perfection beside a violent city kill. Şiddetli bir şehir katliamının yanında, mükemmel bir porselen hekel. A city that worships flesh. Şehvete tapan bir şehir. The 1st thing I ever heard was a wandering Duyduğum ilk şey göçebe bir man telling his story adamın hikyesini anlatışıydı. It was you, the grass under my bare feet Sendin o, yalın ayaklarımın altındaki çim The campfire in the dead of night Gece yarısındaki kamp ateşi. The heavenly black of sky and sea Gökyüzü ve denizin olağanüstü siyahı It was us Bizdik o Roaming the rainy roads, combing the gilded beaches, Yağmurlu yolları gezen, yaldızlı plajları tarayan, Waking up to a new gallery of wonders every morn. Her sabah yeni harikalara uyanan. Bathing in places no-one's seen before, Daha önce kimsenin görmediği yerlerde yüzen, Shipwrecked on some matt-painted island. Mat boyalı adada batan gemi. Clad in nothing but the surf - beauty's finest robe Örtüsüz ama köpüklü dalgalarla - güzelin en iyi örtüsü Beyond all mortality we are, swinging in the breath of nature Tüm ölümlülüğün ötesinde biz, doğanın nefesinde sallanıyoruz In early air of the dawn of life Yaşamın başlangıcının ilk esintisinde A sight to silence the heavens Sessiz göklere bir bakış I want to travel where life travels, Yaşamın gittiği yeri gezmek istiyorum Following its permanent lead Daimi kurşunu taip ediyorum Where the air tastes like snow music Havanın tadının kar müziği gibi olduğu yere Where grass smells like fresh-born Eden Çimin yeni doğan Eden gibi koktuğu yere I would pass no man, no stranger, no tragedy or rapture Ne insanı, ne yabancıyı, ne trajediyi yada kendimi geçerdim I would bathe in a world of sensation Duygu dünyasında yıkanırdım Love, goodness and simplicity Sevgi, iyilik ve basitlik (While violated and imprisoned by technology) (Teknoloji tarafından ihalal ve hapis edilmişken) The thought of my family's graves was the only moment Ailemin mezarının düşüncesi tek andı I used to experience true love Önceden gerçek aşkı yaşardım That love remains infintie, Sonsuz kalan aşkı. as I'll never be the man my father is asla babamın olduğu adam olmayacak olduğum gibi. How can you "just be yourself" Nasıl "sadece kendin" olabilirsin when you don't know who you are? kim olduğunu bilmiyorken? Stop saying "I know how you feel" "Nasıl hissettiğini biliyorum" demeyi bırak. How could anyone know how another feels? Biri diğerinin nasıl hissetiğini nasıl bilebilir ki? Who am I to judge a priest, beggar, Ben kimim ki yargılayayım, bir rahibi, dilenciyi whore, politician, wrongdoer? ******yi, politikacıyı, yanlışcıyı? I am, you are, all of them already Ben, sen, şimdiden hepsi Dear child, stop working, go play Sevgili çocuk, bırak çalışmayı, git oyna Forget every rule Unut her kuralı There's no fear in a dream Bir rüyada korkular olmaz "Is there a village inside this snowflake?" "Bu kar tanesinin içince bir kasaba var mı?" - a child asked me - bir çocuk sordu bana "What's the colour of our lullaby?" "Ninnimiz ne renk? I've never been so close to truth as then Gerçeğe hiç yakın durmadım sonra I touched its silver lining Dokundum o gümüş astara Death is the winner in any war Ölüm her savaşta kazanandır Nothing noble in dying for your religion Dinin için ölmekte şereflendirici bir şey yok For your country Ülken için ölmekte de For ideology, for faith İdeolojin için, inancın için ölmekte de For another man, yes Başka bir adam için ölmekte de Paper is dead without words Kelimeler olmadan kağıt öldü Ink idle without a poem Bir şiir olmadan mürekkep gereksiz All the world dead without stories Tüm dünya hikayeler olmadan öldü Without love and disarming beauty Sevgisiz ve yatıştırıcı güzellik olmadan Careless realism costs souls Dikkatsiz gerçekçilik ruhlara bedel olur Ever seen the Lord smile? Lordu hiç gülerken gördün mü? All the care for the world made Beautiful a sad man? Tüm bu dünya kaygısı, güzeli üzgün bir adam mı yaptı? Why do we still carry a device of torture around our necks? Neden hala işkence aletlerini boyunlarımızda taşıyoruz? Oh, how rotten your pre-apocalypse is oh, ön-kıyamretiniz ne kadarda rezil All you bible-black fools living over nightmare ground Siz tüm siyah-incil aptalları bir kabusun üzerinde yaşıyorsunuz I see all those empty cradles and wonder Tüm bu boş beşikleri ve mucizeyi görüyorum If man will never change Eğer insan asla değişmeyecekse I, too, wish to be a decent manboy but all I am Bende iyi bir insanoğlu olmayı diliyorum ama tek olduğum şey Is smoke and mirrors Duman ve aynalar Still given everything, may I be deserving Yinede herşey göz önüne alındığında, belkide hakediyorumdur And there forever remains the change from G to Em Ve G'den Em'e* değişim herzaman orda kalır
__________________ Kaç para, kaç yalan; bedeli nedir yaşamanın? |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |